Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/289 E. 2023/377 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/289
KARAR NO : 2023/377

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/960 Esas (derdest dosya)
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Kooperatif Üyeliğine Dayalı)
BAM KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2023 ara karar tarihli, 2022/960 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yüklenici kooperatif ile davalılar arsa sahipleri arasında … ili … ilçesi … Mevkii …. Mah. … pafta … Ada ve …-…. parselde kayıtlı 17481 metre kare olan taşınmazlar bakımından İzmir 16 Noterliği’nin 21/03/2007 tarih ve 88455 yevmiye nolu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin imzalandığı, buna göre inşa edilecek dairelerin %29’unun arsa sahiplerine, %71’inin ise kooperatife ait olacağı şeklinde paylaştırma yapıldığı, daha sonradan tevhit, ifraz ve parselasyon sonucunda taşınmazların … Ada … parsel, … Ada … parsel, … Ada … parsel ve … Ada … parsele ayrıldığı, başlangıçta belirtilen … Ada … No’lu parselde kayıtlı 5.443,72 metre karelik miktarın hazine ile ihtilaflı olunması nedeniyle İzmir 16 Noterliği’nin 27/08/2009 tarih ve 20059 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki ek tadil sözleşmesi yapılarak söz konusu 5.443,72 metre karelik kısmın sözleşmeden çıkarıldığı yani … Ada … parselin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden hariç tutulduğu ancak diğer taşınmazlar yönünden sözleşmenin aynen devamına karar verildiği, daha sonra arsa sahiplerinin kat irtifaklarının kurulabilmesi için hisselerine düşen dairelerin kendi aralarında taksimine ilişkin listeyi vermemeleri, taşınmazda yeniden 345 metre karelik hazine fazlalılığının ortaya çıkması ve inşaat sözleşmesinin 6-E ve 14. maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeme nedeniyle arsa sahipleri ile davalı kooperatif arasında çıkan uyuşmazlıklar neticesinde davalılar tarafından kooperatif aleyhine İzmir 1 ASHM’nin 2013/354 Esas sayılı dosyası üzerinden 21/03/2007 tarihli ve 16/03/2012 tarihli ek sözleşmenin feshi ile taşınmazdaki müdahaleye son verilmesi için açılan dava neticesinde Mahkemece işin %50 oranında tamamlandığı kanaati ile yapılan değerlendirme neticesinde 2016/236 Karar sayılı ilam ile davanın kısmen kabulü ile bahse konu sözleşmelerin geriye etkili olarak feshi ile bahse konu parsellere müdahalenin önlenmesine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 23 HD’nin 2016/8221 Esas ve 2019/384 Karar sayılı ilamı ile karar tarihinden sonra taşınmazın %100 orana getirerek imalatların tamamlandığının davalı kooperatif tarafından iddia edilmiş olması karşısında bunun arsa sahiplerinin zımni muvafakati olmadan gerçekleşemeyeceği göz önünde bulundurulup bu kapsamda değerlendirme yapılması sebebiyle yerel mahkeme hükmünün bozulduğu, bunun üzerine 1 ASHM’nin 2020/260 Esas ve 2021/232 Karar sayılı ilamı ile önceki kararda direnildiği, kararın temyiz edilmesine rağmen temyizin süresinde yapılmadığından reddine karar verildiği ve bunun temyizi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği ve halen derdest olduğu, davalı kooperatif tarafından yukarıda bahse konu bozma ilamındaki gerekçelerle arsa sahipleri aleyhine İzmir 16 ASHM’nin 2021/66 Esas sayılı dosyası üzerinden sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı dava açıldığı ve davanın halen derdest olduğu, davacının kooperatifin 3 nolu üyesi olduğu, inşaatların %100 oranına getirildiği, 29/08/2018 tarihli yapılan genel kurul toplantısında davalı arsa sahiplerine düşen taşınmazlar haricindeki dairelerin üyelere dağıtıldığı ve üyeler tarafından da söz konusu dairelere yerleşildiği ya da kiraya verildiği ya da boş bırakıldığı, ferdileşme kararı sonrası yapılan kura çekiminde davacıya … Ada … parsel … Blok … nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın isabet ettiği, … Ada … parseldeki … blok ile C bloktan oluşan toplam 32 adet taşınmazın davalıların payına düştüğünden davalılara genel kurul tutanakları kararları ile teslim edildiği, konutların bitirildiği, dairelerin kullanılıyor olduğu, davacının hissesine düşen taşınmazın tapuda devrinin verilmemesinin haksız zenginleşmeye sebebiyet vereceği durumun TMK’nın 2. Maddesine aykırı olduğu, davalıların 3. kişilere satma girişiminde bulunarak ilanlar verdiği, ayrıca bu durumun Medeni Kanunun taşınmaz mülkiyetine devir borcunu doğuran maddesi ile dilekçede belirtilen örnek Yargı kararlarına aykırı olduğu, ayrıca İzmir 1 ASHM’nin 2013/354 Esas ve 2016/236 Karar sayılı eletmanın önlenmesine dair kararın neticesinde İzmir 5 İcra Müdürlüğü’nün 2021/1709 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlanıldığı belirtilmekle davanın kabulü ile bahse konu … ili … ilçesi … Mah. … Ada … parsel … blok … nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline olmadığı takdirde bu taşınmaza karşılık gelecek arsa payının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması halinde alacak talebinin kabulü ile taşınmazın dava tarihindeki gerçek değeri üzerinden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, yine tapu iptal ve tescilin mümkün olmaması ve az önce belirtilen alacağın uygulanamaması halinde HMK’nın 111 maddesi gereğince terditli istemde bulunulduğundan alacak talebinin kabulü ile dava konusu taşınmaz için önceden ödenen bedel yönünden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla alacağın denkleştirici adalet ilkesi gereğince şimdilik 60.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … parsel … blok …. nolu bağımsız bölümde bulunan taşınmazın, olmadığı takdirde bu bağımsız bölüme karşılık gelecek arsa payının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi ile sınırlı ayni hak kurulmasını ve cebi icra yoluyla satışının engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalı arsa sahipleri tarafından diğer davalı …. Yapı Kooperatifi aleyhine İzmir 5 İcra Müdürlüğü’nün 2021/1709 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan ve dolaylı olarak kooperatif üyesi müvekkilinin de bağımsız bölümü – dairesi tahliye edileceğinden bu aşamada telafisi imkansız zararların ve mağduriyetlerin yaşanmaması için dava sonuna kadar müvekkili ….’ün hissesi olan … İli … İlçesi …. Mahallesi … Ada … parsel …. blok …. nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan ev adresi … Mah. …. Sokak No: … B blok …. Apt. K: … D: … Buca İzmir olan taşınmaz yönünden tahliye işlemlerinin tedbiren durdurulması için ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevsizlik kararı veren mahkemece taşınmazın 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik verilen ihtiyati tedbir talebinin yerinde olmadığı, İzmir 1. ASHM’nin 2013/354 esas sayılı dosyası üzerinden açılan sözleşmenin feshi, meni müdahale ve tazminat talepli dava neticesinde bozma ilamı üzerine yeniden verilen 2022/260 ve 2022/232 karar sayılı davalı kooperatif aleyhine açılan davada inşaatın müvekkillerine ait olduğuna dair verilen kararın kesinleştiği ve müvekkillerinin arsa sahibi olduğu gibi üstündeki inşaatların da sahibi olduğu, davalıların kooperatif üyesi olduğu, 3. Kişi sayılamayacağı, kooperatif hakkında verilen her hükmün kooperatif üyesini de bağlayacağı, 2016 ve sonrasında yapılan imalatların vekaletsiz iş göreme hükümlerine göre talep edilmesine dair kesinleşmiş kararda tespitler yapıldığı, kooperatif arsa sahiplerine karşı İzmir 16. ASHM’nin 2021/66 esas sayılı dosya üzerinden sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı dava açıldığı, mahkemece 3. Kişilere devrin engellenmesine dair verilen kararın yerinde olmadığı belirtilerek tedbir kararının kaldırılmasının talep edildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince 30/12/2022 tarihli ara kararı ile; “….her ne kadar davacı tarafça davaya konu bağımsız bölümün 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi ile sınırlı ayni hak kurulmasını ve cebri icra yoluyla satışın engellenmesi için tedbir konulması talep edilmiş ise de davacının bu talebinin sonuçta kooperatif üyeliğinden kaynaklı ileri sürülmesi, kooperatifin söz konusu bağımsız bölümün davacıya tahsisi yönünde karar aldığı iddia edildiği göz önüne alınmakla birlikte söz konusu … nolu bağımsız bölümün konu edildiği kooperatif ile arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin geriye etkili olarak feshine dair yukarıdaki kesinleşmiş karar göz önüne alındığında sınırlı ayni hak kurulmaması ve taşınmazın 3. Kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararının verilmesinin kesinleşmiş karar karşısında usul ve yasaya uygun olmayacağı gibi cebri icra yoluyla satışın engellenmesine yönelik tedbir kararı verilmesinin de yine kesinleşen karar içeriği göz önüne alındığında somut olay bakımından yerinde görülmediği kanaatine varılmakla davacının yukarıdaki talebe konu ettiği tüm ihtiyati tedbir istemlerinin yerinde olmadığı anlaşılarak reddine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/960 Esas sayılı dosyasında verilen 30.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir taleplerimizin reddine yönelik ara kararın bozularak/kaldırılarak; dava ve uyuşmazlık konusu olan … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Ada,… Parsel, … nolu Bağımsız bölümde bulunan taşınmazın, olmadığı takdirde bu bağımsız bölüme karşılık gelecek arsa payının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi ile sınırlı ayni hak kurulmasını ve cebri icra yoluyla satışının engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalı arsa sahipleri tarafından diğer davalı …. Yapı Kooperatifi aleyhine İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2021/1709 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan ve dolaylı olarak kooperatif üyesi müvekkilinde bağımsız bölümü-dairesi tahliye edileceğinden, bu aşamada telafisi imkansız zararların ve mağduriyetlerin yaşanmaması için dava sonuna kadar müvekkil …’un hissesi olan …. ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Ada, …. Parsel, … nolu Bağımsız Bölümde kayıtlı bulunan ve adresi … Mah. … Sok. No:… … Apartmanı K:… D:…. Buca/İZMİR olan taşınmaz yönünden tahliye işlemlerinin tedbiren durdurulması için ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.
Talep ise; dava ve uyuşmazlık konusu olan … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … nolu Bağımsız bölümde bulunan taşınmazın, olmadığı takdirde bu bağımsız bölüme karşılık gelecek arsa payının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi ile sınırlı ayni hak kurulmasını ve cebri icra yoluyla satışının engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına ve tedbiren tahliye işlemlerinin durdurulmasına ilişkindir.
Mahkemece; davacının ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş olup, ara kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6100 sayılı HMK.’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389/2. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.

Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiği, mevcut dosya kapsamı, delil durumu ve yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesi için haklılığını yasaya uygun ve yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşılmakla, mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2022 ara karar tarihli ve 2022/960 Esas sayılı ara karar kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/03/2023