Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/540 E. 2023/532 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/540
KARAR NO : 2023/532

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2021 (Dava) – 30/09/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/812 Esas – 2022/793 Karar

DAVA : İtrazın İptali

BAM KARAR TARİHİ : 29/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2022 tarih ve 2021/812 Esas – 2022/793 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Sanayi Manisa Şubesi ile dava dışı … Şti. arasında genel nakdi gayrinakdi kredi sözleşmesinin imzalanarak bu şirkete kredi kullandırıldığını, davalı … ’in sözleşmeyi müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, ödenmesi gereken borç bakiyesinin müvekkili bankaya ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edilerek borcun ödenmesi konusunda asıl borçlu şirkete ve davalı kefile ayrı ayrı Manisa 2. Noterliği’nden 03/10/2019 tarihli 31688 yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, bu borcun ödenmemesi üzerine İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/919 D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınarak İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2019/13801 sayılı dosyasında ilamsız haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğunu, genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi hükümleri gereği uyuşmazlıklarda yetkili icra dairesi ve yetkili mahkemelerin İzmir ilinde bulunan icra dairesi ve mahkemeleri olduğunu, HMK’ya göre imzalanan yetki sözleşmesi dikkate alındığında davalının yetki itirazının hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 46. sayfasının “Nakdi ve Gayrinakdi kredilerde müşterinin borçlar tamamen ödeninceye kadar yükümlülükleri” üst başlığı altında “Dönem faizlerinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde de, bunların muaccel oldukları tarihten itibaren, ödeme tarihine kadar geçecek günler için, temerrüt tarihinde bankaca, borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi uygulanır” dendiğini, davalının uygulanan faiz oranını kabul ettiğini, yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile davadaki haklılıklarının ortaya çıkacağını; yapılan arabuluculuk görüşmesinde tarafların anlaşamadıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, müvekkili yararına % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takipte Manisa İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, takibin durdurulması üzerine davacı tarafça İzmir Arabuluculuk Bürosu’na başvuru yapıldığını ve taraflarına Arabulucu Av…. tarafından arabuluculuk davet tutanağının gönderilerek ilk toplantı ve saatinin “05/08/2021-14.00” olarak kararlaştırıldığını, taraflarınca “müvekkilinin yerleşim yeri ve ödeme emrinde yazılı adresinin … Mah. … Sok. Bina:… Kapı:… Şehzadeler/MANİSA olması nedeniyle yetkili arabuluculuk bürosunun Manisa Arabuluculuk Bürosu olduğu” gerekçesiyle Arabulucu Av. …’a yetkiye yönelik beyan ve itirazlarını içerir dilekçeyi gönderdiklerini, Arabulucu Av. …’ın yetkiye ilişkin itirazlarının işleme alınması adına “dosyanın Arabuluculuk Bürosuna iade edildiğine” ilişkin cevap verdiğini, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1207 Esas ve 2021/1095 Karar sayılı kararı ile yetki itirazlarının kabul edilerek “yetkili Arabuluculuk Bürosunun Manisa Adliyesi Arabuluculuk Bürosu olduğuna” karar verildiğini, bu aşamadan sonra davacı tarafça başvurusu yapılan arabuluculuk dosyasının ne Manisa Adliyesi’ne gönderilerek taraflarına yeniden davet mektubu gönderildiğini ne de davacı tarafça Manisa Arabuluculuk Bürosu’na yeniden başvuru yapılarak taraflarına bilgilendirme yapıldığını; davacı tarafın davayı açarken dava dilekçesi ekinde İzmir Arabuluculuk Bürosu’na ait 2020/2713 Arabuluculuk Büro dosya numaralı anlaşamama son tutanağını sunduğunu, 15/06/2020 tarihli başvuruya Arabulucu …’ın atandığını ve toplantı gününün “28/07/2020” olarak kararlaştırıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan son tutanağa göre müvekkilinin toplantıya katılım sağlamaması nedeniyle arabuluculuk son tutanağının hazır olan davacı ve arabulucu arasında imza altına alındığını ancak müvekkilinin 28/07/2020 günü saat 14.30’da toplantı yapılacağına dair bilgisinin bulunmadığını, davet mektubunun müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin bilgilendirilmediğini, bu nedenle de toplantıya katılamadığını, ayrıca 15/06/2020 tarihli arabuluculuk başvurusu varken aynı uyuşmazlık konusu icra dosyası hakkında tekrardan 12/07/2021 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını, kabul edilmiş yetki itirazları varken kötüniyetli olarak 15/06/2020 tarihli arabuluculuk başvurusuna dayanılarak dava açıldığını, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini; müvekkilinin yerleşim yerinin “… Mah. … Sok. Bina:… Kapı:… Şehzadeler/MANİSA” olması nedeniyle yetkili mahkemenin Manisa Mahkemeleri olduğunun kabul edilmesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 8.fıkrasına göre de uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna başvurunun yapılması gerektiğinin kabul edilmesi gerektiğini; müvekkilinin kefil sıfatı ile sorumlu olmadığını, 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin nitelikli şekil şartına bağlandığını, eş rızasının da alınması gerektiğini; sözleşmede kefilin kendi el yazısı ile yazması gereken unsurların kendi eli ürünü olmadığını, sözleşmenin kefalet bölümünün müvekkilinin rızası dışında sonradan bir başkası tarafından doldurulduğunu ve eş rızasının da gerekli unsurları taşımadığını, taşıdığı kabul edilse dahi sözleşmenin imzalanma tarihinden sonra hazırlandığını, müvekkilinin eli ürünü olan imza ve yazı örnekleri üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda kredi sözleşmesinde yazıların müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını; hesap kat ihtarnamesine taraflarınca İzmir 25.Noterliği’nin 12/09/2019 tarihli ve 21367 sayılı cevabi ihtarname ile itiraz edildiğini, hesap kat ihtarnamesinin yasanın emrettiği koşul ve sürelere uygun olmadığını, kredi sözleşmesi tarihinden bu yana çok fazla dönem geçmesine rağmen bugüne kadar yasal emredici hükme uyulmadığını, hesap özetlerinin gönderilmediğini, doğrudan doğruya hesap kat ihtarnamesi gönderilmesinin yasaya aykırı olduğunu, hesap kat ihtarnamesinin yok hükmünde olduğunu; borcu kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkilinden 687.000,00 TL’nin tahsili istenmiş olsa da davaya konu kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun büyük bir kısmının tahsil edildiği bilgisine ulaşıldığını, bu nedenle yapılan bir tahsilat olup olmadığı konusunda banka kayıtlarının getirtilerek incelenmesi gerektiğini savunarak, davanın öncelikle usulden, bu olmadığı takdirde esastan reddine; dava değerinin % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davada, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinde borca, faize ve yetkiye yönelik itirazın iptali istenmiştir. Dava şartı arabuluculuğa ilişkin 6102 sayılı TTK’ya 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A maddesinin madde metninde “…bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak getirilmiştir. 6325 sayılı kanunun 18/A-2. maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilecektir. Davalı … vekilinin itirazı üzerine İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1207 Esas ve 2021/1095 Karar sayılı kararı ile “1-Yetki İtirazının Kabulüne; 2-Yetkili Arabuluculuk Bürosunun 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 4. fıkrası uyarınca Manisa Arabuluculuk Bürosu olduğuna” karar verilmiştir. Bu karar çerçevesinde davacı tarafça yetkili Manisa Arabuluculuk Bürosu’na başvuru yapılmamış, dava dilekçesi ekinde yetkisiz olan İzmir Arabulucuk Bürosu tarafından düzenlenen anlaşamama tutanağı sunulmuştur. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 8.fıkrasına göre uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna başvurunun yapılması gerekli olup, davacı tarafça yetkili Manisa Arabuluculuk Bürosu’na yapılmış bir başvuru bulunmadığından…” gerekçesiyle arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen davanın usulden reddi yönündeki kararının, eksik inceleme neticesinde her ne kadar davalı …’in adresi “Manisa” ise de, dava dışı … Şti. İle müvekkil Banka arasında imzalanan ve bir örneği dosyada mübrez Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi’nin 27.sayfasında yer alan 13.4 maddesinin, “İşbu sözleşmeden doğacak tüm anlaşmazlıklarda İZMİR Mahkeme ve İcra Dairelerinin yanısıra sözleşmeyi imzalayan Banka şubesinin bulunduğu yer ile İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili kılınmasının, kanunen yetkili kılınmış olan mahkeme ve icra dairelerinin yetkisini kaldırmadığını, kanunen yetkili kılınmış olan mahkemelerde ve icra dairelerinde veya Müşteriye ait mal ve değerlerin bulunduğu yerlerde ya da ilgili hesabın bulunduğu Banka Şubesinin yerleşim yerinde de Banka tarafından yasal yollara başvurulabileceğini Müşteri kabul ve taahhüt eder” şeklinde belirtildiğini, dava dışı asıl borçlu şirket tarafından sözleşmenin yetki yeri olarak İzmir mahkeme ve icra dairelerinin yetkisi kabul edilmiş iken, sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalı … ‘in yetki itirazında bulunmasının mümkün olmadığını, sözleşme ile tarafların yetkili mahkeme ve icra daireleri yeri olarak İzmir’in kabul edildiğini, davalı … tarafından İzmir 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1207 Esas sayıl dosyası ile arabuluculukta yetki yeri itirazı yapılmış ise de, mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme ile taraflarına dosyaya Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesini sunma hakkı dahi vermeden Manisa Arabuluculuk Bürosu’nun yetkili olduğuna kesin olarak karar verildiğini, müvekkili bankanın savunma hakkının elinden alındığını, yerel mahkemece arabuluculuğun dava şartı olduğu ve yetkili arabuluculuk bürosunda görüşme yapılarak tutanak tanzim edilmediğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, dava dilekçesi ekinde “Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağı” mevcut olduğunu, borçlu/davalı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinde tarafların yetkili mahkeme ve icra dairesinin İzmir olduğunu bile bile müvekkili bankanın alacağına kavuşmasını engellemek için yetki itirazında bulunduğunu, dava dışı şirket ile müvekkili banka arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi’nin 13.4 maddesinde “İşbu sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda İzmir mahkeme ve icra dairelerinin yanısıra sözleşmeyi imzalayan Banka Şubesi’nin bulunduğu yer ile İstanbul mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin ayrı ayrı yetkili olduğunu..” şeklindeki düzenleme ile davalılar İzmir mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu kabul ettiklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1207 Esas ve 2021/1095 Karar sayılı kararının kesin olduğu, bu karar doğrultusuda yetkili Arabuluculuk Bürosu’nun Manisa olduğu belirtilmesine karşın buraya başvuru yapılmadan dava açıldığı, dosyadaki evraklara göre davacının aynı alacak için daha önce de arabulucuğa başvurduğu ve yine yetki itirazı üzerine İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1306 Esas sayılı dosyasında da yetkili büronun Manisa olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/812 Esas – 2022/793 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 80,70 TL isitnaf karar harcının mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/03/2023