Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2 E. 2023/34 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2
KARAR NO : 2023/34

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2022 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/189 D.İş Esas – 2022/189 D.İş Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2022 ek karar tarihli 2022/189 D.İş Esas ve 2022/189 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; borçlu …. Şti. tarafından keşide edilen keşide yeri Eskişehir olan 31/05/2021 tarihli 0010974 Seri Nolu 125.000,00 TL bedelli çekin ciro yoluyla müvekkili şirket uhdesine geçtiğini, çekler süresinde bankaya ibraz edilmiş olmasına rağmen bedelleri ödenmeyerek karşılıksız kaldığını, borçlular hakkında yasal takibe başlayacaklarından ve icra takibinden haberdar olmaları halinde mallarını kaçırmalarından endişe ettiklerini belirterek muaccel alacaklarını teminen borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama masraflarıyla vekalet ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; “….. ihtiyati haciz isteyenin talebi kanuna uygun görülmüş olup, borcun vadesinin geçtiği ve rehinle temin edilemediği anlaşıldığından, İ.İ.K.’nun 257.maddesi uyarınca yukarıda ismi yazılı borçlunun yukarıdaki adreste ve alacaklı tarafça gösterilen adreslerindeki menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının (125.000,00.-TL) borca yeter miktarının yasal sınırlamalar göz önünde tutularak ihtiyaten haczine, Karşı tarafın ve 3.şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak takdir olunan %15 (18.750‬,00.-TL) nakit veya müddetsiz bir banka teminat mektubunun ibrazında kararın yerine getirilmesi için bir örneğinin icra md.lüğüne tevdiine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına karşı taraf … Şirketi vekili tarafından itiraz ediliş ve itiraz mahkemece duruşmalı olarak incelenmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 04/10/2022 TARİHLİ EK KARARI :
Mahkemece; “….İhtiyati hacze itiraz eden borçlu …. Şti.vekilinin itiraz nedenleri yasal itiraz nedenleri arasında sayılmadığından REDDİNE…..” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Karşı taraf … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 19.01.2021 tarihinde protokol imzalandığını ve bu protokole göre taraflar arası tüm cari hesapların ortaya döküldüğünü, karşılıklı olarak yeniden borç ve alacakların revize edildiğini, işbu protokole göre müvekkili şirketin, 2023 yılının 12. ayına kadar her ay 1.300.000,00 TL, son ödeme olan 2023 Aralık ödemesi ise 1.416.884,00 TL olmak üzere davalı tarafa çekler verildiğini, dava konusu 31.05.2022 düzenlenme tarihli 125.000 TL’lik çekin de bu çekler arasında olduğunu, söz konusu ödemeler karşılığında davalı tarafın, müvekkili şirkete 2023 Aralık ayına kadar 26.640.000,00 TL karşılığı ürün vermeyi taahhüt ettiğini ve bu hususun belirtilen protokolce karşılıklı olarak imza altına alındığını, fakat tüm dünyayı etkisi altına alan covid-19 pandemisi ve ardından gelen uluslararası üretim azlığı, lojistik krizler ve diğer pek çok mücbir sebeplerden ötürü tüm üretim mallarının maliyetleri ve fiyatlarının yükseldiğini, bu nedenle davalı tarafın kararlaştırılan ürünleri müvekkili şirkete vermeye yanaşmadığını, ilgili teslimatların yapılmadığını ve dolayısıyla Ekim 2022 ve Aralık 2024 ödemeleri için verilen çeklerin müvekkili şirkete teslim edildiğini ancak dava konusu çekin iadesinin yapılmadığını, haksız şekilde iadesi yapılmayan çekin iadeleri için pek çok defa sözlü olarak ihtarda bulunduğunu, en sonunda Bornova 2.Noterliği 19.08.2022 tarih ve 17770 yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini fakat sonucunda çekin yine de iade edilmediğini, ardından karşı tarafın, bunca yıllık aradaki ticaret ilişkisine ve güven ortamına rağmen söz konusu çekte müvekkili şirkete ait ciro olmamasına rağmen kendisini müvekkili şirketmiş gibi sahte olarak ciro ettiğini ve İzmir 27. İcra Müdürlüğü 2022/10882 E. sayılı dosyası ile müvekkili şirketin tüm malvarlıklarına ihtiyati haciz koyduğunu, buna ilişkin her türlü hukuki ve cezai şikayet haklarını saklı tuttuklarını, yerel mahkemenin yargılama aşamasında eksik ve hatalı karar vererek 04.10.2022 tarihli kararında ihtiyati tedbir itirazlarını yerinde görmediğini ve reddettiğini, verilen bu kararın gerçekliğe ve hakkaniyete uymadığnı, müvekkili şirketin, karşılığında herhangi bir hizmet-ürün almadığı bedelsiz bir çek için tüm malvarlığına ihtiyati şekilde haciz konulmuş durumda olduğunu, şirketin büyük zarara uğradığını ve uğramaya devam ettiğini, ticari hayatta büyük bir itibar kaybıyla karşı karşıya olduğunu, yerel mahkemenin ihtiyati hacze ilişkin kanunda öngörülen şartlara uygun davranmadığını, mevcut olay yeterli şekilde araştırılmadan, ortada bir alacak-borç ilişkisinin varlığı aranmadan yerel mahkemece müvekkili şirket aleyhine karar verildiğini, çekin bedelsiz kaldığını, davalı tarafın almış olduğu çekin karşılığından üzerine düşen ifayı yerine getirmediğini ve sebepsiz zenginleştiğini, konu ile ilgili TBK m.125 maddesine göre müvekkili şirketin, kendi ediminin ifası için davalıya teslim ettiği çeki kanunun açık lafzına göre geri isteyebileceğinin kabul edilmesi gerektiğini, Yargıtay’ın birçok kararında da karşı edimin hiç veya gereği gibi ifa edilmemiş olmasının, senedi bedelsiz kılacağına dair kararlarının mevcut olduğunu, müvekkili şirketin karşılıksız çek nedir bilmeyen, ödemeleri düzenli ve ülke ekonomisine katkısı ölçülemeyecek kadar büyük bir firma olduğunu, ekonomik anlamda yaşanılan şu zorlu dönemlerde dahi hiç durmaksızın ticari faliyetlerine devam eden istihdam ve üretimini azaltmadığı gibi arttıran, devletin en çok ihtiyaç duyduğu vergi ödemelerini aksatmadan yerine getiren bir şirket olduğunu, yıllardan beri süregelen ticari ilişkide de davalı şirketin, müvekkili tarafından hiç bir zaman mağdur edilmediğini, karşılıksız çıkan veya sorun yaşanılan müşteri çekleri ve senetlerinin dahi müvekkili tarafından davalıya hemen ödendiğini belirterek yapılacak yargılama sonucu yerel mahkemenin kararının kaldırılması ve müvekkili şirket malvarlıkları aleyhine konan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; çeke dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; 24/08/2022 tarih ve 2022/189 D.İş. Sayılı karar ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karşı taraf … Şirketi vekilinin 29/08/2022 tarihli itirazı üzerine, mahkemenin 04/10/2022 tarihli ek kararı ile itirazın reddine karar verilmiş, hüküm karşı taraf …. Şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz isteyenin talebinin kambiyo senedine dayandığı, karşı taraf vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar yargılamayı gerektirir nitelikte olup, dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ayrıca, karşı taraf borçlunun ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin İİK.’nun 265-(1) maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında bulunmadığı, ancak açılacak bir menfi tespit davasında ileri sürülebileceği anlaşılmakla; ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, karşı taraf – borçlu … Şirketi vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/10/2022 tarihli 2022/189 D.İş Esas ve 2022/189 D.İş Karar sayılı ek kararına karşı itiraz eden karşı taraf … Şirketi vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70 TL ‘ nin mahsubu ile bakiye kalan 99,20 TL istinaf karar harcının karşı taraf -borçlu … Şirketi’ nden alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.nun 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine ,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/01/2023