Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2132 E. 2023/1711 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2132
KARAR NO : 2023/1711

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/09/2019 (Dava) – 11/09/2023 (Ara Karar )
NUMARASI : 2023/220 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Alacak
TALEP : İhtiyati tedbir kararı verilmesi
BAM KARAR TARİHİ : 02/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2023 ara karar tarihli ve 2023/220 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların 06.07.2007 tarihinde vefat eden müteveffa …’in yasal mirasçıları olduğunu, murisin sağlığında davalı şirketin, … Bankası Anonim Şirketi’nden kullandığı krediye kefil olduğunu, … … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı mağaza ve bürosunu ipotek verdiğini, davalı şirketin kredi borcunu ödememesi nedeniyle İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2008/ 8297 sayılı dosyası ile davalı şirket ve … mirasçıları aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıldığını, İzmir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2008/8701 talimat sayılı dosyasından ihaleye çıkarılan taşınmazın 2.670.000,00 TL bedel ile üçüncü kişiye satılarak alacaklı bankaya ödeme yapıldığını, kalan bedelin …’in diğer bir kefaleti nedeni ile … Bankası Anonim Şirketi tarafından yapılan İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2008/8297 sayılı, İstanbul 11.İcra Müdürlüğü’nün 2008/2701 sayılı ve İstanbul 9.İcra Müdürlüğü’nün 2008/1021 sayılı dosyalarına gönderilerek şirket borçlarının ödendiğini, davacı …’in, daha önce İzmir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/531 esas 2010/459 karar sayılı dava dosyası ile davalı şirket aleyhine rücuen alacağın tahsili için açtığı davanın kabulüne karar verilmesine rağmen Yargıtay bozma kararı sonucu mahkemenin 2012/358 esas 2014/269 karar sayılı ilamı ile davanın usulden reddine karar verildiğini, kararın onanmasından sonra karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi ile birlikte kesinleştiğini, davalı şirketin bir aile şirketi olup, önceki müdürünün …, sonraki müdürünün ise … olduğunu, …’in yaptığı birçok usulsüz ve zararlandırıcı işlem olup şirketi büyük miktarda zarara uğrattığını, şirket taşınmazlarını kendisi ve üçüncü şahıslar adına devrettiğini, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/189 esas sayılı dosyasında fesih, tasfiye, şirket yetkilisinin yetkisinin kaldırılması istemli dava açtıklarını, …’in 03.07.2015 tarihli ortaklar kurulunda 2012-2013-2014 yıllarındaki görevi sebebiyle ibra edilmediğini, …’in yaptığı en önemli zararlandırıcı işlemin şirket taşınmazlarının büyük kısmının kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bila bedel veya taşınmazların gerçek değerinin çok altında bir bedel ile üçüncü şahıs … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne devretmesi olduğunu, bu işlemin 12.11.2013 tarihinde yapılmasına rağmen taşınmazlarda henüz tek bir çivi dahi çakılmadığını, normal koşullarda şirket müdürünün kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek şirket taşınmazlarını geri istemesi gerekirken hiçbir işlem yapılmadığını, davacı …’in maliki olduğu ikisi İzmir Alsancak Kordon’daki üç adet taşınmazın, daha önce davalı şirkete finansman sağlanabilmesi için inançlı işleme dayalı olarak şirket adına tescil edildiğinde geri iade edilmek kaydıyla davalı şirket yararına kullandırılmasına rağmen bu taşınmazların dahi davalı şirket tarafından … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sahibi ve müdürü durumundaki … adına devir ve tescil edilmesi sebebiyle iptal talebi ile dava açıldığını, öte yandan …’in, …’e ait dairelerin boşaltılması için dava açıp ecrimisil talep ettiğini, dava dışı diğer mirasçılar … ve … ile davaya konu şirketten olan rücu alacağı konusunda anlaşıp birlikte hareket etmenin mümkün olmadığını ve olamayacağını açıkça anlaşıldığını, önceki yargılamada da belirtildiği gibi elbirliği mülkiyetinde pay oranında talepte bulunulmasının da mümkün görülmediğini, bu durumda bu kez alacağın tamamının dava edildiği yargılamada TMK m. 640 uyarınca miras ortaklığına temsilci atanması ve davaya iştiraki ile davanın yürütülmesi gerektiğini, esasen bu konuda Sulh Mahkemesine müracaatta bulunulduğunu, davalının tacir olup TTK’nun 19.maddesi uyarınca borçlarının ticari olmasının asıl olduğunu ve 3095 sayılı yasa hükümleri uyarınca avans faizi oranında faiz ödemekle yükümlü olduğunu bildirmiş, müteveffa …’e ait ve davalı şirketin borçları için satılan taşınmazdan elde edilen para ile davalı şirket yararına yapılan ödemeler sebebiyle toplam 2.670.000,00 TL’sinin önceki davanın açıldığı tarih olan 20.11.2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Medeni Kanunundaki ilgili maddede tasarruf yetkisinin sınırlanmasının düzenlendiğini, bu nitelikteki davanın eşlerden biri tarafından diğer eşin aleyhine açılabileceğini, buna karşın davanın şirkete karşı açıldığını, ortada ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gereken bir durumun bulunmadığını, bu nitelikteki davanın Aile Mahkemelerinde açılabileceğini, bu nedenle davanın görev yönünden reddinin gerektiği gibi, davanın alacak davası olduğunun kabulü halinde ise nispi harç yatırılmasının gerekli olması ve maktu harç yatırılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı … tarafından İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/358 esas 2014/269 karar sayılı dosyasında aynı dava ile ilgili verilmiş kesin hüküm bulunduğunu, terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için tüm mirasçıların birlikte dava açmalarının veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmelerinin ya da TMK’nun 640. maddesı gereğince miras ortaklığına temsilci atanması gerektiğini, tüm mirasçılar olmadan yalnız davacıların, dava açmalarında taraf ehliyetlerinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacıların, davalı şirkette miras payları ile aynı oranda hisseye sahip bulunduklarını, terekeden paylarına düşen miktarla şirket borçları ödenmiş olsa dahi şirkette miras payları ile aynı oranda hisse sahibi oldukları için yapılan ödemelerin davacıların yararına olduğunu, bu sebeple terekeden yapılan ödemelerin davacıların zararına olduğunun kabulü mümkün bulunmadığını, bu nedenle davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunmaması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini bildirmiş, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davacı …’in, durum ve koşullar değişmeksizin aynı nitelikteki ikinci ihtiyati tedbir isteminin yeniden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki ihtiyati tedbir taleplerinin, ilk derece mahkemesinin 10.04.2023 tarihli ara kararıyla reddedildiğini, bu red kararına yönelik istinaf başvurularının da, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 08.06.2023 tarih ve 2023/1092 E., 2023/989 K. sayılı kararı ile reddedildiğini, kesin nitelikteki bu istinaf kararında; “özellikle davalı tüzel kişilikte dava tarihi itibariyle temsil sorunu ve organ boşluğunun bulunmamasına göre” tespitinin önemli olduğunu çünkü davalı … Turz.San.Tic. Ltd. Şti.’nin son yaptığı ve yetkili temsilcinin belirlendiği genel kurul olan 24.07.2020 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla sakat olduğunun belirlenmesi konusunda, taraflarınca İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/252 E. Sayılı dava dosyasında dava açılmış olup, bu davada genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verildiğini, ilgili mahkeme yürütülmesinin geri bırakılması kararının genel kurulda alınan tüm kararlar yönünden geçerli olduğunu ticaret siciline yazdığı yazıda belirttiğini, bu bağlamda, istinaf mahkemesinin gerekçesi de dikkate alınarak; dava dilekçesindeki talepler ve ihtiyati tedbir talebi kapsamında ihtiyati tedbir talepleri hakkında yeniden esastan bir değerlendirme yapılmak suretiyle, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin 12.09.2023 tarihli ara kararıyla “ikinci ihtiyati tedbir isteminin yeniden reddine” karar vermesinin hatalı ve hukuka aykırı nitelikte olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına; dosyadaki İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 08.06.2023 tarih ve 2023/1092 E., 2023/989 K. sayılı kararı ve bu karardaki “özellikle davalı tüzel kişilikte dava tarihi itibariyle temsil sorunu ve organ boşluğunun bulunmamasına göre” tespiti dikkate alınarak; davalı … Ltd.Şti.’nin 24.07.2020 tarihli genel kurul toplantısında yönetici seçimi de dahil alınan kararlar ile ilgili açılan davada, İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/252 E. sayılı dosyasında “genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına” karar verilmiş olmakla; davalı şirketin (yetkililerinin) olası kötüniyetli devir ve tasarruf işlemlerinin önlenebilmesi amacıyla, davalı şirket adına kayıtlı … ili,… ilçesi, … Mh., … ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh.,… ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh.,… ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh.,… ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh., … ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili, … ilçesi, … Mh., … ada … parsel sayılı taşınmazın,… ili, … ilçesi, … Mh., … ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi, … Mh., … ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh.,… ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh.,… ada … parsel sayılı taşınmazın, … ili,… ilçesi,… Mh.,… ada … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devrinin engellenmesi ve ortaklığın giderilmesi suretiyle ve icra daireleri aracılığıyla yapılacak satışlar da dahil olmak üzere tüm devir ve tasarruf işlemlerinin kısıtlanması konusunda HMK md. 389 gereğince –teminatsız olarak- ihtiyati tedbir konulmasına; ayrıca, bu taşınmazlar ile ilgili devam eden İzmir 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/28 Satış sayılı dosyasındaki satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; mirasçısı olduğu şirketten alacağın tahsili istemiyle açılan davada, davalı şirket adına kayıtlı … ili,… ilçesi, … Mahallesi, … ada … ,…, …, …, …, …, …, …, … parsel, … ada … parsel ve … ada … parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına üçüncü kişilere devrinin engellenmesi ve ortaklığın giderilmesi suretiyle ve icra daireleri aracılığıyla yapılacak satışlar da dahil olmak üzere tüm devir ve tasarruf işlemlerinin kısıtlanması konusunda HMK md. 389 gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, ihtiyati tedbir yolu ile İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen ortaklığın giderilmesi davasında 2021/28 sayılı satış dosyasındaki işlemlerin tedbiren teminatsız olarak durdurulması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, 11/09/2023 tarihli ara karar ile ”…Davacı …’in, durum ve koşullar değişmeksizin aynı nitelikteki ikinci ihtiyati tedbir isteminin yeniden reddine…” karar verilmiş olup, karar davacı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Mahkemece, ara kararda daha önce verilen 08/12/2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karardan bahsedilmiş ise de, bahsi geçen önceki ara kararın 10/04/2023 tarihli ara karar olduğu; itiraz eden davacı vekili itiraza konu ara karar tarihine 12/09/2023 olarak belirtmiş ise de ara karar tarihinin 11/09/2023 tarihi olduğu belirtilen hususların maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
6100 Sayılı Yasanın 389/1. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. HMK’nun 390.maddesinin 3.fıkrasında tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmenin yanında davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu vurgulanmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına; somut olay incelendiğinde; davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiği, mevcut dosya kapsamı, delil durumu ve yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesi için haklılığını yasaya uygun ve yaklaşık olarak ispat edemediği, davacı tarafın iddia ettiği hususların yargılama sonucu ortaya çıkabilecek hususlara ilişkin oluşu, talebin reddi yönündeki mahkeme gerekçesinin yerinde oluşuna göre, mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmaması nazara alınarak davacı/ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin … vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2023 tarihli ve 2023/220 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2023