Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/468 E. 2023/479 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/468
KARAR NO : 2023/479

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2022 (Dava) – (06/01/2023 Ara Karar)
NUMARASI : 2022/972 Esas (Derdest Dosya)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/01/2023 ara karar tarihli ve 2022/972 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 10890 sicil kaydıyla davalı Şirket Tasfiye Halinde … Şirketi’nde pay sahibi olduğunu, söz konusu şirketin 15.12. 2021 tarihli ve 9.9.2022 tarihli olağanüstü genel kurulları bu davanın konusunu teşkil ettiğini, …’nun, …’ın feshini istediğini, bunun için dava açtığını, söz konusu davanın, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin baştan sona hatalı bir yargılama süreci sonucunda, şirketin feshiyle sonuçlandığını, taraflarınca ve diğer ortak … tarafından, şirketin feshi kararının istinaf edildiğini, davanın, şu an Yargıtay aşamasında olduğunu, bu dava sırasında, iptalini istedikleri genel kurulu davet eden ve usulsüz bir şekilde yöneten …’in, ortaklığa kayyım olarak atandığını, söz konusu kayyım atandığı günden itibaren şirketin tasfiyeye gireceği yönünde bir tutum içinde bulunduğunu, fesih davasını açan … ve davaya onun verdiği vekaletle cevap vererek Avukatlık Kanunu’na aykırı hareket eden diğer ortak olan Av…. ile birlikte hareket ettiğini, …’in, görevini işbu davaya konu genel kurulun usulüne uygun olarak yapmaması dahil olmak üzere kötüye kullandığı için görevden alınması davası İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, …’in, …’nun talebi doğrultusunda, …’ndan kalan elbirliği mülkiyetine tabi payları taksim ettiğini, söz konusu payların üzerinde, Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 3. kişilere devrini engelleyen tedbir kararı vardır ve bu karar halen daha söz konusu mahkemece kaldırılmadığını, bu tedbir kararının şirkete tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı bu payların üzerindeki tedbiri bile bile ve müvekkilinden bu konuda hiçbir onay almadan …’in, yaptığı bu usulsüz pay devrini tescil ettirdiğini ve Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescil ettiğini, söz konusu tescil işlemine karşın itiraz edildiğini ve İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin taraflarını haklı bulduğundan, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü kararının kaldırıldığını, fakat …’in, gerek payların elbirliği mülkiyetine tabi olması, gerekse Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin paylar üzerindeki tedbirine rağmen, kendince fiili durum yaratarak pay defteri ve genel kurul tutanaklarında payları devir etmiş gibi göstererek 15.12.2021 tarihli genel kurulu yaptığını, bu genel kurulda, asgari toplantı nisabı bulunmadığını, elbirliği mülkiyetine tabi payların sermayedeki oranı %58, müvekkilinin pay oranı %11, …’ün pay oranı %10 ve diğer ortakların da toplam %21 olduğunu, söz konusu toplantıya, elbirliği mülkiyetine tabi payların temsili için …’in, ortaklığın giderilmesi davasını yürüten İzmir 6. Sulh Mahkemesi’nden ya da başka bir mahkemeden temsilci tayin edilmesini talep etmediğini, temsilci çağırılmayan bir genel kurulun yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin bilgi edinme hakkı engellenmişken, üzerinde tedbir bulunan ve ortaklığın giderilmesi davası devam eden %58 pay için temsilci tayin edilmemişken ve İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının, şirketin 4 ortağından ikisi tarafından istinaf edildiğini ve HMK 367 uyarınca, kanunyolu denetimi sırasında kararın kesinleşmesi henüz mümkün değilken, tasfiyeye giriş genel kurulu neticesinde şirketin her an tasfiye işlemlerinin devam ettiğini, huzurdaki genel kurulun mahkemece hüküm ifade etmediği tespit edildiğinde, yeniden bir tasfiyeye giriş genel kurulu da yapılması gerekeceğini, bu bakımdan, o aşamaya kadar başkaca zararların oluşmamasını temin etmek gerektiğini, aksi taktirde, mahkemenin takdir edeceği üzere, faal olan bir şirketin faaliyetine yarar envanter değerlerinin satılması ile sonlanacağını, geni dönülemez sonuçlar doğuracak bir durum olduğunu ileri sürerek, 9.9.2022 tarihli saat 13.00’te gerçekleştirilen tasfiyeye giriş genel kurulu toplantısının yürütmesinin tedbiren durdurulmasına ve tasfiye bilançosu ve envantere kayıtlı taşınır taşınmaz tüm varlıkların 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacı vekilinin İhtiyati Tedbir talebinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/232 Esas sayılı dosyası ile ara karar ve gerekçeli karar kapsamında ara kararla tedbirin reddine, gerekçeli karar ile Tasfiye kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği, talep dilekçesinde ileri sürülen hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğuna ilişkin güçlü bir kanaat oluşmadığı, yasal koşulları oluşmayan tedbir talebinin bu aşamada reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/232 E. Sayılı dosyada verdiği karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi – 2022/6785 E. Sayılı dosyasının da temyiz incelemesinde olduğunu ve İzmir BAM 20. HD’nin Derkenarında belirtildiği gibi kararın kesinleşmediğini, 20. Hukuk Dairesi Kararı da kararın kesin olmadığını ortaya koyduğunu, bu bakımdan, kanuna uygun olmayan, hiçbir yasal gerekçesi bulunmayan kesinleştirme şerhiyle, halen Yargıtay aşamasında olan kararın kararın HMK m. 367/2 ve İİK uyarınca kesinleşmesinin mümkün olmadığını, emredici hükümlere aykırı olarak yerel mahkemece ara kararı ile kesinleştiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce tüm ortaklar davalı olarak dahil edilmeden yürütülen davada, HMK ve İİK uyarınca kesin olması mümkün olmayan kararın, söz konusu mahkemece tek taraflı bir beyan ile kesinleştirildiğinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesince de kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin şirketin ortağı olduğunu ve verilen kararla ortaklık hakkının son bulduğunu, şüphesiz şirketin feshine dair verilen karara itiraz edebileceğini, ancak, 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, o dönemki istinaf başvurumuza rağmen kararı kesinleştirdiğini, taraflarına tebliğ olmaksızın salt UYAP’a yüklenmek suretiyle kesinleştirildiğinden haberdar oldukları kararın, hangi kanun maddesine dayalı olarak kesinleştirildiği mahkemeye sorulmuşsa da, mahkemece hiçbir cevap verilmediğini, söz konusu mahkeme, hiçbir kanuni gerekçe belirtmediğini ve Yargıtay tarafından daha önceden verildiği iddia edilen, ancak tarafımızca hiçbir suretle erişilemeyen bir karara dayalı olarak kararı kesinleştirdiğini belirten bir gerekçe göstermediğini, kesinleştirme şerhinde dayanak gösterilen bir karar mevcut olmadığını, tedbirin tüm şartlarının mevcut olduğunu, dava süresince tedbire hükmedilmesi gerektiğini, şirketin taşınmazının değerinin altında satılmasının an meselesi olduğunu, Tasfiye Memuru’nun, TTK hilafına olacak şekilde, 9.9.2022 tarihinde sunmadığı tasfiyeye giriş bilançosunu genel kurul onayına sunmak yerine, yeni bir usul icat ederek tasfiye bilançosunu UYAP’a yükleyerek tasfiye işlemlerine devam edebilmek için 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talimat istediğini, aynı tasfiye memurunun, şirketin tek taşınmazını TTK m. 408 uyarınca genel kurulun onayı gerekliyken, genel kurul kararı olmaksızın kapalı teklif usulüyle kendi başına satmayı planladığını, Tasfiye Memurunun işbirliği içinde olduğu diğer 2 ortakla beraber şirketi tasfiye etmek için çalıştığını bu doğrultuda 9.9.2022 tarihinde tasfiyeye giriş genel kurulu yaptığını, bu genel kurulun ertelenmesinin müvekkilinin toplantıya katılan vekili tarafından dile getirildiyse de, TTK m. 420’nin yoruma açık olmayan emrediciliği karşısında, Tasfiye Memuru genel kurula kanunun açık hükmüne aykırı olarak devam ettiğini, şirketin, hukuksuz bir şekilde daha fesih olmadan tasfiyeye sürüklendiğini, her gün müşteri kaybettiğini, tasfiyeye giriş genel kurulunun ertelenmesi taleplerinin gerekçesiz olarak reddeden Tasfiye Memuru’nun faal bir şirketi sonlandırmasının müvekkilini milyonlarca lira zarara uğrattığını, yerel mahkemenin kararının aksine müvekkilinin Yargıtay aşamasında olan temyiz başvurusu doğrultusunda şirketin feshi kararı kaldırıldığında, Tasfiye Memuru şayet şirketin tek taşınmazını ve malvarlığını satmış olursa, şirketin faaliyete devam etmesi mümkün olmayacağından müvekkilinin geri dönülemez bir şekilde ortaklığını devam ettirme imkanının ortadan kalkacağını, dolayısıyla tedbir kararı verilmediği taktirde müvekkilinin, faaliyette olan bir şirketteki ortaklık hakkının geri dönülemez bir şekilde son bulacağını belirterek, yerel mahkemenin 06/01/2023 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, genel kurul kararlarının iptali istemli davada, söz konusu kararların yürütmesinin durdurulması ve şirkete ait taşınır-taşınmaz malların 3. kişilere devrinin önlenmesine yönelik tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmamasına ve özellikle tarafların iddialarının bu aşamada yargılamaya muhtaç olmasına ve henüz delillerin toplanmamış olmasına göre verilen karar yerinde bulunmuş, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/01/2023 tarihli ve 2022/972 Esas sayılı sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023