Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2140 E. 2023/2033 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2140
KARAR NO : 2023/2033

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/08/2019 (Dava) – 11/07/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/285 Esas – 2023/560 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2023 tarih ve 2022/285 Esas – 2023/560 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının, Ordu ilinde Orta ve Doğu Karadeniz illerini de kapsayan ürünlerinin toptan dağıtım işi ile iştigal eden bayisi olduğunu, müvekkilinin avans olarak gönderdiği … Bankası … Şubesi üzerine keşideli … nolu 04.01.2016 ödeme günlü 84.000 TL tutarlı ve 6920362 nolu 20.01.2016 ödeme günlü 136.000 TL tutarlı çekler karşılığı malların müvekkiline gönderilmediği halde işbu çeklerden bankasına kredi karşılığı ciro etmek sureti ile karşılıksız olarak faydalanıldığını, bu sebeple müvekkilinin karşılığını almadığı işbu çeklerini gününde ödeyememiş ve davalının çekleri ciro ettiği … Bankası A.Ş. tarafından hakkında icra takibi başlatılmış ve tüm mal varlığına hacizler konulduğunu, müvekkilinin bu nedenle uğradığı zararlar olduğunu ileri sürerek, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı sebebiyle de usulden reddinin gerektiğini, davaya konu edilen karşılıksız yararlanma eylemi söz konusu iddialara katılmamakla birlikte 84.000,00 TL ve 136.000,00 TL lik çekler sebebiyle alacaklı tarafından 18.02.2016 tarihinde icra takibi başlatıldığı, haksız eylem nedeniyle tazminat isteme veya tazminat davası açma hakkı, zarar görenin, zararı ve haksız eylemi işleyen ile tazminat sorumlularını öğrendiği günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağını, davanın esasına girilmeden usulden reddi gerektiği, davacının … Bankası … Şubesi … nolu 84.000,00 TL tutarlı ve … nolu 136.000,00 TL tutarlı çeklerden dolayı icra takibine maruz kaldığını işbu sebepten ötürü zarara uğradığını iddia ettiğini, davacı maruz kaldığı icra takiplerini, malvarlığına uygulanan hacizleri,ticari hayatının yok olmasını tarafımıza bağlasa da davacının tarafımızdan kaynaklı herhangi bir mağduriyeti söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 14/12/2021 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacının davalıya çek verdiği ancak bu çekten dolayı davalı tarafın kendisine malları iade etmediği, bundan dolayı zarara uğradığı, davalının çekleri ciro ettiği, bundan dolayı davacının ciro edilen çeklere dair icra takipleriyle karşı karşıya kaldığı, borcunu ödeyemediği, borcunu ödeyememesinden ötürü dava dışı alacaklı olan bankalarında durumdan haberdar olması üzerine davacı aleyhine takip başlatığı başlatılan bu takiplerden ötürü davacının maddi ve manevi zarara uğradı, zarara uğradığının iddia edildiği, uyuşmazlık konusunun davacının aleyhine başlatılan haksız icra takiplerinden dolayı uğradığı maddi manevi ve müspet zararların istemine ilişkin olduğu, bu haliyle haksız fiil sorumluluğuna dair hükümlerin uygulama alanı bulabileceği, davacının davalıya verdiğini iddia ettiği çek konusunda da davacı tarafın herhangi bir talebinin bulunmadığı, bu haliyle 6102 sayılı yasadan kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmamakla birlikte davanın mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, dava konusunun haksız icra takibinden dolayı uğranılan zararın tazmini istemine dayalı olduğu, her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu haliyle de nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı yasanın 2.maddesi gereğince mal varlığına ilişkin uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olmasından…” gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verilmiştir.
Karar; davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZİN 09/03/2022 TARİHLİ KALDIRMA KARARI:
Dairemizce; “…davacı, davalıya dava konusu çekleri avans olarak verdiği ve bilahare malların teslim edilmesi gerekmesine rağmen davalının malları teslim etmediği gibi söz konusu çekleri kendi bankasına kredi almak için ciro ederek verdiği ve mallar alınamadığı için günü geldiğinde ödeme yapamaması sebebiyle icra takibine maruz kaldığı, ayrıca bu haciz, diğer alacaklı bankaların sözleşmelerini kat edip, alacaklarını derhal istemelerine neden olarak, işbu ani ödeme talepleri karşısında, program dışı ödemeleri yapayarak başka icra takiplerine de muhatap olduğu, işbu hacizler olmasaydı, pek çok icra takibinin gerçekleşmeyeceği, halen derdest olan işbu takipler sonucunda tüm ticari malları, araçları, taşınmazları haczedilerek muhafazaya alındığı, yok pahasına satıldığı, eş deyişle tüm ticari hayatının sona erdiği iddiasına dayalı olarak maruz kaldığı manevi çöküntüsünün telafisi için 25.000 TL. manevi tazminata, karşılıksız kullanmanın neden olduğu icra takipleri nedeniyle uğradığı ve halen devam etmekte olan menfi zararlar için şimdilik 5.000 TL ve halen devam eden maddi zararları için de şimdilik 5.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL’nin yaptırılacak incelemede tespit edilecek zarar tutarlarına yükseltilmek kaydıyla ve doğdukları günlerden itibaren ticari reeskont faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, her iki taraf da tacirdir ve dava her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgilidir. Yukarıda da belirtildiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları nispi ticari dava sayılacağından eldeki davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi değil 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi gereğince asliye ticaret mahkemesidir. ( benzer yönde HGK’nın 2019/4-231 E. – 2020/487 K. ve 30.06.2020 tarihli ilamı). Bu durumda, ilk derece mahkemesince, işin esasına girilerek yargılamanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından…” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 11/07/2023 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… davacı vekilince dava dilekçesinde davalıya mal teslimine dair verilen avans çeklerin davalı tarafça karşılıksız kullanımı iddiasıyla maruz kalındığı iddia edilen manevi çöküntü sebebiyle manevi tazminat isteminde bulunduğu, çeklerin karşılıksız kullanımı iddiasıyla hakkında başlatılan icra takiplerinden dolayı uğradığı menfi ve maddi zararların tazmini talebinde bulunduğu, davalı tarafın mal teslimine dair iddianın davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği ve çekin sebepten soyut bir ödeme aracı olduğu savunmaları karşısında taraflar arasındaki mevcut ticari ilişkinin varlığı ya da yokluğuna ve muhteviyatına dair alınan bilirkişi raporuyla davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacının ticari defter ve kayıtlarında 84.000 TL tutarındaki çekin kayıtlarda yer almadığı, 136.000 TL lik çek yönünden ise ödeme kaydının yer almadığı, davacı defterlerine göre davacının çekler sebebiyle yaptığı bir ödemeye rastlanılmadığı, defter kayıtlarına göre davacının çeklerden dolayı herhangi bir zarara uğradığının tespit edilemediği, kaldı ki davacının davadaki isteminin çeklerin karşılığı olan malların teslim edilmemesinden kaynaklı çek bedelinin istirdadı ya da malların teslimi değil çekin karşılıksız ve haksız surette kullanıldığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemi olduğu, çekin davacı tarafça rızaen davalıya verildiği, davalının çekleri teslim aldıktan sonra cirolayıp başkaca kişilere vermesi önünde gerek 6102 sayılı yasa gerekse 6098 sayılı yasanın haksız fiil hükümlerine göre herhangi bir engelin bulunmadığı, çeklerin davalı tarafça cirolanması ile davalının malların tesliminin yapılmaması arasında hiçbir ilgi bulunmadığı gibi davalının malları teslim etmemesinin çeklerin icra takibine konu edilmesiyle maruz kalınan durum arasında davalıya isnat edilecek haksız bir fiilinde bulunmadığı, çekin düzenleyen tarafından lehtara verilmesiyle düzenleyenin artık lehtardan sonraki meşru hamillere de ödemeye yapmayı kabul ettiğinin açık olduğu, davalının malı teslim etmemesinden kaynaklı istemlerin davamızın konusu olmadığı, çekin ciro edilerek davacı hakkında takip yapan hamile devrinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığı, ticari ilişki içinde olduğu kişilere verdiğini iddia ettiği çekleri dahi defterine kayıt etmediği, davadaki asıl uyuşmazlığın çeklerin haksız surette karşılıksız kullanımından kaynaklı olarak davacının zararının olup olmadığı, çeklerin icra takibinde alacaklı olarak görünen hamile cirolanmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığından çeklerin hukuka aykırı kullanıldığı iddiasının dinlenemeyeceği, her ne kadar davacı tarafça yemin deliline dayanılmışsa da, uyuşmazlık açısından yemin deliline dayanılmasının mümkün olmadığı, yeminin konusunun uyuşmazlıkla ilgili ve davanın çözümü bakımından önem taşıyan çekişmeli olan ve kişinin kendinden kaynaklanan vakıalar olduğu, bu haliyle çekin haksız ve karşılıksız kullanıldığı, iddiasının davacıdan değil davalıdan kaynaklı bir mesele olduğu, uyuşmazlık konusu bağlamında çekin 6102 sayılı yasaya uygun surette cirolandığı, mal teslim edilmemesinden kaynaklı istemlerinde dava konusu olmadığı…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olmadığını, mahkemenin gerekçesinde çekin sebepten soyut bir ödeme aracı olduğunun savunulmasının esas alınıp, çeklerin bedelinin ödenmemesi nedeni ile red kararı verilmesinin vakıaya, talebe uygun olmadığını, 01.11.2022 tarihli duruşmanın 9 nolu ara kararı ile bilirkişiye; “Taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağı, özellikle davaya konu çekler sebebiyle davalı tarafça davalıya keşide edilen bir faturanın davacı defterlerinde bulunup bulunmadığının tespiti ve bakiye alacaklı / borç durumunun tespitinin gerekçeli ve ayrıntılı olarak tespite yarayacak nitelikte rapor düzenlenmesi” görevi verildiğini, müvekkilinin zararının hesaplanması görevi olmadığını, bu durumun müvekkilinin zararının tespit edilemediği olarak değerlendirilip, davanın reddine karar verilmesinin eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişi incelemesinde müvekkilinin 136.00,00 TL avanslı çeki davalıya verdiği, bu çekin defter kayıtlarında yer aldığı ve karşılığında müvekkile mal teslimine dair kayda rastlanmadığı rapor edilerek, müvekkilin vermiş olduğu çekin karşılığı malların teslim edilmediği tespit edildiğini, her ne kadar menfi durumun ispatı çok zor olsa da temel borç ilişkisinin alım satım ilişkisi olması karşısında malın teslim edilmediği iddiasının defter kayıtları ile doğrulandığını, ancak davalı tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılmadığını, müvekkilinin varsa zararlarının incelenmesine dair 04.04.2023 tarihli duruşmada ve 11.07.2023 tarihli taleplerimiz gerekçesiz kabul edilmediğini, avans çeklerin karşılığı mal teslimi yapılmaması ve çekin iade edilmemesi nedeni ile, çekini ödeyemez durumda kalan müvekkilinin iş bu çek nedeni ile icra takibine maruz kalması ve domino taşı misali icra takibinden haberdar olan başka bankaların da peş peşe icra takibine başlaması karşısında iş hayatı kilit olan müvekkilinin, bu durumunun araştırılmadan davalıya atfedilecek bir kusurun, haksız fiilin bulunmadığı gerekçesi ile de davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, davanın konusunun davalının malı teslim etmemesinden kaynaklı olmadığına dair red gerekçesi bilakis davanın, davalının malı teslim etmemesinden kaynaklı olduğunu, müvekkilinin yıllardır çalıştığı ve daima avans çek gönderip arkasından mal aldığı bir şirkete avans çek vermesinin basiretli tacir olmamak olarak değerlendirilemeyeceği, çeklerin hukuka aykırı kullanıldığına dair bir iddialarının olmaması karşısında, çeklerin haklı kullanıldığı gerekçesi ile kanunun yanlış uygulandığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıya avans verildiği iddia edilen çeklere dayalı haksız yapılan icra takipleri neticesinde uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı, davaya konu çekleri davalıya avans çeki olarak verdiğini ancak karşılığında davalı tarafın göndermesi gereken malları kendisine göndermediğini ve çekleri de ciro ettiğini, bundan dolayı icra takipleriyle karşı karşıya kaldığını, borcunu ödeyemediğini, borcunu ödeyememesinden ötürü dava dışı başkaca bankaların da durumdan haberdar olması üzerine davacı aleyhine takip başlattıkları, bu takiplerden ötürü ticari hayatının bittiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı ise, çekin bir ödeme aracı olduğunu, aksini ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında davacının iddialarını dosya kapsamına göre yasal delillerle ispat edemediği, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre kararın usul ve kanuna uygun olduğu ve davacı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/285 Esas – 2023/560 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2023