Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1552 E. 2023/1227 K. 17.08.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1552
KARAR NO : 2023/1227

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/09/2022 (Talep) – 20/01/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/129 Esas (derdest)
DAVA : Patent (Maddi Tazminat İstemli)|Patent (Manevi Tazminat İstemli) Patent (Tecavüzün Tespiti İstemli)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 17/08/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 17/08/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/01/2023 ara karar tarihli, 2022/129 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati Tedbir Talep Eden/Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; davalıya ait … Sok. … Sitesi no…. … Kat:… …/İzmir adresinde bulunan iş yerinde Biyomedikal Cihaz Teknolojisi alanında uzman bilirkişi marifetiyle yapılacak olan bir tespit işlemi ile müvekkilinin tescilli … numaralı … yayın numaralı patentine tecavüz teşkil eden cihazların ve benzerliğin tespitini, ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilinin patent hakkına tecavüz eden davalıya ait ürünlerin üretiminin, satış, pazarlama, ithalat ve ihracatı, ihalelere katılımı vs. ticari faaliyetlerin tedbiren engellenmesini, davalı tarafından; müvekkili adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli patentinden doğan hakların ihlal edildiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve tecavüzün kaldırılması, aynı zamanda davalının işbu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve tecavüzün kaldırılmasını, üzerinde anılan cihaz ve herhangi bir şekilde görüntüsü bulunan karşı tarafa ait ilan, reklâm, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesinin, basılı kâğıtlar, faturalar ve sair türlü ticari evrak üzerinde kullanılmasının önlenmesine ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin dahi bulundukları yerlerden toplanarak imha edilmesini, tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına ve el konulan bu ürünlerin imhasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; ” İhtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati Tedbir Talep Eden/Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, … tescil numarası ile 07/07/2017 tarihinde Avrupa Patent Fasiküllerinde yayımı yapılmış patentin sahibi olduğunu, söz konusu patentin Avrupa Patent başvuru tarihinin 19/06/2013 olduğunu, müvekkile ait patent başvurusu AL, AT, BE, BG, CH, CY, CZ, DE, DK, EE, ES, FI, FR, GB, GR, HR, HU, IE, IS, IT, LI, LT, LU, LV, MC, MK, MT, NL, NO, PL, PT, RO, RS, SE, SI, SK, SM, TR, BA, ME olmak üzere 40 ülkede incelendiğini ve herhangi bir itiraza konu olmadan tescil edildiğini, müvekkil şirket olan YHLO (EST. 2008), merkezi Shenzhen, Çin’de bulunan, deneyimli bilim adamları ve mühendislerden oluşan bir ekip tarafından in-vitro teşhis cihazları ve reaktifleri geliştirme, üretme ve dağıtma konusunda uzmanlaştığını, yenilikçi ve istikrarlı bir şekilde büyüyen bir laboratuvarda tahlil yapan cihazlar ve bu cihazların kullandığı malzemelere ilişkin çözümlerin şirketi olduğunu, dava konusu patentin arkasında konusunda uzman bir mühendis ve bilim adamı ekibi olduğunu, EDTA’lı sedimentasyon cihazı, tıbbi laboratuvarlarda eritrosit sedimantasyon hızını ölçmek için kullanılan bir cihaz olduğunu, EDTA, etilen-diamin-tetra asetik asidin kısaltması olduğunu ve kan örneklerinin pıhtılaşmasını önlemek için kullanılan bir antikoagülant olduğunu, EDTA’lı sedimentasyon cihazı, hastalıkların teşhisinde ve izleminde önemli bir laboratuvar testi olduğunu, sedimentasyon hızı, iltihaplanma, romatoid artrit, enfeksiyonlar ve diğer inflamatuar durumlar gibi çeşitli hastalıkların takibinde kullanıldığını, müvekkil patenti hız, güvenilirlik, manuel çalkalama, sedimentasyon ölçeğinin direkt, insan gözüyle yorumlanması gibi tarifnamede belirtilen bazı teknik problemlerin çözülmesini sağlayarak patentlenebilirlik için gerekli buluş basamağını sağladığını ve … yayın numarası ile EPO nezdinde tescil edildiğini, ancak 15.12.2021 yılında yapılan ihale ile davalı tarafından müvekkil şirketin patentli cihazının taklit edilmek sureti ile ALS 32E (UTS KOD 8699921910196) Otomatik Sedimentasyon (ESR) Analizör cihazı üretildiği ve satılmaya çalışıldığını, yerel mahkemece düzenlenen 09.09.2022 tarihli tensip tutanağı uyarınca 16.09.2022 tarihinde davalı adreste keşif yapıldığını ancak bu keşif sırasında sadece Bilirkişilerden …’ın yer aldığını, dosyaya 2. Bilirkişinin teşkilinin uzun süre sağlanamadığını, önce patent ihlali dosyasına marka vekili bilirkişi olarak seçildiğini, sonrasında ise bu kişinin bilirkişilikten çekilmesi nedeni ile Dr. … 21.09.2022 tarihinde bilirkişi seçildiğini ancak bu sebeple bilirkişi keşif esnasında davalının yerinde bulunamadığını, patent ihlali yapan cihazı yakından ve yerinde inceleme fırsatı bulamadığını, sadece bu durum bile bilirkişilerce eksik inceleme yapıldığının ispatına yeteceğini, bilirkişiler tarafından 02.01.2023 tarihli düzenlenen rapora süresi içinde olacak şekilde 18.01.2023 tarihinde itiraz ederek yeniden rapor alınmasını istemiş olmalarına rağmen 26.05.2023 tarihine kadar taleplerinin akıbetine dair bir sonuç alamadıklarını, bilirkişinin özel veya teknik bilgiye dayanmadan yalnız yargılama sırasında elde edilen delilleri değerlendirerek uyuşmazlık konusu hakkında saptamalar ve yorumlar yapmasının bilirkişilik temel ilkelerine aykırı olduğunu, müvekkile ait patentli … model cihaz dışında Dünyada 96 test/saat hızında başka bir EDTA’lı tespit tüpü kullanan Sedimantasyon ölçüm cihazının bulunmadığını, bu hızı kendisine özel 8 yüklemeli 4 sıra ile toplamda 32 yüklemeye imkân veren numune rafı ile sağladığını, cihaz hızı- 96 test/saat sadece … marka cihazda bulunduğunu, piyasadaki mevcut sedimantasyon cihazlarının bir kısmı tespit tüpü olarak EDTA’lı tüplerle ve bir kısmı da Sitrat’lı tüplerle çalışmakta olup bahse konu geçen ihlal ve patent hakkı EDTA’lı tespit tüpü kullanan sistemler üzerinde olduğunu, müvekkil şirket tarafından piyasada mevcut Sistrat’lı tespit tüpü kullanan sistemlerle ilgili herhangi bir hak ve talebin bulunmadığını ancak bilirkişi raporunun teknik inceleme ve tespitler başlığı altında 4.1.3 maddesinde binary sayı sisteminden ötürü 8’in katları şeklinde birçok cihazda benzer olduğu iddiasının doğru olmadığını, ayrıca yine aynı madde de numune taşıma yerlerinin pleksiglas malzemeden yapıldığını, bu durumun patente tecavüz oluşturmadığının söylenmesinin yanlış olduğunu, bir patente benzerlik olup olmadığının incelemesinde elde edilen sonucun önemli olduğunu, hangi malzemenin veya sayı sistemin kullanılıp kullanılmadığının öneminin olmadığını, numune taşıma yerlerinin hangi malzemeden yapıldığı sadece o cihazın üretim maliyetini etkileyen bir faktör olup patenti ve taklit cihazı teknik açıdan farklı kılmaya yetecek bir neden olmadığını, aynı şekilde bilirkişi raporunun 4.1.1 maddesinde belirttikleri davalı firmaya ait cihazın kızılötesi ışın bandı ile davacının kullandığı bant arasında fark olduğu belirtilmişse de bu fark yine sadece patent konusu cihazın üretim maliyetine yönelik bir konu olup davalının taklit cihazını müvekkilin patentinden farklılık yaratacak bir sonuca ulaştırmadığını, teknik inceleme ve tespitler başlığı altında sıklıkla davalıya ait taklit cihazın ve patent konusu cihazın arasındaki fark olarak 180 derece ve 360 derece dönüş hareketinden bahsettiklerini, ancak burada belirtilen dönüş açılarında böyle bir farkın mevcut olmadığını, her iki cihazda ölçüm sırasında 360 derece olacak şekilde dönüş açısı tamamlayarak kan numunelerini barındıran tüplerin karışmasını ve ölçümün yapılmasını sağladığını, bu dönüşün tam olarak hangi yöne doğru ve nasıl olacağı ise patent açısından fark yaratacak bir nitelik ihtiva etmemekte sonuç açısından teknik bir fark yaratmadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için iş bu istinaf başvuru dilekçesini vermek zaruretinin hasıl olduğunu, izah edilen ve yargılama esnasında tespit edilecek nedenlerle ve fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; yerel mahkemece verilen ara kararın usul ve yasaya aykırı hususlarının belirttikleri sebep ve gerekçelerle müvekkili lehine ortadan kaldırılması ile işbu davada verilecek hükmün etkinliğini sağlamak amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilin patent hakkına tecavüz eden davalıya ait ürünlerin üretiminin, satış, pazarlama, ithalat ve ihracatı, ihalelere katılımı vs. ticari faaliyetlerin tedbiren engellenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, patent hakkına tecavüzün tespiti istemli davada, ihtiyati tedbir kararının reddine dair ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; talebin reddine karar verilmiş olup, hüküm ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389/2. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında dosyanın yapılan incelemesinde, davacı vekili, müvekkiline ait patente, davalı tarafça tecavüzde bulunulduğunu, bu durumun patent hakkının ihlali ve tecavüz, müvekkili aleyhine haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, müvekkili yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi ve kararın ilanına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği eldeki davasında, tecavüz ve haksız rekabet hususlarının tespiti ile müvekkiline ait patent hakkına tecavüz oluşturan ürünlerin üretiminin, satış, pazarlama, ithalat ve ihracatı, ihalelere katılımı vs. ticari faaliyetlerin tedbiren engellenmesi konularında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece ihtiyati tedbir talebi kapsamında mahallinde yapılan keşif neticesinde bilirkişiler tarafından düzenlenen 02/01/2023 tarihli raporda, davacı tarafın patente konu buluşuyla davalı tarafça üretilen ürünlerin, birbirinden farklı özellikte ve kapasitede olduğu, sensörlerin kullanımının dünya genelinde bir uygulama olduğu, herhangi bir firmanın tekelinde bulunamayacağı, davacıya ait patent hakkına tecavüzün bulunmadığı tespit edilmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile ihtiyati tedbir talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmamasına, bu aşamada tedbir verilmesini gerektirecek yaklaşık ispat koşullarının oluşmamasına göre ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar doğru bulunmuş, davacının istinaf sebepleri ise yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati Tedbir Talep Eden/Davacı vekilinin İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/01/2023 ara karar tarihli 2022/129 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 89,95-TL’nin İhtiyati Tedbir Talep Eden/Davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-İhtiyati Tedbir Talep Eden/Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/08/2023