Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/339 E. 2023/332 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/339
KARAR NO : 2023/332

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2022 (Dava) – 05/01/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/1019 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati haciz
BAM KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/01/2023 ara karar tarihli ve 2022/1019 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati haciz isteyen vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Pınarbaşı şubesi ile davalı şirket arasında 22/03/2018 tarih ve 2.000.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, davalı şirkete kredi ve kredi ürünleri kullandırıldığını, borçlunun ve dava dışı müşterek borçlu/ müteselsil kefillerin kredi borcunu zamanında geri ödememesi üzerine, borçluya ve kefillere Bornova 5. Noterliğinin 01/10/2018 tarih 25079 yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek hesapların katedildiğini, ihtara rağmen borç ödenmediğini, alacağın tahsilini teminen İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2018/17476 sayılı dosyasıyla borçlu şirket ve dava dışı kefiller hakkında icra takibi açıldığını, borçlu şirketin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1088 Esas sayılı dosyasıyla konkordato başvurusunda bulunulması ve geçici ve kesin mühlet verilmiş olmasıyla, icra takibinin davalı şçirket için durdurulduğunu, dava dışı müşterek borçlu müteselsil kefillerden …, … ve … Şti’nin dosya borcuna itiraz ettiğini, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşen 18/06/2020 tarih 2019/307 Esas 2020/228 Karar sayılı ilamında ve dosyadan yapılan bilirkişi incelemesinde davalı borçlu şirketin borcu sebebiyle dava dışı müşterek borçluların İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/17476 Esas sayılı dosyasında 1.896.155,85 TL borçlu olduğunun tespitinin yapıldığını, kesinleşen karar ve bilirkişi raporuyla davalının borcu ve borçlu olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin konkordato başvurusunun İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/12/2019 tarih 2018/1088 Esas 2019/1145 Karar sayılı ilamıyla konkordato projesinin tasdik edildiğini, tasdik edilen projeye göre 2020 yılı Ocak ayından başlayarak her ayın son gününde 5 yıl vadede taksitler halinde ödenmesine karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, davalı şirketin tasdik edilen konkordato projesine göre ödemeleri yapmaması sebebiyle İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/511 Esas sayılı dosyasıyla açtıkları konkordatonun feshi davası neticesinde 21/10/2022 tarih 2022/798 Karar sayılı ilamıyla İİK 308/e maddesi gereğince davalının tasdik edilmiş konkordatosunun davacı banka yönünden feshine karar verildiğini, fesih sonrası davalı ile ilgili daha önceden açılmış ama durdurulmuş olan İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/17476 Esas sayılı dosyasında 15/11/2022 tarihinde davalı şirkete ödeme emri tebliğ edildiğini, borçlu şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalının açmış olduğu konkordato projesinin tasdik edildiği konkordato davasında müvekkilinin alacağının komiserler tarafından kabul edildiğini, davalı şirket tarafından da müvekkili banka ile olan ticari ilişkisine itiraz sunulmadığı gibi borçlu olmadığına dair beyanının da bulunmadığını, şirket tarafından konkordato projesinde davalı bankanın alacağının ana parasının 1.674.411,34 TL olduğunu, konkordato komiseri 2. ana raporunda banka alacağının 1.711.391,93 TL olduğu, davalı şirketin davacı bankaya 21/08/201 9 tarihinde sunmuş olduğu borçların yapılandırılması teklifinde borcun 1.711.391,93 TL olduğunu, adi ve rehinli alacaklılar toplantısında imzalanan tutanaklara göre adi alacağın 1.378.123,00 TL, rehinli alacağın 525.000,00 TL olduğun, 10/02/2021 tarihli konkordato kayyumunun raporuna göre davacı bankanın 570.000,00 TL rehinli alacağı, 1.141.391,93 TL adi alacağının olduğu, davalı borçlu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığının tespit edildiğini, başka bir mahkemede itiraz edilmeyen borç ve temel ilişkiye ve kabul edilen borca rağmen icra dosyasında yapılan borcu yoktur itirazının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, itiraz üzerine arabuluculuk müracaatı yapıldığını, anlaşma sağlanamadığını, alacak ödenmediğinden ve konkordato projesine göre hiçbir ödeme yapmayan tedbirlerin de kalkması sebebiyle borçlunun mal kaçırma ihtimali mevcut olduğundan davalı hakkında İİK 257. Madde gereğince dava miktarı ile sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesine, bu işin icrası için İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2018/17476 Esas sayılı dosyasının yetkili kılınmasına, davalının İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2018/17476 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazların reddine, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra İflas Kanunu madde 67 “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmünü haiz olduğunu, taraflarınca işbu dosya kapsamında yer alan ödeme emrine 03.01.2019 tarihinde itiraz edildiğinden kanunda yer alan sürenin geçtiğini, müvekkili şirket konkordato sürecinde olsa dahi aleyhine dava açılmasında herhangi bir yasal engel bulunmadığını, tek engelin iflas davasına ilişkin olduğunu, iflas davası dışında diğer davaların açılmasında bir engel bulunmadığını, kanunda açık bir şekilde, borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edildiği taktirde itirazın tebliğinden itibaren 1 sene içinde itirazın iptali davası açılması gerektiğinin açıkça hüküm altına alındığını, taraflarınca ödeme emrine 03.01.2019 tarihinde itiraz edildiğinden en geç 03.01.2020 tarihine kadar itirazın iptali davasının açılması gerektiğini, ancak işbu davanın 23.12.2022 tarihinde açıldığını, davacı alacaklı tarafından zaman aşımı süresine riayet edilmeksizin açılan işbu davanın usulen reddinin gerektiğini, hiçbir şekilde söz konusu takibi, borcun tamamını, faizini ve tüm ferilerini kabul etmemekle beraber; davacı banka tarafından müvekkillerine Bornova 5. Noterliğinin 01.10.2018 tarih ve 25079 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesap kat ihtarı gönderildiğini, davacının haksız hesap kat ihtarını kabul etmediklerinden borçtan sorumlu tutulamayacağına ilişkin cevaplarını davacıya bildirildiğini, aleyhe kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilinin borca karşılık verdiği ipotekler ve rehinler paraya çevrilmeden işbu davanın açılmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının zor durumdaki borçlu şirketin borçlarını ödeme gayretine yönelik olarak yapılmış olan konkordatonun amacına ve yasaya uygun düşmeyen ve gerçek alacakla ilgisi olmayan alacak taleplerinin ve temerrüt faizi talebinin de kabulünün mümkün olmadığını belirterek zaman aşımı itirazları nazara alınarak işbu davanın usulden reddine, mahkeme aksi görüşte olur ise davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Dava İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/17476 sayılı dosyasında davacı banka tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptaline yönelik olarak açılmış olup, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/511 Esas 2022/798 Karar sayılı dosyasında 21/10/2022 tarihli verilen kararın istinaf edildiği ve dosyanın İstinaf aşamasında olduğu henüz kesinleşmediği anlaşılmakla…” gerekçesiyle; ”…Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Pınarbaşı şubesi ile davalı/borçlu şirket arasında 22.03.2018 tarih ve 2.000.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını , davalı şirkete kredi ve kredi kullandırıldığını, borçlunun ve dava dışı müşterek borçlu/ müteselsil kefillerin kredi borcunu zamanında geri ödememesi üzerine borçluya ve kefillere Bornova 5.Noterliği’nin 01.10.2018 tarih ve 25079 yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek hesapların katedildiğini, ihtara rağmen borç ödenmediği için taraflarınca alacağın tahsilini teminen İzmir 26.İcra Müdürlüğü’nün 2018/17476 Esas Sayılı dosyası ile borçlu şirket ve dava dışı kefiller hakkında icra takibi açıldığnıı, borçlu şirketin İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1088 Esas sayılı dosyası ile konkordato başvurusunda bulunması ve geçici ve kesin mühlet verilmiş olması sebebiyle davalı şirkete ödeme emri tebliğ edilmediğini, hakkında hiçbir icrai işlem yapılmadığını, davalı/ borçlu şirketin konkordato projesinin İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.12.2019 tarih ve 2018/1088 Esas,2019/1145 Karar sayılı ilamı ile tasdik edildiğini, tasdik edilen projeye göre 2020 yılı Ocak ayından başlayarak her ayın son gününde 5 yıl vadede taksitler halinde ödemesine karar verilip, kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, davalı/borçlu şirketin tasdik edilen konkordato projesine göre ödemeleri yapmaması sebebiyle İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/511 Esas 2022/798 Karar sayılı ilamı ile 21.10.2022 tarihinde alacaklı banka yönünden konkordatonun feshine karar verildiğini, fesih sonrası davalı/borçlu ile ilgili daha önce açılmış ama durdurulmuş olan İzmir 26.İcra Müdürlüğünün 2018/17476 Esas sayılı dosyasından 15.11.2022 tarihinde davalı borçlu şirkete ödeme emri tebliğ talep edildiğini ve borçlu şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, gerek kefiller hakkında açılmış olan itirazın iptali davasında gerekse konkordato dosyasında davalı şirketin müvekkili bankaya borcu olduğu açıkken ödeme emrine itirazın son derece kötü niyetli ve dürüstlük ilkesi ile bağdaşmayan bir husus olduğunu, davalının itirazının iptali ve hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi için işbu davanın açıldığını ancak 05.01.2023 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz taleplerinin; “… İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/511 Esas 2022/798 Karar sayılı dosyasında 21.10.2022 tarihinde verilen kararın istinaf edildiği ve dosyanın istinaf aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği…” gerekçesi ile reddedildiğini, alacakları ödenmediğinden ve konkordato projesine göre hiç bir ödemeyi yapmayan ve kayyımdan bilgi ve defter kaçıran, tedbirlerinde kalkması sebebiyle borçlunun mal kaçırma ihtimali mevcut olduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken bu gerekçe ile reddinin doğru olmadığını, öncelikle konkordatonun feshi kararının kesinleşmesi gerektiği yönündeki gerekçenin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, ayrıca davalıya hesap kat ihtarı tebliğ edilmiş olup, herhangi bir dosyada kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarı ile müracaat edilmesi ile verilebilen ihtiyati haciz kararının mallarını kaçırma ihtimali bu kadar yüksek ve kötü niyeti açık olan borçlu için evleviyetle verilmesi gerekirken verilmemesinin doğru olmadığını, yerel mahkeme kararının müvekkili bankanın zararının hem artmasına hem de telafisi imkansız bir hale gelmesine neden olacağını belirterek Yerel Mahkeme kararının istinafen kaldırılmasına, masraf ve ücreti vekaletin karşı yan üzerine bıraklımasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözlemesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Talep ise, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; davacı bankanın Pınarbaşı şubesi ile davalı şirket arasında 22/03/2018 tarih ve 2.000.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, davalı şirkete kredi ve kredi ürünleri kullandırıldığını, borçlunun ve dava dışı müşterek borçlu/ müteselsil kefillerin kredi borcunu zamanında geri ödememesi üzerine, borçluya ve kefillere Bornova 5. Noterliği’nin 01/10/2018 tarih 25079 yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek hesapların katedildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle, alacağın tahsiline yönelik İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/17476 sayılı dosyasıyla borçlu şirket ve dava dışı kefiller hakkında asıl alacak ve ferileri yönünden icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın iptaline yönelik eldeki davanın açıldığı davacının derdest dosyada ihtiyati haciz talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Teminat alacağı niteliğindeki gayrinakdi alacakların depo edilmesi yönünden ihtiyati haciz kararı verilip verilemeyeceğine ilişkin, Yargıtay 11. ve 19. Hukuk Daireleri arasındaki içtihat farklılığı üzerine; Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nda içtihatların birleştirilmesi yoluna gidilmiştir. Buna göre, “İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesinde; ihtiyati haciz şartları sayılmıştır. Bu madde de 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesiyle yapılan değişiklikte; madde başlığı “İhtiyati haciz” iken “İhtiyati haciz şartları”; birinci fıkrasında yer alan “borcun” ibaresi, “para borcunun” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik göstermektedir ki; teminat alacakları için İcra ve İflas Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince genel haciz yolu ile ilamsız takip yapılabilir ise de ihtiyati haciz kararı verilemez. Çünkü İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesinde ihtiyati haciz, sadece “para alacakları” için öngörülmüştür. İhtiyati haciz; “icra işlemi” değil, özel geçici hukuki koruma müessesesi olduğundan; ancak, İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesindeki şartlar çerçevesinde karar verilebilir. O hâlde, teminatın “depo edilmesi” için ihtiyati haciz kararı verilemez” (Yargıtay Büyük Genel Kurul, 2016/1 Esas – 2017/6 Karar, Karar Tarihi: 27.12.2017). Anılan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun içtihadı dikkate alındığında; ihtiyati haciz isteyen/davacı vekilinin istinaf talebi bu yönden yerinde bulunmamıştır.
Tüm bu açıklamalara göre; dosya kapsamı, ihtiyati haciz isteyen tarafından ileri sürülen iddialara, beyanlara, dosyaya sunulan belgelere, İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/511 Esas 2022/798 Karar sayılı dosyasında 21.10.2022 tarihinde verilen karara göre ihtiyati haciz isteyenin talebini haklı kılacak şekilde nakdi alacak yönüden yaklaşık ispat kuralını yerine getirdiği; Mahkemece,”… İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/511 Esas 2022/798 Karar sayılı dosyasında 21/10/2022 tarihli verilen kararın İstinaf edildiği ve dosyanın İstinaf aşamasında olduğu henüz kesinleşmediği… ” gerekçe gösterilerek talep red edilmiş ise de, yukarıdaki yasal düzenlemeler karşısında ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan ihtiyati haciz isteyenin istinaf talebinin esastan kabulüne, kararın kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı, anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce talebin esası hakkında HMK.’nun 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına, karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı/ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/01/2023 tarihli ve 2022/1019 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davacının ihtiyati haciz talebinin KISMEN KABULÜ ile, 1.020.833,26-TL nakdi alacak üzerinden %15 oranında teminat yatırıldığında, davalıyta ait taşınır ve taşınmazları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına İhtiyati Haciz Konulmasına; 48.000,00 TL gayrı nakdi alacak talebi yönünden ise yukarıda açıklanan gerekçelerle talebin reddine,
b-2004 sayılı İİK.’nun 259-(1) maddesi gereğince ihtiyati haciz talep eden hacizde haksız çıktığı taktirde, borçlunun ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamak üzere ve 6100 sayılı HMK.’nun 84. vd. maddeleri gereğince dairemizce takdir edilen ihtiyati hacze konu 1.020.833,26-TL’nin % 15’i olan 153.124,99-TL teminat tutarının ihtiyati haciz isteyen/davacı tarafından nakit olarak veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkeme veznesine sunulduğu veya yatırıldığı takdirde ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz talep eden/davacıya verilmesine,
c-6100 sayılı HMK.’nun 89. maddesi ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılık’ları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 217. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra, icra takibi kesinleşmesi, teminatın iadesi hususunda borçlunun muvafakat etmesi, herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmaması veya teminatın iadesine mani bir belge sunulmaması halinde teminatın yatırana iadesine,
d-İhtiyati hacze ilişkin teminat alınması ve devamındaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
e-Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
f-İhtiyati haciz kararı derdest dosyada talep edildiğinden ihtiyati haciz isteyen lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin nihai karar ile hüküm altına alınmasına,
4-6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02/03/2023