Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1983
KARAR NO : 2023/1742
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018 (Dava) – 19/04/2023 (Karar)
NUMARASI : 2021/154 Esas – 2023/20 Karar
DAVA : Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 08/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2023 tarih ve 2021/154 Esas – 2023/20 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette bir süre çalıştığını, tasarımını yaptığı ürünün davalı tarafından 2012/07273 nolu tescil ile davalı … adına kaydedildiğini, bu şirketin de başvurudan doğan haklarını … adlı diğer davalı şirkete devrettiğini, anılan tasarımın müvekkili tarafından yapılması nedeniyle, müvekkilinin bedel hakkı bulunduğunu ileri sürerek, davalıların tasarlanmış ürün satışından elde ettikleri kazancın tespiti mümkün olmaması nedeniyle belirsiz alacak davası açtıklarını, fazla hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL tasarımcı bedelinin ticari faiziyle, her iki davalıdan müştereken ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her iki müvekkili hakkında ileri sürülen iddiaların yersiz olduğunu, çünkü, davacı kişinin tasarımcı olarak çalıştığı şirkete yükümlü olduğu görevi ifa ettiğini, nitekim, tasarım sicilinde tasarımcı olarak gösterildiğini, yasal zorunluluk nedeniyle tasarımcının sicilde kayıtlı bulunduğunu, ancak görev nedeniyle yapılmış bir tasarımdan dolayı bedel talep edilemeyeceğini, davacının inşaat mühendisi olarak işe girdiğini, başlangıçta net 4.033 TL olan maaşının, ayrıldığında brüt 27.007 TL’ye ulaştığını, görevine mütenasip haklardan yararlandığını, davacının zaten tasarım işi yaptığını, söz konusu tasarımın kullanılmadığını, üretim ve satışa dökülmediğini, dolayısıyla kazanç da elde edilmediğini, davanın kötü niyetle açıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 25/01/2018 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Fazla hakları saklı 1.000 TL tasarımcı bedel hakkının dava tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte, davalı …’da alınarak, davacıya ödenmesine, Davalı … … AŞ’ye karşı açılan davanın husumet yokluğundan reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Kararın, taraf vekileri tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır
DAİREMİZİN 27/10/2021 TARİHLİ KALDIRMA KARARI:
Dairemizce; “…SMK m. 73/ f.1 hükmü, “aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça çalışanların bir işletmede yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdikleri ya da büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptıkları tasarımların hak sahibi, işverenleridir.” şeklindedir. SMK 73/2 hükmü ise, “Çalışanların bulunduğu işyerindeki genel faaliyet konusu bilgi ve araçlardan faydalanmak suretiyle birinci fıkra kapsamı dışında yaptığı tasarımların hak sahibi, talep edilmesi hâlinde işverenleridir.” şeklinde olup, ilk fıkra sözleşmeden kaynaklanan gereklilik nedeniyle çalışanın tasarım meydana getirdiği halleri; ikinci fıkra ise çalışanın sözleşmeden kaynaklanan bir gereklilik olmamasına rağmen işyerindeki bilgi ve donanımdan faydalanarak tasarım meydana getirdiği halleri kapsar. Yani ikinci fıkra uyarınca çalışan tasarım yapma faaliyeti ile yükümlü değildir. Aynı yasanın 74. maddesi uyarınca çalışanın işletmede tasarım yapma yükümlülüğü olmamasına rağmen meydana getirdiği bir tasarım üzerindeki hak sahipliği ancak talep etmesi halinde işverene ait olacak ve çalışan belirli bir bedel talep edebilecektir. Davacının davalı yanında mühendis olarak işe alındığı ve çalıştığı uyuşmazlık dışıdır. Davalı her ne kadar davacının tasarımcı olarak işe alındığını savunsa da bu hususu ispat edememiştir. Bu sebeple davacının bedel isteme hakkı vardır. Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporuna göre, tasarımların tuğla tasarımı olduğu, davalı şirketin internet sitesi, kataloğu ve şubesine gidilerek yerinde yapılan incelemede, belgedeki tasarımların sadece perspektif görünüşlerinin belgede yer aldığı, tuğla bloklar ile ilgili herhangi bir belirleyici ölçülendirme bulunmadığı, tasarım belgesindeki tuğla elemanlarının kesin olarak tanımlanmasının mümkün bulunmadığı, bu sebeple sadece şekil bakımından benzerlik ile ilgili yorum yapılması yoluna gidilerek yapılan incelemede, tespit tarihi itibariyle satışta bulunan ürünler birebir aynı olmamakla birlikte tasarım belgesindeki ürünlere benzer ürünlerden oluştuğu kanaatine varıldığı, 2013-2017 yıllarına ait satış kayıtları incelendiğinde çeşitli boyutlarda … eleman satışlarının yapıldığının görüldüğü ancak satış kayıtlarında sadece eleman boyutları belirtildiğinden satışı yapılan elemanların kaçının tasarım tescil belgesindeki hangi tip elemana karşı geldiğinin belirlenemediği ancak yerinde yapılan tespitte daha önce de açıklandığı üzere tasarım tescil belgesinde yer alan elemanlar ile satıştaki elemanların benzer olmakla birlikte çeşitli farklılıklar içerdiğinin görüldüğü, yapılan teknik incelemeye göre dava konusu kullanılan tasarımların … paletli, … defolu ve … tasarımları olduğu, sonuç olarak 3 adet tasarımın kullanıldığı, davacının son aldığı maaşın 27.007 TL olduğu bu durumda 3 adet tasarıma yönelik talep edilecek miktarın 81.021 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı, tasarımların işletme için öneminin ve tasarımın 56 adet olmasına karşın 6 adet esas alınmasının yanlış olduğunu, davalı ise söz konusu tasarımların kullanılmadığını, dolayısıyla herhangi bir gelir elde etmediklerini, kullandıkları tasarımların yurtiçi ve yurtdışındaki muhtelif şirketlere yaptırılan tasarımlar olduğunu, bu tasarımlara göre üretilen kalıpların kullanılıp kullanılmadığını tespit etmediklerini, ayrıca belirlenen ücretin neye göre belirlendiğinin anlaşılamadığını belirterek rapora itiraz etmişlerdir. Mahkemece raporun rayiç bedele ilişkin kısmına itibar edilmemiş, tasarım belgesindeki 56 çeşit tasarımın birbirinin versiyonu mahiyetinde küçük detaylarla birbirinden ayrılan tasarımlar olduğu, satışta bulunan ürünlerle birebir çakışmasa bile, 6 ayrı tipte oldukları belirtildiğinden 6 esas tasarım için makul bedelin hakkın doğduğu tarih itibariyle geçerli olan maaş esas alınarak toplam 40.387,80 TL olduğu sonucuna varılmış ise de, yapılan araştırma bu sonuca varmaya ve hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, bilirkişi kurulu raporuna karşı davacının tasarımların işletme için öneminin değerlendirilmediğine, davalının ise davacıya ait tasarımların kullanılmayıp başkaca firmalardan bedeli ödenerek alınan tasarımların kullanıldığına dair itirazları bulunduğundan, mahkemece, taraf vekillerinin rapora yönelik tüm itirazlarını karşılayacak ve denetime olanak sağlayacak şekilde bilirkişi kurulundan ek rapor alarak, davalının kullandığı tasarımların davacının tasarımı olup olmadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptandıktan sonra eğer davacı tasarımları kullanılıyor ise bu tasarımların işletme için önemi, işletmenin tasarımların gerçekleşmesindeki payı ( davacıya sunulan olanaklar vs.), ayrıca uygun düştüğü ölçüde hizmet buluşlarında çalışanın talep edebileceği makul bedelin belirlenebilmesi için çıkarılmış olan “Çalışan Buluşlarına, Yükseköğretim Kurumlarında Gerçekleştirilen Buluşlara ve Kamu Destekli Projelerde Ortaya Çıkan Buluşlara Dair Yönetmelik”teki birtakım esaslar kıyasen uygulanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf vekillerinin itirazlarını karşılayacak ek rapor alınmadan ve itirazlar denetime elverişli şekilde karşılanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 19/04/2023 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davalı … MADENCİLİK VE YAPI ELEMANLARI SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ adına 2012/07273 numaralı tescilli tasarımı dolayısıyla tasarımcının davacıya olduğu, davacının bu tasarım dolayısıyla 40.387,80 TL tasarımcı hakkı bedeli talep edebileceği…” gerekçesiyle 1-Davanın … San ve Tic AŞ. Yönünden kabulü ile,
1000 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … San ve Tic AŞ. ‘den alınarak davacıya verilmesine,
2-Davanın davalı … San ve Dış Tic AŞ. Yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT.’ne göre hesap ve takdir edilen 1.000 TL vekalet ücretinin davalı … San ve Tic AŞ.’den alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece hesaplamanın 6 tasarım üzeriden yapılmasının hatalı olduğunu, hesaplamanın 56 tasarım üzerinden yapılması gerektiğini, yerel mahkemece, sonradan çıkan yönetmeliğin somut olaya uygulamamasının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle kaydıyla, bedel hakkının hesabında tasarım tescil edildiği 21/11/2012 tarihinde davacının ücreti esas alınacak ise, o takdirde davacının o tarihteki gerçek ücretinin ne olduğunun tam olarak tespit edilmesi gerektiğini, davacının brüt 6.731,30 TL ücretle değil net 10.000 TL ücretle çalıştığını, bu ücretin bir kısmının 4.099,73 TL’sinin resmi olarak SGK kayıtlarında gösterildiğini, kalan kısmının ise şirket ortağı … adlı kişi tarafından davacının banka hesabına yatırıldığını, davacının yaptığı tasarımlarının sayısının 6 olarak kabul edilmesi halinde davacının tasarımının tescil edildiği 21/11/2012 tarihindeki brüt ücretinin de 14.440,64 TL olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının tasarım tescil belgesinde tasarımcı olarak yer olmasının mevzuat hükümleri sebebi ile şekli bir hususun getirilmesinden ibaret olduğunu, davacının tasarıma dayalı herhangi bir talep hakkının söz konusu olmadığını, davacının tasarımında yer aldığı 2012+-07372 tescil numaralı endüstriyel tasarım, üretim ve satış faaliyetlerinde kullanılmamış olup, müvekkili şirketin endüstriyel tasarımlar nedeniyle herhangi bir ticari gelir elde etmediğini, bilirkişi raporunda kişisel ifadelere yer verildiğini, kişisel yorum yöntemi ile rapor düzenlenmesine itiraz ettiklerini, bilirkişinin tespitlerini belirtirken bilimsel method ve argümanlara dayanması gerekirken sırf görünüş itibariyle benzerlik olduğundan bahisle tasarım ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığını, davacının anılı tuğlaları tasarladığı zaman diliminin işe girdiği zaman dilimi olduğunu, yerel mahkemece tasarım bedeli hesaplanırken hakkın doğduğu tarih itibariyle geçerli olan maaşın baz alındığı belirlenmiş ise de tazminat miktarının neye veya hangi ölçütlere göre davacının 21/11/2012 tarihindeki maaşı üzerinden hesaplandığı hususlarını anlamadıklarını, istinaf kararının ihtiyacını giderir bilirkişi raporu tesisine gidilmediğini, yerel mahkemece kararı müvekkilinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6 ve Anayasa Madde 36 kapsamında güvencelenen adli yargılanma ve bu kapsamda etkin ve etkili hak arama hakkının açıkça ihlali niteliğinde olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çalışan tarafından meydana getirilen tasarımcı bedel hakkına ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Dairemizin kaldırma kararında sonra alınan bilirkişi ek raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/154 Esas – 2023/20 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden taraflarca peşin yatırıldığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/11/2023