Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2197 E. 2023/2010 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2197
KARAR NO : 2023/2010

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2023 (Dava) – 18/10/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/643 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Limited Şirket Ortaklığına Dayanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/643 Esas sayılı dosyasından verilen 18.10.2023 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketin %20 ortağı olduğunu, davalı şirketin 03.04.2023 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, yasal süresi içinde iptal talepli işbu başvuruyu yaptıklarını, toplantıya katılım sağlandığını, kararlara olumsuz oy kullanıldığını ve muhalefet şerhi konulduğunu, genel kurul kararının yasanın emredici hükümleri ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğundan iptali gerektiğini, genel kurul toplantılarının Türk Ticaret Kanunu’nun 617. maddesi gereği hesap döneminin sonra ermesinden itibaren 3 ay içinde yapılması gerektiğini, davalı şirket genel kurul çağrısını her ne kadar 3 aylık süre içinde yapmış ise de toplantının yapılmasının ve karar alınmasının 3 aylık süreyi aştığını, toplantı 2023/2 tarihli kararla alınarak 16.03.2023 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını, sicil gazetesinde davalı şirket yönetim kurulunun 03.04.2023 tarih 2023/2 no.lu kararına istinaden 03.04.2023 tarihinde genel kurul yapılacağının belirtildiğini, yönetim kurulu karar tarihi ile genel kurul toplantı tarihinin aynı olmasının yasal olarak olanaklı olmadığını, yasanın aradığı koşullara uygun karar alınmadığını, ayrıca 06.04.2023 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde 03.04.2023 tarihli sermeye artırımına ilişkin karar dışında 01.03.2023 tarihli 2023/1 sayılı genel kurul kararı ibaresi yer aldığını, 01.03.2023 tarihinde yapılmış genel kurul ve 2023/1 tarihli kararın müvekkili bilgisi dahilinde olmadığını, 2022 yılı bilanço ve gelir tablosunun % 80 oy çokluğu ile kabul edildiği belirtilmiş olup her iki maddenin müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğini, sunulan bilgi ve belgelerle müvekkili şirket kayıtları çeliştiğinden müvekkili şirket tarafından kabulünün olanaklı olmadığını, genel kurul kararının 4. maddesinde müdür ve müdürler kurulunun ibra edilmesi görüşmesi yapılarak %80 oy çokluğu ile ibra edildiğini, müvekkili şirket tarafından olumlu oy kullanılmadığını, ibra işleminin yasaya uygun yapılmadığını, Türk Ticaret Kanunu 619. maddesinin “(1)Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar” hükmüne amir olduğunu, 07.08.2022 tarihli 2022/1 sayılı genel kurulu kararına göre şirket ortaklarından …’in Müdür/Müdürler Kurulu Başkanı olarak seçildiğini, …’in müdürlerin ibrası sırasında olumlu yönde oy kullandığını, ortak …’un ibraya ilişkin kararda olumlu oy kullandığını, ibraya ilişkin toplantı tutanağında kullanımı yasak olan kişiler için ayrı bir şerh düşülmesinin söz konusu olmadığını, genel kurul kararının yasanın emredici hükmüne aykırı olarak alındığını, karar içeriği usule aykırı olduğundan iptali gerektiğini, 03.04.2023 tarihli genel kurul kararında şirketin sermayesi 2.500.00,00 TL olmakla 10.000.000,00 TL’ye çıkartılması yönünde oy çokluğu ile karar alındığını, sermaye artırım kararının kanuna ve dürüstlük kuralı ilkelerine açıkça aykırılık taşıdığını, davalı şirketin 04.11.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında sermayesinin 625.000,00 TL’den 2.500.000,00 TL’ye çıkartılmasına karar verdiğini, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, davanın reddine karar vermiş ise de kararın kesinleşmediğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/100 Esas sayılı dosya ile istinaf incelemesinde olduğunu, kararın kaldırılması halinde davalı şirket sermayesi 2.500.000,00 TL’ye çıkartılamamış olacağından 2.500.000,00 TL üzerinden 10.000,000,00 TL’ye çıkartılmasının da hükümsüz olacağını, Yargıtay’ın konuyla ilgili kararlarında sermaye artırım kararının iptal kararının kesinleşmesi halinde şirketin artırılan sermayesinin hiç artırılmamış duruma geleceğini, sonradan yapılan genel kurullarda da eski sermaye miktarı ve oy oranının esas alınacağını vurguladığını, davalı şirket müdür ve ortakları devam eden hukuki süreci bilmelerine karşın dürüstlük kuralına aykırı şekilde işlem yaptıklarını, SMMM raporlarındaki ortaklar cari bakiye tutarları ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1668 Esas mahkeme bilirkişi heyetinin tespitindeki aynı tarihli ortaklar cari bakiye tutarlarının farklı olduğu hususu yanında 03.04.2023 tarihli genel kurul kararına göre önceki raporlarla çelişki olduğunun ortaya çıktığını, nakden taahhüt süresi 24 aylık süre dolmadan tekrar sermaye artırımına gidildiği gibi rakamsal olarak davalı şirket kendisi ile çelişkiye düşen iki ayrı kararı ortaya çıkardığını, … şirketinin resmi defter kayıtlarından alınan … AŞ’ye ait cari hesap ekstresindeki 01.01.2021 tarihli açılış bakiyesi 173.950,00 TL, … AŞ ilgili resmi defter kayıtlarında 01.01.2021 tarihli açılış bakiyesinin 348.950,00 TL olarak göründüğünü, 175.000,00 TL fark oluştuğunu, para transferlerinin sadece banka üzerinden yapıldığı dikkate alındığında böyle bir bakiye farkının olmaması gerektiğini, tabir-i caizse ortada buharlaşan 175.000,00 TL tutarlı bir miktar olduğunu, müvekkili şirket kayıtları ile davalı şirket alacak-borç hesap kayıtlarının birbirini tutmadığını, 2021 yılı sermaye artırım kararında nakden taahhüt edilen 489.000,00 TL’den 17.000,00 TL kaldığının göründüğünü, 2021 artırım kararına göre 500.000,00 TL ödeme yapması gereken müvekkili şirketin sermaye borcu 2023 kararına göre 17.000,00 TL olarak kalmış ise davalı şirket 2023 yılında müvekkili şirketin alacağını 483.000,00 TL olarak hesaplamış göründüğünü, mahkemeyi yanıltıcı bilgi ve belge sunulurken 2023 yılındaki artırımı yapabilmek için nakdi sermayenin büyük bir çoğunluğunun konulduğunu, bu nedenle artırımda sakınca yoktur gerekçesi ile yasal kılıfına uydurabilmek için 17.000,00 TL’nin kalan tutar olarak belirlendiğini, 04.11.2021 tarihli kararın hukuka aykırı olduğu derdest olan dava dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığını, sermaye artırımına gidebilmek için nakdi sermaye bedellerinin tamamının ödenmesi zorunlu olduğu gibi uzun vadeli kaynaklar kısmında yer alan ortaklara borçlar hesabından sermaye artırımı 2021 yılı kararında olduğu gibi 2023 yılı kararı için de yasal olmadığını, 2021 yılı sermaye artış kararına yapılan itirazları da dikkate alınarak 03.04.2023 tarihli SMMM raporu başta olmak üzere, tüm kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, sermaye artırım kararı alınırken gerekçenin kabulünün olanaklı olmadığını, şirketin vadesi geçen borcunun olduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığını, şirketin gelirlerinin belli olmaması gibi yuvarlak ve soyut bir ifadenin kabulünün de mümkün olmadığını, davalı şirketin ürün hasat gelirleri ticari kayıtlara yansıtılmadan hileli işlem yapıldığını, davalı şirket kayıtlarında hasat geliri bulunmadığını, 2022 yılına kadar yansıtılmayan hasadın 2023 yılında olmamasının mümkün olmadığını, buna göre sermaye artışına gitmek yasa ve dürüstlük kuralı ilkesi ile bağdaşmayacağını, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1668 Esas sayılı davada sermaye artırımı yapılabilmesi için badem bahçesinin yatırım aşamasında olduğu, ticari gelirinin olmadığı gerekçede belirtilmiş olup aynı gerekçelerin 2023 yılı için söz konusu olamayacağının aşikâr olduğunu, demirbaş niteliğindeki ekipmanların her yıl alınmasının elbette düşünülemeyeceğini, kredi çekilmesi sırasında mevcut sermaye ve gelir durumuna göre hareket edildiğini, taksit tutarları belli ve sabit olup ilerleyen dönemde bilinmeyen taksit tutarı çıkmayacağını, 16.03.2023 tarihli ihtarnamede yazılı 2023 yılı bütçesi için öngörülen 1.000.000,00 TL tutarı kabul anlamına gelmemek üzere birden öngörünün 10 katına çıkarak artırım yapılmak istenmesi kötü niyetli yaklaşımın kanıtı olduğunu, ihtarname tarihinden sonra 22.03.2023 tarihinde Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/246 Esas sayılı dosyasında müvekkili şirketin ayrılması ile davalı şirketin ödeyeceği ayrılma akçesi tutarının belli olduğunu, mahkeme ilamı yanında davalı şirket yöneticilerinin finansal anlamında ortaklara yanıltıcı bilgi vermiş olması, somut verilere dayanmaya keyfi ve azınlık pay oranına sahip ortağı zarara sokan kararlar alması nedenleri ile sermaye artırım kararının iptali gerektiğini, ihtarnamede belirtilen ortaklar alacak tutarı ile sermeye artırımında karşılandığı belirtilen tutarın birbirini tutmadığını, yatırım aşamasında dahi 10.000.000,00 TL gibi yüksek bir sermaye ihtiyacı duymayan davalı şirketin ürünlerin gelir getirmeye başladığı dönemde 7.000.000,00 TL ortakları nakdi taahhüt borç altına sokan, mevcut sermeyenin 4 katı tutarında bir artış kararının kabul edilebilir olmadığını, davalı şirket sermaye artış kararını aldığı tarih itibariyle müvekkili şirketin zararına işlem yapma gayreti içine girdiğini, taraflar arasında görülen derdest olan Kasım 2021 genel kurur kararı iptali dışında şirketin tasfiyesi ve ortaklıkta çıkma dava konulu Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/246 Esas sayılı dava dosyası bulunduğunu, 2021/246 Esas sayılı davada müvekkili şirketin davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına, 2.266.462,32 TL’nin 22.03.2023 tarihinden itibaren değişken oranlı avans faizi ile birlikte davacı şirkete ödenmesine Türk Ticaret Kanunu’nun 612/2. maddesi gereğince mahkeme kararıyla hükme bağlanmış bulunan şirketten çıkarma dolayısıyla, davalı şirketin, davacının % 20’yi aşan esas sermaye payının iktisabı nedeniyle, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iktisap edilen esas sermaye payının iki yıl içinde elden çıkarılmasına veya sermaye azaltılması yoluyla itfa edilmesine karar verildiğini, kararın müvekkili şirket adına birleşen davanın reddi yönünden ve miktar yönünden istinaf edildiğini, ortaklıktan çıkarılma kararına itirazlarının olmadığını, kararın davalı tarafça istinaf edilmediğini, davalı şirketin 22.03.2023 tarihli karara rağmen 03.04.2023 tarihinde sermaye artırım kararı almasının tek amacı müvekkili şirkete ödenecek olan ortaklıktan ayrılma tutarını düşürmek olduğunu, sermaye artırımı yapılması ile müvekkili şirketin alacağının yok edilmeye çalışılmak istendiğini, müvekkili şirketin artırım tutarına göre %20 pay oranında 1.400.000,00 TL tutarında nakdi taahhüt altına sokulduğunu, mahkeme kararına göre ayrılma akçesinin yarısından fazlasının düşmesine sebep olacak bu durumun açıkça dürüstlük kurulana aykırı olduğunu, sermaye artırım kararı iptal edilmez ise ortalıktan ayrıldığı halde sermaye koyma borcu olan bir ortağın söz konusu olacağını, ortaklıktan ayrılma bedelinin belirlenmesinde mahkemenin karar tarihine en yakın şirket değerine göre bilirkişi incelemesi yaparak karar verdiğini, şirket sermaye artırımını zorunlu ve gerekli görmekte ise neden yargılama sırasında bunu yapmamış davanın sonuçlanmasını beklediğinin anlaşılamadığını, iyi niyet ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan bu durumun dava açılması sebeplerinden biri olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 612. maddesinin “(2) …bir şirketten çıkma ya da çıkarma dolayısıyla, esas sermaye paylarının iktisabı hâlinde, …Şirket esas sermayesinin yüzde onunu aşan bir tutarda iktisap edilen esas sermaye payları iki yıl içinde elden çıkarılır veya sermaye azaltılması yoluyla itfa edilir.” hükmüne amir olduğunu, nihai olarak sermaye azaltılması yoluna gidilmesi gerekecek iken müvekkili şirketin %20’lik payını aşan sermaye payı için bu hususu mahkeme hükmüne rağmen yerine getirmemek için sermayenin olağan olmayan bir şekilde 4 katı tutarında 10.000.000,00 TL’ye çıkartılmak istendiğini, mahkeme hükmünün infazını zorlaştırmak hatta olanaksız hale getirmek, ortağı zarara uğratmak amacıyla alınan bu kararın yasaya ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, 03.04.2023 tarihli genel kurul kararının yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesi talepleri olduğunu, 7.500.000,00 TL sermeyenin 500.000,00 TL’sinin ortaklara borçlardan nasıl karşılanmış olduğunun anlaşılamadığını, 03.04.2023 tarihli genel kurul kararında sermaye paylarının bedelleri tamamen ödenmediği, 24 aylık taahhüt süresinin dolmadığı açık olup 7.000.000,00 TL gibi çok yüksek bir oranın 24 aylık taahhüde bağlanmasının yasal olmadığını, 03.04.2023 tarihli SMMM raporu incelenemediği gibi daha öncesinde de davalı şirketin ticari kayıtlarının incelenmesinde güçlük yaşandığını, hal böyle iken ticari gelirlerin net olmaması, sınırlı olması, ekipman ihtiyacı vs. sebeplerle sermaye artırım gerekçesinin müvekkili şirket tarafından kabul edilmesinin beklenemeyeceğini, bu koşullar altında müvekkili şirketi ciddi anlamda borç altına sokacak tutardaki sermaye artırım kararı verilmesinin iyi niyet ile elbette açıklanamayacağını, herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunu, genel kurulda karar alınırken şirketin çıkarlarına uygun birden çok seçenek var ise bunlardan azınlık ve münferit pay sahiplerine zarar vermeyen ya da en az zarar veren karar alınması gerektiğini belirterek, 03.04.2023 tarihli olağan genel kurul kararının iptaline, ileride doğması muhtemel telafisi güç ya da olanaksız zararlarının önlenmesi amacı ile tensiple birlikte dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN “İHTİYATİ TEDBİR” KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamından, mahkemenin 2021/1668 Esas-2022/850 Karar sayılı dava dosyasında, davalı şirketin 04/11/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının 1. maddesinde; ‘Şirket sermayesinin 625.000,00 TL’ den 2.500,000,00 TL sına çıkarılmasına, artırılan 1.875.000,00-TL’ nin 1.386.000,00 TL’ sinin ortaklar borçlarından, 489.000,00-TL sinin nakit olarak artırılması’ nın 480, kabul, 20 ret oyu ile oy çokluğu ile alındığı, kararın devamında; ‘Sermaye artırımı sonucu ortaya çıkacak yeni payların kullanımına (rüçhan hakkı) ilişkin işlemlerin kanunlar çerçevesinde genel kurulunca yürütülmesine; mevcut pay sahiplerinin mevcut sermayedeki pay oranları esas alınarak rüçhan hakkı kullandırılmasına; süresi içince rüçhan hakkı kullanım talebinde bulunmayan ve talebini genel kurulunca belirlenerek tescil ve ilan edilecek usule göre Şirkete bildirmeyen veya yeni pay bedelinin ilk taksit olarak dörtte birini ödemeyen pay sahiplerinin rüçhan haklarının diğer ortaklara payları oranında teklifine imkan verilerek bütün bu işlemlerin genel kurulunca yürütülmesine’ 80.000 pay temsili kabul oyu, 20.000 pay temsili ret oyu kullanılarak %80 pay temsili oy çokluğu ile karar verildiği, aynı mahkemece yapılan yargılama sonucunda bu kararın iptali talebinin reddine karar verilse de, kararın davacı vekilince istinaf edildiği ve henüz kesinleşmediği, ayrıca mahkemenin 22/03/2023 tarih ve 2021/246 Esas-2023/168 Karar sayılı diğer bir dava dosyasında da; ‘1)-Davanın KABULÜNE, 2)-6102 Sayılı TTK’nın 636/3 maddesi gereğince şirketin feshi koşulları oluşmakla birlikte istem yerine Davacı … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin Muğla Ticaret Sicili’nin 6853 sicil numarasında kayıtlı davalı … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ortaklığından haklı nedenlerle ÇIKARILMASINA, 3)-Karar kesinleştiğinde davacı Davacı ortak olan … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’ne payının gerçek değeri olan 2.266.462,32-TL’nin karar tarihi olan 22/03/2023 tarihinden itibaren değişken oranlı avans faizi ile birlikte davalı … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nden alınarak Davacı … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’ne ÖDENMESİNE’ karar verildiği ve bu kararın da istinaf edilip henüz kesinleşmediği, buna göre davalı … Ticaret Limited Şirketi’nin 03/04/2023 tarihli olağan genel kurulunun şirket sermayesinin 10.000,00-TL arttırılmasına ilişkin 5. nolu genel kurul kararının uygulanması halinde, 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi gereğince meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesinin bulunduğu, 6100 sayılı HMK’nın 390/3. maddesi gereğince davacı tarafından, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delillerin dosyaya sunulduğu anlaşıldığından, 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 389. vd. maddeleri gereğince davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin kısmen kabulüne, 03/04/2023 tarihli olağan genel kurulun şirket sermayesinin 10.000,00-TL arttırılmasına ilişkin 5. nolu genel kurul kararının 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi gereğince esas hakkındaki davada verilecek karar kesinleşinceye kadar yürütülmesinin geri bırakılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 84. vd. maddeleri gereğince dosya kapsamı dikkate alınarak teminat alınmamasına karar verildiği, davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönündeki iptali talep edilen diğer maddeler ile ilgili talebinin; 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi gereğince meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesinin bulunduğu yönünde yaklaşık ispat koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından reddine karar vermek gerektiği, sonuç olarak; 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 389. vd. maddeleri gereğince talebin KISMEN KABULÜNE, davalı … Ticaret Limited Şirketi’nin 03/04/2023 tarihli olağan genel kurulun şirket sermayesinin 10.000,00-TL arttırılmasına ilişkin 5. nolu genel kurul kararının 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi gereğince esas hakkındaki davada verilecek karar kesinleşinceye kadar YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASINA, 6100 sayılı HMK’nın 84. vd. maddeleri gereğince dosya kapsamı dikkate alınarak teminat alınmamasına, davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönündeki iptali talep edilen diğer maddeleri ile ilgili talebinin yaklaşık ispat koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İTİRAZ:
Davalı vekili tarafından; “….Davacının talebi ile ilgili yaklaşık ispatı gösterir delillerin dosyaya sunulduğu şeklinde varılan sonucun doğru olmadığını, ihtiyati tedbir için sunulan belgelerin dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları doğrulayan ve davanın haklı olduğunu gösteren deliller olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin sermaye artırım kararının zorunlu nedenlerden kaynaklandığını, davacı şirket ve diğer ortakların menfaatine bir işlem olduğunu, davacının müvekkili şirketin bilgisi dışında yaptığı menfaatine işlemler nedeni ile müvekkili şirketin dışarıdan finansman sağlama imkanının ortadan kaldırıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin zorunlu olarak sermaye artışı kararı almak zorunda kaldığını, davacı şirketin kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını ve şirketin hareket kabiliyetini tamamen ortadan kaldırdığını, şirketin batmasını sağlamayı amaçlamakta olduğunu, kesinleşmemiş bir dava dosyasının istinaf aşaması devam ederken sermaye artırımı kararının alınmasının müvekkili şirketin sermaye artırımı kararının kötü niyetli olduğunu ispata yarar bir yaklaşık ispat delili olduğunun söylenemeyeceğini, müvekkili şirketin öz kaynaklarının şirket sermayesinin altına düşmüş olması nedeniyle sermaye artırımı yapmak zorunda kaldığını, alınan genel kurul kararlarının davacının iddiasının aksine kötü niyetli olmadığını, tüm ortakların ve müvekkili şirketin menfaatine olduğunu, oluşabilecek muhtemel zararların önlenmesi amacıyla teminat alınmasına karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle verilen tedbir kararının kaldırılmasını, aksi takdirde uygun bir teminat miktarının belirlenerek davacıdan alınmasını…” talep etmiştir.
MAHKEMENİN İTİRAZIN REDDİ ARA KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamından, davalı … Ticaret Limited Şirketi’nin 03/04/2023 tarihli olağan genel kurulunun şirket sermayesinin 10.000,00-TL arttırılmasına ilişkin 5. nolu genel kurul kararının uygulanması halinde, 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi gereğince meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesinin bulunduğu, 6100 sayılı HMK’nın 390/3. maddesi gereğince davacı tarafından, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delillerin dosyaya sunulduğu, itiraz eden davalı şirket vekili ve temsilcisinin itirazlarının ancak davanın esası hakkında yapılacak yargılama sırasında incelenebileceği anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmekle; 6100 sayılı HMK’nın 394/4 maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ EDEN/DAVALI … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ vekilinin mahkemenin 06/09/2023 tarih ve 2023/643 Esas sayılı ihtiyati tedbir ara kararına karşı İTİRAZININ REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili tarafından, “…İtirazlarının reddedildiğini, verilen ret kararının ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırı olduğunu, yaklaşık ispat kuralını gösterir delillerin dosyaya sunulduğu şeklinde varılan sonucun doğru olmadığını, limited şirketlerde çeşitli nedenlerle sermaye artırımına ihtiyaç duyulabileceğini, yapılacak olan yeni bir yatırım, mevcut işletmelerin genişletilmesi, başka bir işletmenin devralınması ya da işletmenin faaliyetine devam edebilmesi için duyulan sermaye ihtiyacı nedeniyle her zaman sermaye artırımına gidilmesinin mümkün olduğunu, buna engel bir yasal düzenlemenin söz konusu olmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 590. maddesindeki; ‘(1) Şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere ve özellikle sermayenin ayın olarak konulması ve bir işletme ile ayınların devralınmasına dair kurallara uymak şartıyla esas sermaye artırılabilir.’ düzenlemesi ile şirketlerin sermaye artırımının şirketlerin kuruluşuna dair hükümlere tabi olacağının kabul edildiğini, müvekkili şirketin sermaye artırım kararının zorunlu nedenlerden kaynaklı olduğunu, hem davacı şirketin hem de diğer ortakların menfaatine bir işlem olduğunu, müvekkili şirketin yatırımlarına devam edebilmesi ve mevcut yatırımı hasat aşamasına gelmediği için ağaçların bakımı için harcama yapma ihtiyacı nedeniyle sermaye artırımı yapmanın dışında bir seçeneği bulunmadığını, aksi takdirde bu güne kadar yapılan tüm yatırımların boşa gideceğini ve müvekkili şirketin kuruluş amacını ve elde ettiği tüm kazanımlarını yitireceğini, şirketin iştigal konusu olan badem bahçesinin ise kendiliğinden gelir getiren, hiçbir masraf istemeyen bir işletme olmadığını, hasat gelirinin ise ilk kez 2022 yılında çok cüzi bir oranda gerçekleştiğini, müvekkili şirketin herhangi bir geliri olmaksızın ortaklarından aldığı borç ve kullandığı kredilerle faaliyetini sürdürdüğünü, 2023 yılında bölgede yaşanan dolu yağışı nedeniyle hasat döneminde ürün elde etme ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu, diğer yandan, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/246 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporlarıyla da tespit edildiği üzere, davacı şirketin müvekkili firmayı, bilgisi ve rızası olmadan grup firması olarak göstermek suretiyle … Bankası’ndan çok yüklü miktarda kredi çektiğinin sabit olduğunu, davacı şirketin, müvekkili şirketin bilgisi dışında yaptığı kendi menfaatine bu işlemler nedeni ile müvekkili şirketin dışardan finansman sağlama imkanını da ortadan kaldırdığını, bu nedenle müvekkili şirketin zorunlu olarak sermaye artışı kararı almak zorunda kaldığını, davacı şirketin kötü niyetli şekilde eldeki davayı açarak hareket kabiliyetini tamamen ortadan kaldırıp şirketin batmasını sağlamayı amaçladığını, 04.11.2021 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da şirket sermayesinin 625.000,00 TL’den 2.500.000,00 TL’ye çıkarılmasına dair verilen karara karşı açılan ve davanın reddine karar verilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1668 Esas sayılı dosyasının istinaf aşamasında olmasının, davaya konu 03.04.2023 tarihli genel kurulda sermaye artırımına gitmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu ile ilgili iddianın doğruluğunu ispat edici bir durum olmadığını, dava kabul edilmiş bile olsa kesinleşmesine kadar hüküm ifade etmezken, reddedilmiş bir dava olması göz önüne alındığında, bu davanın istinaf sonucunun beklenmesi gerektiği veya istinaf devam ederken sermaye artırımı kararının alınmasının müvekkili şirketin sermaye artırımı kararının kötü niyetli olduğu iddiasını ispata yarayan yaklaşık ispat için delil kabul edilmesinin doğru olmadığını, müvekkili şirketin öz kaynaklarının şirket sermayesinin altına düşmüş olması nedeniyle sermaye artırımı yapmak zorunda kaldığını, bu nedenle de yapılan sermaye artırımının zorunlu olduğunun açıkça ortada olduğunu, teminat alınmadan yürütmenin geri bırakılması kararı verilmesinin de hatalı olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 03.04.2023 tarihli GK kararlarının iptali davasında, GK kararının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, bu ara karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edildiği, duruşma açılarak itirazın incelendiği ve itirazın reddine karar verildiği, bu itirazın reddine dair ara karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin iddialarında; GK toplantısının hesap dönemi sonundan itibaren 3 ayda yapılmadığı, 2022 yılı bilanço ve gelir tablosuna dair karara itiraz ettiklerini, aynı toplantıda müdürlerin ibrasında oy kullanmaması gereken temsilcilerin oy kullanmasının TTK 619. maddeye aykırı olduğunu, sermaye artırım kararının usule, yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı şirketin 04.11.2021 tarihli Olağanüstü GK toplantısında yapılan sermaye artırımı kararına dair davanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1668 E.-2022/850 K.sayılı dosyasında görülmüş olup dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğunu, bu karar sonucuna göre sermayenin arttırılmamış olma ihtimali olduğu halde, iptali istenen 2.500.000-TL üzerinden de bu defa sermayenin 10.000.000,00-TL’ye çıkarılmasının mümkün olmadığını, davalı şirket müdürlerinin devam eden hukuki süreci bildikleri halde dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1668 E.sayılı dosyasındaki “aynı tarihli ortaklar cari bakiye tutarları” ile SMMM raporundaki tutarların aynı olmayıp çelişkili de olduğunu, önceki arttırım kararındaki nakden taahhüt süresi olan 24 ay dolmadan tekrar sermaye arttırımına gidildiği gibi, arttırıma gidilebilmesi için nakdi sermaye bedellerinin tamamının ödenmesinin zorunlu olduğunu, uzun vadeli kaynaklar kısmında yer alan ortaklara borçlar hesabından sermaye arttırımı kararının da tıpkı 2021’dekinde olduğu gibi, 2023 tarihli bu kararda da yasal olmadığını, şirket kayıtlarında rakamsal olarak da çelişki olduğu, davacı şirket ve davalı şirket cari hesap ekstrelerinin farklı olup 175.000-TL tutarında buharlaşan bir rakam olduğunu, tarafların kayıtlarının birbirini tutmadığını, sermaye arttırımı kararında gerekçe yapılan “şirketin vadesi geçmiş borcu” ifadesine dair hiçbir belge olmadığını, şirketin gelirlerinin belli olmadığı hususunun da doğru olmadığını, davalı şirketin ürün hasat gelirleri kayıtlara yansıtılmadan hileli işlem yapıldığını, davalı kayıtlarında hasat geliri olmadığını, 2022 yılına kadar yansıtılmayan hasat gelirinin 2023 yılında olmasının mümkün olmadığını, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/246 E.sayılı dosyasında hasat tespitine dair bilirkişi raporları olduğunu, diğer dosyadaki badem ağaçlarının yatırım aşamasında olduğuna dair gerekçenin 2023 yılı için de sözkonusu olmayacağının açık olduğunu, kredi tutar ve taksitlerinin belirli ve sabit olup bilinmeyen taksit çıkmasının sözkonusu da olamayacağını, yine demirbaş alımının her yıl olmayacağını, 2021/246 E. sayılı istinaf incelemesindeki dosyada davacı şirketin ortaklıktan ayrılması ve davalının ödeyeceği ayrılma akçesi tutarının belli olduğunu, müvekkilinin şirketten çıkmasına dair karara bir diyeceklerinin olmadığını, ancak miktar yönünden bu kararı istinaf ettiklerini, 22.03.2023 tarihli bu mahkeme kararına rağmen 03.04.2023 tarihinde sermaye arttırımı yapılmasının tek amacının müvekkilinin ortaklıktan ayrılma tutarını düşürmek olduğunu, sermaye arttırım kararı iptal edilmez ise ortaklıktan ayrıldığı halde sermaye koyma borcu olan bir ortağın sözkonusu olacağını, davalı şirket yöneticilerinin finansal anlamda ortakları yanıltıcı bilgi vermesi, keyfi, soyut ve azınlık paya sahip ortakları zarara sokan kararlar almasının sermaye arttırım kararının iptalini gerektirdiğini, yatırım aşamasındakinden dahi fazla miktarda arrtırım kararı ile, ürünlerin gelir getirmeye de başladığı bir dönemde, ortakları nakdi taahhüt altına sokan kararın kabul edilemez olduğunu, davacı şirket zararına işlem yapma gayretine girildiğini ileri sürdüğü görülmüştür.
Bilindiği üzere, genel kurul kararı aleyhine iptal davası açılması, dava karara bağlanıp hüküm kesinleşinceye kadar kararın geçerliliğini etkilemez. Bu nedenle yasa, uygulanması şirket açısından giderilmesi imkansız zararlara sebebiyet verecek kararların yürütülmesinin mahkemeden durdurulmasını talep etme olanağını tanımıştır. TTK 449. madde uyarınca, genel kurul aleyhine iptal (veya butlan) davası açıldığı takdirde mahkeme yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Bundan amaç hakimin yönetim kurulu üyelerine, kararın uygulanmasının somut olarak ne gibi zararlar getireceğini sormasıdır. Kararın uygulanmasının geri bırakılması, kararın, bu görüşlerin ve bu bağlamda kanıtların ışığı altında değerlendirilecektir. (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu – Ortaklıklar Hukuku, 13. Bası, 2014, sayfa 542, Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/09/2013 tarihli 2013/12965 Esas – 2013/15637 Karar sayılı ilamı).
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece, TTK 449.madde uyarınca YK görüşünün sunulmasının tensiben istenildiği, davalı tarafça da cevap dilekçesinde sözkonusu görüşün sunulduğu, davalı vekili istinaf itirazlarında mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasını istemiş ise de, dosya durumuna, davacı tarafça ileri sürülen ayrıntılı sebeplere, henüz kesinleşmemiş durumdaki, yargılaması devam eden diğer dosyaların içeriklerine ve aşamalarına göre, mahkemece bu aşamada ihtiyati tedbir isteminin kabulüne dair verilen kararda ve teminata dair takdirde bir isabetsizlik olmadığı kanaatin varılmakla, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbire itiraz eden/davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden/davalı vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/643 Esas sayılı dosyasından verilen 18.10.2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç tahsiline yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbire itiraz eden/davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2023