Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1760
KARAR NO : 2023/1690
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2015 (Dava) – 25/05/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/29 Esas – 2023/429 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 01/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2023 tarih ve 2022/29 Esas – 2023/429 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette kasko sigortası bulunan … plakalı … marka otomobilin genel bakım ve bir takım şikayetlerin giderilmesi için davalı şirkete bırakıldığı, sigortalı aracın, davalı servis elemanı yönetiminde test sürüşü sırasında yandığı ve zayi olduğu, bu hususun davalı firma elemanı …’ın ifadesi ile sabit olduğu, müvekkili sigorta şirketinin zayi olan aracın rayiç değeri olan 220.000,00.-TL.sının sigortalıya ödendiği, araç hurdasının 6.600,00.-TL tutarında kabul edilerek 213.400,00.-TL sigorta tazminatı ödenmiş olduğu, bu ödeme ile hem TTK ve poliçe hükümleri hem de ibraname ve alacağın temliki hükümlerine göre sigortalının 3.şahıslara yönelik haklarına halef olunduğu, sigortalı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu, davalının yüklenici olarak zarardan sorumlu bulunduğu, davalının ayrıca adam çalıştıran sorumluluğu olduğu beyan edilerek ödenen 213.400,00.-TL sigorta tazminatının rücuen 20.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesi ekinde sunduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığınca düzenlenen Yangın Raporunda araçta oluşan yangının elektrik aksamından kaynaklandığı, herhangi bir nedenle meydana gelen elektrik kısa devresi sonucu yangının çıktığının açıkça belirtildiği, müvekkiline ait şirkette evraklar incelendiğinde şikayetlerin ve yapılan işlemlerin elektrik aksamıyla ilgisinin bulunmadığının açık olduğu, servis işleyişi gereği sistemde herhangi bir arızaya rastlanılmadığı takdirde test sürüşü yapılarak araç sahibine teslim edildiği, bu nedenle müvekkili şirketin meydana gelen zararda bir kusurunun bulunmadığı, araçta meydana gelen hasarın elektrik aksamından kaynaklandığı ve müvekkili şirketin bu konuda alması gereken başkaca bir önlem bulunmadığını, afaki varsayımlar ile müvekkili şirkete sorumluluk yükletilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiği, eksper raporunda dahi rücu imkanının bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 29/06/2018 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın, motor arızası için servis hizmeti sunan davalı şirkete bırakıldığı, araçtaki motor arızası giderildikten sonra davalı şirkette ustabaşı olarak çalışan işçi …’ın test sürüşü yapmak için Aydın otobanına çıktığı, seyri sırasında aracın motor arıza işareti vermesi üzerine sürücü işçinin arıza şeridinde durduğu, daha sonra kaputu açtığında aracın yandığını fark ettiği, olay sonrası aracın tamamen yandığı, İTÜ de görevli makine mühendisi bilirkişi heyetinden alınan, hüküm kurmaya elverişli raporda belirtildiği üzere yangının elektrik devresinde oluşan kısa devre sonucu çıktığı, davalı servisin yapmış olduğu işlemlerin elektrik devresi ile ilişkisinin bulunmadığı, olayda işyeri çalışanı …’ın ve davalı şirketin kusurlu kabul edilemeyeceği, adam çalıştıran davalının ancak çalışanının 3. kişilere hukuka aykırı bir eylemi ile zarar vermesi halinde sorumlu tutulabileceği, halbuki dava konusu olayda davalı şirket çalışanının hukuka aykırı zararlandırıcı bir eyleminin bulunmadığı, serviste yapılan işlemler ile gerçekleşen yangın arasında ise illiyet bağının kurulamadığı, oluşan riskin sigorta teminat kapsamında bulunduğu ve davacı sigorta şirketinin davalıya rücu edemeyeceği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın, davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır.
DAİREMİZİN 15/12/2021 TARİHLİ KALDIRMA KARARI:
Dairemizce; “… davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın, motor arızası için servis hizmeti sunan davalı şirkete bırakıldığı, araçtaki motor arızası giderildikten sonra davalı şirkette ustabaşı olarak çalışan işçi …’ın test sürüşü yapmak için Aydın otobanına çıktığı, aracın seyri sırasında motorun arıza işareti vermesi üzerine sürücü işçinin arıza şeridinde durduğu, daha sonra kaputu açtığında aracın yandığını fark ettiği, olay sonrası aracın tamamen yandığı, davacının sigortalısına ödediği bedelin halefiyete dayalı olarak rücusunun talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, makine mühendisi öğretim görevlisi ve sigorta bilirkişi heyetinden alınan 28.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın, davalı servise çalışır vaziyette ve daha önce elektrik ile ilgili bir şikayeti olmaksızın bırakıldığı, davalı firma tarafından bakım ve onarım kapsamında araçta emme manifoldunun değiştirildiği ve park destek yardımı arızasının giderildiği, araçta belirtilen işlemler yapıldıktan sonra test sürüşüne çıkıldığı ve test sürüşünde arabanın yanmasına bağlı olarak ağır bir şekilde hasarlandığı ve kullanılamaz hale geldiğinin belirlendiği, buna göre; dava konusu aracın, davalı servise çalışır vaziyette ve daha önce elektrik ile ilgili bir şikayeti olmaksızın bırakıldığı dikkete alındığında, yangın olayı davalı serviste yapılan işlemlere bağlı olarak meydana geldiğinden nedensellik bağı çerçevesinde ve tehlike esasına dayanan sorumluluk hükümlerine göre oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Davalının itirazı üzerine mahkemece 3 kişilik İTÜ makine mühendisi heyetinden rapor alınmış, alınan 09.04.2018 tarihli rapora göre, dava konusu aracın yakıt sisteminin yangına neden olmadığı, elektrik devresindeki kısa devre sonucu yangının meydana geldiği, her ne kadar net olarak bir tespit yapılmamış ise de, araçların elektrik devrelerinde meydana gelen yangınlar, elektrik sistemine dışarıdan yapılan müdahaleler sonucu orjinal olmayan bazı aksesuar veya ünitelerin takılmalarından sonra ya üretimden kaynaklı var olan kablo demetinin uygun şekilde izole edilememiş olmasından ya da zaman içinde meydana gelen sürtünme ile izolasyonun aşınarak kabloların sürtünmesi ile meydana gelebilmekte olduğu, yine diğer neden de, yapılan onarım sırasında elektrik kablolarına verilen tahribat nedeni ile kısa devrenin oluşması sonucu yangının çıkması olduğu, söz konusu aracın modeli ve kilometresi dikkate alındığında, üretimden kaynaklanan bir ayıbın söz konusu olmadığı, her ne kadar yapılan servis işlemi sonrasında ve servisin test sürüşü sırasında olayın meydana gelmesi bir servis hatası ihtimalini akla getirmekte ise de, servis tarafından yapılan işlemlerin aracın elektrik devresi ile ilgili olmadığı, bu durumda, servis tarafından elektrik devresi ile ilgili işlemler yapılmadığı halde diğer onarım işlemlerinin yapılması sırasında kabloların izolasyonunun aşınmasına neden olacak bir davranışta bulunulduğunun kabul edilerek davalı servise kusur izafesi uygun görülmediği, zaman içinde kabloların herhangi bir neden ile izolasyonunun sıyrılması ya da sürtünme sonucu aşınması ihtimali daha fazla olup kesin bir neden bulunmadan, davalı servisin kusurlu olduğunun kabul edilemeyeceği görüşüne varılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez. Yapılan açıklamalar ışığında, dosyada mevcut iki rapor arasında çelişki bulunduğu anlaşılmasına karşın bu çelişki giderilmeden ve alınan 09.04.2018 tarihli ikinci rapora uyarak karar verilmiş olmasına rağmen, 28.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmeme nedenlerinin karar yerinde tartışılıp gösterilmemesi hatalı olmuştur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davaya konu aracın daha önceki servis ve bakım kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilerek üniversiteler ya da ilgili kurumlardan seçilecek makine mühendisi uzmanlarından teşkil ettirilecek en az üç kişilik bilirkişi kurulundan; davacının itirazlarını karşılar biçimde, önceki bilirkişi raporlarını da irdeleyen ve çelişkiyi giderecek mahiyette taraf ve yargı denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 25/05/2023 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın, motor arızası için servis hizmeti sunan davalı şirkete bırakıldığı, araçtaki motor arızası giderildikten sonra davalı şirkette ustabaşı olarak çalışan işçi …’ın test sürüşü yapmak için Aydın otobanına çıktığı, aracın seyri sırasında motorun arıza işareti vermesi üzerine sürücü işçinin arıza şeridinde durduğu, daha sonra kaputu açtığında aracın yandığını fark ettiği, olay sonrası aracın tamamen yandığı, davacının sigortalısına ödediği bedelin halefiyete dayalı olarak davalı servisten rücusunun talep edildiği, istinaf ortadan kaldırma karar gerekçesi dikkate alınarak mahkememizce daha önce alınan bilirkişi heyet ro-aporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak YTÜ ve İTÜ’de görevli makine mühendisi öğretim üyelerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 06.03.2023 tarihli heyet raporu ile dosyamız içerisindeki bilgilerden, dava konusu aracın 15.05.2015 tarihinde yanmasından önce yapılan servis işlemlerinin detayı incelendiğinde, dolgu sisteminde tespit edilen arıza üzerine emme manifoldunun değiştirildiği, bununla birlikte dava konusu aracın yakıt sistemine müdahale edildiği enjektör kiti (3 adet) ve yakıt borusu (1 adet) değiştirildiğinin ve aracın periyodik bakımının yapıldığı (yağ yakıt hava filtresi ve motor yağı değişimi) yapıldığının tespit edildiği, dava konusu araç motorin ile çalışan Diesel motor ile donatıldığı, diesel motor yakıtı motorinin, buharlaşması durumunda düşük tutuşma sıcaklığına sahip bir kimyasal olduğu, yakıt sistemi dışına sızan/akan yakıtın sıcak yüzeylerde buharlaşarak tutuşmasının araç yangınlarının önemli nedenlerinden biri olduğu, yakıt sistemi üzerinde yapılacak işlemlerin, yakıt sitemi dışına yakıt sızması ve/veya akmasına olanak vermeyecek şekilde sonuçlandırılmasının zorunlu olduğu, dava konusu olay anında aracı kullanan kişinin vermiş olduğu ifadesinden, önce aracın gösterge panelinde motor arıza işaretini verdiğini, motorun teklemeye başladığını, kendisinin aracı emniyet şeridine alarak stop ettiğini, motor kaputunu açtığında yoğun bir dumanla karşılaştığını beyan ettiği dikkate alındığında ortaya çıkan dumanın teknik anlamda servis işlemleri esnasında yakıt sistemine yapılmış olan müdahalenin, standardına uygun yapılmamış olması nedeni ile motorun yakıt hattından sızan yakıtın, motor, egzoz manifoldu vb. sıcak yüzeylere temas etmesi sonucunda buharlaşması nedeni ile ortaya çıktığı, akabinde ortaya çıkan yanabilir yakıt buharının sıcak yüzeylerle teması sonucunda yangının başladığının değerlendirildiği, olay örgüsünün, davalı servis elamanı olan sürücünün önce yakıt sistemi problemi nedeni ile olduğu değerlendirilen şekilde motorun teklemesi ve sonrasında aracın motor kaputu açıldığında yoğun bir duman geldiğini fark etmesi olgusu ile de örtüştüğü, itfaiye raporunda, söz konusu yangının motor kısmında bulunan elektrik arızası nedeni ile ortaya çıktığı belirtilmiş ise de ilgili raporda yangın sonrası araç üzerinde yapılmış detaylı biri incelemenin ( kablo izolasyonları durumu, kablolarda boncuklaşma, parçalar üzerinde renk değiştirme vb.) mevcut olmamasının yanı sıra, yangın başlangıcından sonra yanan kablo izolasyonları nedeniyle kısa devre emarelerinin ortaya çıkabileceği göz önüne alındığında, aracın yakıt sistemi üzerinde yangından çok kısa süre önce yapılan işlemlerin yangın raporunda dikkate alınmamış olması nedeniyle yangının çıkış nedenine ilişkin varılan kanaatin isabetli olmadığı, dolayısıyla dava konusu araçta 15.05.2015 tarihinde meydana gelen yangının, davalı servisin ayıplı teknik servis hizmetinden kaynaklandığının tespit edildiği, mahkememizce alınan 27.03.2016 tarihli bilirkişi heyet raporu ile çelişkiyi gideren nedeni ile 06.03.2023 bilirkişi heyet raporunun örtüştüğü, yangın raporunu düzenleyen itfaiye memurlarının araç üzerinde yangından önce davalı servis tarafından yapılan işlemleri bilmemeleri ve otomobil konusunda teknik ve fen açısından uzman olmamaları nedeniyle yangının çıkış nedenine ilişkin görüşlerinin bağlayıcı kabul edilemeyeceği, keza yangın raporunda da elektrik aksamında “herhangi bir nedenle” denilerek kısa devreye yol açan sebebin bildirilmediği, 06.03.2023 bilirkişi heyet raporunda belirtilen yangının çıkış nedeni olarak belirtilen servis işlemleri esnasında yakıt sistemine yapılmış olan müdahalenin, standardına uygun yapılmamış olması nedeni ile motorun yakıt hattından sızan yakıtın, motor, egzoz manifoldu vb. sıcak yüzeylere temas etmesi sonucunda buharlaşması şeklindeki sebebin davalı servis personeli olan sürücünün yangının çıkışı hakkındaki olay örgüsüne dair beyanı ile de örtüştüğü, teknik açıdan bu şekilde başlayan yangının akabinde yanan kablo izolasyonları nedeniyle kısa devre emarelerinin ortaya çıkabileceği, buradan hareketle davacıya sigortalı aracın yanmasına davalı serviste yapılan yapılan işlemlerin neden olduğundan davalı servisin araçta meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, 27.03.2016 tarihli ve 06.03.2023 tarihli bilirkişi heyet raporlarında tespit edildiği üzere gerçek zarar miktarının 213.400,00 TL olduğu, davacı sigortanın kendi sigortalısına ödeme yaptığı tarihten itibaren faiz talep hakkı bulunmakla birlikte dava dilekçesinde 20.07.2015 tarihinden itibaren faiz isteğinde bulunduğu, talepten fazlasına hükmedilemeyeceği…” gerekçesiyle davanın KABULÜ ile 213.400,00 TL maddi tazminatın 20.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişiler tarafından, aracın yandıktan sonraki mevcut durumu incelenmeksizin tamamen tahmin ve ihtimale dayalı tespitler yapıldığını, dosyada bulunan delillerin göz ardı edildiğini, meydaa gelen yangından hemen sonra, davacı sigorta firması tarafından yönlendirilen … Ltd. Şti. Yetkilisi araç üzerinde inceleme yaparak kesin ekspertiz raporunu oluşturduğunu, meydana gelen hasarın rücu imkanının bulunmadığının eksper tarafından raporda belirtilmediğini, aracın yanmış hali üzerinde incelemeyi itfaiye ekipleri ve sigorta eksperinin yaptığını, her iki uzman tarafından yangının elektrik aksam nedeniyle meydana geldiğini, üçüncü kişilerin kusurunun ve üçüncü kişilere rücu imkanının bulunmadığının raporlarında belirtildiğini, buna karşın aracın yanmış hali üzerinde incelemede bulunmayan, yalnızca servis kayıtlarından yola çıkarak ihtimale dayalı görüş bildiren kişilerin raporunun hükme esas alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı kasko sigortacısı tarafından ödenen hasar bedelinin halefiyete dayalı olarak rücuen tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, kaldırma kararı uyarınca mahkemece alınan ve hükme esas kabul edilen 06.03.2023 tarihli bilirkişi heyet raporunun dosyada yer alan daha önceki iki rapor arasındaki çelişkileri gidercek ve taraf itirazlarının karşılar şekilde, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, söz konusu araçta çıkan yangına davalı serviste yapılan işlemlerin sebep olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/29 Esas – 2023/429 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 14.577,00 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 3.645,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.932,00 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023