Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1710
KARAR NO : 2023/1509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2023 (Dava) – 09/06/2023 (Karar)
NUMARASI : 2023/319 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Ticari Şirket Ortaklığından Çıkma
TALEP : İhtiyati Tedbire İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 11/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/319 Esas sayılı dosyasından verilen 09.06.2023 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’nin 138 pay ile ortaklarından olduğunu, davalı şirketin yasal mevzuat ve akdedilen sözleşme ve kararlara aykırı uygulamaları nedeni ile müvekkilinin işbu davayı ikame etmek zorunda kaldığını, zira davalı şirketin hakim ortakları ve müdürünün, ticari defterlerdeki bilgiler ile gelir gider tabloları gibi evrakları müvekkilinin talebine rağmen kendisi ile paylaşmadığını, elden ödeme alındığı sabit olan ödeme makbuzlarının bir örneğini yine talebine rağmen kendisi ile paylaşmadığını, gereksiz giderler yaptığını ve gelir – gider tablolarına ilişkin hiçbir denetim mekanizmasını devreye sokmadıklarını, diğer taraftan taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesine göre devir tarihinden önce şirketin doğmuş tüm borçlarından devreden … sorumlu olması gerekirken buna uyulmadığını ve şirket gelirlerinden devirden önceki borçlara ödemeler yapılıp dolayısıyla şirket ve müvekkilinin zarara uğratıldığını, bugüne kadar kar payı dağıtımı yapılmadığını, verilen sözlerin tutulmadığını, müvekkilinin şirketten dışlandığını, müvekkilinin davalı şirkete ihtarname gönderdiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde tüm itirazları reddetmişse de davalı şirketin hakim ortakları, müdürünün yukarıda izah edilen yasaya, teamüle, akdedilen sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarını sürdürdüklerini, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasının görüşülmesi amacıyla şirket genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağrıldığını ve müvekkilinin toplantıya katılarak kendisine yöneltilen asılsız suçlamaları kabul etmediğini, ancak çoğunluk paya sahip hissedarların oylarıyla müvekkilinin şirket ortaklığından çıkartılması ve bu hususta dava açılması için yönetim kuruluna yetki verilmesine dair karar alındığını, müvekkilinin bu karara karşı muhalefet şerhi koyduğunu, müvekkili davacının davalı şirket nezdinde ortak sıfatını haiz olarak kalmasına ve ortaklık faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yürütebilmesine artık imkan olmadığını, bu sebeple de müvekkilinin davalı şirket ortaklığından 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 638/2. maddesi mucibince haklı nedenle çıkarılmasına ve paylarının gerçek değerinin kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, her ne kadar arabuluculuk müessesine başvurulmuşsa da anlaşma sağlanamadığını belirterek, tensiple birlikte öncelikle davalı şirketin ticari kayıtlarının Alaşehir Ticaret Odası’ndan celbi ile dava süresince görev yapmak ve şirketin tüm iş ve işlemlerini yürütmek üzere davalı şirkete tedbiren yönetim kayyumu atanmasına, bu talepleri uygun görülmez ise şirketin ticari işlem ve faaliyetlerinin denetlenmesi için davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına, şirketin borçlandırılmasının ve mevcudunun azaltılmasının önlenmesi bakımından gerekli tüm tedbirlerin re’sen alınmasına, bu amaçla şirketin taşınmazlarına, banka hesaplarına, motorlu taşıtlarına üçüncü şahıslara devri, ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına, ihtiyati tedbir talepleri uygun görülmez ise bu durumda işbu davanın açıldığına ilişkin şerh konulmasına, ihtiyati tedbir taleplerinin müvekkilinin davalı şirket ortağı olduğu nazara alınarak teminatsız olarak kabulüne, davanın kabulü ile müvekkilinin davalı şirketin ortaklığından haklı nedenle çıkarılmasına ve paylarının gerçek değerinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN İHTİYATİ TEDBİR ARA KARARI:
Mahkemece, “…Dilekçe kapsamına ve oluşan vicdani kanıya göre; davalı şirketin tüzel kişiliğine sahip Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulmuş bir şirket olduğu, TMK’nın 427/4. maddesi gereğince ancak organlarından yoksun kalmış yahut başka yolla yönetilemeyen tüzel kişiler hakkında kayyum atanabileceği, dosyada ve dava dilekçesinde bu yönde bir delil ve iddia bulunmadığı gibi, ihtiyati tedbirin dava konusu hususlarda verilebileceği, bu yöndeki talebin dava konusu ile alakasının bulunmadığı anlaşıldığından kayyum atanmasına ilişkin talebin reddedildiği, HMK’nın 389. maddesi gereğince ancak gecikmesinde sakınca olacak veya hakkın elden edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da imkansız hale geleceği durumlarda ciddi bir zararın oluşabileceği kanaati uyandığında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, davalı şirketin hesaplarına, taşınmazlarına ve motorlu taşıtlarına tedbir konulmaması durumunda dava sonucunda verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin bulunamayabileceği gibi, davacı açısından önemli ölçüde zarara yol açılabileceği, davanın niteliği dikkate alındığında davacının şirketteki paylarının gerçek değerinin davalı şirketten tahsiline ilişkin hüküm kurma ihtimalinin (ispat durumuna göre) gerçekleşmesi halinde taşınmaz, banka hesabı ve motorlu taşıtların devredileceği üçüncü şahısların zararına da yol açılabileceği, yaklaşık ispat şartının bu aşamada bu talep bakımından sağlandığı anlaşıldığından teminat mukabilinde davalı şirket üzerine kayıtlı taşınmaz ve motorlu taşıtlar ile davalı şirketin banka hesaplarına üçüncü kişilere devri, ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmekle, DAVACI VEKİLİNİN İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE; dava değeri belirlenemediğinden 60.000,00 TL tutarında nakdi teminatın mahkeme veznesine yatırılması veya aynı bedelde kesin ve süresiz banka teminat mektubunun mahkemeye sunulması halinde davalı …nin üzerine kayıtlı taşınmaz ve motorlu taşıtlar ile davalı şirketin banka hesapları üzerine 3. kişilere devri ayni ve şahsi hale tesisinin önlenmesi bakımından İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, davalı şirkete denetim ya da yönetim kayyum atanması talebinin REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İTİRAZ:
Davalı/karşı taraf vekili tarafından; müvekkili şirketin sürücü ehliyeti almak isteyen sürücü adaylarına Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak hem teorik hem de araçları ile direksiyon eğitimi veren bir eğitim kurumu olduğunu, uygulanacak olan ihtiyati tedbir neticesinde şirketin ticari faaliyetinin zarar göreceğini ve şirketin işleyemez hale geleceğini, zira müşteri olan sürücü adaylarının isteklerine cevap verememesi ve eğitimlerini aksatması halinde hem Milli Eğitim Müdürlüğünce hem de sürücü adayları tarafından yaptırımlara maruz kalacağını, ticari faaliyetini devam ettiremeyen müvekkili şirketin sonuç olarak hem kendisi açısından hem de ehliyet ve eğitim sağladığı sürücü adayları açısından geri dönülemez zararlara uğrayacağını (bu yönde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi Esas: 2022/150-Karar: 2022/807 tarihli kararı) beyanla, verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN “İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ” ARA KARARI:
Mahkemece, “…Yapılan yargılamaya, taraf vekillerinin iddialarına ve oluşan vicdani kanıya göre; davacı vekilinin müvekkilinin davalı şirketin ortaklarından haklı nedenle çıkartılması ve paylarının gerçek değerinin davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesi talebi ile bu davayı açtığı, mahkemenin 09/05/2023 tarihli ara kararı ile talebi kısmen kabul edilerek davalı şirketin taşınmaz, motorlu taşıtları ve banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, davalı vekilinin itiraz sebebi olarak müvekkilinin mağduriyetine neden olunacağını iddia ettiği, davalı şirketin mal varlığı ve banka hesaplarına tedbir konulmaması halinde dava sonucunda verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin bulunamayabileceği, mal varlığının ve banka hesaplarının yargılama sırasında devredilmesi halinde davacı açısından HMK’nun 389. maddesi anlamında hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da imkansız hale gelebileceği, gerek davacı açısından gerekse iyi niyetle mal varlığını devralan kişiler açısından mağduriyete neden olunabileceği, ciddi zararların oluşacağı anlaşıldığından DAVALI VEKİLİNİN İTİRAZININ REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı/karşı davacı vekili tarafından, “…Müvekkili şirkete ilişkin uygulanacak olan, özellikle bankalara yönelik ihtiyati tedbir neticesinde şirketin ticari faaliyetinin zarar göreceğini, şirketin işleyemez hale geleceğini, müşteri olan sürücü adaylarının isteklerine cevap verememesi ve eğitimlerini aksatması halinde hem Milli Eğitim Müdürlüğünce hem de sürücü adayları tarafından yaptırımlara maruz kalacağını, bu durumda hem kendisi açısından hem de ehliyet ve eğitim sağladığı müşterisi olan sürücü adayları açısından geri dönülemez zararların doğacağını, limited şirketlerde ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesi alacağının tahsili davalarında, hüküm altına alınacak ayrılma akçelerinin kararın kesinleşmesi ile muaccel olduğu, yine somut davada, davalının mal kaçırdığı hususu da ispat edilemediğinden 2004 sayılı İİK 257/1. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığı (bu yönde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi Esas:2022/150 – Karar:2022/807, Karar Tarihi: 08.06.2022), verilen tedbir kararı uyarınca, müvekkili şirketin yetkililerinin ilgili bankalardan para çekemediğini, bu durumun şirketin işleyişine, ödenecek borçların ödenememesine neden olup şirkete zarar verdiğini, şirketin işleyişinin durduğunu, müvekkili şirketin ilk ödeme taksitlerini bankalara yatırmak zorunda olup, eğitim ve şirket giderlerinin buradan karşılandığını, bankalara yatırılmayan ücretler nedeniyle, Milli Eğitim Müdürlüğünce sürücü adaylarına kontenjan verilemediğini ve dönem açılışı yapılamadığını, müvekkili şirketin her ay dönem açılışını vermesi ve şirketin işleyişi için gerekli olan giderleri yapması zorunluluğu olduğunu, bu nedenle 09.05.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kısmen kabulüne yönelik ara kararın kaldırılmasına, itirazlarının uygun görülmeyecek olması halinde, yukarıdaki açıklamaları doğrultusunda, itirazlarının kısmen kabulüne karar verilerek yalnızca bankalar açısından tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Talep, limited şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesi istemli derdest dava dosyasında ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne dair 09.05.2023 tarihli ara kararın verildiği, bu ara karara davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine 09.06.2023 tarihli ara karar ile itirazın reddine dair ara karar verildiği, davalı vekilince işbu ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının, davalı şirkette 138 pay ile ortak olduğunu, ancak usule aykırı uygulamalar ve kendisine bilgi verilmeyip dışlanması nedeniyle ortak olarak kalmasının mümkün olmadığını belirterek, payının gerçek değeri kendisine ödenmek suretiyle şirket ortaklığından haklı nedenle çıkmasına karar verilmesini istediği, dava sonuçlanıncaya kadar şirketin borçlandırılmasının ve şirket mevcudunun azaltılmasının önüne geçilebilmesi için de şirket malvarlığı üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği görülmektedir.
2-Bilindiği üzere; HMK Madde 389- “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” şeklinde düzenleme getirmiş olup, somut uyuşmazlıkta şirket ortağı olan davacı, şirket malvarlığı üzerinde payı oranında haksahibi olmakla, şirketten ayrılmasına karar verilmesi halinde ayrılma akçesi de alacağı açıktır. Buna göre, ihtiyati tedbir bakımından yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı görülmektedir.
3-Bununla birlikte, somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde dava değeri gösterilmemiş olup, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında da dava değerinin belirlenemediği gerekçesi ile re’sen 60.000-TL teminat miktarı belirlenerek ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmekle, bu şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Zira, ihtiyati tedbir kararının ne miktar üzerinde verildiğine dair kararda hiçbir açıklık yoktur. Sadece teminat tutarına dair, farazi bir teminat miktarı belirtilmiş olup tedbir kararı bu haliyle müphem niteliktedir. Mahkemece bahse konu ihtiyati tedbir kararına davalı vekilince yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmiş olması bu nedenle doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş; kaldırılan ek karar yerine ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması ve akabinde davacı tarafa dava değeri konusunda açıklama yaptırılarak ve bu doğrultuda harcın da ikmal ettirilmesi suretiyle sonucuna göre bir değerlendirme yapılması olduğundan, mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme ile verilen ek kararın kaldırılması gerekmiştir.
4-Kabule göre de, davalı şirketin ticari varlığına ve işleyişine engel olacak şekilde ve ihtiyati tedbirden beklenen amacı aşar surette davalı şirketin tüm banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına dair hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; karşı taraf/davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşı taraf/davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/319 Esas sayılı dosyasından verilen 09.06.2023 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine yönelik ara kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-İstemin yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; karşı taraf/davalı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf aşamasında karşı taraf/davalının yaptığı yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/10/2023