Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1377 E. 2023/1421 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1377
KARAR NO : 2023/1421

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 12/07/2023
NUMARASI : 2023/317 Esas (derdest)
TALEP : Genel Kurul Kararlarının Yürütmesinin Durdurulması İstemli
TALEP TARİHİ : 19/04/2023
BAM KARAR TARİHİ : 28/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2023 ara karar tarihli ve 2023/317 Esas (derdest) sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı (ihtiyati tedbir talep eden) vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu genel kurul kararlarının iptalini talep etmekle birlikte yargılama sürelerinin uzun olması nedeniyle genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasında geç kalınmasının sakınca veya zarar doğurabildiğini, kararların uygulanmasının bir tarafın aleyhine önemli ölçüde bozulması halinde kararın yürütmesinin geri bırakılması gerektiğini, davaya konu kararların hukuka aykırı olduklarının açıkça sabit olması nedeni ile iptallerinin gerektiğini, kararların yürütmesinin durdurulmaması halinde müvekkili, davalı şirket ve üçüncü kişiler yönünden telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağını bildirmiş, teminatsız veya teminatlı olarak genel kurul kararının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Yönetim Kurulu üyeleri … ve … cevap dilekçesinde özetle; davacının şirkete yönelik olarak çok sayıda dava açtığını, bu davalarla şirketi yıpratmaya çalıştığını, davaya konu kararların yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi halinde şirketin telafisi imkansız zarara uğrayabileceğini, TTK’nun 395 ve 396.maddeleri uyarınca verilen izinlerin şirketin yönetim kurulunun dikkat ve özen yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve nisaba uygun bulunduğunu, davacının dilekçesinde herhangi bir zararını veya zarar ihtimalini de ortaya koymadığını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…İhtiyati tedbir isteminin reddine, kararın gider avansından karşılanarak davacı vekiline tebliğine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı (ihtiyati tedbir talep eden) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı (ihtiyati tedbir talep eden) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılar vekili tarafından beyan dilekçesi mahiyetinde sunmuş olduğu dilekçeye itibar edilerek tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddi açıkça TTK’nın 449. Maddesine aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında iptalini veya butlanını talep ettikleri Genel Kurul Kararlarının içeriğine değinmediğini, iptali veya butlanı talep edilen; 3 no’lu ara kararda açıkça yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığını ve oy çokluğu ile yönetim kurulu üyeliğine … ve … seçildiğini, kararın TTK m.420 uyarınca finansal tabloların ertelenmesi halinde görüşülemeyeceğini, görüşülmesi halinde hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiğine yönelik pek çok Yargıtay kararı sunulmuş olması, 5 no’lu kararla TTK 395, TTK 396 maddesi ile de alınan yetki çerçevesinde … A.Ş. nin zarara uğratılmaya devam edileceğini detaylıca davacı tarafça somut delilleri ile birlikte mahkemeye izah ve ibraz edilmesine rağmen hiç bir somut gerekçeye dayanmaksızın tedbir talebi reddedilmiş olmasının izahının bulunmadığını, ilk derece mahkemesi talep ettikleri hususların yargılama konusu olduğunu ve yargılama neticesinde belirleneceği gerekçesine katılmak ise mümkün olmadığını, davanın kabulü halinde yönetim kurulu üyeleri yetkileri olmadığı halde pek çok borçlandırıcı işlem tesis ederek gerek şirketi ve ortaklarını gerekse üçüncü kişileri zarara uğramış olacağını, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesinin gerektiğini, 20.01.2023 tarihli genel kurulun icrasının geri bırakılmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahmiline karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, anonim şirket genel kurul kararı iptali davasında, iptale konu kararların yürütmesinin durdurulması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389. Maddesindeki şartların somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, karar ihtiyat tedbir isteyen tarafça(davacı yanca) karar istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın kararın yürütülmesinin geri bırakılması başlıklı 449. maddesinde; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği, bu hükme göre yapılacak değerlendirmede HMK’nın 389/1 maddesindeki; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, yaklaşık ispat koşulu da gözetilerek uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği kıstası göze alınacaktır. Öte yandan kanun koyucu şirketler hukukunda genel kurul kararlarına karşı ayrı bir prosedür öngörmekle (TTK’nun 449. maddesi) tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken şirketler hukukunun kendisine özgü yapısının gözetilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
İhtiyati tedbir isteyen davacı yan, istinaf itirazı olarak 6102 Sayılı TTK’nın 449 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin duruşmada beyanlarının alınmaması hususunu ileri sürmüştür. Eldeki davada yönetim kurulu üyeleri yazılı beyan dilekçesi ile yürütmenin durdurulması talebi hakkında beyanda bulunmuşlardır. 6102 Sayılı TTK nın 449. maddesinde sadece yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alınacağı hususu yer almakta olup, duruşmada dinlenmeleri gerektiğine yönelik açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yönetim kurulu üyelerinin beyanlarını içerir dilekçe ile 6102 Sayılı TTK’nun 449.maddesi uyarınca ihtiyati tedbire yönelik beyanda bulundukları, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere 6100 Sayılı HMK’nun 389.maddesi gereğince dosyadaki bilgi belgelere göre açılan davanın mahiyeti de gözetildiğinde ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ilk derece mahkemesinin ara kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2023 ara karar tarihli ve 2023/317 Esas (derdest) sayılı ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 28/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.