Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1469 E. 2023/1326 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1469
KARAR NO : 2023/1326

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2014 (Dava) – 01/03/2018 (Karar)
NUMARASI : 2014/11 Esas – 2018/29 Karar
DAVA : Marka (Maddi – Manevi Tazminat İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/03/2018 tarihli, 2014/11 Esas ve 2018/29 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, müvekkilinin TPE’de kayıtlı “…” markasının sahibi olduğunu, ancak, davalı şirketin haksız ve izinsiz olarak “… …” ibaresini marka olarak kullandığını, müvekkilinin markasına yanaştığını belirterek, müvekkilinin 7. sınıf ürünlerde 2008/2870 no ile 37. sınıf … bakımı hizmetinde kayıtlı 2012/00582 nolu “Şekil + …” markalarına sahip olduğunu, davalının unvanının kılavuz sözcüğünü markasal kullandığını, yine, müvekkilinin alan adına benzeyen “…..com” alan adını almış olduğunu, eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, davalının markaya tecavüzün ve haksız rekabetinin tespitini, tedbir kararı verilerek durdurulmasını, tecavüzlü ürünlerin toplatılmasını, ticaret unvanındaki “…” ibaresinin çıkartılıp, silinmesini, tecavüzlü tanıtım gereçlerinin, ticari evrak ve belgelerin toplanmasını, imhasını; fazla hakları saklı 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminata karar verilmesini, davalıya ait internet sitesinin kapatılmasını ve ilana karar verilmesini, tazminatın tahsili bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili, ihtiyati tedbir isteminin haksız olduğunu, reddi gerektiğini, markanın “… … … + şekil”den ibaret olmasına karşılık, müvekkilinin böyle bir kullanımı bulunmadığını, müvekkilinin haksız rekabette bulunmadığını, davacının dahi fiilen markasına uymadığını ve müvekkilinin sadece … tamir, bakım işi yaptığını, 7. sınıf ürünlerde faaliyeti olmadığını, 2008’de faaliyete başladığını ve öncelik hakkı sahibi olduğunu, şirketin kurucusu olan …’ın kişi işletmesi olarak işe 2008’de başladığını ve davacının markasından önce başlamış olduğunu belirterek, açılan haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre “….Dava, marka tecavüzünün önlenmesi ve tazminata ilişkindir.
Davacı “… + şekil +… …” ibareli markanın 37. Sınıfta sahibi olarak davalı şirketin marka ihlalinin önlenmesini, ticaret unvanınındaki “…” ibaresini terkini, internet sitesindeki erişiminin önlenmesini, zararı için maddi ve manevi tazminat ödenmesini istemektedir.
Taraflar aynı alanda rekabet etmekte olup, davalının “… …” şeklinde ticari işaret kullandığı, … tamir ve bakım işi yaptığı sabittir. Bununla birlikte, davalının kullandığı ticari işaret için bir tescili bulunmamaktadır. Davalı şirket 28/09/2011’de sicile kaydedilmiştir.
Davacının Türk Patent ve Marka Kurumunda tescilli bulunan 2012/00582 nolu markasının …. sınıfta kayıtlı olduğu ve kendisine tekelci hak ve yetkiler sağladığı sabittir. Yine, davacının 7. sınıfta (…, yürüyen merdiven, vb. ürün ve makineler, robotik mekanizmalar) kaydedilmiş için 13/05/2008’de başvurularak, 2008/28270 no ile tescillenen aynı ibareli markası da bulunmaktadır. Her iki marka aynı şekil ve sözcük unsurlarıyla, işaret bakımından tekelci hak ve yetkiler sağlamaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere davalının ticari faaliyeti bu markaların kapsamına girmektedir. Nitekim, bu yönde 13/01/2015 tarihli teknik rapor alınmıştır.
Davalı söz konusu markaların hükümsüzlüğü konusunda iddiada bulunarak dava açmış, ancak 2014/85-2015/30 sayılı dava reddedilmiş, karar onanarak, karar düzeltme isteği de reddedilmek suretiyle 21/11/2017’de kesinleşmiştir. Bu durumda, davacının markaları geçerli olup, davalının ticari, sınai faaliyeti marka kapsamındadır.
Muhasip görevlendirilmiş, raporlar alınmıştır. Ancak, davacı MarkKHK 66/b bentteki davalının elde ettiği kazanç yöntemini tercih etmiş ve buna göre yönerge yazılarak, davalının 37. sınıf ve 7. sınıf markaları ihlal olasılığı kapsamında tazminat, yoksun kalınan kâr raporu alınmıştır. Davalının esas itibariyle … bakım ve servis hizmeti verdiği, ticari belgelerden de anlaşılmıştır. Diğer deyimle, davacıya ait 7. sınıf markaya yönelik faaliyeti bulunmamıştır. Tecavüzlü dönem bakımından 53.029,46 TL olduğu hesaplanmış ve rapor edilmiştir. Tecavüzlü dönem 07/02/2012 ile davanın açıldığı 22/01/2014 tarihleri arasındadır. İlgi giderlerde düşülerek net kazanç belirlenmiştir. Bu rapor dosya kapsamına uygun bulunmuş ve hükme esas alınmıştır. Her ne kadar davacı taraf, 7. sınıf ürünler bakımından da ihlal bulunduğu yönünde itiraz etmiş, ek rapor alınmasını sağlamış ise de, bu yöndeki faaliyet kanıtlanamadığından, diğer muhasip raporları dikkate alınmamıştır. Nitekim, yönerge yazılarak sağlanan 08/01/2015 tarihli mali müşavir raporunda 7. sınıf bakımından hesaplanan kârın dolaylı ve farazi olarak bakım ve servis sırasında ürün satışına bağlı olabileceği, ancak bunun markayla bağdaştırılamayacağı rapor edilmiştir. Buna göre davalının ürün satışı bakımından ihlal oluşturan bir faaliyeti net olarak anlaşılamamaktadır. Diğer deyimle, bakım ve servis dışında mal satışları nedeniyle kâr elde ettiğini söylemek için yeterli yazılı kanıt yoktur. Faraziyeye bağlı olarak mali sonuç kabul etmenin uygun olmayacağı değerlendirilmiştir.
Marka sahibinin ihlal nedeniyle men, tecavüzü giderme, ref talepleri yanında maddi ve manevi tazminat talepleri de yasal kapsamdadır. Somut olayın şartları, tarafların ekonomik durumları gözetilerek manevi tazminat takdir etmek gerekmiştir.
Davacının markasından kaynaklanan öncelik hakkıyla aldığı “www……” alan adı bulunmakta olup, davalının kullandığı “www……com” sitesinin her türlü kullanımı ile iltibas oluşacağı açıktır. Hitap edilen tüketici kitlesi ve piyasa aynı olduğundan, mal veya hizmetin kaynağı konusunda karışıklık doğacaktır. Bu nedenle, markadan doğan öncelik kapsamında alan adının da davalıya kapatılmasına..” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının “…” ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle, davacı markasına tecavüzde bulunduğunun tespitine, bundan böyle men edilmesine, tecavüzün giderilmesine, tecavüz oluşturan ürün, tanıtım gereçleri (… ibaresi taşıyan), tabela vs.’nin toplanarak kaldırılmasına, imhasına, davalının markanın esas unsurunu taşıyan www….. internet sitesine erişimin engellenmesine, bu konuda karar kesinleştiğinde karardan bir örneğin talep halinde Erişim Sağlayıcılar Birliğine gönderilmesine, 50.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, maddi tazminatın fazla kısmının saklı kalmasına, sair istemlerin reddine, davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin terkin edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davanın 37. sınıftaki faaliyet nedeniyle değerlendirilmesi gerekli iken 07. sınıfta değerlendirme yapılması ve buna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkilin 37. sınıftaki faaliyet tarihinin davacıdan daha önce olduğunu, bu hususun hatalı olarak değerlendirilerek hüküm kurulduğunu, müvekkilin şirket kuruluş tarihi ve unvanında kullandığı “…” ibaresi kullanım tarihinin de, davacının tescilinden daha eski tarihli olduğunu, davacının kullanımda önceliği kanıtlayan bir belge sunmadığını, markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ve kusurlu olmadığını, tazminat için kusur şartının gerçekleşmediğini, davalının cirosunun davacıdan daha büyük olduğunu, hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunun hatalı ve çelişkili incelemeye dayandığını, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, buna ilişkin itirazları ve çelişkilerin giderilmesi yolundaki taleplerinin reddedildiğini, müvekkilin ticaret unvanının … kalibrasyon olduğuna ilişkin iddialarının da değerlendirilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının yalnız markasal kullanımda öncelikli olmadığı, web adresinde önceliğe sahip olduğu, www….. alan adı kullanımının da öncelikli olduğu iddialarının değerlendirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DAİREMİZ İLAMI:
Dairemizin 29/04/2021 tarihli ve 2020/282 Esas – 2021/368 Karar sayılı kararı ile HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince, istinaf isteminin kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/01/2023 tarih ve 2021/5458 Esas – 2023/173 Karar sayılı ilamı ile ”….Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacının 7. sınıf ürünlerde 2008/28270 sayılı ve 37. sınıf … bakımı hizmetlerinde tescilli 2012/00582 sayılı “… …+şekil” markaları bulunmaktadır. Davacı, davalı şirketin haksız ve izinsiz olarak “… …” ibaresini markasal olarak kullanarak müvekkilinin markasına yanaştığını, davalının ticaret unvanınında “… …” ibaresini öne çıkararak kullanmak suretiyle tescil edildiği gibi kullanmadığını iddia etmiş, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek davalının “…” ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle davacı markasına tecavüzde bulunduğunun tespiti, men’i, ref’i ile maddi ve manevi tazminata ve davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin terkinine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere davalının faaliyet alanı … bakımı-tamir hizmetlerine ilişkindir. Davalı tarafından da faaliyetinin … bakımı-tamir hizmetine ilişkin olduğu savunulmaktadır. Dosya kapsamında bulunan davalı şirketin sahibi/ortağı olan …’ın şahıs şirketi olarak … bakım ve hizmet servisi verdiği alanda vergi levhasına göre işe başlama tarihi 06.10.2008’dir. Davacının 37. sınıfta … bakımı hizmetlerinde tescilli 2012/00582 sayılı markasının ise başvuru tarihi 03.01.2012’dir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi uyarınca, herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bu bağlamda, bir hak sahibinin, sahip olduğu hakka yönelik saldırıları durdurma ve önleme yetkisine rağmen, ya pasif kalarak bu yetkisini uzun süre kullanmaması ya da bu yetkisini kullanmayacağına ilişkin aktif bir davranış gösterdikten ve karşı tarafta da hakkın kullanılmasına karşı çıkılmayacağına ilişkin güven ve haklı beklenti oluşturulduktan sonra kendisine duyulan güveni ihlal edecek ve karşı tarafı zor durumda bırakacak şekilde sahip olduğu haktan kaynaklanan yetkisini ileri sürmesi dürüstlük kuralına aykırı ve çelişkili davranış teşkil eder. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, davacının marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve ticaret unvanı ile alan adının terkini davaları açmasının 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi kapsamında çelişkili davranma yasağı kapsamında kaldığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir….” şeklinde karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, maddi-manevi tazminat ile davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkini istemine ilişkindir
Dosya kapsamında bulunan davalı şirketin sahibi/ortağı olan …’ın şahıs şirketi olarak … bakım ve hizmet servisi verdiği alanda vergi levhasına göre işe başlama tarihi 06.10.2008’dir. Davacının 37. sınıfta … bakımı hizmetlerinde tescilli 2012/00582 sayılı markasının ise başvuru tarihi 03.01.2012’dir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi uyarınca, herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bu bağlamda, bir hak sahibinin, sahip olduğu hakka yönelik saldırıları durdurma ve önleme yetkisine rağmen, ya pasif kalarak bu yetkisini uzun süre kullanmaması ya da bu yetkisini kullanmayacağına ilişkin aktif bir davranış gösterdikten ve karşı tarafta da hakkın kullanılmasına karşı çıkılmayacağına ilişkin güven ve haklı beklenti oluşturulduktan sonra kendisine duyulan güveni ihlal edecek ve karşı tarafı zor durumda bırakacak şekilde sahip olduğu haktan kaynaklanan yetkisini ileri sürmesi dürüstlük kuralına aykırı ve çelişkili davranış teşkil eder.
Tüm bu açıklamalar uyarınca davacının marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve ticaret unvanı ile alan adının terkini davaları açmasının 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi kapsamında çelişkili davranma yasağı kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) a- Davanın REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince; peşin alınan 1.707,75 TL harçtan alınması gerekli 269,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.437,90 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
c-Maddi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükteki A.A.Ü.T. 13/3 maddesine göre hesaplanan 9,200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Manevi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükteki A.A.Ü.T. 10/3 maddesine göre hesaplanan 9,200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Markaya tecavüz talebi ve haksız rekabet yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 9,200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
g-Davalı tarafından yapılan vekalet harcı 4,10 TL, posta ve tebligat gideri 125,00 TL olmak üzere toplam 118,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
h-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı miktarının kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iade edilmesine,
2-) İstinaf ve Temyiz giderleri yönünden;
a-Davalı tarafından yatırılan toplam 1.024,65 TL (109,00 nispi karar harcı+915,65 nispi karar harcı) istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
b-Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL ve tebligat ve posta gideri 49,25 TL olmak üzere toplam 147,35 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-Davacının temyiz aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Davalının temyiz aşamasında yapmış olduğu 69,25 TL posta ve tebligat masrafı ile 292,10 TL temyiz yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 361,35 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; hazır bulunan davacı asilin ve vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 356/1 maddesi uyarınca yapılan duruşma sonunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2023