Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/223 E. 2023/208 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/223
KARAR NO : 2023/208

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2015 (Dava) – 20/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/633 Esas – 2019/700 Karar
DAVA : Maddi-Manevi Tazminat (Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 16/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2019 tarihli 2015/633 Esas ve 2019/700 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06.07.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu …’ın hayatını kaybettiğini, desteğinden mahrum kalan ve manevi zarara uğrayan annesi ….’ın, babası …’ın ve kardeşleri … ve …’ın zararlarının tazmini amacı ile işbu davanın ikame edildiğini, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı gibi …’ın … plakalı aracına … plakalı aracın çarpması sebebi ile geçirmiş olduğu kazada hayatını kaybettiğini, düzenlenen kaza raporunda; “kazanın oluşumunda …’ın Karayolları Trafik Kanununda belirtilen 56/1 A (şerit ihlali) mad. gereği kusurlu olduğu”nun tespit edildiğini, Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/477 E. sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını ve halen derdest olduğunu, davalı şirketin araç işleteni olduğundan zarardan sorumlu olduğunu, davalı şirketin adam çalıştıranın sorumluluğu çerçevesinde de sorumlu olduğunu, davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, kazaya neden olan … plakalı aracın davalılardan … Sigorta A.Ş. tarafından karayolları zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, yine … plakalı aracın davalı … Sigorta Şirketi tarafından birleşik genişletilmiş kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, bu kasko poliçesi kapsamında davalılardan … Sigorta Şirketinin maddi ve manevi zarardan sorumluğunun mevcut olduğunu, müvekkillerinin 28.07.2015 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş.’ye, 08.09.2015 tarihinde de davalı … Sigorta Şirketi’ne başvuruda bulunduğunu, ancak olumsuz cevap aldıklarını, …’ın henüz 28 yaşında iken vefat ettiğini, müvekkillerinin ciddi anlamda maddi ve manevi anlamda mağdur olduğunu, müteveffanın sağlığında maddi olarak aile ekonomisine katkı sağlamaya çalıştığını, müvekkillerinin bir ömür boyu müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava belirsiz alacak mahiyetinde olduğundan şimdilik; …. için 1.000,00-TL, … için 1.000,00-TL … için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 3.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerinden … lehine 100.000,00-TL, … lehine 100,000,00-TL, … lehine 25.000,00-TL ve … lehine 25.000,00-TL olmak üzere toplam 250.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …, … Şti. ve … Sigorta Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile anne … için 42.899,88-TL, baba … için 55.530,27-TL olarak maddi tazminat istemini arttırdığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigortası ile sigortalı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, teminatın tek, hasar görenlerin birden fazla olması durumunda Karayolları Trafik Kanunu 96.madde gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …’ın cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, … plakalı aracın yolun sağ tarafında bulunan emniyet şeridinin dışına taşacak şekilde park ettiğini, başka bir aracın kendi aracını sıkıştırması üzerine kazanın meydana geldiğini, … plakalı araç kurallara aykırı bir şekilde yasak olan emniyet şeridine park ettiğinden kazanın oluşunda kendisinin kusurunun bulunmadığını, kusurlu olanın … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, iddialarını keşif, bilirkişi incelemesi ve hazırlık soruşturmasına dayalı olarak kanıtlayacağını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 03.06.2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, anılan poliçenin ancak zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatları tükendikten sonra devreye girebileceğini, kaza tarihi itibariyle ZMM teminatlarının 290.000-TL olduğunu, sözü geçen limit tüketilmeden ihtiyari mali sorumluluk teminatı devreye giremeyeceğinden, her halde haklarında açılmış davanın reddini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, ancak kazanın meydana geliş biçimi yönünden, müvekkilinin sigortalısı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, her halükarda müteveffanın müterafik kusurunun değerlendirilmesini talep ettiklerini, somut delillerle sürekli ve düzenli bir şekilde destek olgusunun ispatı gerektiğini, bu durum karşısında müteveffanın kardeşleri yönünden davanın reddi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulu’na sevkini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açıkça soyut, mesnetsiz ve kötü niyetli iddialardan ibaret olduğunu, müvekkilinin dava konusu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, … plakalı aracın sürücüsü …’ın meydana gelen trafik kazasında bir kusurunun bulunmadığını, kusurlu olan tarafın ölen … olduğunu, Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/477 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı olmadığını, zira, ölenin düzenli ve sürekli yardımından yoksun kalanların destek tazminatı isteyebileceğini, dava konusu olayla ilgili olarak davacı anne ve babanın gelir durumu araştırmasının yapılması ve ölen şahsın kendilerine destekte bulunduğu iddiasının hukuka uygun delillerle ispatı gerektiğini, ayrıca ölen şahıs 28 yaşında olup Türkiye standartlarında evlenme yaşına gelmiş olduğunu, kendi ailesini kurup, kendi ailesinin geçimini sağlama durumunun da göz önüne alınması gerektiğini, davacılardan iki tanesinin ölen kişinin kardeşi olup, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu, birlikte yaşamanın desteğin varlığı için yeterli olmadığını, manevi tazminatın da zenginleşme amacı taşımaması gerektiğini, ölenin müterafik kusurunun dikkate alınmasını, kabul etmemekle birlikte müvekkili şirkete ait olan ve kazaya karışan araç … Bankası AŞ. tarafından ZMMS ile sigortalı ve … Sigorta Şirketi tarafından da İMMS ile kaskolu olduğundan, işbu davanın bu sigorta şirketlerine açılmasının yeterli olduğunu, kendilerine yöneltilmemesi gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..06.07.2015 tarihinde meydana gelen ve …’ın vefatı ile sonuçlanan trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %100 oranında tam kusurlu olduğu, davalı sürücü … ile araç maliki-işleteni davalı …. Şti.’ nin ve ZMMS teminatı veren davalı … Sigorta A.Ş’nin, maktül …’ın yasal mirasçıları olan davacı annesi …’nın 42.899,88-TL, babası …’in 55.530,27-TL destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu bulundukları, tazminatın gideriminden ZMM sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş.’nin dava tarihinden ve diğer davalılar …. Şti. ile …’ın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunduklarının anlaşıldığı, maddi tazminat bedeli ZMM sigorta poliçesi limitini aşmadığından, vefat eden … kazaya karışan … plakalı araçta bulunduğundan, kasko poliçesi nedeniyle davalı … Sigorta Şirketi’nin maddi tazminat tutarı yönünden davacı tarafa karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacılar … ve … tarafından … Sigorta Şirketi aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddi gerektiği, kardeşin kardeşe destek olmasının ancak refah içinde bulunması, kardeşin özel bakımı gerektirecek şekilde hasta olması, ayırtım gücünden yoksun olması, anne-babanın ölmüş ya da çok yoksul olmaları, buna karşın desteğin de olanaklarının iyi durumda olması gibi özel durumların varlığı halinde mümkün olduğu, dosyaya davacı kardeş …’ın bakıma muhtaç olduğunu gösterecek özel durumun varlığını gösterir herhangi bir belge sunulu olmadığından, çalışabilecek yaşta bulunan davacı kardeşin destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı, maddi destek ihtiyacı ve yapılan desteğin sürekli ve düzenli olduğu kanıtlanmadığından davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine karar vermek gerektiği, davalı … Sigorta Şirketi vekilinin 15.01.2019 tarihli dilekçesi ile; davacı yan ile sağlanan sulh uyarınca, ibraname konusu taleplerinden feragat eden davacılardan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını ifade ettiği, dilekçesine ekli 26.12.2018 tarihli ‘İbraname, Feragat Beyanı ve Sulh Anlaşması’ başlıklı belge ile, davacılar vekilinin dava konusu trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat ve fer’ileri ile yükümlülük, faiz ve taahhütlerinden dolayı davalılar … Sigorta Şirketi ile araç sürücüsü ve işletenini ibra ederek, manevi tazminat haklarından feragat ettiklerini açıklayarak imzalamış olduğu, davacılar vekilinin 04.03.2019 tarihli dilekçesi ile, davalı … Sigorta Şirketi tarafından dosyaya sunulan sulh beyanını aynen kabul ettiklerini, manevi tazminat taleplerinin davalı sigorta şirketi tarafından ödendiğini, bu nedenle yalnızca davalı … Sigorta Şirketi’nden olan manevi tazminat taleplerinden vazgeçtiklerini ifade ettiği, davacıların içeriği inkar edilmeyen 26.12.2018 tarihli ‘İbraname, Feragat Beyanı ve Sulh Anlaşması’ ile davalı … Sigorta Şirketi ile birlikte diğer davalılar araç sürücüsü ve işletenini de manevi tazminat talepleri yönünden de ibra ettikleri anlaşılmakla, davacıların manevi tazminat davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmesi gerekmekle, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma-maddi tazminat davasının REDDİNE, davacılar … ve … tarafından davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan destekten yoksun kalma-maddi tazminat davasının REDDİNE, davacılar … ve … tarafından davalılar …, …. Şti. ile … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile, davacı … için 42.899,88 TL, davacı … için 55.530,27 TL olmak üzere toplam 98.430,15 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılar … ile …Şti.’nden 06.07.2015 kaza tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş.’den 13.11.2015 dava tarihinden itibaren, değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara ödenmesine, davacılar …, …, … ve … tarafından davalılar …, … Şti. ile … Sigorta Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat davasının feragat nedeni ile REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … Şirketi vekili tarafından, “….Mahkemenin bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarını değerlendirmeden bu raporlara göre karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarında, tazminat miktarları ve davacılar … ve …’ın destekten yoksun kalma tazminatı hakkının kapsamı konusunda yapmış oldukları itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, dosya kapsamındaki bütün itirazlarını tekrarla; tespit edilen destekten yoksun kalma tazminat miktarlarının oldukça fahiş olduğunu, hesaplanan tazminat miktarlarında maddi hataların da söz konusu olduğunu, raporda hesaplama yapılırken hangi esas ve usullerin dikkate alındığının ayrıntılı olarak belirtilmediğini, dava konusu olayla ilgili olarak davacı annenin ve babanın gelir durumu araştırmasının yapılmadığını, eğer ölen şahsın kendilerine destekte bulunduğu iddiası varsa bu iddialarını hukuka uygun delillerle ispat etmeleri gerektiğini, ancak, dosya kapsamında buna ilişkin herhangi bir delil mevcut olmadığını, davacı anne ve babanın gelir durumu ile diğer kardeşlerin aileye katkısı gözönüne alınmadan hesaplama yapıldığını, ölen şahsın 28 yaşında olduğunu, Türkiye standartlarında evlenme yaşına gelmiş olduğunu, tazminat hesaplamaları yapılırken yakın bir zamanda kendi ailesini kurup geçimini sağlama durumunun göz önüne alınması gerektiğini, müvekkilinin kusurlu ve sorumlu olduğunu kabul etmemekle birlikte; dosya üzerinde maddi ve manevi tazminatların hesabında ölenin müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında ve manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerektiğini, mahkeme tarafından yeniden kusur durumu konusunda tespit yapılması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı …Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirket vekili; kusur, müterafik kusur, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasındaki hatalar, davacıların kendi gelir durumları ve ölenin evlenme ihtimalinin gözetilmemesi, ayrıca raporlara yönelik itirazlarının karşılanmaması yönlerinden istinafa gelmiş olup, tüm cevap ve itirazlarını tekrarladıklarını da istinaf dilekçesinde beyan etmiştir.
Davalı taraf, müteveffanın kusurlu olduğunu, emniyet şeridinde yola taşmış şekilde park ettiğini beyan etmiş olup; ceza dosyasından alınan raporda davalının %100 kusurlu, müteveffanın ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu, mahkemece ilk olarak trafik bilirkişiden alınan raporda müteveffaya da tali kusur verilmişse de, oluşan çelişki bakımından ATK’dan ve sonrasında da Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’ndan kusur raporları alındığı ve sonuç olarak, ATK’dan alınan her iki raporda da davalı %100 kusurlu bulunmak suretiyle çelişkinin giderilmiş olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle kusura yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Müteveffanın, emniyet şeridinde park etmiş haldeki otobüsün arka koltuğunda uyuması şeklindeki eyleminde, zararını artırıcı bir yön ve dolayısıyla müterafik kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket vekilinin aktüer raporuna yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; hükme esas alınan raporda müteveffanın evlenme ve çocuk sahibi olma durumları da gözetilerek destek paylarının hesaplanmış olduğu anlaşılmakla, aksi yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiş, yine davacı anne ve babanın gelirinin araştırılması gerektiğine dair itiraz da yerinde görülmemiştir. Zira, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Bu anlamda destek olunan kişiye ne şekilde yardımda bulunulduğu önemli değildir. Destek görene yapılan yardım, beslenme, giyinme veya barınmaya yönelik olabileceği gibi, eğitim, sağlık, kültür gibi alanlarda da olabilir. Bu anlamda yardımın para verilerek yapılması da şart değildir. Ayni yardımlar gibi, hizmet edimleri de destek niteliği taşıyabilir. Açıklanan nedenlerle, davacı anne ve babanın, müteveffa oğullarının desteğinden yoksun kaldıkları açık olup, bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Aktüer tarafından her ne kadar TRH 2010 yaşam tablosu yerine PMF 1931 yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapılmış ise de, PMF 1931 yaşam tablosunun daha kısa yaşam süreleri belirlemesi nedeniyle davalı taraf yararına olması ve davalı taraf yararına usuli müktesep hak oluşup, aleyhe bozma yasağı bulunması nedeniyle bu husus karar kaldırma nedeni yapılmamıştır (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2486 E.- 2021/3312 K).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … Şirketi vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı …Şirketi vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/633 Esas – 2019/700 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 6.723,76-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.681,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.042,76-TL’nin davalı … Şirketi’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … Şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/02/2023