Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1692 E. 2023/1441 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1692
KARAR NO : 2023/1441

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/01/2016 (Dava) – 18/04/2023 (Karar)
NUMARASI : 2023/61 Esas – 2023/332 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 04/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/61 Esas, 2023/332 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracı ile 03/04/2015 tarihinde müvekkilinin kullandığı … plakalı motosiklete çarptığını, bu olay nedeniyle müvekkilinin vücudunda parçalı kırık olacak şekilde yaralandığını, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 09/12/2015 onay tarihli raporuna göre müvekkilinde %1 oranında kalıcı maluliyet meydana geldiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/48992 soruşturma numaralı dosyasından soruşturma başlatıldığını, ancak şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, tarafların kusur oranının bilirkişi marifetiyle belirlenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin meydana gelen maluliyeti sebebiyle yaşam boyu maddi zorluklar içerisinde bulunacağını, okulundan uzak kaldığını ve derslerinin aksadığını, birçok defa hastaneye gitmek zorunda kaldığını, yol masrafı, ilaç ve tedavi giderlerini de zorlukla karşılayabildiğini, ayrıca manevi zararının da meydana geldiğini, okula devam etmek bir yana ciddi bir tedavi süresi geçirdiğini, psikolojisinin bozulduğunu, kendisini aciz hissettiğini belirterek, oluşan maddi zarara ilişkin şimdilik 50,00 TL hastane ve ilaç masrafı, 50,00 TL hastane yol masrafı, 900,00 TL maluliyet olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi zarara ilişkin olarak da 25.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve işleteni olan davalıdan (sigorta şirketi hariç olmak üzere) olay tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile 1.000,00 TL üzerinden açtıkları maddi tazminat davalarındaki taleplerini 101.588,06 TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını, aktüer raporu doğrultusunda tespit edilen 1.237,00 TL tazminat bedeli davacı … adına 15.01.2016 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğinden müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı tarafından kayıtsız ve şartsız ibra edilmiş olan müvekkili şirket açısından davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan … (…) plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde 24.02.2015-24.02.2016 başlangıç ve bitiş tarihli karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik sigortası) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kişi başı sakatlık ve ölüm teminatlarının ise kaza tarihi itibariyle 290.000,00 TL olduğunu, manevi tazminat ve tedavi taleplerinin teminat dahilinde olmadığını, motosikletin kullanımı için gerekli olan A2 sınıfı sürücü belgesinin 17 yaşını bitirmiş olan kişilere verildiğini, davacı …’in 1999 doğumlu olduğunu, sürücü belgesine sahip olmayan davacının kusurlu olduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacının sürekli sakatlık durumunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, bilirkişi incelemesi yapılırken 15.01.2016 ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınıp güncellenmesi gerektiğini, geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin poliçe kapsamında olmadığını, müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, buna ilişkin talepler bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu, hastane masrafı, ilaç masrafı, yol masrafı gibi dolaylı zararlara ilişkin taleplerin de trafik sigortası poliçesi teminatı dışında kaldığını, davacının ortaya çıkan sonuçta müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının mahkemece tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı H… vekili davaya süresinde cevap vermemiş olmakla birlikte, sonradan sunduğu beyan dilekçesinde özetle; …’ın hükümlü olduğunu, bilirkişi raporunun bu aşamada vasisi müvekkili …’ye tebliğ edildiğini, işbu davadan da bu aşamada haberdar olduklarını, dosyayı incelediklerinde; müvekkiline dava başından itibaren yapılan bütün tebligatların usulsüz yapıldığının anlaşıldığını, müvekkilinin ikamet adresine yapılan tebligatların evde olmadığı gerekçesi ile muhtara bırakıldığını ve Tebligat Kanunu 21.maddesine göre tebligatın yapıldığı kabul edilerek yargılama aşamalarına geçildiğini, müvekkilinin evde neden olmadığı, tevziat saatleri dışında gelip gelmeyeceğinin ne isim ne de imza altına alınarak komşulardan ya da çevreden sorulmadan tebligatın muhtara bırakılarak kesinleştirildiğini, bu şekilde usulsüz tebligatlar nedeniyle dilekçeler teatisinde müvekkilinin savunma hakkı kısıtlanarak yokluğunda yargılama yapılarak bu aşamaya gelindiğini, müvekkilinin süresi içinde sunamadığı savunma, iddia ve delillerini sunması için kendilerine yeniden süre verilmesini, tüm bu aşamalardan sonra yeni bir bilirkişi atanmasını talep etme zorunluluğunun doğduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI:
Mahkemece daha önceden verilen “kısmen kabul” kararına yönelik Dairemizin 21.12.2022 tarihli, 2020/1896 E.-2022/1995K. sayılı kararı ile; “…1-Öncelikle, dava şartı olan taraf ehliyeti ve yetkilendirme bakımından yapılan değerlendirmede; davacı …’in kaza ve dava tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu, bu nedenle velisi olarak anne ve babasının verdiği vekaletnameye istinaden davada vekil aracılığıyla temsil edildiği anlaşılmakta ise de, yargılama sırasında 18 yaşını doldurduğu, buna rağmen davacı adına sunulan istinaf dilekçesinin velayeten anne ve babasının verdiği vekaletnameye istinaden sunulmuş olup, davacı … tarafından bizzat usulünce verilmiş bir vekaletnameye dosya kapsamında rastlanılamadığı anlaşılmakla, aşağıda yer alan sebeplerin yanısıra bu husus re’sen karar kaldırma nedeni olarak görülmüştür. 2-Davalı … A.Ş vekilinin ödemenin güncellenmediğine dair itirazı yerinde görülmemiştir. Şöyle ki, dava tarihi 05.01.2016 olup, davalı sigorta şirketinin 1.237-TL’lik ödemesinin tarihi ise 15.01.2016, yani dava tarihinden sonraki bir tarihtedir. Yargılama esnasında yapılan ödemeler bakımından güncelleme yapılmadan tazminat tutarından mahsup edilmesi gerekli olduğundan, mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda bu hususta hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD. 2015/7688 E.- 2018/1594 K., 2013/11966 E.-2014/18407 K, 2016/9182 E.-2019/3567 K, 2016/5123 E.- 2019/2825 K). 3-Her ne kadar aktüer bilirkişi tarafından, Yargıtay içtihatlarıyla uygulanması esas alınan TRH 2010 tablosuna göre değil de, PMF 1931 tablosuna göre hesap yapılmış ise de, davacı tarafın bu yönden istinafa gelmediği, PMF 1931 yaşam tablosunun hak sahipleri yönünden daha kısa yaşam süreleri belirlemesi nedeniyle davalı taraf yararına usuli müktesep hak oluştuğu, istinafa davacı tarafça sadece manevi tazminat yönünden gelinmesinden ve davalı tarafça aktüer raporuna yönelik sair sebeplerle istinafa gelindiğinden dolayı, aleyhe bozma yasağı da gözetilerek bu husus davalı aleyhine bir kaldırma nedeni yapılmamıştır (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2486 E.- 2021/3312 K). 4-Geçici işgöremezlik tazminatından dolayı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun kalktığına dair itiraz yerinde değil ise de, davalı sigorta şirketi vekilinin davacı küçüğün kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatı hesaplanamayacağına dair itirazı, davacı …’ın kaza tarihinde çalıştığına dair dosyaya belge de sunulmamış olması karşısında yerinde görülmüş olup, davacının maluliyete dayalı tazminatı hesaplanırken bu hususun da aktüer tarafından gözetilmesi gerekmektedir. 5-Kaza sırasında davacı …’ın motosiklet kullanmakta olduğu ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelere göre, sağ bacak kırığı şeklinde de yaralanmış olup yaralanmasının niteliğine göre kaza anında koruyucu ekipman kullanmadan motosikleti sürmekte olduğu anlaşılmakta olup, zararın artmasına etken nitelikte müterafik kusuru bulunmasına rağmen mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bu durumun dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. 6-Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 03.04.2015 olup, mahkemece hükme esas alınan Ege Üniversite Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp ABD heyet raporunda da yerinde bir şekilde ‘Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ hükümleri esas alınarak maluliyet ve iyileşme sürelerinin hesaplandığı anlaşılmaktadır. 7-Aktüer raporu uyarınca davacı tarafça talep edilebilecek maddi tazminat tutarının 101.588,06-TL olarak hesaplanmasından sonra, davacı vekilinin talep arttırım dilekçesi sunarak talebini 101.588,06-TL’ye çıkardığı anlaşılmakta iken, mahkemece kurulan hükümde ‘Maddi tazminat talebi bakımından dava ve ıslah dilekçesinin kabulü ile, 101.558,06-TL sürekli ve geçici işgöremezlik zararının davalı … AŞ’den dava tarihi olan 05/01/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine’ dair hüküm kurulduktan sonra, devamında talebi aşar şekilde ‘50,00-TL hastane ve ilaç masrafı, 50,00-TL hastane yol masrafı olmak üzere 100,00-TL’nin’ de davalılardan tahsili yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu hususta davalı sigorta vekilinin itirazı haklı görülmüştür. 8-Kabule göre de, davalı sigorta şirketi manevi tazminattan sorumlu olmadığı halde aleyhine harç ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmamıştır. 9-Davalı …’nın savunma hakkının kısıtlandığına dair itirazlar bakımından yapılan değerlendirmede; her ne kadar anılan davalının mernis adresine tebligatlar çıkarıldığı görülmekte ise de, davalının 2019 yılından beri cezaevinde olduğu, 18.04.2019 tarihinde vasi atandığı görülmektedir. Anılan davalı hakkında sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı dahi düzenlenmediği görülmektedir. Dosya kapsamına göre, bahse konu davalı tarafa alınan tüm raporların usulünce tebliği ile savunma hakkı verilmesi, sosyal ve ekonomik durumu da araştırılarak manevi tazminata esas olmak üzere dosya içerisine alınması gerekmekle, davalı Hakkı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir. 10-Davacının manevi tazminata dair istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirmede ise; dosya kapsamına ve karar kaldırma nedenine göre bu itirazın şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, davacı vekilinin istinaf itirazlarının ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir….” gerekçeleriyle kararın kaldırıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; “…Kaldırma kararı sonrasında yapılan inceleme ve değerlendirmelerde, istinaf kaldırma kararı öncesinde dosyaya sunulan kusur raporunun, maluliyet raporunun ve aktüerya raporunun denetime elverişli oldukları gözetilerek yeniden bu yönlerden bir inceleme ve değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, dosya kapsamında mevcut deliller çerçevesinde istinaf kaldırma nedenlerine yönelik tahkikat yürütüldüğü, istinaf kaldırma kararı öncesi dosyada alınan kusur raporu, maluliyet raporu ve aktüerya raporu ve ıslah dilekçesinin davalı … vekiline tebliğ edildiği, raporlara karşı itiraz ve beyanları sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davalı vekili tarafından kusur ve maluliyet raporlarına karşı itirazda bulunulmuş ise de davalılara izafe edilen %25 kusur oranının dosya kapsamına ve kazanın gerçekleşme şekline uygun olduğu, maluliyet raporunda belirlenen maluliyet oran ve sürelerinin kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre belirlendiği, davalı tarafça hatalı değerlendirme yapıldığına yönelik somut bir itiraz nedeni gösterilmediği dikkate alınarak yeniden rapor alınmasına gerek görülmediği, istinaf kaldırma kararı öncesi dosyaya kazandırılan kusur raporunda davalıların kusurundan sorumlu olduğu araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %25 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş olup mahkemece de bu görüşe iştirak edildiği, usul ve yasaya uygun maluliyet raporunun da hükme esas alınabileceğinin değerlendirildiği, davacının iyileşme sürecinde gelir getirici bir işte çalıştığına dair delil bulunmadığı dikkate alınarak geçici iş gücü kaybı tazminatı taleplerinin reddine karar verildiği, istinaf kaldırma kararı öncesinde de belirlenmiş olan 7.500,00-TL manevi tazminatın uygun bir miktar olduğu değerlendirildiğinden istinaf kaldırma kararı sonrasında da aynı miktarda manevi tazminata hükmedildiği, istinaf kaldırma kararındaki diğer eksikliklerin tamamlandığı, sonuç olarak; MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE, 96.690,96-TL sürekli iş gücü kaybı, 62,50-TL tedavi amaçlı sarf malzemesi zararı, 100,00-TL tedavi amaçlı ulaşım gideri zararı olmak üzere toplam 96.853,46-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarlarına davalı … Şirketi yönünden dava tarihi 05/01/2016, davalı … yönünden haksız fiil tarihi 03/04/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, maddi tazminat istemlerinin fazlasına dair kısım yönünden reddine, MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE, 7.500,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı H…’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlasına dair istemin reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili tarafından, “…Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacı …’in hem sürücü belgesiz trafiğe çıktığını hem de kaza yerindeki kavşağa girerken dikkatsiz ve tedbirsiz davrandığını, geçiş hakkı önceliğinin bilirkişi raporlarında da belirtildiği şekilde müvekkilinde olduğunu, müvekkiline ‘kavşaklara yaklaşırken aracının hızını azaltmadığı ve dikkatini yeterince seyir yönüne vermediği’ şeklinde genel geçer ifadelerle atfedilen kusuru kesinlikle kabul etmediklerini ve bu kusura göre de yüklü miktarda maddi tazminata hükmedilmesinin hukukun adaletine ters düştüğünü, kaldı ki davacının ehliyetsiz olduğunun aşikar olduğunu, bilirkişi raporlarında neye göre müvekkilinin kusurlu bulunduğuna yönelik tam ve net olarak açıklama olmadığını, raporu tanzim eden uzmanların tarafsız, objektif ve tıbbi bulgulara dayalı olarak mahkemeyi teknik yönden aydınlatacak her türlü kuşkudan arındırılmış, hüküm vermeye elverişli rapor tanzim etmek üzere inceleme yapmaları gerekirken basit bir yaralama için maluliyet belirlemelerinin de hatalı olduğunu, buna bağlı olarak hesaplanan fahiş miktarları da kesinlikle kabul etmediklerini, manevi tazminat açıkça kişilik hakları saldırıya uğramışsa istenebilecek bir tazminat iken bu davada davacının açıkça onurunun zedelendiğinin, kişilik haklarının saldırıya uğradığının ortaya somut bir şekilde ortaya konulmadığını, davacının mahkemenin bu kararı ile haksız kazanç elde ettiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece istinaf kaldırma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece kaldırma kararı gereklerinin yerine getirilmiş olduğu, kaldırma kararı öncesinde kusura ilişkin olarak mahkemece biri trafik bilirkişiden, diğeri ATK Trafik İhtisas Dairesinden olmak üzere alınan iki raporda da davalı tarafa %25 kusur verildiği, birbirleriyle ve dosya kapsamı ile de uyumlu olan raporlara göre davalı tarafın %25 tali kusurlu kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, yine maluliyete ilişkin olarak, somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 03.04.2015 olup, mahkemece hükme esas alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp ABD heyet raporunda “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri esas alınarak maluliyet ve iyileşme sürelerinin hesaplandığının anlaşılmasına göre, bu yön itibariyle de kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, aktüer raporunda hesaplanan tazminat tutarında ve mahkemece kaldırma kararı gözetilerek kurulan tazminat hükmünde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı görülmekle, davalı … vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Gerekçe kısmında toplama hatası yapılarak toplam maddi tazminatın 96.583,46-TL olarak belirtilip, hüküm kısmında ise bunun 96.853,46-TL olarak düzeltilmiş olduğu görülmekle ve yine mahkeme kararının başlığında artık 18 yaşını doldurmuş bulunan …’ın anne-babasının gösterilmemesi gerektiği halde davacı olarak yazılmış oldukları anlaşılmakla birlikte, anılan hataların mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hatalar olması ve esasa etkili bulunmaması nedeniyle burada eleştirilmesi ile yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı H… vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/61 Esas – 2023/332 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı …’ın adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan istinaf aşamasında harç tahsil edilmemiş olup, anılan davalıdan alınması gereken 7.128,38 TL harcın HMK 339. madde gereğince tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/10/2023