Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/282 E. 2023/350 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/282
KARAR NO : 2023/350

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2014 (Dava) – 12/10/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/437 Esas – 2022/817 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2022 tarihli 2022/437 Esas ve 2022/817 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03.05.2002 tarihinden 07.07.2014 tarihine kadar davadışı … Emeklilik A.Ş. firmasında acente satış uzmanı olarak görev yaptığını, davalı tarafından tanzim edilen “gelir koruma sigorta poliçesi” ile sigortalı iken, iş akdinin 07.07.2014 tarihinde işverenince tek taraflı olarak feshedildiğini, müvekkilinin işten çıkarılmaya karşı kendini sigorta ettirmiş olması nedeniyle davalıya tazminat için başvuruda bulunduğunu, ilk olarak 24.07.2014 tarihinde mesnetsiz olarak red cevabı verildiğini, müvekkilinin sonraki tüm başvurularının da müvekkilinin kusuru ile sözleşmenin feshedildiği gerekçesiyle teminat dışı denilerek reddedildiğini, sözleşme yapılırken kapsam dışı hallere dair müvekkiline bilgilendirme yapılmadığını, kaldı ki müvekkilinin iş sözleşmesinin işvereni tarafından tüm tazminatları ödenerek feshedildiğini belirterek, HMK 107. maddeye göre açtıkları işbu davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00-TL tazminatın ret tarihi olan 24.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra talep arttırım dilekçesi ile dava değerinin 9.000-TL’ye çıkarıldığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş sözleşmesinin işvereni tarafından feshinin geçerli sebebe dayandığını, 4857 S. İş Kanunu 18. maddede iş sözleşmesi feshine dair sebeplerin belirtildiğini, davacının işvereninin fesih nedeni olarak sunduğu beyanda da açıkça davacının kusurlu davranışları sebebiyle sözleşmenin sona erdirildiğinin yazılı olduğunu, iş sözleşmesi geçerli bir nedene dayanılarak feshedilmiş olduğundan gelir koruma sigortasının teminat dışı olduğunu, Gelir Koruma Sigorta Poliçesi özel şartlarının 5.3.2.maddesinin e bendinde “iş sözleşmesinin haklı veya geçerli nedenlerle feshedilmesi” denildiğini, bu nedenle geçerli nedenlerle fesih halinin de sigorta kapsamının dışında olduğunu, yine özel şartlar 3.3.1.maddede de istek dışı işsizlik teminatının; sigortalının kusur ve kastı olmaksızın işsiz kalması halinde güvence sağlayacağının açıkça belirtilmiş olduğunu, tazminat hakkı doğmadığını, ayrıca tazminat talep şartlarından biri olan 30 günlük işsiz geçirilmesi gereken süreye uyulmadan başvuru yapıldığını, davacı tarafından iş akdinin feshine karşılık bir dava açılmış ise bunun beklenmesi gerektiğini, davacının tazminat ödenmeyecek durumlarla ilgili bilgi sahibi olduğunu, bu hususların internet sayfasında yayınlandığı gibi sözleşme kurulurken davacıya gerekli bilgilendirmelerin de yapıldığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI:
Mahkemece daha önceden “davanın kabulü”ne dair verilmiş olan kararın istinaf incelemesi neticesinde; “…Dosyada mevcut 07.07.2014 tarihli işveren fesih bildiriminde, davacının izinsiz olarak rakip bir işletmede eğitmenlik yapması ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması gibi nedenler bildirilerek iş akdinin feshedilmiş olduğu ve bu bildirimin taraflarca imzalanmış olduğu, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinde işe iade davası açmadıklarını da beyan etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yine dosyadaki sigorta poliçe evrakları incelendiğinde; özel şartların 5.3.2/e maddesinde; ‘…iş akdinin haklı veya geçerli nedenle feshedilmesi…’ durumunun teminatdışı olduğunun belirtildiği, ancak mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmadığı, bilirkişi raporunda da yalnızca SGK çıkış kodunun işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden fesih kodu olduğu belirtilerek, davalı tarafın geçerli nedenle fesih yönündeki iddiaları ve bu şekilde fesih halinde SGK çıkış kod tanımlamasının ne yönde olacağı hiç değerlendirilmeden sonuca gidilmiş olduğu, raporun bu haliyle yetersiz ve itirazları karşılamaktan uzak olduğu, bu nedenle sözkonusu rapora dayalı olarak verilen kararın da eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılacak iş; davadışı işverenin fesih bildirimi ve SGK çıkış belgeleriyle tüm dosya kapsamı dikkate alınarak davalı taraf itirazlarını da karşılayacak şekilde SGK konusunda uzmanlığı da bulunan bir bilirkişiden rapor alınarak, tüm bu hususların tartışılıp değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir….” gerekçesiyle eksik incelemeden dolayı kaldırıldığı anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, “…Dava konusu olayda, dava dışı işverenin dosyada mevcut 07.07.2014 tarihli işveren fesih bildiriminde, davacının izinsiz olarak rakip bir işletmede eğitmenlik yapması ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması gibi nedenler bildirilerek iş akdinin feshedilmiş olduğu ve bu bildirimin taraflarca imzalanmış olduğu, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinde işe iade davası açmadıklarını beyan etmiş olduğu, fesih bildiriminin içeriğine göre davacı işçinin davranışları nedeniyle iş akdinin dava dışı işveren tarafından 4857 sayılı yasanın 18.maddesi kapsamında geçerli nedenle feshedildiğinin kabulü gerektiği, her ne kadar fesih bildiriminin altında davacının imzası bulunmakta ise de metnin içeriğine göre bu hususun feshin bildirimi mahiyetinde olduğu, ikale sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceği, yine dava dilekçesi ekinde sunulan mutabakat beyanının da halen yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nın 420.maddesi hükümlerine göre hazırlanan ibraname olarak değerlendirilmesi gerektiği, istinaf ilamı doğrultusunda alınan 13/09/2022 tarihli raporda belirtildiği üzere; iş akdinin feshi tarihi itibariyle 34 adet fesih kodunun bulunduğu, bu kodlar içerisinde işveren tarafından geçerli nedenle iş akdinin feshine ilişkin özel bir kod bulunmadığı, bu nedenle işverenin SGK’ya kod 4 veya kod 22 kodu ile bildirimde bulunabileceği, dava dışı işverenin somut olayda kod 4’ü kullanmış olmasının fesih nedenine göre çelişki olarak değerlendirilemeyeceği, dosyadaki sigorta poliçe evrakları incelendiğinde, poliçenin özel şartlarındaki 2/e, 3.3.1 ve özellikle 5.3.2/e maddelerine göre geçerli nedenle iş sözleşmesinin işverence feshi halinin teminat dışı olduğu, her ne kadar davacı tarafından kendisinin poliçe kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin bilgilendirilmediği ve davalı kurumun bu nedenle sorumlu olduğu ileri sürülmüş ise de, dava konusu poliçe öncesinde davacının geçmiş yıllara ait başka poliçelerinin de olduğu, dava konusu poliçenin yenilenmiş poliçe olduğu ve ayrıca davacının TTK’nun 1423 maddesinde gereği poliçede yer alan bu teminat dışı hale ilişkin kloza 14 gün içerisinde itiraz etme hakkını kullanmadığı bu durumda taraflar arasında poliçede kararlaştırılan kaydın geçerli olduğu dikkate alındığında, davacının bu iddiasına itibar edilemeyeceği ve tüm dosya kapsamı itibariyle davacının poliçeye göre talepte bulunamayacağı, alınan 13/09/2022 tarihli bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2022 tarih, 2020/(17)4-38 Esas-2022/335 Karar, Yargıtay 11.HD 2020/6094 Esas-2021/5119 Karar); DAVANIN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir..
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, “…Adil yargılanma hakkı gasp edilerek, hakkaniyete ve gerçeğe aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, yerleşik uygulamaları katleden bir karar olduğunu, şöyle ki; iş hukukunda iş verenin işten çıkış kodu ile bağlı olup, bu kodu sonradan kendisinin değiştiremeyeceğini, değiştirilebilmesi için dava açılmasının gerektiğini, bu konuda açılmış bir dava da bulunmadığını, ayrıca işveren ile müvekkili arasındaki tutanakların bilindiği üzere zayıf olan işçinin, işçilik haklarını almak üzere kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesi karşılığında imzalatıldığını, müvekkilinin sonrasında kendi sektöründe çalışmaya devam ettiği gibi, davadışı işverenin imzalatmış olduğu tutanağı imzalayan birinin sektöründe iş bulmasının oldukça güç olduğunu, mahkemenin dosyadaki bilgi ve belgeler ile bağlı olduğunu, resmi kayıtlarda geçen işten çıkış kodu ile bağlı olduğunu, aksi kanaatte olması halinde iş hukuku kurallarını uygulayarak taraflara iş hukukuna ilişkin gerekli tanık, bilgi ve belge sunmak üzere süre vermesi, akabinde eksiklikleri tamamladıktan sonra dosyanın bilirkişiye tevdii ile rapor aldırılması gerektiğini, yorum yapılmak suretiyle resmi kayıtların hiçe sayılmasının, savunma hakkı verilmemesinin hakkaniyete aykırı olup kabul edilemez olduğunu, dava dışı işverenin müvekkilini hiçbir haklı neden belirtmeksizin çıkardığını, aksini iddia edenin ispatlamakla yükümlü olduğunu, bu konuda taraflara savunma yapmak üzere süre vermesi gerektiğini, işyeri kayıtlarında yer alan imzalı belgenin süresinde olup olmadığı, dava dışı işverenin 6 iş günü kuralına uyup uymadığı gibi birçok hususun ayrıntılı değerlendirilmesi gerektiğini, hiçbiri araştırılmadan davanın işçi aleyhine reddine karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2020/6252 Esas-2021/3641 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2020/1663 Esas-2021/2560 Karar sayılı ilamı), davalının müvekkilini poliçeyi yaparken hiçbir surette bilgilendirmediğini, gerekli uyarıları yapmadığını, müvekkilinin daha önce de poliçeleri olduğundan bahisle bilgilendirildiği varsayımının izahtan vareste olup, hatalı değerlendirmenin bu yönü ile de kabulünün mümkün olmadığını, poliçe işveren tarafından düzenlendiği gibi, hiçbir surette müvekkiline tesliminin de söz konusu olmadığını, öncelikle davalı şirketin TTK 1423. maddesinden faydalanabilmesi için poliçeyi teslim ettiğini ve gerekli bilgilendirmenin yapıldığını ispat etmesi gerektiğini, davalı şirket bu durumu ispat etmeden müvekkilince 14 gün içerisinde itiraz edilmediği seçeneğinin değerlendirmeye dahi alınmaması gerektiğini, zira müvekkilinin tacir değil sıradan bir vatandaş olduğunu, poliçeyi kendisinin değil işvereninin tanzim ettirdiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, gelir koruma poliçesi kapsamında iş akdinin feshinden kaynaklı tazminat alacağının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, istinaf kaldırma kararı sonrasında SGK ve iş hukuku konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış olduğu, sözkonusu raporda da belirtildiği üzere; işverenin fesih iradesi bildiriminin İş Kanunu’nun 25.maddesinde düzenlenen ve işverene derhal fesih hakkı sağlayan “haklı neden” teşkil etmemekle beraber, iş akdinin devamını işveren yönünden olanaksız hale getiren makul nedenlere dayandırılması halinde ”geçerli nedenle fesih” olgusunun söz konusu olacağı, işçinin iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükteki genelge/yönetmelikler uyarınca, işverenin fesih iradesinin 4857 Sayılı İş Kanununun “işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı 25/2. maddesinin hangi alt bendine dayandırılmış olursa olsun çıkış bildirgesinde çıkış kodu 29 olarak gösterilmesi gerekmekteyse de (geçerli nedenle fesih), fesih bildirim yazısı şekli olarak değil, maddi olarak ele alındığında; dava dışı işverenin fesih bildirim yazısında yer verilen olayların işveren açısından iş akdinin devamını olanaksız hale getiren hukuksal açıdan geçerli bir neden olarak kabulü hususunun takdirinin mahkemeye bırakıldığı, mahkemece de davacının da imzasını içeren sözkonusu fesih yazısındaki hususların, “geçerli nedenle fesih” olarak kabulü ile, sigorta poliçesi yönünden teminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmış olup, verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Zira, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan rapor ve özellikle davacının imzasını da içeren fesih bildirim yazısı içeriğinde; açıkça davacının rakip bir işletmedeki etkinliklere eğitmen olarak katıldığı, davacının izinli olduğu dönemdeki bu katılımına dair işverenden izin alma gerekliliği olmadığına dair savunmada bulunduğu, aynı fesih bildirimi içeriğinde davacının sadakat yükümlülüğüne ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı görülen bu davranışı her ne kadar tazminatsız feshi gerektirmekte ise de, uzun süreli kıdemi gözetilerek, tazminatlarının ödeneceğinin yazılı olup, davacı tarafından hiçbir ihtirazi kayıt konulmaksızın imzalandığı gibi, işbu davadaki beyanlarında da isnat edilen eylemlere yönelik bir itirazda bulunulmadığı, davadışı işverenin sözkonusu belgelerle fesih durumunun davacıdan kaynaklı olduğunu belgelemiş olup, SGK bildirimindeki kod sisteminde de tazminat ödemeyi mümkün kılan kod ile giriş yapılmış olmasının, davalı sigorta şirketinin poliçesindeki özel şartlar uyarınca, talebin teminat dışı olmasına etkili olamayacağı anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun mahkeme kararına yönelik tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/437 Esas – 2022/817 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/03/2023