Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1668 E. 2023/1535 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1668
KARAR NO : 2023/1535

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 11/07/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/280 Esas (derdest)
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 27/04/2023
BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2023 tarihli ve 2023/280 Esas (derdest) sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati Tedbir Talep Eden (davacı) vekili talep dilekçesinde özetle; 3 adet taşınmaz için kooperatife üye olduğunu, … ada … parsel … Blok … no’lu daire, … ada … parsel … Blok … no’lu daire, … Ada … parsel … Blok … no’lu daire üyelik girişleri ödemeleri ayrıca ortaklık girişi adı altında ödemeleri yaptığını, buna ilişkin davalı kooperatife ait tahsilat makbuzları dilekçe ekinde sunulduğunu, 18.12.2011 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında davacıya … blok … no’lu … Blok … no’lu ve yine … Blok … no’lu taşınmazlar yönünden kooperatif ortağı olduğuna ilişkin kararın alındığını ve bu durumun karar defterine geçirildiğini, 23.12.2012 tarihli “… 23.13.2012 tarihli Olağan Üstü Genel Kurul Toplantısı” başlıklı ve “… ada … parsel … Blok” alt başlıklı, altında kooperatifin kaşesi ve imzasının bulunduğu Genel Kurul Kararı Hazirun listesinde müvekkiline 22, 25 ve 32 no’lu daireler yönünden kooperatif ortağı olduğunun belirtildiğini, “…” 01.01.2012 – 31.12.2012 tarihlerini içerir Yevmiye Defterine Bağlı Mizanın ortaklar hesabında davacı tarafından kooperatife ödeme yapıldığının görüldüğünü, davacının usulüne uygun olarak ortaklık aidatını yatırdığını, ortaklık aidatının kooperatif kayıtlarına işlendiğini, genel kurullara katıldığını, davacı uzun süre kooperatif ortağı olarak toplantılara katıldığını ancak bir süre sonra kooperatif tarafından herhangi bir şekilde toplantılara davet edilmediğini, müvekkilinin kooperatif yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde müvekkiline herhangi bir sorun olmadığının söylendiğini ancak bir sonraki toplantıya yine davet edilmediğini, akabinde kooperatif üyeliğinden çıkarıldığı hususunun şifahi olarak müvekkiline söylendiğini, davacı haricen yaptığı araştırmada, kooperatife üye olarak başka kişilerin alındığını öğrendiğini, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun; “kooperatif ortaklığından çıkarılma”yı düzenleyen 16.maddesinde;“Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.”, “Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir.”, “Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” denildiğini, davacının kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin usulüne uygun bir karar alınıp alınmadığının mahkeme tarafından denetlenmesini talep ettiklerini, ancak davacıya; usulüne uygun olarak herhangi bir bildirimin yapılmadığını, kooperatiften tasfiye aşamasında üye çıkarılmasının da hukuka aykırı olduğunu, davacının kooperatif ortaklığı hukuken devam etmesine rağmen yerine başka kişilerin kooperatif ortağı olarak alınması nedeniyle tapu iptal davası açma haklarını saklı tuttuklarını, davalı taraf ile yapılan arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz neticelendiğini, davalı adına kayıtlı olması halinde … ada … parsel … Blok … no’lu daire, … ada … parsel … Blok … no’lu daire, … ada … parsel … Blok … no’lu daire üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde, geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada, normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Bu açıklamalara göre davacının üyeliğinin tespiti istemine ilişkin iddiasının bu aşamada yaklaşık olarak ispatlayamadığı ve ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı ..” gerekçesiyle ” ihtiyati tedbir talebinin reddine…”şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir talep eden (davacı) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden (davacı) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın incelenerek kaldırılmasını, dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; hüküm ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda, ihtiyati tedbir talep eden tarafından kooperatif hak ve hissesi ile ilgili olarak kooperatif üyeliğinin tespiti ile davalı kooperatif adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir işlenmesi talep edilmiş ise de; talep dilekçesi ekinde sunulan belgeler incelendiğinde davacının kooperatif ortaklığının tespitinin yargılamayı gerektirdiği, sunulan belgelerden davacının kooperatif ortaklığının yaklaşık olarak ispat edilemediği, bu nedenle koşulları oluşmayan ihtiyati tedbirin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen (davacı) vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyenden (davacıdan) alınması gerekli olan 269,85 -TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir isteyen (davacı) tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ihtiyati tedbir kararı yönünden HMK’nun 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.