Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2148 E. 2023/1773 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2148
KARAR NO : 2023/1773

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2023 (Dava) – 20/09/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/489 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 09/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2023 ara karar tarihli ve 2023/489 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı taraflar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin, İzmir Altındağ’da tekne motoru tamir atölyesi bulunduğunu, diğer davacının da motor tamirat işlerinde …’ye yardımda bulunduğunu, davalıyı savcılığa şikayetten yaklaşık 6,7 ay kadar öncesinde davalının, müvekkili …’yi arayarak Dikili’de “…” adlı işyeri olduğunu, aynı zamanda işyerine balık sağlamak için teknesi olduğunu, teknesinin motorlarının arızalandığını, onarılması gerektiğini söylediğini, müvekkili …’nin yardımcı olarak yanına diğer müvekkilini alarak, davalı ve teknenin bulunduğu Dikili ilçesine gittiklerini, davalının iş ortağı olarak tanıttığı … adlı şahıs ile teknelerinin motorlarının arızalı olduğunu, müvekkillerden onarmalarını istediklerini, tarafların motorların onarımı konusunda fiyatta anlaştıklarını, arızalı motorların müvekkillerine teslim edildiğini, müvekkillerine motor tamir ücretlerinin taksit taksit ödeneceği hususunu belirttiklerini, Haziran 2022’de müvekkillerinin motorların tamiratlarını yaptıklarını, motorların arızalanması durumunda kendilerine ulaşmalarını istediklerini, tamirat bedellerinin o güne kadar bir kısmının ödendiğini, bir kısmının ise ödenmediğini, şikayete konu olaya kadar tekne motorlarından birinin arızalandığını, müvekkillerinin 1 defa Dikili ilçesine servis için gittiklerini, ancak müvekkillerinin davalıdan olan 25.000 TL kadar bakiye alacağının ödenmediğini, müvekkillerinin aramalarına cevap vermediklerini, müvekkili …’yi, davalı … ‘un 24/10/2022 günü aradığını, motorlarda arıza olduğunu, müvekkillerinin gelip motorlara bakmasını, hem de eksik kalan bakiyeyi ödeyeceklerini belirttiğini, müvekkili … ve …’in saat 14:00 gibi hem bakım yapmak hem de eksik paralarını almak amacıyla teknenin bağlı olduğu limana geldiklerini, müvekkillerini limanda … adlı ortağın karşıladığını, müvekkillerini … lakaplı şahıs motorların bulunduğu bölüme indirdiğini, müvekkillerini motorlarda bulunan enjektörlerin yağ kaçağı, yakıt kaçağı vs.onarımları yaklaşık bir ila bir buçuk saat arasında yaptıklarını, onarımı bitiren ve motorların çalışmasını sağlayan müvekkillerine şiddet uyguladıklarını, tekneden bir şekilde atlayıp kaçmayı düşünmüşler ise de arabalarının önünde Dikili ticari taksi plakalı … aracın bulunduğunu, aracın çıkmasına engelleyecek şekilde durduğunu, ticari taksi şoförü ya da sahibi olan bu kişinin adının … olduğunu, aradan bir kaç dakika geçtikten sonra davacı …’in de olay yerine intikal ettiğini, müvekkillerine kendilerinden bir alacakları olmadığını, aksine kendilerinin müvekkillerinden alacağı olduğunu davalının belirttiğini, müvekillerine davalı …’un yanında getirdiği senedi tehdit yoluyla imzalattıklarını, müvekkillerine hem silahla hemde şiddet uygulayarak dövdüklerini, tehdit ve irade dışı olarak senedin imzalamak zorunda kalındığını, karşı tarafın, müvekkili …’den miktar ve vade kısımları boş olarak senedi doldurmasını isteğini, müvekkili …’in de kefil olarak imzalamasını istediğini, müvekkili …’nin hatırlayabildiği kadarı ile miktar ve tarih kısımlarını boş bıraktığını, davallı …’in ismini lehtar kısmına yazarak doldurduğunu, her iki müvekkilinin zmir’in Bayraklı ilçesine geceye doğru vardıklarını, Bayraklı Karakolundaki tanıdığı polisin yönlendirmesiyle Dikili olay yeri olduğu için orada şikayette bulunması gerektiklerini öğrendiklerini, ertesi gün bir arkadaşının tavsiyesi ile kendini avukat olarak tanıtan … adlı şahsa yönlendirildiklerini, bu şahsın müvekkillerinden para isteğini ve şikayetlerinin yapılacağını belirttiğini, müvekkillerinin …’den şikayet neticesini ve dilekçe örneğini istediklerini, ancak şahsın telefonunun tamamen kapalı olduğunu, müvekkillerinin bu kişinin savcılığa şikayette bulunulduğunu sanırken bir mağduriyet daha yaşadıklarını, bu olaydan dolayı da başvuruda geçikme yaşandığını, Dikili Cumhuriyet Savcılığının 2022/4462 soruşturma numaralı dosyası ile 18/11/2022 tarihinde, senet yağması, hürriyeti tahdit, tehdit, hakaret ve darp suçlarından şikayette bulunduklarını, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine Dikili İcra Müdürlüğünün 2022/1128 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığını, takibe dayanak senedin davalı/şüpheli tarafından eksik yerleri doldurularak bonoya dönüştürülen sahte senet olduğunu, senedin vadesi, miktarı, keşide yeri vs. davalı tarafından sahte olarak doldurulduğunu, sahtecilik konusu kesinleşinceye kadar sahte olduğu iddia edilen senet HMK’nın 209.maddesine göre hiç bir işleme esas alınamayacağından, bu sahte senet esas alınarak yapılan icra takibinin HMK’nun 209. Maddesi gereği teminatsız tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmek zarureti hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle, yağma sonucu elde edilen suça konu adi belge üzerine sahte yazı ile rakamlar yazmak sureti ile adi bir belgenin hukuki sonuç doğuracak hale getirildiğini, icraya konulmuş olmakla resmi belgede sahtecilik yapılmış olduğundan HMK 208 ve 209.maddesi gereği icra takibine esas alınan iş bu sahte belge hiçbir işleme esas alınamayacağından, HMK’nun 211.maddesi gereği sahtecilik incelemesi sonuçlanana kadar sahte belge ile yapılan icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini, HMK 212 maddesi gereğince davalı tarafın yağma sonucu elde ettiği sahte senedin iptalini, müvekkillerinin Dikili İcra Müdürlüğünün 2022/1128 E.sayılı dosyasından ve takibe dayanak sahte senetten borçlu olmadığı tespitini, davalının icra takibinden dolayı %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı (kötüniyet) ile cezalandırılmasını talep ettiklerini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı taraf vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkilinin alacağına ulaşmasını geciktirmek amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak dava açıldığını, dava dilekçesindeki beyan ve iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davacı tarafça, müvekkiline olan borcuna karşılık olarak senet verildiğini, borcun süresinde ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığını, müvekkili ayrıntılı beyanlarını savcılık tarafından yürütülen soruşturma dosyasında bildirdiğini, davacı tarafın ise şimdi müvekkiline olan borcunu ödememek ve takip işlemlerinin durdurulması için mahkemeden haksız yere ve asılsız iddialarla borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, davacı tarafça ileri sürüldüğü gibi suç oluşturabilecek herhangi bir eylemin söz konusu olmadığını, senedin zorla alınmadığını, sahte olarak düzenlenmediğini, önemli olanın senette borçlu olarak görülen kişi ile senedi imzalayan kişinin aynı kişi olması gerektiğini, borçlu tarafından senet imzalandıktan sonra diğer kısımlarının illaki borçlu tarafından doldurulması gerektiğine dair ne kanuna ne de Yargıtay İçtihatlarına göre bir zorunluluk bulunmadığını, kaldı ki Yargıtay Kararlarına göre borçlunun atmış olduğu imzadan sorumluluğu için senet üzerinde imzasının bulunmasının yeterli olduğunu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ve/veya borçlu olmadığının tespitinde ispat yükünün, imzanın kötüye kullanıldığını ve senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden kişiye ait olması gerektiğini, tüm bu sebeplerden dolayı davacı tarafın iddialarını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın tedbir talebinin de kabul edilebilirliği bulunmadığını, Yargıtay benzer mahiyetteki davalarda tedbir kararı verilemeyeceğine vurgu yaptığını, açıklanan nedenlerle, davacı tarafça açılmış olunan davanın reddini talep ettiklerini, davacı taraf aleyhinde %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… dava ve takibe dayanak senetteki imzaların inkar edilmediği, senedin cebir ve tehdit ile imzalatıldığının, senedin vade tarihi ve bedelinin sonradan doldurulduğunun iddia edilerek irade fesadı haline dayanıldığı, ceza soruşturma dosyasının incelenmesinde şüphelilerin ifadesinin alındığı, şüphelilerin senedin yağması ve diğer suzlamaları inkar ettikleri, davacıların şikayetçi sıfatıyla dilekçelerinin bulunduğu, soruşturma dosyasında başkaca bir evrakın olmadığı, ihtiyati tedbir talebinde bulunanın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği, yaklaşık ispatın “yalın bir iddiadan daha çok,tam ispattan daha az” bir durumu anlattığı, ihtiyati tedbir talebinde bulunan tarafın iddia ettiği hakkın varlığı ve bu hakkın varlığının tehlikede olduğu hususunda hâkimde kuvvetli bir kanaat oluşturması gerektiği, davacı tarafların, senetteki imzanın kendilerine ait olduğunu kabul ettikleri, davacılar senedin cebir ve tehdit altında senedi imzaladıklarını iddia etmekle birlikte, bu iddialarını “yaklaşık ispat” ölçüleri içinde ispata yarar delil ibraz etmedikleri…” gerekçesiyle “…Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir isteklerinin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının, müvekkilleri aleyhine Dikili İcra Müdürlüğünün 2022/1128 E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığını, takibe konu senedin yağma sonucu elde edilmiş bir senet olduğunu, bu nedenle de hukuki geçerliliği olmayan, yok hükmünde bir senet olduğunu, davalının, takibe konu senedi, cebir tehdit ve darp ile müvekkillerine kendilerini yok edecekleri, cesetlerini balıklara yem yapacakları tehdidine bulunarak, … adlı şahsın tabanca ile müvekkillerine tehdit ederek senedi zorla imzalattırmaya çalıştığını, müvekkillerine hitaben küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, … adlı şahsında tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, müvekkillerini hem silahla korkuttuklarını, hem de tekme ve tokatlarla vurarak darp ettiklerini, can korkusu yaşayan müvekkillerinin 3-4 saat süren tutsaklığın ardından, karanlıkta daha kolay yok edilecekleri korkusu ile tehdit ve irade dışı olarak senedi imzalamak zorunda kaldıklarını, karşı tarafın, müvekkili …’nin miktar ve vade kısımları boş olarak doldurulmasını, müvekkili …’inde kefil olarak imzalamasını istediklerini, korkan müvekkili …’nin, şüphelinin dediği gibi hatırlayabildiği kadarıyla miktar ve tarih kısımlarının boş bırakarak, şüpheli …’in ismini lehdar kısmına yazarak irade fesadı altında doldurduğunu, her iki müvekkilinin de, … kefil olarak imzalayarak senedi baskı altında …’e verdiklerini, …’in daha sonra müvekkillerini tehdit ederek şikayet etmelerine engel olduğunu, senedi gasp yolu ile alan davacı ve yanındakilerin, müvekkillerinin tekneden inmesine müsade ettiklerini, fakat inerken vücutlarına yumrukla vurduklarını, … adlı ticari taksisi olan şahıs müvekkillerinin aracının önünden kendi aracını çektiğini, müvekkillerinin … plakalı siyah doblolarına bindiklerini, müvekkillerini şehir dışına kadar takip edeceklerini bir şikayette bulunmaları durumunda önlerinin kesileceğini ifade ettiklerini, müvekkillerinin bu korkuyla ilçeyi hızlı bir şekilde terk ettiklerini, İzmir’e Bayraklı ilçesine geceye doğru vardıklarını, müvekkillerinden … korku ve paniği atlattıktan sonra kendine gelmiş, Bayraklı Karakoluna bir tanıdığı polisin yönlendirmesiyle gitmiş, Dikili olay yeri olduğu için orada şikayette bulunulması gerektiğini belirterek, ertesi gün savcılığa şikayet dilekçesi vermelerini istediklerini, ertesi gün bir arkadaşlarının tavsiyesi ile kendini avukat olarak tanıtan … adlı şahsa yönlendirildiklerini, bu şahsın müvekkillerinden para istediğini, şikayette bulunacağını söylediğini, müvekkillerinin kendisine para gönderdiklerini, ancak şikayetin neticesini ve dilekçe örneğini … adlı şahıstan istediklerini, bu şahsın telefonunu tamamıyla kapattığını, müvekkillerinin burada bir talihsizlik yaşadıklarını, şikayette bulunulduğunu sanırken bir mağduriyet daha yaşadıklarını … adlı sahte avukata ilişkin dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2023/27016 sor. no.lu dosyası olduğunu, … adlı şahsın savcılığa avukat olarak müvekkiller adına şikayet yaptığını sandıkları ve şahsa telefon ile uzun bir süre ulaşamamaları üzerine davalı/sanık hakkında başvuruda geciktiklerini, ancak vekil olarak kendisiyle sonrasında irtibat kurulduğunu ve Dikili Cumhuriyet Savcılığının 2022/4462 sor.no.lu dosyası ile 18/11/2022 tarihinde, senet yağması, hürriyeti tahdit, tehdit, hakaret ve darp suçlarından davacı ve diğer şüpheliler hakkında şikayette bulunulduğunu, söz konusu gasp yolu ile müvekkillerinden alınan senedin davalı tarafından eksik yerleri doldurulmak suretiyle sahte senede dönüştürüldüğünü, davalının sahte resmi belge düzenlediğini, senedin vadesi, miktarı, keşide yeri, vs. davalı tarafından sahte olarak doldurulduğunu, HMK m. 209’a göre sahtelik iddiasında bulunulan senet, sahte olmadığı kesinleşene kadar hiç bir işleme esas alınamayacağı için dava konusu senedin, teminatsız tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini, davalı/şüpheli müvekkilleri aleyhine Dikili İcra Müdürlüğünün 2022/1128 E.sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yaptığını, takip dayanağıda suç konusu olan davalı/şüpheli tarafından eksik yerleri doldurularak bonoya dönüştürülen sahte senet olduğunu, davalı tarafın gasp sonucu elde ettiği senedin bedel, vade, tanzim tarihi vs. Gibi kısımlarını doldurarak sahtecilik suçunu işlediğini, müvekkillerinin davalı tarafa hiç bir borcu bulunmadığını, aksine davalının müvekkillerine borcu bulunduğunu, müvekkilinin kesinlikte gasp edildiği sırada senedin o kısımlarını doldurmadığını, senedin sahte senet olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kambiyo senetlerine dayalı olarak yapılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Talep ise; 6100 sayılı HMK’ nın 209/1 maddesi uyarınca takibin teminatsız olarak durdurulması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, ara karar ihtiyati tedbir talep eden/davacılar tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Uyuşmazlık, takip başladıktan sonra HMK’nın 209. maddesi uyarınca tedbiren takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Konuya ilişkin Yargıtay 12. H.D’nin 30.04.2018 tarihli 2016/31754 Esas ve 2018/3908 Karar sayılı kararında ” ……İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra Ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra Ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra Ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nın 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK 170/2).
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nın 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.
Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur……” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 12.HD’nin 20.04.2015 tarih 2015/1965 Eesas – 2015/1028 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu durumda; İİK 72/3 maddesine göre; icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. (benzer nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/9564 esas – 2013/13997 karar sayılı ilamı).
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacılar vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2023 tarihli ve 2023/489 Esas sayılı sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2023