Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1669 E. 2023/1394 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1669
KARAR NO : 2023/1394

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/397 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2023 ara karar tarihli ve 2023/397 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; davalı taraf müvekkili aleyhine olmak üzere İzmir 8 İcra Müdürlüğü’nün 2022/14762 Esas sayılı dosyası ile 10 örnek kambiyo takibi açmış olup müvekkili takipten hacizedildiğini, ancak müvekkili davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilli …, … ili sınırları içerisinde davalı ile ortaklık usulü tarım işiyle uğraşmaktadır, belirledikleri arazi üzerinde sezonluk ürün ekim / dikimi gerçekleştirmek suretiyle gelir elde etme çabası içerisinde bulunduğunu, anlaşma öncesinde davalı, müvekkili …’a bu işe yatırım yapacak olduklarını ancak kendisinin …’nın yakını olan …’a güvenmediğini söylediğini, …’ın ürünlerin hasadının yapılmasından sonra kendisine mal veya ödeme vermeyebileceğinden şüphe duymuştur, müvekkili …’dan kendisini garantiye almak adına …’ın … ve …’a hasat sonrası haklarına düşen ürün veya ürün değeri kadar paranın karşılığı olarak 300.000,00-TL (üçyüzbinlira) değerinde senet imzalamasını istediğini, Müvekkili … ise bahse konu senedi hasat sonrası davalıya ait kısım kadar mahsul veya mahsul ederi kadar para tutarının davalılere teslimi anında senedini geri almak koşuluyla bahse konu tutarı 300.000,00-TL alacak tutarını içeren senedi kefil sıfatıyla imzalamayı kabul ettiğini ve davalı ile müvekkili … arasında ortaklık akdi sözlü olarak sağlandığını, hasat günü geldiğinde ise müvekkili … tarafların hasadını bölüşecek oldukları tarlanın hasadının … tarafından yapılmış olduğunu ve hasat edilen ürünlerin yine …’in kontrol ve yönlendirilmesiyle tarladan çıkarıldığını öğrendiğini, müvekkili davalıyi aramış ve “Malları götürüyormuşsun, baştan anlaştığımız gibi benim senedimi ver, malları öyle götür.” demiştir davalı … ise müvekkili senedin şu anda İzmir ilinde olduğunu, kendisine veremeyeceğini, ancak kendisinin İzmir’e gider gitmez senedi kendisine teslim edeceğinin sözünü verdiğini, Müvekkili daha sonra davalıyi tekrar aradığını, ancak davalı Yüksel müvekkili “Ben bu işten zarar ettim. Zararımı almadan da senedi geri vermem.” şeklinde beyanlarda bulunduğunu,. Müvekkillinin iş bu senet sebebiyle davalı tarafa esasen herhangi bir borcu bulunmadığını, davacılar ile davalılar arasında hukuki bir ilişki olmadığı gibi hukuken bir borç da bulunmadığını, müvekkili güvene dayalı olarak davalılara teslim ettiği senedi, anlaşma başındaki şartlar oluşmasına rağmen geri alamadığı gibi, bir de bahse konu senedin dayanak yapıldığı İzmir 8. İcra Dairesi’nin 2022/14762 Esas sayılı dosyası ile karşı karşıya kaldığını, bahse konu icra takibinin dayanağı senette davalılerin tahrifatta bulunmuş olduklarını; gerçek değeri 300.000,00-TL olan senet davalılerce tahrif edilmiş ve 1.300.000,00-TL olarak işleme koyulduğunu, müvekkili yukarıda bahsettiğimiz şekilde üçyüzbinlira bedelli olarak ve kefil sıfatıyla imzaladığı senetten ötürü hali hazırda cebri icra tehdidi altında kaldığını, arz ve izah edilen sebeplerle öncelikle ve ivedilikle teminatsız olarak İzmir 8. İcra Dairesi’nin 2022/14762 Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen kambiyo evrakı yönünden tensiben takibin durdurulması kararı verilmesini ve keyfiyetin ilgili icra müdürlüğüne müzekkere ile bildirilmesine karar verilmesini yönünde takibin durdurulması talebinin kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…Takibin durdurulması Talebinin Reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; HMK m.394 uyarınca, karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebileceğini, aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın itiraz hakkının, ihtiyati tedbir talebinin incelendiği yargılamaya davet edilmeyip tedbir kararının kendisi dinlenmeden verilmiş olmasına bağlandığını, ihtiyati tedbir bakımından temel iki şartın ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın ve ihtiyati tedbir sebebinin varlığı olduğunu, HMK m.389’a göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerine yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğunu, mahkemece davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin HMK’nın 394/5’ne aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, ihtiyati tedbir kararı verilmemesinin kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını, davacı tarafın açtığı davada talep ettiği ihtiyati tedbir kararının yerel mahkemece kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine dair karar verilmesinin yanılgılı bir değerlendirme olduğunu belirterek İzmir 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2023 tarihinde verilmiş bulunan ara kararın kaldırılmasını, yerel mahkemece konulmuş bulunan istinaf başvurusuna konu ihtiyati tedbirin kabulü yönünde ve icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; borçlu olunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; davacılar vekili olarak Av. …’ ın dosyaya 09/05/2023 tarihinde vekaletname sunduğu, mahkemenin ara kararının vekile e-tebliğ yoluyla 16/05/2023 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır (Tebligat Kanunu m.ll).
05/08/2017 tarih, 7035 sayılı Kanunla değişik 6100 sayılı HMK.’nun 352. maddesinin 1. fıkrasında; “Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda, aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde öncelikle gerekli karar verilir:
“a-İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması,
b-Kararın kesin olması,
c-Başvurunun süresi içerisinde yapılmaması,
ç-Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi,
d-Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi” hükmü düzenlenmiştir.
Dosya kapsamından; mahkemece takibin durdurulması talebinin reddine dair verilen 10/05/2023 tarihli ara kararın davacılar vekili Av. …’a 16/05/2023 tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından 31/05/2023 tarihinde, yasada öngörülen iki haftalık süre geçtikten sonra verilen dilekçe ile istinaf talebinde bulunulduğuna göre, süresinde olmayan istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu açıklamalar uyarınca; davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun yasal süresinde olmadığı; yerel mahkemece, süre yönünden reddine karar verilmesi gereken başvuru hakkında, mahkemesince bir karar verilmediği, anlaşılmakla; yasal süresinden sonra yapılan başvurunun usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 352-(1)-c) maddesi gereğince süre yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının başvurunun usulden reddine karar verilmiş olması nedeniyle karar kesinleştiğinde ve talebi halinde ilk derece mahkemesi tarafından kendisine iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacıların istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince karar kesinleştikten sonra kendilerine iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023