Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/212 E. 2023/255 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/212
KARAR NO : 2023/255

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2022 (Dava) – 03/11/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/565 Esas – 2022/772 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 22/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 22/02/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2022 tarihli 2022/565 Esas ve 2022/772 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın … ili, … ilçesi, … köyü, … mevkii, … pafta, … parselde kain 11 no.lu dubleks mesken vasfındaki taşınmazın maliki olduğunu, müvekkilinin bu taşınmazı 25/09/1996 tarihinde dava dışı … Ltd. Şirketi’nden satın aldığını, taşınmaz bedeline güvence teşkil etmek üzere 25/09/1996 tarihli işlem ile eski Türk Lirası ile 340.000.000,00-TL, yeni Türk Lirası ile 340,00-TL’lik ipotek tesis edildiğini, akabinde müvekkilinin satış bedelinin tamamını anılı şirkete ödediğini, aradan geçen 20 yıldan uzun zamandan sonra müvekkilinin taşınmazı ile ilgili tasarrufta bulunmak istediğinde, 1996 yılında tesis edilen ipotek şerhinin hala feshedilmediğini öğrendiğini, şirketin son yetkili müdürü … ile iletişime geçtiğini, …’den tüm taşınmazlar üzerine dava dışı … Şti. lehine ipotek tesis edildiğini, bedelleri ödenmiş olmasına rağmen bazı fek işlemlerinin unutulduğunu, kendisine ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin de fek işleminin unutulduğunu, ancak …nce şirketin özsermayesinin yetersiz olması nedeni ile 04/04/2014 tarihinde re’sen tasfiye edildiği bilgisini edindiğini, taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılması için öncelikle münfesih şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğini, bu noktada 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 7/15. maddesinin referans alınması gerektiğini, bu maddeye göre kaydı silinen şirketin tasfiye edilmemiş malvarlığı bulunması halinde 10 yıl içinde Hazine’ye devri hüküm altına alınmış olduğuna göre, bu 10 yıllık süre içerisinde şirketin ihyasının talep edilebileceğinin kabulü gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şirketin tasfiyesi sürecinde görev alan tasfiye memurlarının …nden tespit edilip davalı olarak eklenmelerine, …ne 72713 sicil numarası ile kaydedilen … Ltd. Şti.’nin müvekkiline ait … ili, … ilçesi, … köyü, … mevkii, … pafta, … parselde kain 11 no.lu dubleks mesken vasfındaki taşınmazı üzerindeki ipotek şerhinin kaldırılması adına hukuki yollara başvurulması ve sonrasında ek tasfiye işlemlerinin yapılması amacıyla sınırlı olmak üzere ihyasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin eksik işlem yapmak suretiyle müvekkilinin davayı ikame etmesine sebebiyet veren tasfiye memuru ve … üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; sicil kayıtlarının tetkikinde; … Şirketi’nin 03/10/1994 tarihinde tescil edildiği, sermayesinin 500,00-TL olduğu, 6103 sayılı kanunun 20.maddesinin 1. fıkrası uyarınca zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan tebliğ’in 5. maddesinin a) bendi uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğu, bu hususun 15/04/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, yasal süresinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiği ve bu hususun da 18/08/2014 tarih Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığının tespit edildiğini, bununla birlikte İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2018 tarih 2018/519 Esas-2018/1117 K.sayılı kararı ile ihyasına karar verilmiş olduğunu ve 05/07/2019 tarihinde ihyasının tescil olduğunun tespit edildiğini, öncelikle dava konusu ihyası talep edilen şirketin sicil kaydı 12/08/2014 tarihinde silindiğinden işbu davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müdürlük tarafından gerçekleştirilen re’sen terkin işlemlerinin TTK ve tebliğde belirtilen usul ve esaslara uygun olduğunu, nitekim münfesih durumda olduğu tespit edilen şirketlerin müdürlükte tescilli adreslerine ihtarnamelerin keşide edildiğini, fakat TTK gereği basiretli tacir olarak davranması gereken ilgiler tarafından yasal süresinde müdürlüğe herhangi bir bildirimde bulunulmaması üzerine re’sen terkin işlemi sürecinin işletildiğini, 6102 sayılı TTK’nın 31.maddesi gereği şirketlerin adres değişikliğinin de tescil edilmesi gerektiğini, münfesih durumda olan şirketlerin müdürlükte tescilli adreslerine gönderilen ihtarnamelerin adreste tanınmama/adresten taşınma nedeniyle tebliğ edilememiş olmasının tamamen ilgili şirketlerin basiretli bir tacir olarak davranmaması ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını (Yargıtay 11.HD 2020/1551 Esas-2020/3396 K.), müdürlüğün esasen işbu davada zorunlu yasal hasım olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini (Yargıtay 11. HD 2020/2299 E.-2020/4113 K.), geçici 7.maddenin uygulandığı dönemde derdest icra takibinin/davanın olup olmadığının müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Somut olayda davacı tarafça açılan işbu dava ile; davacıya ait …, … … Köyü, … Mevkii … pafta , … parselde 11 nolu dubleks mesken sayılı taşınmazın … Şirketi’nden satın alındığı, taşınmaz üzerinde söz konusu şirket lehine 25.09.1996 tarih 3761 yevmiye sayılı eski Türk Lirası ile 340.000 TL, yeni Türk Lirası ile 340 TL’lik ipotek tesis edildiği, satış bedelinin ödenmesine rağmen ipotek şerhinin feshedilmediği, söz konusu taşınmaz üzerindeki ipotek şerhinin kaldırılması adına hukuki yollara başvurması ve sonrasında ek tasfiye işlemlerinin yapılması amacıyla sınırlı olmak üzere … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesine yönelik işbu davanın açıldığı, davacı tarafça ipotek şerhinin kaldırılması yönünden dava açılmadan bu davanın açıldığı, ihyası talep edilen şirketin …’nden gönderilen sicil kaydında, adı geçen şirketin faaliyet durumunun tasfiye halinde olduğu ve tasfiye memurunun … olduğunun belirtildiği nazara alındığında, davacı tarafın adı geçen şirket aleyhine dava açmadan işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenerek, DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Müvekkilinin taşınmazını satmak istediğinde 1996 yılında tesis edilen ipotek şerhinin hala feshedilmediğini öğrendiğini, akabinde Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/136 E. sayılı dosyası vasıtası ile taşınmazı üzerindeki ipoteğin fekki için dava açtığını, mahkemece, öncelikle ihya davası açmak için müvekkiline süre verildiğini, kesin süre içerisinde ihya davası ikame edilmediğinden davanın reddine karar verildiğini, sonraki süreçte … Şirketin’ nin ihyasına karar verilmesi talebiyle huzurdaki davanın ikame edildiğini, ancak mahkemece eksik inceleme neticesinde hatalı bir değerlendirme yapılarak davayı açmakta hukuki yararları bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, TTK’nın geçici 7. maddesindeki düzenlemeye dayanarak yapılan başvurular sonucu verilen kararların yalnızca hukuki menfaati bulunan kişi veya kurumların işlemleri ile sınırlı olmak üzere verilmekte olduğunu ve işbu kararlara istinaden başkaca işlem yapılamadığını, dolayısıyla, herhangi bir dosyadan verilen ihya kararının başka bir hak/menfaat sahibinin işlem yapabilmesine imkan vermediğini, 27/04/2018 tarihinde vekil sıfatı ile farklı bir hak sahibinin taşınmazı üzerinde yine aynı dava dışı firma lehine bulunan ipotek şerhinin kaldırılabilmesi adına İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ihya davası ikame ettiklerini, 2018/519 E. sayılı bu anılan dosyada davanın kabulü ile şirketin ihyasına karar verildiğini, gerekli işlemlerin 2018 yılında tamamlanmış olup anılı dosyanın davacısına ait taşınmaz üzerindeki ipotek şerhinin kaldırıldığını, dava dışı … Şirketinin bugünki kayıtlarda tasfiye halinde görünmesinin nedeninin 2018 yılında yine birebir aynı hukuki şartlar çerçevesinde dava dışı anılı firma lehine üçüncü bir şahsa ait taşınmaz üzerindeki ipotek şerhinin kaldırılması adına yapmış oldukları bu başvurudan ileri geldiğini, ancak ihya kararı yalnızca İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/519 E. sayılı dosyasının davacısına ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki işlemleriyle sınırlı olarak verildiğinden ve şirketin eski yetkilisi …, yalnızca o davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki işlemlerinin yapılması hususunda mahkemece yetkilendirildiğinden huzurdaki dosyanın davacısı olan müvekkili …’a ait taşınmaz adına başlatacakları hukuki işlemler açışından şirketin tüzel kişiliği bulunmadığı gibi eski şirket yetkilisinin şirket adına hareket edebilme yetkisi de bulunmadığını, eş söyleyişle, bu kararın diğer ilgililer/hak sahipleri yönünden yasal hiçbir etkisi bulunmadığını, dolayısıyla, taraf sıfatına haiz olabilmesi adına … Şirketi’nin ihya edilmesi ve müvekkiline ait mesken üzerindeki ipoteğin kaldırılması işlemleri ile sınırlı olmak üzere eski şirket yetkilisine yetki verilmesi gerektiğini, mahkemenin bu hususları göz ardı edip, 2018 yılında dava dışı üçüncü bir şahıs lehine verilen ihya kararına ilişkin olarak yapılan işlemleri, şirket faaliyetine devam ediyor şeklinde yorumlayarak davanın reddine karar verdiğini, müvekkili adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılabilmesi için … Şti.’nin ihyasına karar verilmesinden başka hiçbir hukuki yol bulunmadığını, şirketin ihyasına ve ek tasfiye işlemlerini yapması için şirkete tasfiye memuru olarak …’in atanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TTK geçici 7.madde uyarınca terkin edilmiş şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davadışı şirketin sermaye şartını yerine getirmemesi nedeniyle re’sen TTK geçici 7.madde uyarınca terkin edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece dava hukuki yarar yokluğu gerekçesiyle reddedilmişse de, bu kabul doğru olmamıştır. Davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davadışı şirketin ipoteği bulunmakta olup, davacının, bedelini ödediği ipoteğin kaldırılması hususunda hukuki menfaati vardır.
Somut uyuşmazlıkta, ihyası istenen şirketin, davacının taşınmazı üzerinde ayni bir hak niteliğinde olan ipotek hakkı bulunmakta olup, buna göre TTK’nın geçici 7.maddesinin 15.fıkrası son cümlesi uyarınca, şirkete ait malvarlığı bulunduğundan, silinme tarihinden itibaren 10 yıllık sürede mahkemeye başvurularak şirketin ihyasının istenmesi mümkündür. Terkin tarihi ve dava tarihine göre, davanın süresi içinde açıldığı da anlaşılmıştır.
Yine, davadışı başka bir şahsın da aynı şirkete yönelik ihya davası açmış olduğu ve İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/519 E.-2018/1117 K. sayılı ilamı ile şirketin o davacının taşınmazı ile sınırlı işlem yapılmak üzere ihyasına karar verilmiş olduğu, bu nedenle …’nden gelen yazı cevabında bahse konu şirketin “Tasfiye Halinde” ibaresi ile tescilli durumda olduğunun ve eski yöneticisi …’in de tasfiye memuru olarak atanmış olduğunun bildirildiği görülmüşse de, sözkonusu ihya kararı sınırlı yetki içermekte olup, eldeki davada davacının taşınmazına dair işlem yapılmasını mümkün kılmayacağından, davanın da esasına girilip karara bağlanması gerektiği açıktır.
Bu hususlara ilaveten, dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesinde; davadışı şirkete ve yetkilisine yapılan ihtar metni bulunmakta ise de, bu ihtarların tebligat evraklarının bulunmaması nedeniyle, usule uygun olarak tebliğe çıkarılıp çıkarılmadığı ve dolayısıyla davalı tarafından yapılan re’sen terkin işleminin usule uygun olup olmadığı anlaşılamamış olup, mahkemece bu yöndeki belgelerin toplanmaması eksik inceleme olarak görülmüştür. Yargılama giderleri bakımından yapılacak değerlendirmede, re’sen terkin işleminde uyulması gereken usul ve esaslara uyulup uyulmadığının tespiti önem taşımakta olduğundan, mahkeme kararının eksik incelemeden dolayı kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/565 Esas – 2022/772 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 22/02/2023