Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/191 E. 2023/305 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/191
KARAR NO : 2023/305

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2022 (Dava) – (19/06/2022 Ara Karar)
NUMARASI : 2022/503 (Derdest dosya)
DAVA : Muvazaa İddiasına Dayalı Alacak
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/503 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı/ihtiyati haciz isteyen vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; duruşma günü beklenmeksizin ve davalılara tebligat yapılmadan, güncel haciz tutanağı ile yapılan tespitler ile sabit olduğu üzere alacaklılardan mal kaçırma kastı içerisinde olduğu hususları bir arada göz önüne alınarak, davaya konu edilen alacaklarının tahsilini teminen teminatsız olarak, davalı … Şirketi ve …’in menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, mahkeme teminat hususunda aksi kanatte ise, teminat oranının ölçülülükilkesine uygun olarak belirlenmesi, tazminat alacaklarının tamamına dair talepleri dikkate alınarak teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…İncelenen davacı vekilinin 03/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararı verilmesi yönündeki talebinin, tüm deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesine…” gerekçesiyle davacı vekilinin 03/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararı verilmesi yönündeki talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının haksız olduğunu, tüm deliller toplandıktan sonra ihtiyati haciz talebinin değerlendirilmesi gerekçesinin ihtiyati haczin ruhuna ve amacına aykırı olduğunu, dava konusu olayda muvazaalı bir durumun mevcut olduğunu, yaklaşık ispat koşulunun da sağlandığı olayda delillerin toplanmasının beklenilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, borçlu/davalıların alacaklılardan mal kaçırma saikiyle hareket ettiklerini, namı müstear aracılığı ile ticari faaliyet esnasındaki işlerinin semerelerini aşka bir kişiye ya da şirkete yaptırılmasını sağladıklarını, davalılar arasında organik ilişkiler mevcut olduğunu, dava konusu olayda icra takibinin 05/09/2018 tarihinde başlatıldığını, borçlu …’in annesi … adına … Şirket’nin 28/07/2020 tarihinde yani borcun doğumundan sonra kurulduğunu, … Şirket’nin, borçlu …’in annesi tarafından tek hissedarlı olarak borcun doğumundan sonra borçlu ile birebir aynı faaliyet alanında kurulan şirket olduğunu, dolayısıyla davalı borçlunun, davalıların mali durumlarını gayet iyi bildiğinin anlaşıldığını, borçlunun annesi tarafından kurulan davalı … Şirketi’nin ticaret sicilde kayıtlı olan adresinde haciz işlemlerinin yapıldığını, bina görevlisi ve binadaki komşuları tarafından 3 numaralı dairede bahse konu şirketin faaliyet gösterdiğinin beyan edildiğini, ayrıca bu adreste borçlu …’e ait kargonun bulunduğunu, bu durumun haciz zaptına yazıldığını, tüm bu hususların borçluların ve davalıların alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile hareket ettiklerini gösterdiğini, borçlu şirketin yetkilisinin aynı zamanda şahsi borçlu olan …’in davalı … A.Ş’nin görünürde yetkilisi olan …’in oğlu olduğunu, borçlular ile 3. Kişi şirket yetkilisi arasında birinci dereceden akrabalık bağı gereği de aralarında organik bağ bulunduğunu, davalı …’in aynı zamanda 2007-2015 yılları arasında borçlu şirkette de ortaklığının bulunduğunu, borcun doğumundan sonra borçlu şirket ile faaliyet konusu aynı olan … Şirketi’nin görünürde … adına kurulduğunu, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla borçlunun annesi adına kurulu … üzerinden faaliyetlerini sürdürdüğünü, muvazaalı işlemin tarafı olmayan ve alacaklı 3. Kişi konumundaki müvekkili şirketin muvazaayı kanıtlaması için yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış olmasının yeterli olduğunu, davalıların aile bireyleri adına paravan şirketler kurmaları ve bu paravan şirketler aracılığı ile ticari faaliyetlerine devam etmelerinin, muvazaalı işlem yaptıkları hususunda geçerli bir karine teşkil ettiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, davalılar arasındaki organik bağ nedeniyle tüzel kişilik perdesinin kaldırılması suretiyle ödenmeyen genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsiline ilişkin davada, ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, ara karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K).
Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı veya yöneticilerinin kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak niteliktedir. Ayrıca tüzel kişilik perdesinin aralanması istisnai bir kurum olup, salt organik bağ içinde olunması yeterli değildir. Başka bir ifadeyle ticari merkez ve faaliyet alanının aynı olması, şirket ortaklarının aynı veya yakın akraba ve/veya eş olmasının ötesinde tüzel kişilikler arasında iktisadi bütünlüğün ispatı şarttır. Tabi ki ihtiyati haciz bakımından yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle İİK 258. maddesindeki yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu nedenle şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2022 tarihli ve 2022/503 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının ihtiyati haciz talep eden/davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-İhtiyati haciz talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2023