Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/630 E. 2023/600 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/630
KARAR NO : 2023/600

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2019/990 Esas 2019/954 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 24/06/2019
BAM KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarihli 2019/990 Esas – 2019/954 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; … Şti sicil kaydının TTK’ nın geçici 7. maddesi uyarınca resen ticaret sicilinden terkin edildiğini, e 04/04/2014 tarihi itibari ile şirketin münfesih olduğunu, ticaret sicil kaydı resen terkin edilen … Şti’den müvekkili kurumun alacağına kavuşmasını teminen … Şti.’ nin ihyasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle: sicil kayıtlarının tetkikinde … Şti’nin 12/03/1998 tarihinde tescil edildiğini, esas sermayesinin 1.000,00 TL olduğunu, 6103 sayılı Yasanın 20. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı yasanın geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 5. Maddesinin 4. Fıkrası uyarınca münfesih sayılarak 04/04/2014 tarihinde tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu,bu hususun 15/04/2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süresinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinnde sicil kaydının resen silindiği bu hususun 18/08/2014 tarihli 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yapılan kayıt silme işleminin kanun hükmünün uygulaması olduğunu, müdürlüğünün davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olduğunu ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenlerle müdürlükleri aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; “….Davanın kabulü ile; …nün …-10094 sicil numarasında kayıtlı iken 12/08/2014 tarihinde resen silinen … Şirketi’nin Karşıyaka 3. İş Mahkemesinin 2019/126 Esas sayılı dosyasıyla sınırlı olmak kaydıyla ihyasına, tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına, Tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, keyfiyetin Ticaret Siciline tesciline ve ilanına….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; haklı çıktıkları davada yargılama giderlerinin üzerlerine bırakılmasının HMK nın 326. maddeye açıkça aykırı olduğunu, mahkemece bu hususta gerekçeli kararda her ne kadar davanın mahiyeti dikkate alınarak davacı aleyhine yargılama giderine hükmetmişse davanın mahiyetinin ne olduğu ve hangi hukuki sebepler dikkate alınarak bu kararın verildiğinin belli olmadığını, davada haklı çıkan taraf aleyhine yargılama giderleri hükmedildiği takdirde kişilerin hak arama hürriyetinin de engellenmesine sebep olacağını, vekalet ücreti yönünden ise ilk derece mahkemesi tarafından herhangi bir karar verilmediğini, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7 (4/a) maddesi uyarınca … ğü tarafından terkinden önce, terkin edilen şirket ile ayrıca şirketi temsil ve ilzama yetkili kişiye ihtar yollanmadan yalnız ilan yoluyla ihtarın yapılarak terkin işleminin gerçekleştirildiği dosyaya gelen ticaret sicil kayıt örnekleri ile anlaşıldığını, davalı tarafça terkin işleminin usul ve yasaya uygun şekilde yapılmadığını, bu nedenle davalı tarafın dava açılmasına sebebiyet verdiğini, bunun sonucu olarak yargılama giderlerinden sorumlu bulunduğunu, davacı aleyhine hükmedilen yargılama giderinin kaldırılarak yargılama giderinin haksız çıkan davalı tarafa yükletilmesi ve lehilerine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini bildirerek, istinaf başvurusunda bulunması üzerine Dairemizin 02/03/2023 tarih, 2020/2252 Esas, 2023/329 Karar sayılı ilamı ile ; “…Dosyanın incelenmesinde, davalı her ne kadar cevap dilekçesinde terkin işlemleri sırasında terkin edilen şirketin sicilde kayıtlı adreslerine tebligat yapıldığını belirtmiş ise de, terkin ihtarına ilişkin tebligat parçalarının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla; mahkemece davalı …ğünden varsa terkinden önce ihyası istenilen şirkete ve şirketin yetkili temsilcilerine ayrı ayrı gönderilen tebligat tebellüğ parçalarının istenerek dosyaya eklendikten sonra, her hâlükarda dosyanın Dairemize yeniden gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmektedir…” gerekçesiyle her hâlükarda dosyanın dairemize yeniden gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesine…” karar verilmiş, geri çevirme sonrası davalı tarafça terkin ihtarının tebliğine ilişkin tebligat evraklarının sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden re’sen terkin edileceği hususları düzenlenmiş, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile …; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re’sen silineceği açıklanmıştır.
Somut olayda, ihyası istenilen şirketin 12/09/2014 tarihinde 6102 Sayılı TTK nın geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edildiği, davacı kurumun ihyası istenilen şirketinde aralarında bulunduğu bir kısım kişiler aleyhine 22/04/2009 tarihinde rücuen tazminat davası açtığı, davalı yanca terkin tarihinden önce davalı yanca ihyası istenilen şirketin sicilde kayıtlı adresine ve şirket yetkilerine ayrı ayrı ihtar tebligatının çıkarıldığına ve buna ilişkin tebliğ evraklarının dosyaya sunulmadığı, Dairemizin geri çevirme kararı sonrasında da ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda, terkin işleminde davalı müdürlüğün kusurunun bulunduğu, terkinin usulsüz olduğu sonucunu doğurmakla, davalı müdürlüğün yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde davacı kurum üzerinde bırakılması doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazının bu nedenle, kabulü gerekmiştir.
2-Gerekçeli karar başlığında, davalının hangi yer ticaret sicil müdürlüğü olduğu yazılmaması, 6100 sayılı HMK’ nın 297/1-b maddesine aykırılık teşkil etmekte ise de; bu husus sonuca etkili olmadığından, mahallinde her zaman düzeltilebilecek yanlışlık niteliğinde bulunduğundan, kaldırma nedeni yapılmamış ve anılan yöne eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
3-6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesine göre tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde tasfiye memurunun atanması gerekecektir.
İhyası istenen şirket 6102 sayılı yasanın TTK’nın geçici 7/15. maddesine dayanılarak resen terkin edilmiştir. Hakkında açılmış dava varken terkin işlemi yapılması aynı yasanın geçici 7. maddesine aykırı olup, esasen tasfiyesi de yapılmadığından ve yapılacak tasfiye işlemi de yasaya uygun olmayacağından yalnızca taraf teşkilinin sağlanması bakımından ihya kararı verilmesi ile yetinilerek, tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı halde mahkemece bu husus gözetilmeksizin karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle kaldırılması gerekmiş ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmeyeceğinden davanın esası hakkında HMK’nın 353/1/b/2. maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 19/09/2018 tarih, 2018/3714 Esas, 2018/5439 Karar sayılı ilamı ve 2022/2158 Esas, 2022/3470 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarihli 2019/990 Esas ve 2019/954 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KABULÜNE; …’nün 10094 sicil numarasında kayıtlı iken 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi gereğince sicil kaydı terkin edilen … Şirketi’nin Karşıyaka 3. İş Mahkemesi’nin 2019/126 esas sayılı dava dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve ilamının infazı işlemleriyle ilgili ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla Ticaret Sicili’ne yeniden tescili ile ihyasına,
b-Kararın Ticaret Siciline tescil ve ilanına,
c-Ek tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına
ç-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının ve 44,40 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir olarak kaydına,
d-Davacı tarafça yapılan tebligat ile posta gideri 120,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
f-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan istinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar ve başvuru harcı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
b-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça harç dışında yapılan 29,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
ç-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.