Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1610 E. 2023/1409 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1610
KARAR NO : 2023/1409

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2023 (Dava) – 16/06/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/424 Esas ( Derdest Dosya )
DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit)
TALEP : İhtiyati tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2023 ara karar tarihli ve 2023/424 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkiline Akhisar 1. Noterliği’nin 15.05.2023 tarih ve 06523 yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilmek sureti ile ihtarnameye muhatap diğer şirketlerden … Ltd.Şti.ndeki ortaklığından dolayı 23.475.769,66-TL.sının ödenmesinin istendiğini, taraflarınca İzmir 11. Noterliği’nin 22.05.2023 tarih ve 4038 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile “Müvekkil keşide eden bankanız müşterisi … San. ve Tic.Ltd.Şti.ndeki %50 lik hissesini Akhisar Noterliğinin 23.08.2013 tarih ve 9993 yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile …’e devretmiştir. 10 yıla yakın bir zamandır, bankanız ile ticari veya bireysel kredi ilişkisi içinde bulunan … Ltd.Şti. ve/veya bu şirketin tek hissedarı … ile hiçbir ticari ilişkisi bulunmamaktadır. Müvekkilin 10 yıldan daha eski döneme dayanan, borçlunuz şirketin kullandığı kredi bedellerinden sorumlu olması düşünülemez. Müvekkil keşide eden, … Ltd.Şti.nde hissedar olduğu dönem zarfında (o da hisse devrini gerçekleştirildiği dönemden 1 veya 2 yıl öncesindeki bir zaman diliminde) bankanız ile şirketin kullandığı krediye kefil olmasını sağlayan kefalet sözleşmesini imzaladığını anımsamaktadır. Akhisar 1. Noterliğinin 15.05.2023 tarih ve 06523 yevmiye sayılı ihtarnamede muhatap gösterilen tüm taraflar ile birlikte müvekkil keşide edenin sorumlu tutulabilmesi için müvekkil keşide edenin bankanız ile imzaladığı kredi sözleşmesinin zamanaşımına uğramamış olması lazım gelir. Sonuç olarak; işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğini takip eden 1 gün içinde uhdenizde bulunan müvekkilin imzaladığı kredi sözleşmesinin bir nüshasının tarafımıza iletilmesi,..” talepte bulunulduğunu, ihtarnamenin davalı bankaya tebliğ edilmesine rağmen taraflarına olumlu bir yanıt verilmediğini, Merkez Bankasından sonra en fazla kurumlar vergisi ödeyen kurum olan davalı bankanın arşiv kapasitesinin 10 yıldan daha uzun bir süre üzerinden geçmiş olsa da, müşterisine imzalattığı kredi sözleşmelerini saklayabilecek boyutta olduğunu değerlendirdiklerini, … İnş. Ltd.Şti.ne 1.500.000,00-TL. Limit tanınan ve bu sebeple o dönem zarfında şirketlere ve ortaklarına imzalatılan kredi sözleşmesinin aslının davalı bankadan celp edilmesini talep ettiklerini, yasa gereğince, bu şekilde açılan menfi tespit davasının icra takibini tek başına durdurmaya yeterli olmayacağını, ancak Manisa İcra Müdürlüğü’nün 2023/103021 sayılı dosyada müvekkil davacıya ait 4 adet taşınmaz kaydına, 1 adet araç tescil kaydına ihtiyati haciz şerhi işlendiğini, sadece 1 taşınmazın değerinin dosya borcunun müvekkil davacıdan tahsil edilmeye çalışılan 1.504.500,00-TL. ve bu bedel eklenecek yasal ferilerin çok üzerinde olduğu için işbu davada haksız çıkmamız halinde dahi davalı bankanın müvekkil davacıdan olan bir buçuk milyon TL alacağını tahsil etmesini garanti ettiğini, bu sebeple icra takip dosyasındaki işlemlerin teminatsız şekilde durdurulmasını talep ettiklerini, müvekkilinin tüm mal varlığı üzerine ihtiyati haciz şerhi (vade ve tanzim tarihi olmayan bedelsiz bononun davalı tarafça istediği gibi doldurulduğu için) hukuksuz şekilde işlenebildiği için teminat olarak Mahkemenize sunabileceği bir mal varlığı da olmadığını, Manisa İcra Müdürlüğü’nün 2023/103021 sayılı icra takip dosyasındaki işlemlerin müvekkil davacı açısından teminatsız şekilde durdurulmasına, bu şekilde tedbir kararı alınarak Manisa İcra Müdürlüğü’ne müzekkere gönderilmesine, takibe konu edilen bono yönünden müvekkil davacının yukarıda sayılan usulsüzlükler nedeni ile borçlu olmadığını tespiti ile icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının hüküm altına alınmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücreti için davalı karşı yan bankanın karar tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile ödemesi gerektiğinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasında ileri sürdüğü uyuşmazlık, TTK Madde 5/A uyarınca dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında olup davacı tarafça dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle, davasının öncelikle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, İİK 72. maddesi uyarınca, “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmünü amir olduğundan davacıların tedbir talebinin reddi gerektiğini, aksi kanaatle, tedbir kararı verilmesi halinde müvekkili Banka alacağının tamamını gecikmeden doğan zararları karşılayacak tutarda teminatın yatırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, hiçbir şekilde davacı- borçlu tarafın iddialarını kabul anlamı taşımamak kaydıyla, takibin durdurulması nedeniyle müvekkili Bankanın zarara uğrayacağı göz önüne alınarak, davacı- borçlu tarafın taleplerinin değerlendirilmesi ancak müvekkil banka alacağının tamamını karşılayacak tutarda teminat gösterilmesi halinde değerlendirilebileceğini, borçlunun senedin bedelsiz olduğunu öne sürerek iş bu davayı ikame ettiğini, bedelsizliğin ise bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmaması başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdünün bedelsiz olduğu anlamına geldiğini, oysa ki bankanın alacağının halen devam ettiğini, bu hususun Mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edileceğini, dolayısıyla bu iddiaların tamamen kötü niyetli ve alacaklarının tahsilini sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, borçlunun dilekçesinde borcun ödenmiş olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, borcun ödenmiş olduğunun sadece ifade edildiğini, fakat bunu kanıtlayacak hiçbir delil sunulmadığını, ayrıca geçerli bir temel münasebet bulunmadığının da davacı tarafça ispat edilmediğini ve bu konuda herhangi bir delil sunulmadığını, takibe konu senedin borçlularınca ödenmediğini, ertelenmediğini, zamanaşımına uğramadığını ve yetkili icra dairesinde takibe konu edildiğini, bu nedenlerle borçlu davacının borcu bulunmadığına ilişkin beyanlarının hukuken dinlenilemez nitelikte olduğunu, davacının da diğer senet borçluları gibi kambiyo senedi nedeniyle sorumlu bulunduğunu ve davacı hakkındaki takibin de bu nedene dayandığını, müvekkili banka tarafından davacı- borçlu ve diğer tüm borçlular hakkında takip yapılmasının tamamen hukuka uygun olduğunu, davacı tarafça gerçeğe aykırı beyanlarla ve tamamen kötüniyetle takibi geciktirme gayesiyle işbu dava açılarak davaya konu takibi geciktirme ve müvekkili banka alacağının tahsilini engelleme gibi hukuka aykırı sonuçlar elde edilme çabasında bulunulduğunu, davacı tarafın taleplerinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacının kefalet süresinin üzerinden 10 yıl geçmiş olduğunu, bu nedenle senedin hukuka uygun olamayacağını belirtir ifadelerde bulunduğunu, kefalet süresinin dolmadığını fakat bir an için dolduğu düşünülse dahi bu durumun; Ticaret Hukukunun kendine özgü bir kavramı olan mücerretlik (soyutluk) ilkesine aykırı olduğunu, mücerret kıymetli evrağın senedin tanzimine sebep olan asıl borç ilişkisinin ( temel borç ilişkisi ) senetten anlaşılmasına imkân bulunmayan kıymetli evrak olduğunu, mücerret kıymetli evrağın da belli bir sebebe dayandığını bu temel münasebet olmadan kıymetli evrak düzenlenmesinin düşünülemeyeceğini belirterek işbu kötüniyetli davanın ve tedbir talebinin reddini ve yargılama gideri ile vekalet ücretini davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; “…Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan ve İİK. 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, davacı vekilinin Manisa İcra Dairesi’nin 2023/103021 sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına yönelik talebinin REDDİNE, dava değerinin %20’si olan 300.900,00 TL yatırıldığında, Manisa İcra Dairesi’nin 2023/103021 sayılı dosyasında, icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; alınan ihtiyati haciz kararının sağladığı avantajı kullanan davalı bankanın, Manisa İcra Müdürlüğü’nün 2023/103021 sayılı dosyada müvekkiline ait 4 adet taşınmaz (tapu kayıt bilgileri icra dosyası kapsamındadır.), 1 adet araç kaydına (plaka sayısı icra dosyası kapsamındadır.) ve tüm bankalar nezdindeki hesapları üzerine ihtiyati haciz şerhi işletebildiğini, müvekkili davacının şu anda tüm mal varlığı üzerine haciz şerhi işlenebilmesinin; aslında tamamen ödenmiş bir ticari kredi sözleşmesine dayanan, buna ek olarak aslında zamanaşımına uğramış bir kefalet ilişkisinin ürünü olan, tanzim tarihi ile vade tarihi boş şekilde imzalandığını ancak davalının uhdesinde kalmış bedelsiz bir bononun davalı bankanın işine geldiği gibi doldurup işleme koymasına dayandığını, bu kadar hukuka aykırılık içeren bir kıymetli evrak için davalı bankanın adeta yangından mal kaçırabilmek amacıyla ihtiyati haciz kararı aldığını, bu aykırılıkların dile getirilmesinin ihtiyati haciz kararı alınarak engellenmek istendiğini, dikkat edilecek olursa takip dosyası kapsamındaki ödeme emri incelendiğinde diğer takip borçluları olan … Ltd.Şti., … Ltd.Şti.ve … için Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/330 E. Sayılı dosya ile konkordato dosyasından 09.05.2023 tarihi itibarıyla 3 aylık geçici süre alındığı bilgisine sahip olduklarının belli olduğunu, kaldı ki anılan konkordato davasına davalı bankanın müdahale talebinde de bulunduğunu, konkordato davası ile verilen geçici mühlet sürecinde icra takiplerinin duracağı ve icra takiplerinin anılan şirketler yönünden açılamayacağının belli olduğunu, davalı bankanın bu nedenle icra dosyası ile ilk etapta hakkında konkordato kararı alınmadığı müvekkili davacıdan bonoya dayandırabildiği kadar olan alacağını tahsil etmeyi amaçladığının görüleceğini, müvekkili davacıya ait 4 adet taşınmaz ile 1 adet araç kaydına ihtiyati haciz şerhi işlenmiş olduğunu, müvekkili davacının, davalı bankadan başka kişi veya kuruma vadesi gelmiş/geçmiş borcunun söz konusu olmadığını, mevcut durumda davanın esası hakkında kendileri açısından olumsuz bir karar alınsa dahi; 4 adet taşınmaz ile 1 adet ticari aracın satışı halinde mevcut piyasa koşullarında davalı bankanın alacaklı olduğu bedelin tahsil edileceğinden hiç de şüphe olmadığını, gecikmeden doğacak davalı bankanın zararını temin etmek için sunulması istenen teminatı nakit olarak Mahkemeye sunmalarının mümkün olmadığını, zira müvekkiline ait tüm mal varlığı üzerine ihtiyati haciz şerhi işlendiğini, Mahkemenin uygun görmesi halinde müvekkiline ait taşınmazlardan herhangi birinin tapu kaydına davalı bankanın işlettiği 1.504.500-TL.lık ihtiyati haciz şerhinden sonra gelmek kaydı ile teminat bedeli olarak öngörülen 300.900,00-TL. ihtiyati tedbir şerhi işlenebileceğini, müvekkilinin tüm mal varlığı üzerine ihtiyati haciz şerhi işlenmiş olduğu için müvekkili davacının mal kaçırma durumunun söz konusu olamayacağını, icra takibi kapsamında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde karar alınmasının davalı banka açısından gecikmeden kaynaklı bir zarara neden olamayacağını, çünkü İİK.nun 72. maddesine göre açılan menfi tespit davasında ya da menfi tespit davasının istirdat davasına dönmesi halinde mahkemece verilen kararlar kesinleşmedikçe icra edilemeyeceğini, dosya borcunu karşılamaya kat be kat yeter miktardaki davacının tüm malvarlığı üzerine ihtiyati haciz şerhi işlendiği için ayrıca teminat yatırılmasına gerek olmadığını, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kararı hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin 16.06.2023 tarihinde aldığı takibin durdurulması taleplerinin reddi ve 300.900-TL bedelinde nakit teminat bedelinin mahkeme veznesine yatırılması halinde tedbir kararı verileceği yönündeki ara kararın kaldırılarak, teminatsız şekilde ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklı davalı bankaya verilmemesi yönünde karar alınmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacı vekilinin Manisa İcra Dairesi’nin 2023/103021 sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına yönelik talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
2004 sayılı İİK’nın, ” Menfi tesbit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında;
“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir, …” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, her ne kadar davacılar vekili tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulması talep edilmiş ise de; eldeki davanın icra takibinden sonra açılmış olduğu, İİK 72/2 maddesi uyarınca ancak icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında talep üzerine koşulları mevcut ise alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına karar verilebileceği; anılan maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, icra takibine başlandıktan sonra açılan menfi tespit davalarında ise tedbiren takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, İİK’ nın 72/3 maddesi uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki tedbir kararı için teminat alınmasının yasal zorunluluk olmasına göre ve HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/06/2023 tarihli ve 2023/424 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023