Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1772 E. 2023/1631 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1772
KARAR NO : 2023/1631

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019 (Dava) – 04/05/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/781 Esas – 2023/354 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/781 Esas- 2023/354 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili … tarafından borçlu davalı … ‘dan olan aidat alacağı ile gecikme farklarının tahsili amacıyla İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/6986 sayılı icra takip dosyasından icra takibine başlandığını, davalı tarafından borca itiraz edildiğinden takibin durduğunu, davalı yanın takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının 2014 Ekim ayından 2018 senesinin başına kadar olan site aidatlarını ve gecikme farklarını işbu dava tarihine kadar ekte sunulu hesap özetinden de anlaşılacağı üzere ödemediğini, itirazında yer alan sair hususların da borçlunun taşınmazının bulunduğu sitenin genel giderlerinin karşılanması amacıyla toplanan aidatların ödenmesi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığının aşikar olduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibine devamına ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davacı tarafın 2015 yılı Ağustos ayında tasfiye sürecine girdiğini ve “Tasfiye Halinde …” ünvanını aldığını, aidat alacaklarının zaman aşımına uğradığını, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin ne açıklayıcı bir borç bilgisini, ne de bir dayanak belge içerdiğini, önceki yılların aidat borcuna ilişkin bugüne kadar müvekkiline hiçbir bildirim, hesap özeti vs. gönderilmediğini, müvekkilinin, genel kurul ve denetim kurullarındaki usulsüzlükleri yönünden davacı kooperatifi savcılığa şikayet etmesi üzerine kötü niyetli olarak kooperatif tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, kooperatifin tasfiye sürecine girdiğini, halen tasfiye edilemediğini, İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/269 Esas sayılı dosyasında ceza davasının görüldüğünü, ortaklar davalı kooperatiften alacaklı olmalarına rağmen yönetimin aidat adı altında para talep ettiğini, bu nedenlerle 2017 Mayıs ayından itibaren aidat ödememeye başlanıldığını ve bu durumun açıkça yönetim kurulu başkanına bildirildiğini, başta bu durumun kabul edildiğini ancak kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, önceki yıllara ilişkin olarak ise müvekkilinin kendi üzerine düşen aidat borçlarını ödediğini ve bu bağlamda davacı kooperatife bir borcu bulunmadığını, kısım kısım yapılan ödemelere ilişkin şu anda çıkarılan hesap özetinin ise müvekkili tarafından kabul edilemez olduğunu, davacının kötü niyetli olarak bu aşamada bir hesap özeti çıkardığını ve önceki dönemlere faiz işlettiğini, hesaba faiz yönünden de itiraz ettiklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiğinin düzenlendiği, yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı, arabuluculuk tutanağına dair yapılan incelemede; arabuluculuk bürosuna 11/04/2023 tarihinde başvuru yapıldığı, anlaşamama tutanağının 13/04/2023 tarihinde imzalandığı, davanın 01/09/2019 tarihinde İzmir 13. Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 6. Hukuk Dairesinin 2022/3313 Esas-2022/2958 Karar sayılı ilamı ile davanın kooperatif üye aidat alacaklarından kaynaklanan alacağın tahsili davası olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiği, 16/09/2022 tarihinde işbu mahkemeye tevzii edildiğinin tespit edildiği, tüm dosya kapsamı bütün halinde değerlendirilmekle; dava tarihi itibariyle arabuluculuğa başvurunun zorunlu olduğu, dava açılmadan önce davacı tarafça arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşılmakla; DAVANIN ARABULUCULUK DAVA ŞARTI YERİNE GETİRİLMEDİĞİNDEN USULDEN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından, “…Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kaldırılmasının gerektiğini, mahkeme her ne kadar arabuluculuğun ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olduğunu belirtmişse de davanın ilk olarak kat mülkiyetinden kaynaklanması ve kat mülkiyetinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olması nedeniyle Sulh Hukuk Mahkemelerinde açıldığını, Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan itirazın iptali davalarında da arabuluculuk dava şartı olmadığından o esnada arabuluculuğa başvurulmadığını, ancak istinaf mahkemesince verilen görevsizlik kararından sonra dava şartı eksikliği giderildiğinden artık davanın dava şartı yokluğundan reddedilmemesi gerektiğini, bu hususta görevsizlik üzerine arabuluculuğun dava şartı olması hallerinde kanunda ve Yargıtay uygulamalarında bir açıklığın bulunmadığını, ancak doktrinde görevsizlik kararı verildikten ve dosya görevli mahkemeye gönderildikten sonra tahkikat sona erinceye dek zorunlu arabuluculuk dava şartının tamamlanabileceği görüşü olduğunu, yine yerleşik görüşe göre, yargılama aşamasında ve mahkeme karar tarihinden önce bu noksanlığın giderileceğini, son tutanak tarihi mahkeme kararından önce alınarak eksiklik giderildiği sayılarak dava şartı yokluğundan bahsedilemeyeceğini, arabuluculuk başvuru ve son tutanağı da yerel mahkeme kararından önce mahkemeye sunulduğundan artık noksanlığın giderildiğinin kabulü ile usul ekonomisi gereğince yargılamaya devam edilerek davanın esasına girilmesinin gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üye aidat alacağına yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihinin 11.09.2019 olduğu, davanın ilk olarak Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı, ancak kooperatif ve üyesi arasındaki alacağa ilişkin olması nedeniyle Sulh Hukuk Mahkemesince, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev dava şartından reddine karar verildiği, sözkonusu kararın İzmir Bam 6. HD’nin 2022/3313 E. – 2022/2958 K.sayılı dosyasından; “…1163 Sayılı Yasa’nın 99. maddesinde; ‘Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.’ şeklinde düzenleme yapılmıştır. Somut olayda; dava, dava dilekçesine ekli alacak dökümü, dava dilekçesi içeriği ile davacının 5.10.2020 tarihli dilekçesi içeriği ve ekindeki kooperatif toplantı tutanakları, kooperatif kararlarına göre, kooperatif üye aidat alacaklarının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık Kat Mülkiyeti Kanunun uygulanmasından kaynaklanmaz. Kooperatif üye aidat alacaklarının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkin uyuşmazlığa bakma görevi 1163 Sayılı Yasa’nın 99. maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerine aittir. Mahkemece verilen görevsizlik kararı doğrudur….” gerekçeleriyle verilen istinaf esastan red kararı sonucu görevsizlik kararının kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesinde; “(2)….Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davacı tarafça 11.04.2023 tarihinde arabuluculuğa başvurulmuş olduğu görülmekte ise de, bilindiği üzere; 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiş olup, görevsizlik kararı üzerine davaya görevli mahkemede bakılan dava yeni bir dava olmayıp önceki davanın devamı niteliğindedir. Aksi yönde istisnai nitelikte bir hüküm de bulunmamakta olup, arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir bir dava şartı da olmaması nedeniyle (bu yönde bknz. Yargıtay HGK 2017/10-2695 E.-2020/587 K.), mahkemece görevsiz mahkemede açılan davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından bahisle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir (Aynı yönde bknz.Yargıtay 6. HD 2023/526 E. – 2023/583 K..).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/781 Esas- 2023/354 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 269,80 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 0,05 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2023