Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2133 E. 2023/1705 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2133
KARAR NO : 2023/1705

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2023
NUMARASI : 2023/403 Esas – 2023/539 Karar
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 01/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2023 tarihli 2023/403 Esas ve 2023/539 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde özetle; temsilcisi olduğu … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin, sicil kaydının sermaye arttırımı yapılmaması nedeni ile davalı tarafından 2014 yılında resen silindiğini, bu işlemle şirketin tüzel kişiliğinin son bulup tasfiye edilmiş sayıldığını, 30.12.2012 tarihli Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 6. maddesi uyarınca şirketin, merkez adresi ile kanuni temsilcisinin bilinen adresine ihtarname ve uyarı yazısının gönderilmesinin gerekmesine rağmen ne şirkete, ne de şirketin kanuni temsilcisi olan kendisine uyarı yazısı yazılmadan şirketin kaydının silindiğini, şirket adına kayıtlı … plaka sayılı bir minibüs ve … plaka sayılı bir panelvan araç bulunduğunu, şirketin sicil kaydının silinmiş olması nedeniyle şirket adına bir işlem yapamadığını, araçların satış işlemlerinin yapılabilmesi için şirketin ihyasının gerektiğini bildirmiş, bu amaçla … Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; 14.11.1996 tarihinde tescil edilen … Şirketinin, 6103 sayılı kanunun 20. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. maddesinin a bendi uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulmakla birlikte, ihtarın 15.04.2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde de yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, 6102 Sayılı TTK geçici 7/(15) maddesi uyarınca davanın silinme tarihinden itibaren beş yıllık süre içinde açılmamış olması nedeniyle öncelikle süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, terkin işlemlerinin tebliğde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yapıldığını, şirketin tescilli adresine ihtarname gönderilmesine rağmen basiretli bir tacir gibi davranılarak bir bildirimde bulunulmaması üzerine resen terkin işlemi sürecinin işletildiğini, terkin tarihinde kaydı silinen şirketin, şirket hakkında icra takibi ve dava olup olmadığının müdürlük tarafından bilinmesi imkanının bulunmadığını bildirmiş, davanın süre yönünden reddine, müdürlüğün yasal hasım olması nedeniyle ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği göz önünde tutularak müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece “…Her ne kadar davalının yasal hasım sıfatı bulunsa da, dava dilekçesinde terkin işleminin usulsüz yapılmış iddiasında bulunulup yargılama giderlerin davalı tarafına yükletilmesinin talep edilmesi karşısında HMK’nun 323 ve 326. maddesi hükümleri ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.04.2023 tarih, 2023/1967 esas ve 2023/2411 karar, 23.03.2023 tarih, 2023/1198 esas ve 2023/1802 karar, 02.06.2022 tarih, 2021/1370 esas ve 2022/746 karar sayılı ilamları göz önünde tutularak, usulsüz terkin işlemi yaparak dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeni ile davalının, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Açıklanan gerektirici nedenlerle: Davanın kabulü ile; …’nün Merkez 80702 sicil numarasında kayıtlı iken 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi gereğince sicil kaydı terkin edilen, … Sanayi Ticaret Limited Şirketinin, sicilde adına kayıtlı … ve … plaka sayılı araçların tasfiyesiyle ilgili tüm işlemlerin yapılması amacıyla ilgili ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla …’ne tescili ile ihyasına…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müdürlüğün sicil kayıtlarının tetkikinde, … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin 14.11.1996 tarihinde Müdürlüğüne tescil edildiğini, sermayesinin 5000 TL olduğunu, 6103 sayılı kanunun 20. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticatet Kanununun geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin Tebliğ’in 5. Maddesinin a) bendi uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, aynı zamanda, bu hususun 15 /04/2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, yasal süresi içerisinde ihtarına yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, bu hususun da 18/08/2014 tarih 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığının tespit edildiğini, müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen resen terkin işlemleri 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi ve Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şitketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’de belittilen usul ve esaslar çerçevesinde uygulandığını, münfesih durumda olduğu tespit edilen şirketlerin Müdürlüklerinde tescilli adreslerine ihtarnamelerin keşide edildiğini ve fakat TTK gereği basiretli tacir olarak davranması gereken ilgiler tarafından yasal süresinde Müdürlüklerine herhangi bir bildirimde /başvuruda bulunulmaması üzerine resen terkin işlemi sürecinin işletildiğini, izah edildiği üzere müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin yasada öngörülen usul ve esaslar dâhilinde yerine getirilmiş olup kayıt silme işlemi tamamen kanun hükmünün uygulanmasından ibaret olduğunu, müdürlüklerinin de esasen işbu davada zorunlu yasal hasım olduğunu, müdürlükleri tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırı husus, kusur bulunmaması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müdürlüğünün aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesinin gerektiğini, yasal olarak gerekli bildirimleri yapmayan, sermayesini zorunlu miktara yükseltmeyen şirketin ve dolayısıyla yetkilisinin, yükümlülüklerini yerine getirmemelerinin yasal sorumluluğunun müdürlüklerine izafe edilmesinin yasaya aykırı olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında ticaret sicilinden terkin edilen … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin, adına kayıtlı araçların tasfiyesi yapılmadan ve usulüne uygun şekilde terkin işlemlerinin yapılmadığı iddiası ile mal varlığının tasfiyesi amacıyla sınırlı olmak üzere ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Bunun için de öncelikle tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. İşte bu gibi durumlarda, menfaati olanlar tarafından, şirket tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir.
6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi, “ (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir.
Ticaret sicilinden kaydı silinen şirketlerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunan diğer kişi ve kuruluşların haklı sebeplere dayanarak sicilden silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilecektir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11/02/2020 tarih, 2020/288 esas ve 2020/1181 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
…’nün, Merkez 80702 sicil numarasında kayıtlı … Sanayi Ticaret Limited Şirketinin, 6103 sayılı Kanunun 20. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereği …’nce sicil kaydı 12.08.2014 tarihinde resen terkin edilmiştir.
Somut olayda; dosyaya gelen tescil kayıt belgelerine göre, … ve … plaka sayılı araçların, terkin edilen şirket adına kayıtlı olduğu, bu araçların satış ve tasiyesi amacıyla şirketin ihyasının istenildiği, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının 10 yıl sonra hazineye intikal edeceğinin düzenlenmesi karşısında terkin tarihinden itibaren 10 yıllık süre içinde şirket ortaklarının şirkete ait mal varlığı üzerindeki mülkiyet hakkının devam ettiğinin, bu süre içinde talepte bulunmaları halinde mal varlıklarının tasfiyesi için ihya davası açmaya hakları bulunmasına göre bu sebebe bağlı hak düşürücü sürenin 10 yıl olarak uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin 15/09/2023 tarihli ve 32310 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 22/06/2023 tarihli 2023//33 esas – 2023/117 sayılı kararı ile; 6102 sayılı TTK’nun geçici 7 (15) maddesindeki ” silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde ” ibaresinin Anayasanın 35. ve 40. maddelerine aykırı görülerek iptaline karar verilmiştir.
Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi, “kamu düzeni” ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Baskı, cilt 5, 2001). Bu açıklamalara göre; Anayasa Mahkemesi’ nin iptali kararı, eldeki davada da uygulanma yeri bulacaktır.
2-TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca davalı tarafça yapılan terkin işleminden önce aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere bir ihtar gönderilmeden sadece şirket adına çıkarılan ihtarı içerir tebligat ve bu konuda ticaret sicil gazetesinde yapılan ilan ile terkin işleminin yapıldığı anlaşılmaktadır. TTK’nun geçici 7(4/a) maddesi uyarınca terkin işleminden önce şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ihtar yollanacağı amir hüküm olarak düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye uygun olarak somut olay açısından şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar gönderilmeden işlem yapılmış olması nedeni ile terkin işlemi usulsüz olarak yapıldığından, davalı terkin işleminde kusurlu olup, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2023 tarihli 2023/403 Esas ve 2023/539 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023