Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/18 E. 2023/62 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/18
KARAR NO : 2023/62

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/08/2015 (Dava) – 29/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/68 Esas – 2019/737 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 18/01/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 18/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2019 tarihli 2017/68 Esas ve 2019/737 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.08.2014 tarihinde müvekkili …sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile Aliağa istikametine seyir halinde iken … Fabrikası civarına geldiğinde, fabrikanın çaprazında yolun karşısında bulunan davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekicinin yoluna kontrolsüz şekilde çıkması neticesinde motosiklet sürücüsü müvekkilinin kontrolsüz şekilde çıkan çekiciye çarpmamak için zorunlu olarak park halinde bulunan … plakalı çekiciye çarpması neticesinde müvekkilinin yaralanmasıyla neticelenen trafik kazası meydana geldiğini, Aliağa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/1034 Esas sayılı dosyası ile davalı … hakkında taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmalarına karar verildiğini, kazada davalının birinci derecede asli kusurlu olduğunu, ceza davası aşamasında …’in birinci derecede asli kusurlu olduğu tespitinin yapıldığını, müvekkilinin tedavi giderlerinin, meydana gelen kazanın etkisini hissetmesinin, hastanede kaldığı dönemde ve sonrasında hastaneye gidiş gelişler, yol ve konaklama harcamalarının, ekonomik geleceğinin sarsılması sonucu oluşan kayıplarının, kazadan sonra çalışamadığı dönemlerin ve kaza neticesinde vücudunda meydana gelen hasarlar nedeni ile maddi kazancındaki azalmanın (eskiden çalıştığı işte hali hazırda çalışamaması, gündelik işlerde sıkıntı yaşaması) ve sair tüm maddi zararlarının tazminin talep edildiğini, kaza sonrasında müvekkilinin tüm yaşam düzeninin bozulduğunu, birçok ameliyat geçirdiğini, ellerinde meydana gelen kırıkların ellerini halihazırda kullanırken etkilediğini, maddi bakımdan yıpranan müvekkilinin psikolojik olarak da büyük bir çöküntü içerisine girdiğini, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde … Sigorta AŞ.’ye poliçe ile kayıtlı olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından sürücünün kusurları oranında sorumluluklarının da değerlendirilmesini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ve belirsiz alacak kalemleri yönünden alacağın belirli hale gelmesi anında, talebi belirli hale getirme hakları baki kalmak kaydı ile mağdur …lehine, araç sahibi ve sürücü yönünden olay tarihinden itibaren ve sigorta şirketi yönünden sigorta limitini aşmamak üzere kusur oranı dahilinde temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte belirlenecek maddi tazminat tutarının şimdilik 1,000,00-TL’lik kısmının tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, trafik kazasında bedensel zarara uğrayan mağdur …lehine, olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte 100,000,00-TL’lik manevi tazminatın araç sahibi …. ve sürücü …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 25.315,03-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalılar … ve …. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’in çekiciye inşaat demiri yükleyip Antalya’ya getirmek amacıyla … plakalı çekici ile kazanın meydana geldiği yerde bulunan … Fabrikasına gittiğini, söz konusu fabrikadan birçok çekicinin demir yükleyecek olması nedeniyle, fabrika güvenlik görevlileri tarafından bir sıra sistemi oluşturulduğunu, yolun karşısında bulunan boş alanda tüm tırların beklemesinin istendiğini ve sırası gelen tır şoförüne işaret edilerek fabrika içerisine girmesinin istendiğini, fabrikanın güvenlik görevlilerinin müvekkiline işaret ederek içeri girmesini istediğini, müvekkilinin de aracı çalıştırarak yolu ve trafiği kontrol ettikten sonra yolun gidiş istikametine göre sol tarafında bulunan bekleme alanından yavaş bir şekilde çıkmaya başladığını, bu sırada, davacı …’ın … plakalı motosikleti ile aşırı hızlı bir şekilde seyir halindeyken, müvekkilinin kullanmakta olduğu çekicinin sol taraftan hareket ettiğini görmesi üzerine panik yaptığını ve hızının da etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek fabrika girişinde bulunan … plakalı çekiciye çarptığını, davacının kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, müvekkili …’in yola kontrolsüz olarak çıktığından bahsetmenin kesinlikle imkansız olduğunu, davacı taraf panik yapmasaydı ve direksiyonu sağa doğru çevirmeseydi kazanın meydana gelmeyeceğini, her ne kadar meydana gelen kaza ile ilgili olarak Aliağa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/1034 E. sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucunda müvekkili …’in adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olsa da müvekkili tarafından bu kararın temyiz edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, Ceza Mahkemesi tarafından kusur oranlarına ilişkin olarak alınan raporun da gerçeği yansıtmadığını, son derece eksik ve hatalı olduğunu, sadece davacının anlatımlarından hareket edildiğini, müvekkilinin anlatımlarının göz ardı edildiğini, istenilen tazminatların fahiş nitelikte olduğunu, müvekkillerinden …’in tır şoförlüğü yaptığını, ailesini bile zor geçindirebildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 03/05/2014 – 03/05/2015 vadeli zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları aynı zamanda ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araç sürücüsünün dava konusu maluliyetin oluşumundaki kusuru ile sınırlı olduğunu, kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettiklerini, davacının gerekli önlemleri almayarak zararın doğmasına ve artmasına yol açtığını, davayı kabul etmemekle birlikte tazminata hükmedilmesi durumunda kask takmama ve motorsiklet kullanımına uygun giysi giymeme hususunun değerlendirilerek uygun bir oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, davacının maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek kaza ile illiyeti bulunan maluliyetine ilişkin rapor alınmasını, temerrüt süresinin tüm evrakların müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başladığını, 6111 sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun değişen 98. maddesindeki trafik kazalarındaki acil sağlık ve tedavi hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan karşılanacağı hükmü nedeni ile tedavi masraflarından SGK’nın sorumlu olacağını, müvekkilinin sorumlu olmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Dosya içerisine alınan deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davaya konu olan trafik kazasının gerçekleşmesinde davalı …’in %75, davacının %25 kusurunun olduğu, davalı ….ı’nın kazaya karışan … plakalı aracın maliki, davalı … Sigorta A.Ş’nin de aynı aracın ZMSS sigortasını yapan sigortacısı olduğu, kaza nedeniyle davacının tam maluliyet oranının %6,3 olup, geçici maluliyet süresinin 4 ay olduğu belirlenmiş olup, alınan aktüerya raporunda kusura isabet eden miktarlar gözetilerek, geçici iş göremez kalınan dönemde zararının 2.673,09-TL, kalıcı iş göremez dönemde zararının 22.641,94-TL olmak üzere toplam zararın 25.315,03-TL olduğu tespit edilmiş olup, alacağa davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 04/09/2015 tarihinde temerrüt gerçekleştiği kabul edilip bu tarihten itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 12/08/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği, manevi tazminat yönünden; davacının olay nedeniyle elem ve ızdırap çektiği, bu durumun sosyal bir gerçek olduğu, manevi tazminatın amacının çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak ve ruhsal dengeyi sağlamak olduğu, bu amacı sağlayacak olan manevi tazminatın da paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalıların olaydaki kusuru durumu, olayın işleniş şekli, Türk Borçlar Kanunun 51-56., Türk Medeni Kanunun 4. ve Yargıtay İçtihadi Birleştirme (22/06/1966 tarih 7/7 sayılı) ilkeleri çerçevesinde davalıları müzaka durumuna düşürmeyecek ve davacıyı haksız yere zenginleştirmeyecek şekilde takdiri gerektiği, bu miktarın da 5.000,00-TL olarak belirlenmesi gerektiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış olmakla, sonuç olarak; MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN, davanın talep arttırım dilekçesi nazara alınarak, 25.315,03-TL üzerinden KABULÜNE, alacağa davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar … ve… yönünden kaza tarihi olan 12/08/2014 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN ise, davanın KISMEN KABULÜ ile, 5.000,00-TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, alacağa kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Kaza neticesinde müvekkilinin ellerinde meydana gelen kırıkların müvekkilini hali hazırda ellerini kullanırken etkilediğini, kaza nedeniyle aralıksız bir tedavi süreci geçirmek zorunda kalan ve uzun süre ellerini kullanamayan, ifade tutanağını dahi kendisi imzalamayan, bakıma muhtaç hale gelen müvekkilinin uzun süre tedavi gördüp ellerinde kalıcı nitelikte hasar meydana geldiğini, uzun yol tır şoförlüğü yapmakta iken bileğindeki rahatsızlıktan dolayı mesleğini yapmakta güçlük çektiğini, bu sebeple ciddi anlamda maddi kayıplar yaşadığını, ilk derece mahkemesince yaptırılan 09/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin mesleği ve mesleğine bağlı olarak aldığı ücret ve ek ücretler dikkate alınmadan hesaplama yapıldığını, Yargıtay içtihatlarında da açıkça gerçek kazancın belirlenmesi ve sonrasında hesaplama yapılması gerektiğinin belirtildiğini, ancak bilirkişi raporunda asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak, harcırahların dikkate alınmadığını, 01.10.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda da yine müvekkilinin kazancı dikkate alınmadan hesaplama yapılmış olduğundan maddi tazminat tutarının ek bilirkişi raporunda da eksik hesaplandığını, mahkemece öncelikle müvekkilinin maaşının net olarak tespit edilmesi ve belirlenen miktara göre tazminat hesabının yaptırılması gerektiğini, zira Yargıtay kararlarının da bu görüşü destekler nitelikte olup; ‘Ağır vasıta şoförünün ücreti ilgili meslek odasından saptanmalıdır. (9.HD. 16.06.2003, 457-11309)’ denilmekte olduğunu, ayrıca ilk derece mahkemesince müvekkili lehine hükmedilen 5.000,00-TL değerindeki manevi tazminatın da oldukça düşük olduğunu, müvekkilinin, maddi anlamda büyük bir kayıp yaşadığını, ailesinin bakımına muhtaç kaldığını, kredi çekmek durumunda kaldığını, psikolojisinin oldukça olumsuz etkilendiğini, bu süreçte stres, acı ve üzüntü yaşadığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarından ilki; davacının gerçek gelir durumu araştırılmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğuna, davacının uzun yol tır şoförü olup maaşı dışında harcırah gibi ek ödemeleri de olduğundan bunların da hesaba dahil edilmesi gerektiğine yöneliktir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece alınan aktüer raporları uyarınca asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre maddi tazminatın hesaplandığı, gerekçe olarak da davacının mesleğine ve gelir durumuna dair hiçbir belge sunulmamış olmasına dayanıldığı görülmekte olup, dosya kapsamında davacının kaza öncesinde yaptığı iş ve çalıştığı işyerine dair hiçbir belge sunulmamış olduğu gibi, davacının ceza dosyasındaki beyanında “…. Firmasında işçi” olarak çalıştığını beyan ettiği, dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde uzun yol tır şoförü olduğuna dair bir beyanının bulunmadığı, kaldı ki bu kapsamda mahkemece Kamyoncular ve Kamyonetçiler Esnaf Odasından tır şoförünün gelir durumunun sorulduğu, alınan cevabi yazıda asgari ücretten az olmayacağı, bunun yanısıra işverenle yapılan farklı bir anlaşmaya bağlı olarak prim, harcırah, ek sefer ücreti, ikramiye, yol, yemek ücreti de verilebileceğinin bildirilmiş olduğu, davacı vekilinin 05.09.2019 tarihli beyan dilekçesinde; davacının uzun yol tır şoförlüğü yapmakta olup asgari ücret şeklindeki maaşının yanında ayrıca harcırah da aldığını, ancak bu ödemenin elden verilmekte olduğunu beyan edip, asgari ücret dışında kazancına dair bir belge ya da işverenle yapılmış bir anlaşma sunmamış olduğu da anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazı ise, manevi tazminat miktarının az olduğuna yönelik olup, bu itiraz yerinde görülmüştür. Zira; kesinleşen kusur durumuna göre davalı taraf kazada %75 kusurlu olup, davacının ellerindeki kemik kırıklarından dolayı %6,3 oranında kalıcı maluliyetine, 4 ay tıbbi şifa dönemine, yaralanmasının yer ve niteliğine, günlük hayatına etkisine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve tüm dosya kapsamına göre, Dairemizce HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kararın bu yön itibariyle kaldırılıp manevi tazminat miktarı 15.000-TL olmak suretiyle yeniden karar tesis edilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/68 Esas – 2019/737 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“A) MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
a-Davanın KABULÜ ile, 25.315,03-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 12/08/2014 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.729,26-TL karar harcının; 3,41-TL’si peşin, 84,00-TL’si ıslah harcı olarak alındığından bu miktarların mahsubu ile, bakiye 1.641,85-TL karar harcının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yatırılan 3,41-TL’si peşin, 84,00-TL ıslah harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap edilen takdiren 3.037,80-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B) MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
a-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 15.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65-TL karar harcından peşin alınan 341,55-TL’nin mahsubu ile, 683,10-TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yatırılan 341,55-TL peşin harcın davalılar … ve …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap edilen takdiren 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
e-Reddedilen manevi tazminat yönünden, davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
C-)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 2.415,98-TL müzekkere, tebligat, Adli Tıp gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.451,98-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre 784,64-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınan 54,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 140,38-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 288,98-TL istinaf yargılama giderinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18/01/2022