Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/302 E. 2023/468 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/302
KARAR NO : 2023/468

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2022 (Talep) – 19/12/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/808 Esas (derdest dosya)
DAVA : Alacak (Şirketler Hukukundan Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/808 Esas sayılı dosyasından verilen 19/12/2022 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili talep ve dava dilekçesinde özetle; davayı açarken ihtiyati tedbir talep etmelerindeki ana nedenin şirketin mamelekini oluşturan tek bir taşınmaz olması olduğunu, müvekkilinin şirket ortağı olarak fazladan vermiş olduğu, yani davanın konusunu oluşturan bedeli bu taşınmaz satılır ise alamayacakları düşüncesinde olduklarını, sonraki başka gelişmelerin de; genel kurulun hukuka uygun bir şekilde düzenlenmemesi ve satışın da usulüne uygun gerçekleştirilmeyeceği öngörüsü olduğunu, ne yazık ki şirketin mamelekindeki satış bilgisinin müvekkilinin e-mail hesabına 11.12.2022 tarihinde yönetim kurulu başkanı tarafından gönderildiğini, bu mailde satış fiyatının 25 milyon TL olduğu ve bu satıştan gelecek para ile borçların ödeneceğinin bildirildiğini, akabinde müvekkili de dahil olmak üzere borçların ödenmeye başlandığını, ekte satıştan gelen müvekkilinin hesabına gönderilen dekontu da sunduklarını, yönetim kurulu başkanı tarafından gönderilen mailde ayrıca şirketin hızlıca tasfiye edileceği bilgisinin de yer aldığını, delillerinden müvekkilinin alacaklı olduğu bedelin belli olduğunu, müvekkiline gönderilen meblağın ise alacağı karşılamadığını, davalı şirketin banka hesabına tedbiren bloke koyulmaz ise müvekkilinin alacağını elde etmesinin imkansız hale geleceğini, tedbir taleplerinin kabul edilmemesi durumu müvekkilinin alacağına kavuşmasını imkansız hale getireceğinden davalı şirketin tek mameleki olan taşınmazı satarak elde ettiği meblağa tebdiren tedbir koyulmasını, bu kapsamda … Bankası A.Ş Fethiye-Muğla şubesine müzekkere yazılarak davalı şirketin banka hesabına bloke koyulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının amacının davalı şirkete ortak olmak için hisse payına karşılık ödediği bedelin iadesine yönelik olduğu, hisse alacağının varlığı ve miktarı hususunun yargılamayı gerektirdiği, uyuşmazlık konusunun tedbiri istenen banka hesabına ilişkin olmadığı, yani ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nın 389/1. ve 390/3. maddesi gereğince davacı vekilinin İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından, “…Yerel mahkemenin hukuka ve hakkaniyete aykırı gerekçelerle vermiş olduğu hatalı kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda tasfiye halindeki davalı şirkete ait tek malvarlığı olan taşınmazın satılması ile elde edilen meblağ üzerindeki tasarrufların engellenmesi amacıyla, davalı şirketin taleplerinde belirtmiş oldukları banka hesabındaki para üzerine tedbiren bloke koyulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin bilgi talebine şirketin mali müşaviri … tarafından e-mail yoluyla dönüş yapıldığını, söz konusu 15.09.2021 tarihli e-mailde; ‘Göndermiş olduğunuz 1.200.000,00-TL’den 588.000,00-TL sizin ödenmiş sermayenizdir. Geri kalan 612.000,00-TL ortaklara sermaye artışında ortaklara yapılan ödemeler olarak kayda alınmıştır.’ şeklinde cevap yer aldığını, davalı şirkette hissedar ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan müvekkiline usulüne uygun çağrı yapılmaksızın, bilgisi dışında 09/05/2022 tarihinde yapılan Genel Kurulda şirketin hiçbir mali değerlendirmesi ve şirkete ait çok kıymetli gayrimenkulün SPK gayrimenkul değerlendirmesi yapılmaksızın alelacele bir şekilde şirketin satışının kararlaştırıldığını, söz konusu Genel Kurul kararının iptali için Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/732 E. sayılı dosyasında dava açtıklarını ve davanın derdest olduğunu, ileride müvekkilinin alacağını elde edebilmesinin imkansız hale gelmesi ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren sebeplerin somut olayda mevcut olması nedeniyle, müvekkilinin alacağını dava sonuna kadar güvence altına almak amacıyla dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talep edildiğini, zira, müvekkilinin ısrarlı soruları devam ederken, müvekkilinin usulüne uygun davet edilmeksizin, alelacele bir genel kurul toplantısı ile şirketin satışına karar verilmesi, şirketin mamelekinin yalnızca tek bir taşınmazdan ibaret olması şirket ortaklarının Suudi Arabistan vatandaşı olması hususları dikkate alındığında, müvekkilinin alacağını elde etmesinin imkansız hale gelebileceği haklı endişesi karşısında, taraflarınca ihtiyati tedbir talep edildiğini, ne var ki, bu taleplerinin, ‘uyuşmazlık konusunun tedbiri istenen mallara ilişkin olmadığı, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşmediği’ gerekçesiyle reddedildiğini, şirketin tasfiye edilmesi ve şirketin tek malvarlığını oluşturan bu taşınmazın satılması ile birlikte Suudi Arabistan vatandaşı olan şirket ortaklarının satıştan gelen para ile birlikte vatandaşı olduğu ülkeye dönmeleri veya bu parayı üçüncü kişilere aktarmaları halinde müvekkilinin alacağını elde etmesinin imkansız hale gelmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, nitekim akabinde, müvekkilin dava konusu alacağının tek güvencesi olan taşınmazın satıldığı bilgisinin müvekkilinin e-mail hesabına 11.12.2022 tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından gönderildiğini, diğer yandan söz konusu mailde ayrıca şirketin hızlıca tasfiye edileceği bilgisinin de yer aldığını, buna ilişkin e-mail ve Türkçe çevirisinin dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin dava konusu alacağını dava sonunda elde etmesinin yakın bir zamanda imkansız hale gelebileceğinin kuvvetli bir ihtimal olduğunu, işbu nedenler karşısında huzurdaki istinaf taleplerinin de konusunu oluşturan 16.12.2022 havale tarihli dilekçeyle, gecikmeksizin davalı şirketin banka hesabındaki para üzerine tedbiren bloke koyulması talebinde bulunulduğunu, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin taleplerinin reddine karar verdiğini, somut olay dikkate alındığında bu kararın müvekkili nezdinde telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına yol açacağının açık olduğunu, dava sonunda müvekkilinin alacaklı olduğuna kanaat getirilmesi halinde verilecek hükmün anlamını yitireceğini, davalı şirket hesabına 1.200.000-TL gönderildiğini gösteren dekontların, ihtarların dava dilekçesinin ekinde sunulduğunu, şirketin mali müşaviri …’ın, geri kalan 612.000-TL’nin sermaye artışında ortaklara yapılan ödemeler olarak kayda alındığı şeklinde cevap verdiğini, müvekkilinin izni, bilgisi ve bu hususta hiçbir anlaşma olmamasına karşın haksız ve hukuka aykırı olarak ortaklara dağıtılmış olduğunu, davalı şirketten alacaklı olduğu iddialarını doğrular mahiyetteki söz konusu 15.09.2021 tarihli e-mail görüntüsü ve sermaye artışına ilişkin 08/02/2019 tarihli genel kurul kararının da dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalı şirket tarafından, fazla ödenen bedelin iade edildiğine ilişkin hiçbir dekont, bilgi, belge sunulmadığını, taşınmazın davalı şirket tarafından üçüncü kişilere satıldığına ilişkin tapu bilgisine mahkemece yazılacak bir müzekkere ile kolaylıkla ulaşılabilecek iken, mahkemece bu hususta da herhangi bir işlem yapılmadığını, huzurdaki davada, yaklaşık olarak yasal delillerle ispat edilmiş olması şartının fazlasıyla karşılanmış olduğunun açık olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gibi müvekkilinin adil yargılanma hakkını da ihlal ettiğini, her şeyden önce, banka hesabının başlı başına bir tedbir konusunu oluşturamayacağını, tedbirin konusu banka hesabı içerisinde bulunan para ve menkul kıymetler olduğunu, bu açıdan bakılacak olursa üzerinde tedbir istenen şey ile dava konusunun özdeş olduğunun ortada olduğunu, HMK 389. maddesi hükmünün mahkemece, somut olayın özellikleri hiçbir şekilde dikkate alınmaksızın yalnızca lafzı dikkate alınarak katı bir biçimde yorumlandığını, son olarak HMK 33. maddesindeki ilkesi gereğince kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için hakim tarafından, ihtiyati tedbir taleplerinin uygun olmadığına kanaat getirilmesi halinde, bu taleplerinin ihtiyati haciz talebi olarak kabul edilmesi ve bu açıdan değerlendirilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, oysa tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararda, taleplerinin ihtiyati haciz hükümleri çerçevesinde herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadığını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, şirket ortaklığı için ödenen, ancak şirket payı karşılığı kullanılmayan bedelin iadesi davasında davalının banka hesabına bloke konulması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, sözkonusu 19.12.2022 tarihli ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Eldeki istinaf incelemesinin konusu; davalı şirketin taşınmazının satılması sonrasında şirket banka hesabına yatan taşınmaz satış bedeli hakkında tedbiren banka hesabına bloke konulması istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı tarafça davalı şirketten hisse satın alınmak üzere gönderilen bedelin bir kısmının hisse satın alınmayıp şirket ortaklarına dağıtıldığı iddiasıyla açılan davada, şirkete ait taşınmazın satılması nedeniyle davalı şirket hesabına giren taşınmaz satış bedeli üzerinde bloke konulmasına dair ihtiyati tedbir talep edilmiş olup, yerel mahkemece bu istemin reddine karar verildiği anlaşılmakla; ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu üzerinde verilebilecek olmasına, davacı tarafça sunulan 12.12.2022 tarihli dekontta davalı şirket tarafından yapılan ödeme de değerlendirilerek davacının alacağı kalıp kalmadığı ve miktarının ne olduğunun yargılama sonucunda belirlenebilecek olmasına, bu kapsamda yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmemiş olmasına, davacının GK kararının iptali için de ayrıca açmış olduğu derdest bir dosyanın bulunmasına ve tüm dosya kapsamına göre, ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
İstinaf dilekçesindeki, ihtiyati tedbir talebi bakımından, mahkemece ihtiyati haciz koşullarının da değerlendirilmesi gerektiğine yönelik itiraza ilişkin yapılan değerlendirmede; davacı tarafça ihtiyati tedbirin yanısıra ihtiyati haciz talebine dair dilekçeler de sunulduğu ve mahkemece ayrı ara kararlar ile bunların reddedildiği anlaşıldığından, taleple bağlılık kuralı gereğince mahkemece her bir ara kararda, ilgili talebin incelenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, eldeki istinaf dilekçesinde de davacı vekili tarafından açıkça; “mahkemenin 19.12.2022 tarihli ara kararına karşı istinaf dilekçesi sunulduğu” nun belirtilmesi karşısında, istinaf incelemesinin de sözkonusu ara karar içeriğindeki ihtiyati tedbire yönelik olacağı muhakkaktır. Kaldı ki, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haczin farklı geçici hukuki korumalar olup, koşullarının da farklı olduğu açık olmakla, bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/808 Esas sayılı dosyasından verilen 19/12/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023