Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2062 E. 2023/1823 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2062
KARAR NO : 2023/1823

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 08/09/2023
NUMARASI : 2023/502 Esas (Derdest)
TALEP : İhtiyati Tedbire İtiraz
TALEP TARİHİ : 17/07/2023
BAM KARAR TARİHİ : 23/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2023 ara karar tarihli ve 2023/502 Esas (derdest) sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili …’in, … San. ve Tic. A.Ş.’de 01.02.2013 – 24.03.2017 tarihlerin arasında CEO olarak görev aldığını, görevindeki başarısından dolayı … A.Ş. ve hissedarları lehine ortaya koyduğu pozitif ticari sonuçlar mukabili, işbu davaya konu 25.05.2015 tarihli Anonim Şirket Hisse Satış ve Devir Sözleşmesinin davacı ile davalı arasında imzalandığını, müvekkili ile davalı arasında bu sözleşmenin kurulduğu andan itibaren müvekkili lehine muacceliyet şartı oluşmuşsa da davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, müvekkilinin ihtarnameler ve arabuluculuk görüşmeleri ile iyi niyetli, yapıcı ve hukuka uygun bir şekilde alacağını tahsil etmeyi istediğini, fakat bu çabaların sonuçsuz kaldığını, anonim ortaklık paylarının devrinde resmi yazılı şekil aranmadığını, söz konusu alacağın temliki hükümlerinin uygulanması anonim ortaklık paylarının bedelinin tamamının ödenmiş olduğu durumlarda yeterli görüldüğünü, davalı …’ya ait paylarının tamamen ödendiğini, bu nedenle alacağın temliki hükümlerinin uygulanması ve yapılan adi yazılı Anonim Şirket Hisse Satış ve Devir Sözleşmesi’nin bu sebeplerle de geçerli bulunduğunu, sözleşmenin içeriği ve konusundan da anlaşılacağı üzere davalı …’ya ait 610.643 adet payın 20.000 adedinin satış ve devrinin söz konusu olduğunu, sözleşmenin kurulduğu andan itibaren muaccel olduğunu, davalı …’nun temerrüde düştüğünü, tüm bu sebeplerle davalı …’ya ait … San. Ve Tic. A.Ş.’deki 610.643 adet hissenin 20.000 adedinin davacı müvekkil … adına pay defterine kayıt ve tesciline, eğer bu mümkün değilse hisselerin güncel değerinin ticari temerrüt faizi ile birlikte nakit para olarak ödenmesine karar verilmesini dava etmiş, ihtiyati tedbir talebinde ise davalı …’ya ait 610,643 adet hissenin 20.000 adedinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından hisseler üzerine ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Aleyhine İhtiyati tedbir istenilen (davalı) vekili ihtiyati tedbir talebine ilişkin dilekçesinde özetle ; , davacının iş akti 24.03.2017 tarihinde sona erdiğini, davacının; iş aktinin sona ermesi nedeniyle sözleşme konusu hisselerin sözleşme hükmü gereğince müvekkili ya da göstereceği kişilere devretme kabul ve taahhüdü gereğince, 24.03.2017 tarihi itibariyle sözleşme konusu hisselerin davacı tarafından müvekkili ya da göstereceği kişilere devredilmesi gerektiğini, davacının iş bu sözleşmeye dayanarak iş aktinin feshi üzerinden 5 yıldan fazla süre geçmesine rağmen dava konusu hisselerin kendi adına tescili talebinin kötü niyetli ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, bununla ilgili İstinaf kararının olduğunu, davacı tarafından gönderilen İstanbul 9. Noterliği’nin 24657 yevmiye nolu ihtarına taraflarınca 21.12.2022 tarihinde verilen cevapta, davacının yargılanmakta olduğu ceza dosyalarına atıfla tıpkı emsal kararda olduğu gibi sözleşmenin aynen ifasının istenemeyeceğinin bildirildiğini, davacı taraf haksız ve mesnetsiz olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı hakkında Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/709 Esas sayılı dosyası ve Manisa 10. Asliye Ceza Mahkemesi 2022/163 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açılmış iş bu sözleşmesinin sona erdiğini, davacının dava konusu talepleri hukukun genel ilkeleri ,TBK 125, 227, 229 ve 236. Maddeleri ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı olarak müvekkilini ifaya zorlama niteliğinde olduğunu, davacının sözleşmeye yasaya ve içtihatlara açıkça aykırı talepleri yönünden davanın reddi gerektiğini, davada ihtiyati tedbir şartları arasında görülen davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık ispat şartının oluşması da mümkün olmadığını, davacının haksız ve mesnetsiz davasına ilişkin şartları oluşmayan tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN İHTİYATİ TEDBİR KARARI:
19/07/2023 tarihli ara kararı gereğince; “…Taraf vekillerinin dilekçelerine, dava dilekçesine ekli belgelere ve oluşan vicdani kanıya göre; davacı vekilinin davalı …’ya ait diğer davalı şirket nezdinde ki 610.643 adet hissenin 20.000 adedinin müvekkili adına pay defterine kayıt ve tescili için bu davayı açtığı, dava dilekçesine Anonim Şirket Hisse Satış ve Devir Sözleşmelerini eklediği, dava konusu hisselerinin 3. Kişilere devredilmesi halinde davacı açısından HMK.nun 389 ve devamı maddesi anlamında telafisi güç veya imkansız zararların oluşabileceği, iyi niyetle hisseleri devralan kişi bakımından mağduriyete yol açılabileceği, yaklaşık ispat şartının bu aşamada sağlandığı ve bu itibarla ihtiyati tedbirin şatlarının oluştuğu… Gerekçesiyle…” … davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığı kabulü ile; dava konusu davalı …’ya ait … Sanayi ve Ticaret A.Ş deki 20.000 (yirmibin adet) hissenin 3. Kişilere devir ve temkinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı uygulanmasına, teminatın miktarı ileride payların gerçek değeri belirlendikten sonra arttırılmak üzere şimdilik 50.000 TL Nakdi Teminat yatırılması halinde kararın uygulanmak üzere Manisa Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve davalı şirkete ayrı ayrı gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Aleyhine ihtiyati tedbir istenilen (davalı) ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı ile cüzzi bir miktar teminat karşılığında tedbir talebinin kabul edildiğini, oysa ki mahkemeye 18.07.2023 tarihinde sunmuş oldukları dilekçede de ayrıntılı olarak belirttikleri üzere iş akti feshedilen, hakkında ceza davaları olan davacının 25.05.2015 tarihli sözleşmeye dayanarak hisselerin kendisine devri talebinin, TBK 125, 227, 229 ve 236. maddeleri ve diğer mevzuat hükümlerine, içtihatlara, hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu, 100.000-TL harca esas değer ile açılan davada mahkemece 50.000-TL teminat karşılığında tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, mahkemece davacının kanuna aykırı talebini hangi koşula, hangi yasa maddesine istinaden davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık ispat ettiğinin kabul edildiğinin ara kararda belirtilmediğini, mahkemenin tedbir kararını verirken davacının haklarını korumak zorunda olduğu kadar davalının da haklarını da korumak zorunda olduğunu, 50.000-TL teminatla verilen tedbir kararı neticesinde müvekkilinin uğradığı zararlardan kimin sorumlu olacağını, huzurdaki davanını reddedileceğinin aşikar olduğunu, davacının açıkça yasaya aykırı taleplerine istinaden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edebilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, tedbirin şartlarının oluşmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine ilişkin 19.07.2023 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ ÜZERİNE VERİLEN EK KARAR:
Mahkemece; “…Yapılan yargılamaya, itiraz dilekçesine, dosya kapsamına ve oluşan vicdani kanıya göre; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 25/05/2015 tarihinde düzenlenen anonim şirket hisse satış ve devir sözleşmesi nedeniyle davalıya ait … Sanayi ve Ticaret AŞ’deki 610.643 adet hissenin 20.000 adedinin davacı adına pay defterine kayıt ve tescili ve bu mümkün değil ise hisselerinin bedeline karşılık gelen paranın ödenmesi istemli olarak dava açıldığı, Mahkememizin 19/07/2023 tarihli ara kararı ile teminat karşılığında dava konusu hisselerin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, süresi içerisinde tedbire itiraz edildiği, dava dilekçesine ek olarak sunulan davaya konu sözleşmenin yaklaşık ispat şartını sağladığı, davalı vekilinin itirazlarının davanın esasına yönelik olup yargılama sonucunda değerlendirilmesinin gerektiği, dava konusu hisselerin üçüncü kişilere devri halinde telafisi güç veya imkansız zararların oluşabileceği, HMK’nun 389 ve devamı maddelerindeki şartların oluştuğu, bu itibarla itirazın sübut bulmadığı…” gerekçesiyle “… itirazın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, aleyhine ihtiyati tedbir istenilen- ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hisselerin devrine ilişkin sözleşme 25.05.2015 tarihinde imzalandığını, davacının iş akti 24.03.2017 tarihinde sona erdiğini, bu şartlarda hisse devir sözleşmesi yapılması nedeni olarak gösterilen “iş sözleşmesinin devamı şart ve saiki” oluşmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile iş bu sözleşme kapsamında davacıya dava konusu hisseler devredilmiş olsaydı bile davacının; iş aktinin sona ermesi nedeniyle sözleşme konusu hisseleri sözleşme hükmü gereğince müvekkilinin ya da göstereceği kişilere devretme kabul ve taahhüdü gereğince, 24.03.2017 tarihi itibariyle sözleşme konusu hisselerin davacı tarafından müvekkilinin ya da göstereceği kişilere devredilmesinin gerektiğini, davacının iş bu sözleşmeye dayanarak iş aktinin feshi üzerinden 5 yıldan fazla süre geçmesine rağmen dava konusu hisselerin kendi adına tescili talebi kötü niyetli ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmeye aykırı talep nedeniyle tedbir kararının verilemeyeceğini, davacı tarafından gönderilen İstanbul 9. Noterliği’nin 24657 yevmiye nolu ihtarına davalı tarafça 21.12.2022 tarihinde verilen cevapta, davacının yargılanmakta olduğu ceza dosyalarına atıfla tıpkı emsal kararda olduğu gibi sözleşmenin aynen ifasının istenemeyeceği bildirildiği halde davacı tarafın haksız ve mesnetsiz olarak davayı ikame ettiğini, davacının, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık ispat şartının oluşmasının da mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulü ile 19.07.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati tedbire itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece itirazın reddine karar verilmiş; hüküm ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389/2. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; eldeki davanın anonim şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklı pay defterine kayıt ve tescil olmazsa alacak istemine ilişkindir.
İhtiyati tedbir talebine konu hisselerin, davanın tarafların 25/05/2015 tarihli adi yazılı sözleşme ile devrini kararlaştırdıkları hisseler olduğu, davaya konu hisselerin uyuşmazlık konusu olup, ihtiyati tedbir kararının da ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, davacının yaklaşık ispata elverişli delilleri dosyaya sunmuş olduğu, davalı yanın sözleşmedeki imzayı inkar etmediği anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu hissele bedellerinin tespiti halinde ilk derece mahkemesince teminat miktarının artırılması her zaman mümkün olduğundan, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığından, aleyhine ihtiyati tedbir verilen davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekilinin Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2023 ara karar tarihli ve 2023/502 Esas (derdest) sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a) İhtiyati tedbire itiraz edenden(davalıdan) alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b) İhtiyati tedbire itiraz eden (davalı) tarafından yatırılan 738,00-TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c) İhtiyati tedbire itiraz eden (davalı) tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin esas hakkında verilecek karar ile birlikte değerlendirilmesine,
3-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa resen iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 23/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.