Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/353 E. 2023/478 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/353
KARAR NO : 2023/478

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/07/2014 (Dava) – 16/12/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/929 Esas – 2022/978 Karar
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2022 tarih ve 2021/929 Esas – 2022/978 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; kendilerinin davalı kooperatifinin üyesi olduklarını, 26/06/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı dönemine ait Olağan Genel Kurul gündeminin 9.maddesinin görüşmeler sırasında verilen önerge ile imalat ve inşaat maliyetlerindeki artışlardan dolayı ortaklardan 31.500,00-TL toplanmasına karar verildiği, bu kararın birinci oylamada yetersiz oy alması üzerine ikinci kez oylandığını, oysa gündem maddesinin bir kez oylanabileceğini ikinci kez oylanmasının hukuka aykırı olduğunu ayrıca ek ödeme niteliğindeki bu kararın ortakların 3/4 kabul oyu ile kabulü gerektiği, bu hususun gerçekleşmediğini ayrıca kooperatifin 2013 döneminde 325.254,44-TL zarar açıkladığı ve bu zararın ortaklara eşit olarak paylaştırılması gerekirken belirlenen 31.500,00-TL’nin çok yüksek olduğunu ayrıca bu ödemede 18 arsa ortağının muaf tutulamasını hukuka aykırı olduğunu, kooperatif ortaklarının hak ve borçlarda eşit olduğunu, bu ödemeden muaf olan 18 arsa ortağının Genel Kurulun 9. maddesinin oylanmasına kabul oyu verdiğini, ek imalat talebi olmayan hatta 27.998,00-TL kendilerine ödeme yapan davalı kooperatifin maliyet artışı iddiasının doğru olmadığını, Genel Kurulun 8.maddesinde … ada … parselde bulunan ortak alana havuz ve sosyal tesis yapılması ve bu ortaklardan 7.500,00’er TL alınmasının talep edildiğini ancak, görüşmeler sonucu talebin geri çekildiğini, üst birlik başkanı …’ın bu havuzun kooperatife ait iki arsa karşılığı yapılması yönündeki teklifi üzerine havuzun yapılması yönünde karar alındığının, ancak havuz karşılığı verilecek iki adet arsanın ekspertiz değeri, m2 değeri gibi tüm özellikleri açıklayıcı genel kurula sunum yapılmadan arsaların değerlerinin çok altında bir fiyatla bir oldu bitti ile havuz ve sosyal tesis yapımı için yükleniciye verilmesinin kooperatifler yasasına aykırı olduğunu, kaldı ki bu yüzme havuzunun yüklenici tarafından yapılacağının 25/05/2013 tarihli genel kurul ile kabul edildiğini, alınan bu kararla önceki genel kurul kararına aykırı bir karar alındığını ileri sürerek, 26/06/2014 tarihinde yapılan davalı kooperatifin Olağan Genel Kurul Toplantısının 8 ve 9.maddelerinin kooperatifler yasasına kamu düzeninden sayılan emredici hükümlere ve sözleşmeye aykırı olması sebebiyle mutlak butlan ile batıl olduğunun tespiti ile iptallerine, davalı kooperatifin maliyetlerinin bilirkişi tarafından tespiti ile tespit sonrası fazla yapmış olduğu ödemeleri davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal bir aylık süre içerisinde açılmadığını, davacıların kooperatifinden bu yana her genel kurul sonrasında alınan kararların iptalleri için dava açtıklarını ve açtıkları davalardan 9.ATM’nin 2012/472 Esas sayılı dosyada ret kararı verildiğini, iptali istenen genel kurulun 9.maddesinin inşaatların bitme aşamasına gelmesi nedeniyle villaların bir an önce teslim edilmesi için ortak başına 31.500,00-TL ödenmesi hususunun görüşüldüğünü, kooperatifin yükleniciye borçlu olması nedeniyle bu kararın görüşüldüğünü ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, davacıların iddiasının aksine iki kez oylama yapılmadığını bunun ortaklar arasında görüşüldüğünü ve ek ödeme yükümlülüğe ilişkin bir madde olmadığı için nitelikli çoğunluğa ihtiyaç duyulmadığını, öngörülen ödemenin ek ödeme şartlarını taşımadığı için ek ödeme değil başta tahmini olarak belirlenen villa fiyatlarının yüklenicilerin kesin hesaplarını yapmaya başlamaları nedeniyle oluşan artışa ilişkin olduğunu, kooperatifin konut ve arsa kooperatifi olup üst yapı yaptırmadan sadece arsa ortağı bulunan ortaklarının bulunduğunu, bu ortaklardan üst yapıya ilişkin bedelin alınmasının mümkün olmayacağını, kooperatiften hiç kimseye para iadesinin yapılmadığını, gündemin 8.maddesinin genel kurulda tartışıldığını bir oldu bitti’nin söz konusu olmadığını, … ada … parsele yüklenici tarafından havuz yapılması yönünde karar alındığını, kararın yasal nisaba uygun olduğunu ve bir önceki genel kurul kararına uygun olduğunu, davacıların dava dilekçesinde belirtikleri 3 nolu taleplerinin bu davanın konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “….davacıların davalı kooperatif ortağı olduğu, dava dilekçesinde özetlenen nedenlerle kooperatifin 26/06/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 8. ve 9.maddelerin iptalini talep ettiği, davanın yasal bir aylık süre içinde açıldığı, her ne kadar genel kurul tutanağında davacıların adı zikredilmemiş ise de ret yönünde oy kullanan üyelerin sayısı nazara alındığında davacıların genel kurulun 8. ve 9. maddelerinin görüşülmesi sırasında ret yönünde oy kullandıkları ve söz konusu kararlara muhalefet şerhlerini tutanağa işlettikleri, dolayısıyla dava açma hak ve yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurulun 8. gündem maddesi ile alınan kararın kooperatifin mülkiyetinde bulunan iki arsanın (… Ada, … parselde yer alan 17 ve 23 nolu konut alanları) verilerek … ada … parselde 180 m2’lik yüzme havuzu, çocuk havuzu, jakuzi, günelşenme terasları, soyunma/giyinme kabinleri, kafeterya, çevre düzenlemesi ve peyzaj imalatlarının yapılmasına ilişkin olduğu, havuzun ihtiyaç olup olmadığı, havuza ihtiyaç duyuluyorsa kaç adet ve nerede yapılmasına karar verilmesi yetkisinin genel kurula ait olduğu, dolayısıyla bu kararın batıl bir karar olarak addedilemeyeceği, her ne kadar havuz ve sosyal tesislerin ne kadar maliyetle yapılacağı ve karşılığında verilecek arsaların bedelinin ne olduğu konusunda bir rapor sunulmamış ise de, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda maliyetin 498.750,00-TL olacağının ve bunun karşılığında verilecek iki arsanın değerinin 440.000,00-TL olacağının belirlendiği, dolayısıyla kooperatifi zarara uğratıcı bir durumun söz konusu olmadığı, bu kararın iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun kabul edilemeyeceği, söz konusu kararın iptal talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Genel kurul 9. gündem maddesi ile alınan kararın; maliyetteki artışlar ve bunun yarattığı sıkıntılar nedeniyle eksik imalatların tamamlanabilmesi için ve kooperatif borçlarının ödenebilmesi için inşaatlarını kendi imkanları ile yapan 18 arsa ortağı ayrı tutularak kalan 77 ortaktan 10 taksitte toplam 31.500,00-TL alınmasına ilişkin olduğu, kooperatifin 136 villalık arazi üzerine inşaat yapılması için kurulduğu ancak 136 üye sayısına ulaşamadığı, bununda maliyetleri artırdığı, kooperatifçilikteki amacın üyelerine en az maliyet ile üyelik aidatlarını olabildiğince ekonomik kullanmak suretiyle bina sahibi yapmak olduğu dolayısıyla kooperatifin kar amacı gütmediği, genellikle kar amacı güden yüklenicilerin teklif ettiği götürü usulde imalat belirleme usulünün kooperatifçilik alanda uygulanmasının mümkün olmadığı, kooperatifçiliğin ana prensibinin anahtar teslimi olmayıp kooperatifin tüm giderlerinin konutların yapım aşamasında ortaya çıkacak maliyet farkının ortaklarca karşılanması olduğu, kooperatifin farklı işleri farklı müteahhitlere yaptırdığı, kooperatif ortaklarından başlangıçta alınan paranın avans niteliğinde olup ileride artmasının muhtemel olduğu, bilirkişiler tarafından çıkartılan hesaplara göre davalı kooperatifin toplam borcunun üye sayısına bölünmesi sonucu belirlenen 26.922,62-TL’ye vergi, resim, harç, değerleme oranlarından kaynaklanan ve tapu ferdileşmesi, emlak değeri ve yürüyüş yolu gibi ilave imalatlar eklendiğinde talep edilen ve genel kurulda 9.madde olarak kabul edilen 31.500,00-TL ödemenin yerinde olduğu bu nedenle iptalinin gerekmediği, bu konuda genel kurulda birden fazla oylama yapılmış olmasının Kooperatifler Kanununa aykırılık oluşturmadığı, genel kurulda 18 arsa ortağı da oy kullanmış ise de, arsa ortaklarının da kooperatifin ortağı olup genel kurulda oy kullanmalarının kooperatif ortakları arasındaki eşitlik gereği olduğu, arsa ortaklarının binalarını kendi imkanları ile yapmaları söz konusu olduğundan genel kurulda bu ek ödemeden ayrık tutulmalarının eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmediği kanaatine varılmıştır…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
Karar; davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZİN 01/12/2021 TARİHLİ KARARI:
Dairemizce; “…Mahkemece her ne kadar davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermek için yeterli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu kapsamda ;
1-1163 sayılı Yasa’nın 53’ncü maddesinde, birden fazla iptal davası açılması halinde davaların birlikte görülmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bununla birlikte, genel kurul kararı aleyhine açılan her bir dava birbirinden bağımsız olup davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Davacılar arasında, ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olduğunda her davacının davası ayrıdır. Her bir davacının dava dilekçesinin ayrı ayrı harçlandırılması gerekir. Bu bakımdan, dosyada her davacı yönünden ayrı ayrı harç alınması gerekirken bahsi geçen davada tek harç alınarak davanın yürütülüp sonuçlandırılması doğru olmamıştır. (Aynı yönde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/04/2012 tarihli 2011/4841 esas – 2012/2972 karar sayılı ilamı).
2-Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacıların kooperatif üyeliğinden istinafa ettiklerini, davacılar … ve …’ ın dava tarihinden sonra dairelerini üçüncü kişilere sattıklarını beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesine göre hukuki yarar dava koşulu olup, aynı Yasanın 115/1 maddesi uyarınca mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar varlığı da gereklidir. Gerçekten de, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Genel kurul kararının iptali davasını 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca ancak kooperatifin ortağı açabilir. Dava koşulu olan üyelik sıfatının kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir. Aksi halde davacının dava açmakta hukuki yararı kalmayacağından davanın bu sebeple reddi gerekir. (Aynı yönde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/09/2014 tarihli 2014/2284 esas – 2014/5410 karar sayılı ilamı).
Bu nedenlerle somut olayda; davalı vekilinin beyanları nazara alınarak davacıların kooperatif üyeliğinden istifa edip etmedikleri ve dairelerini dava dışı üçüncü iyilere devredip etmedikleri davalı kooperatiften sorularak, varsa ilgili belgelerde getirtilip, davacıların üyeliklerinin devam edip etmediği tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekmektedir. Dolayısıyla kararın bu yönden de kaldırılması gerekmiştir.
3-Kabule göre ise;
Dava konusu kooperatif genel kurulun 8. maddesinin, kooperatifin mülkiyetinde bulunan iki arsanın (… Ada, … parselde yer alan 17 ve 23 nolu konut alanları) verilerek … ada … parselde 180 m2’lik yüzme havuzu, çocuk havuzu, jakuzi, günelşenme terasları, soyunma/giyinme kabinleri, kafeterya, çevre düzenlemesi ve peyzaj imalatlarının yapılmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinde kooperatifin en yetkili organı olan genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri belirlenmiş, maddenin 6. bendinde, gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulun niteliğini, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulun asgari fiyatını belirlemek genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri arasında sayılmıştır.
Somut olayda, davalı kooperatifin 26.06.2014 tarihli genel kurulun 8. maddesinde, kooperatifin mülkiyetinde bulunan iki arsanın (… Ada, … parselde yer alan 17 ve 23 nolu konut alanları) verilerek … ada … parselde 180 m2’lik yüzme havuzu, çocuk havuzu, jakuzi, günelşenme terasları, soyunma/giyinme kabinleri, kafeterya, çevre düzenlemesi ve peyzaj imalatlarının yapılması yönünde karar alındığı anlaşılmaktadır. Ancak, genel kurul kararında, kooperatif lehine veya aleyhine olacak hususların neler olduğunun belirtilmediği, devir bedelinin, taşınmazların niteliklerinin yazılı olmadığı, taşınmazların yüz ölçümlerinin belirtilmediği, şartların açık olarak yazılmadığı görülmekle, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun emredici nitelikteki 42/6. maddesine aykırılık açısından herhangi bir değerlendirme yapılmaması suretiyle eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm tesisi isabetli olmamıştır. (Aynı yönde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27/11/2012 tarihli 2012/5208 esas – 2012/6983 karar sayılı ilamı)…” gerekçesiyle 1-Davacı … tarafından muhtıra tebliğine rağmen kesin süre içerisinde istinaf harçları yatırılmadığından bu davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 344/1 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davacılar … ve …’ ın istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN KABULÜ ile; İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2018 tarihli, 2014/828 Esas-2018/333 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a-6 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 16/12/2022 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacıların davalı kooperatif ortağı olduğu, dava dilekçesinde özetlenen nedenlerle kooperatifin 26/06/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 8. ve 9.maddelerin iptalini talep ettiği, davanın yasal bir aylık süre içinde açıldığı, her ne kadar genel kurul tutanağında davacıların adı zikredilmemiş ise de ret yönünde oy kullanan üyelerin sayısı nazara alındığında davacıların genel kurulun 8. ve 9. maddelerinin görüşülmesi sırasında ret yönünde oy kullandıkları ve söz konusu kararlara muhalefet şerhlerini tutanağa işlettikleri, dolayısıyla dava açma hak ve yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkememizin 30/03/2018 tarihli, 2014/828 Esas 2018/333 Karar sayılı kararı ile; “Dava konusu genel kurulun 8. gündem maddesi ile alınan kararın kooperatifin mülkiyetinde bulunan iki arsanın (… Ada, … parselde yer alan 17 ve 23 nolu konut alanları) verilerek … ada … parselde 180 m2’lik yüzme havuzu, çocuk havuzu, jakuzi, güneşlenme terasları, soyunma/giyinme kabinleri, kafeterya, çevre düzenlemesi ve peyzaj imalatlarının yapılmasına ilişkin olduğu, havuzun ihtiyaç olup olmadığı, havuza ihtiyaç duyuluyorsa kaç adet ve nerede yapılmasına karar verilmesi yetkisinin genel kurula ait olduğu, dolayısıyla bu kararın batıl bir karar olarak addedilemeyeceği, her ne kadar havuz ve sosyal tesislerin ne kadar maliyetle yapılacağı ve karşılığında verilecek arsaların bedelinin ne olduğu konusunda bir rapor sunulmamış ise de, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda maliyetin 498.750,00-TL olacağının ve bunun karşılığında verilecek iki arsanın değerinin 440.000,00-TL olacağının belirlendiği, dolayısıyla kooperatifi zarara uğratıcı bir durumun söz konusu olmadığı, bu kararın iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun kabul edilemeyeceği, söz konusu kararın iptal talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak reddi gerektiği, genel kurul 9. gündem maddesi ile alınan kararın; maliyetteki artışlar ve bunun yarattığı sıkıntılar nedeniyle eksik imalatların tamamlanabilmesi için ve kooperatif borçlarının ödenebilmesi için inşaatlarını kendi imkanları ile yapan 18 arsa ortağı ayrı tutularak kalan 77 ortaktan 10 taksitte toplam 31.500,00-TL alınmasına ilişkin olduğu, kooperatifin 136 villalık arazi üzerine inşaat yapılması için kurulduğu ancak 136 üye sayısına ulaşamadığı, bununda maliyetleri artırdığı, kooperatifçilikteki amacın üyelerine en az maliyet ile üyelik aidatlarını olabildiğince ekonomik kullanmak suretiyle bina sahibi yapmak olduğu dolayısıyla kooperatifin kar amacı gütmediği, genellikle kar amacı güden yüklenicilerin teklif ettiği götürü usulde imalat belirleme usulünün kooperatifçilik alanda uygulanmasının mümkün olmadığı, kooperatifçiliğin ana prensibinin anahtar teslimi olmayıp kooperatifin tüm giderlerinin konutların yapım aşamasında ortaya çıkacak maliyet farkının ortaklarca karşılanması olduğu, kooperatifin farklı işleri farklı müteahhitlere yaptırdığı, kooperatif ortaklarından başlangıçta alınan paranın avans niteliğinde olup ileride artmasının muhtemel olduğu, bilirkişiler tarafından çıkartılan hesaplara göre davalı kooperatifin toplam borcunun üye sayısına bölünmesi sonucu belirlenen 26.922,62-TL’ye vergi, resim, harç, değerleme oranlarından kaynaklanan ve tapu ferdileşmesi, emlak değeri ve yürüyüş yolu gibi ilave imalatlar eklendiğinde talep edilen ve genel kurulda 9.madde olarak kabul edilen 31.500,00-TL ödemenin yerinde olduğu bu nedenle iptalinin gerekmediği, bu konuda genel kurulda birden fazla oylama yapılmış olmasının Kooperatifler Kanununa aykırılık oluşturmadığı, genel kurulda 18 arsa ortağı da oy kullanmış ise de, arsa ortaklarının da kooperatifin ortağı olup genel kurulda oy kullanmalarının kooperatif ortakları arasındaki eşitlik gereği olduğu, arsa ortaklarının binalarını kendi imkanları ile yapmaları söz konusu olduğundan genel kurulda bu ek ödemeden ayrık tutulmalarının eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmediği kanaatine varılarak davanın reddine” karar verilmiştir. Mahkememizden verilen 30/03/2018 tarih ve 2014/828 Esas 2018/333 sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nin 08/09/2021 tarihli kararı ile istinaf başvuru harç ve masraflarının tamamlanması için davacılar vekiline bir haftalık kesin süre ihtaratlı davetiyenin tebliği için dosya iade olunmuş, davacılar vekiline çıkarılan ihtar üzerine davacı … yönünden istinaf harcı yatırılmıştır. İstinaf yoluna başvuru sırasında … adına da istinaf harcı yatırıldığı anlaşılmakla davacılardan … yönünden istinaf harcının yatırılmadığı değerlendirilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nin 01/12/2021 tarih ve 2021/1383 Esas 2021/1243 Karar sayılı kararı ile “1-1163 sayılı Yasa’nın 53’ncü maddesinde, birden fazla iptal davası açılması halinde davaların birlikte görülmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bununla birlikte, genel kurul kararı aleyhine açılan her bir dava birbirinden bağımsız olup davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Davacılar arasında, ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olduğunda her davacının davası ayrıdır. Her bir davacının dava dilekçesinin ayrı ayrı harçlandırılması gerekir. Bu bakımdan, dosyada her davacı yönünden ayrı ayrı harç alınması gerekirken bahsi geçen davada tek harç alınarak davanın yürütülüp sonuçlandırılması doğru olmamıştır. (Aynı yönde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/04/2012 tarihli 2011/4841 esas – 2012/2972 karar sayılı ilamı).2-Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacıların kooperatif üyeliğinden istinafa ettiklerini, davacılar … ve …’ ın dava tarihinden sonra dairelerini üçüncü kişilere sattıklarını beyan etmiştir.6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesine göre hukuki yarar dava koşulu olup, aynı Yasanın 115/1 maddesi uyarınca mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar varlığı da gereklidir. Gerçekten de, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Genel kurul kararının iptali davasını 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca ancak kooperatifin ortağı açabilir. Dava koşulu olan üyelik sıfatının kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir. Aksi halde davacının dava açmakta hukuki yararı kalmayacağından davanın bu sebeple reddi gerekir. (Aynı yönde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/09/2014 tarihli 2014/2284 esas – 2014/5410 karar sayılı ilamı).Bu nedenlerle somut olayda; davalı vekilinin beyanları nazara alınarak davacıların kooperatif üyeliğinden istifa edip etmedikleri ve dairelerini dava dışı üçüncü iyilere devredip etmedikleri davalı kooperatiften sorularak, varsa ilgili belgelerde getirtilip, davacıların üyeliklerinin devam edip etmediği tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekmektedir. Dolayısıyla kararın bu yönden de kaldırılması gerekmiştir.3-Kabule göre ise; Dava konusu kooperatif genel kurulun 8. maddesinin, kooperatifin mülkiyetinde bulunan iki arsanın (… Ada, … parselde yer alan 17 ve 23 nolu konut alanları) verilerek … ada … parselde 180 m2’lik yüzme havuzu, çocuk havuzu, jakuzi, günelşenme terasları, soyunma/giyinme kabinleri, kafeterya, çevre düzenlemesi ve peyzaj imalatlarının yapılmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinde kooperatifin en yetkili organı olan genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri belirlenmiş, maddenin 6. bendinde, gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulun niteliğini, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulun asgari fiyatını belirlemek genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri arasında sayılmıştır. Somut olayda, davalı kooperatifin 26.06.2014 tarihli genel kurulun 8. maddesinde, kooperatifin mülkiyetinde bulunan iki arsanın (… Ada, … parselde yer alan 17 ve 23 nolu konut alanları) verilerek … ada … parselde 180 m2’lik yüzme havuzu, çocuk havuzu, jakuzi, günelşenme terasları, soyunma/giyinme kabinleri, kafeterya, çevre düzenlemesi ve peyzaj imalatlarının yapılması yönünde karar alındığı anlaşılmaktadır. Ancak, genel kurul kararında, kooperatif lehine veya aleyhine olacak hususların neler olduğunun belirtilmediği, devir bedelinin, taşınmazların niteliklerinin yazılı olmadığı, taşınmazların yüz ölçümlerinin belirtilmediği, şartların açık olarak yazılmadığı görülmekle, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun emredici nitelikteki 42/6. maddesine aykırılık açısından herhangi bir değerlendirme yapılmaması suretiyle eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm tesisi isabetli olmamıştır. (Aynı yönde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27/11/2012 tarihli 2012/5208 esas – 2012/6983 karar sayılı ilamı).Açıklanan tüm bu gerekçelerle; Dairemizin geri çevirme kararından sonra davacı … tarafından muhtıra tebliğine rağmen kesin süre içerisinde istinaf harçları yatırılmadığından bu davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 344/1 maddesi uyarınca reddine; davacılar … ve …’ in istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacıların diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir. BAM 20. Hukuk Dairesi kararı karşısında eksik olan peşin harç tamamlattırılmıştır. Davalı vekilinin davacıların kooperatiften istifa ettiği beyanı karşısında istifaya ilişkin noter ihtar örnekleri ve tebliğ belgeleri dosyaya kazandırılmıştır. Davacı …’in Beyoğlu 17. Noterliği’nin 27/05/2016 tarihli 10722 yevmiye numaralı davalı kooperatife gönderdiği ihtarname ile tapusunun devredilmesiyle üyeliğinin sona ermiş olduğundan dolayı kooperatif ortaklığının sona erdirilmesini bu talebi kabul edilmediği takdirde devam eden tüm davalardaki hakları saklı kalmak kaydıyla kooperatif ortaklığından istifa ettiğini bildirdiği, bu ihtarnamenin muhatabına 01/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacılar … ve …’ın Bursa 12 Noterliği’nin 30/05/2016 tarihli 5882 yevmiye numaralı davalı kooperatife hitaben gönderdikleri ihtarname ile tapularının devredilmesiyle üyeliklerinin sona ermiş olduğundan dolayı kooperatif ortaklığının sona erdirilmesini bu talebi kabul edilmediği takdirde devam eden tüm davalardaki hakları saklı kalmak kaydıyla kooperatif ortaklığından istifa ettiklerini bildirdikleri, bu ihtarnamenin muhatabına 03/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Öncelikle davacı …’ın hukuki durumunun değerlendirilmesinde; davacı … muhtıra tebliğine rağmen kesin süre içerisinde istinaf harcını yatırmadığından İzmir BAM 20. Hukuk Dairesi’nin 2021/1383 esas 2021/1243 karar sayılı kararı ile istinaf isteminin usulden reddine karar verildiğinden mahkememizin 30/03/2018 tarihli 2014/828 esas 2018/333 karar sayılı kararı kendisi yönünden kesinleşmiş olmakla bu davacı ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Davacılar … ile …’ın hukuki durumunun değerlendirilmesinde; kooperatifler kanununun 13. maddesindeki “Yönetim kurulu, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir” hükmü karşısında davacı …’in 01/06/2016 tarihinde davacı …’ın 03/06/2016 tarihinde davalı kooperatiften çıktıklarının kabulü gerekir. Çıkma tarihi bu davanın açıldığı tarihten sonradır. Kooperatifler kanunu 53/1 maddesine göre ortağın genel kurul kararının iptali davası açma hakkı bulunmaktadır. Ancak açılan davanın sonuçlanmasına kadar ortağın ortaklık sıfatını kaybetmemesi gerekmektedir. Aksi halde davacı ortağın davayı sürdürmekte hukuki yararı kalmaz. Davacılar … ve … davayı açtıktan sonra kooperatiften istifa ederek çıkma taleplerini davalı kooperatife bildirdiklerinden bu davayı takipte hukuki yararları kalmadığı…” gerekçesiyle Davacı … muhtıra tebliğine rağmen kesin süre içerisinde istinaf harcını yatırmadığından İzmir BAM 20 Hukuk Dairesi’nin 2021/1383 esas 2021/1243 karar sayılı kararı ile istinaf isteminin usulden reddine karar verildiğinden mahkememizin 30/03/2018 tarihli 2014/828 esas 2018/333 karar sayılı kararı kesinleşmiş olmakla bu davacı ile ilgili YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, davacılar … ve … davalı kooperatif ortağı iken istifa ederek ortaklıktan ayrıldıklarından iş bu davayı takipte hukuki yararları kalmadığından davaların usulden REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, davalı kooperatif tarafından açılan ve bu davanın da, konusu olan, kooperatif genel kurulunda alınan karara binaen, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/592 esas ve İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/472 esas sayılı dosyalarında, kooperatif genel kurulunda kabul edilen alacaklar için yapılan icra takiplerine, itirazları üzerine, itirazın iptali davaları açıldığını, bu davaların halen derdest olduğunu, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında verilen itirazın iptaline dair karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20.HD. 2020/1151 esas, 2022/1046 karar sayılı, 22.06.2022 tarihli kararı ile kaldırıldığını, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20.HD. 2020/1151 esas, 2022/1046 karar sayılı, 22.06.2022 tarihli kararında da, açıkça belirtildiği gibi, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/592 esas sayılı dosyasında, kooperatif tarafından talep edilen alacakların, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/929 esas sayılı iş bu dosyasında, iptalini talep ettikleri kooperatif genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesi durumunda, ortadan kalkacağı için, iş bu davada, hukuki yararlarının bulunduğunu,İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/131 esas sayılı dosyasında da, davalı kooperatif aleyhine açtıkları, davalı kooperatife borçlu olup, olmadığına dair menfi tespit davasının da, halen derdest olduğunu, bu dava bakımından, iş bu davada genel kurul kararının iptalini talep ettiklerini ve hukuki yararlarının bulunduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali taleplidir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacılar tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Dava dosyasının yapılan incelemesinde; ilk derece mahkemesinin 30.03.2018 tarih ve 2014/828 E.- 2018/333 K. Sayılı kararı davacılar tarafından istinaf edilmiş, Dairemizin 2020/452 E. – 2021/731 K. Sayılı geri çevirme kararı ile “davacıların istinafa gelirken ayrı ayrı istinaf başvuru ve karar harcı yatırmaları gerekirken sadece davacı … adına tek istinaf başvuru ve istinaf karar harcının yatırıldığı anlaşılmakla, diğer iki davacı adına da ayrı ayrı maktu istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının tamamlatılması için dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesine” karar verilmiştir. Mahkemece geri çevirme kararının gereği olarak davacılar vekiline muhtıra çıkarılmış, söz konusu muhtıra davacıların vekili olan ve aynı zamanda davacılardan birisi de olan Av. …’e tebliğ edilmiş, 21.10.2021 tarihli ve AB2021 seri nolu sayman mutemedi alındı belgesine göre davacılardan sadece … adına masraflar yatırılmış, diğer davacı … yönünden herhangi bir masraf yatırılmamış, bu sebeple de Dairemizin 2021/1383 – 1243 E. – K. Sayılı ilamı ile davacı … yönünden istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, yerel mahkemece de bu ilama uyularak davacı … hakkındaki hüküm kesinleştiğinden anılan davacı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu husus davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca, temyiz kanun yolu bakımından kıyasen uygulanacak HMK’nın 344. maddesi gereğince, temyiz dilekçesi verilirken, temyiz kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödenmesi gereklidir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, başvuru yapılmamış sayılır.
Hakim tarafından “Temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için bir haftalık kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “Aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususunun” bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da hakim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa, geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur. Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.
Yapılan bu açıklamalar uyarınca, dosyadaki muhtıra her ne kadar yazı işleri müdürü tarafından düzenlenmiş ise de, bu muhtıra davacılar vekili olan Av. …’e tebliğ edilmiş olup, sadece davacı … adına masraflar yatırılmış ve anılan davacı yönünden istinaf incelemesi gerçekleşmiştir. Davacının söz konusu muhtıraya herhangi bir itirazda bulunmayıp masraf yatırması karşısında, masraf yatırmayan diğer davacı … yönünden muhtıranın usule aykırı olduğu bahsiyle hukuki işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesi yerinde değildir. Bu sebeple davacının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali taleplidir. Genel kurul kararının iptali davalarında, üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesi dava şartıdır. Mahkemenin bu konudaki tespiti doğrudur ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları, Dairemizin 2020/1151 E. – 2022/1046 K. Sayılı kararından da belirtildiği üzere bizzat ilgilendirdiğinden ve istinaftan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendilerinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemede hukuki yararları vardır. Mahkemenin bu hususa ilişkin gerekçesi açıklanan nedenle yerinde görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 23. HD, 2016/6318 E. – 2019/4277 K. Sayılı ilamı )
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar … ve …’in istinaf itirazlarının kısmen KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/929 Esas – 2022/978 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacılar … ve … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgili davacılara iadesine,
5-Davacı … istinafı yönünden; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcının davacı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine)
6-İstinaf aşamasında davacılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
7-Davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023