Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/134 E. 2023/206 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/134
KARAR NO : 2023/206

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2022 (Talep) – 20/10/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/519 Esas (derdest dosya)
DAVA : Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 16/02/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/519 Esas sayılı dosyasından verilen 20/10/2022 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili talebini içerir dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 26/07/2018 tarihinde yapılan 2012-2013-2014-2015-2016-2017 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 nolu kararların hükümsüzlük nedeniyle geçersizliğini ve iptalini, şirketin usul ve yasaya aykırı işlemlerle zarara uğratıldığından şirket müdürü atanmasına yönelik alınan kararların geçersiz olduğundan şirketi temsil etmek üzere mahkemece şirkete yönetim kayyumu atanmasını, şirket adına kayıtlı mal varlığının devrinin önlenmesine yönelik olarak yargılama sonuna kadar şirket adına kayıtlı gayrimenkul ve taşınmazlara tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin sektörde tecrübesi ve iş çevresi nedeniyle işlerini büyütünce yanında çalışan davalı kardeşini de bu işe dahil etmek düşüncesi ile kardeşlerine kol kanat gerdiğini, kurduğu şirketlere hisse vererek ortak etmek suretiyle birlikte çalışmaya başladığını, davalı …’un da sonradan tek lira ödemeden kardeş olduğu için firmaya ortak edildiği, müvekkilinin bilgisi ve haberi olmadan, yokluğunda müvekkili yerine sahte imza atmak suretiyle bu şirketin … Şirketi ile birleşmesine karar vermek suretiyle müvekkilin şirketteki hisselerinin yasaya aykırı biçimde azaltıldığını, 2012-2013-2014-2015-2016 ve 2017 yıllarına ait 26/07/2018 tarihli genel kurulu toplantı tutanağından müvekilinin bilgisinin olmadığını, usul ve yasaya aykırı çağrısız genel kurul toplantı tutanağı düzenleyerek müvekkili yerine sahte imza atmak suretiyle işlem yapıldığını, 26/07/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağına göre; Genel Kurul Toplantı Başkanlığı’ na müvekkili …’ un seçildiğini, 2012-2013- 2014-2015-2016-2017 yılı yıllık faaliyet raporunun okunup kabul edildiğini, 2012-2013-2014-2015-2016-2017 yılı bilanço ve gelir tablosunun okunup oybirliği ile kabul edildiğini, şirketin İzmir Ticaret Sicili Memurluğu’nun Merkez-152467 ticaret sicil numarasında kayıtlı … Şti.nin devralınması ve birleşme sözleşmesinin aynen kabul edilmesine oy birliği ile karar verildiğini, ana sözleşmenin 6.maddesinin tadil edilmesine oy birliği ile karar verildiğini, Türk Ticaret Kanu’nun 149/5. maddesi gereğince inceleme hakkından vazgeçilmesine oy birliğiyle karar verildiğini, toplantı tutanaklarının imzalanması için genel kurul toplantı başkanına yetki verilmesinin oybirliğiyle kabul edildiğini, şirket birleşmesi yolu ile müvekkilinin bu şirketteki payları ve haklarını usul ve yasaya aykırı kararlarla yok edildiğini, müvekkilimin birleşme sonrasında şirket ortaklığından kaynaklı paylarının azaldığını, şirket birleşmelerinde TTK gereği 3/4 pay ve paydaş çoğunluğu arandığı ve müvekkilinin toplantıya katılımı olmadan bu karar alınamayacağından, müvekkilinin yokluğunda, usul ve yasaya aykırı çağrısız genel kurul toplantı tutanağı düzenlenerek müvekkili yerine de sahte imza atmak suretiyle işlem yapıldığını, bu nedenlerle dava sonuçlanıncaya kadar davalı yanında denetim kayyımı olarak yasal temsilci atanmasına ve davalıların şirketteki yönetim ve temsil yetkisinin kısıtlanmasına karar verilmesini talep ettiklerini, genel kurul kararına dayalı olarak yapılan tüm işlemler geçersiz olduğundan, yoklukla malul genel kurul kararına dayalı olarak, yönetim kurulunca alınan kararların ve kararların Ticaret Siciline tescil edilmesine yönelik tüm işlemlerin iptalinin de süreye tabi olmadığını, müvekkilinin sahte imza atılmak suretiyle bu şirketle yapılan birleşmeden ve hissesinin düşürüldüğünden kısa bir süre önce haberdar olduğunu, müvekkilinin yıllardır yapılmayan şirket genel kurulu nedeniyle diğer ortaklarla birlikte müdür görünmesine rağmen şirketin hukuki ve fiili olarak hiçbir işleyişine müdahale edemediğini, şirketin tüm hak ve menfaatlerinin yıllardır diğer ortaklarca kullanılmakta olduğu, müvekkilinin şirketin iş ve işleyişi hakkında bilgi alma hakkının dahi yerine getirilmemekte olduğunu, ortaklıktan kaynaklı hiçbir hakkının kullandırılmadığı belirterek, dava sonuçlanıncaya kadar davalı yanında denetim kayyımı olarak yasal temsilci atanmasına ve davalıların şirketteki yönetim ve temsil yetkisinin kısıtlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Karşı taraf/davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının İzmir 3. Noterliğinden 13/05/2022 tarih ve 5268 yevmiye numarası ile keşide ettiği ihtarına müvekkili …’un verdiği cevapta; …’un davadışı diğer şirketteki hisselerini devrettiği ve bunun 09/01/2019 tarihinde 9741 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, noterde düzenlenen “Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi”nde de hisse devir bedelinin alındığının net olarak yazıldığını, tapusunun devrini talep ettiği taşınmazlar devredilen şirketin mal varlığı içinde olduğundan talebinin dayanaksız olması nedeniyle kabulü mümkün olmadığının ve yine 4 yıl evvel hisselerinin devir ettiği ve bedelini aldığı şirketle hiçbir ilişkisi kalmadığından o şirketi bağımsız denetim şirketlerine denetletme talebinin dayanaksız olduğunun bildirildiğini, yine müvekkili …’un da aynı içerikte cevap verdiğini, davacının aynı ihtarında; “diğer davalı şirket olan … Şti.’nde %24 hissesi olmasına rağmen, onayı ve kabulü olmaksızın oluşturulan sahte toplantı tutanağı ile … Şti. ile şirketin devir alınarak birleştirilmesi nedeniyle şirket hissesinin oranının %16,10′ a düşürüldüğü ve bu şekilde … ile …’un aleyhine, … ile … lehine hisse değişimi sağlandığı belirtilerek şirket hisseninin gerçek oran olan %24’e yükseltilmesi” ni istediğini, müvekkilleri … ile …’ın da noterden gönderdikleri cevaplarında; “… Şti.’nin inşaat yaptığından devletten yüklü miktarda KDV alacağı oluştuğu ve bu şirket üzerinden ticari faaliyet yapmama kararı alınması nedeniyle davacının da çok iyi bildiği üzere devletten olan yüklü KDV alacağının tahsili ve şirketin de birleşme yolu ile ticaret sicilden terkini amacına yönelik olarak bu şirketin … Şti. ile birleşmesine karar verildiği, iki şirket için ticaret sicil gazetesinde üç defa ilanlar verilerek birleştirilmenin yapıldığı, 250.000,00 TL olan sermayesinin de 450.000,00 TL’ye çıkarıldığı, artırılan 200.000,00 TL sermayenin tamamının devir yolu ile karşılandığı, bu durumdan dolayı ortaklık hisse pay oranlarında değişiklik olduğu, … ve … olarak …’un … şirketindeki ortaklık hisse payının %24 olduğunu kabul ettiklerini ve ne zaman isterse gerekli hisse devir imzasını atmaya hazır oluklarını” noterden bildirdiklerini, davacının şirketin sadece ortağı olmayıp aynı zamanda müdürlerinde biri de olduğunu ve şirkette hiçbir ortağın diğerinden üstün hak ve yetkileri olmadığını, her zaman bilgi alabileceğini ve muhasebeye gelerek inceleme yapabileceğini, bilgi ve belge alabileceğini beyanla, dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamı ve taraf beyanlarına göre, iptali istenen genel kurul kararlarının alındığı toplantıya, davacı ortağın katılıp katılmadığı, toplantı tutanakları ve kararlardaki davacı adına atılı imzaların davacı eli ürünü olup olmadığı, bu kapsamda karaların yoklukla malul hale gelip gelmediği, iptali gerekip gerekmediği hususu yargılamayı gerektirdiği gibi, halen şirket yönetiminde bulunan davacının şirketi idare ve bilgi alma hakkının engellenip engellenmediği, şirket yöneticisi diğer şahısların şirketi kötü yönetip yönetmediği, bu kapsamda azlini gerekir şartların bulunup bulunmadığı hususları da yargılamayı gerektirdiğinden, dava dilekçesi ve ekli belge içeriklerine göre, davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasını ve mevcut şirket yöneticilerinin yetkilerinin kısıtlanmasını gerektirir olguların bulunduğuna dair iddiaların yaklaşık olarak ispatına yarar delil bulunmadığından, bu aşamada şartları bulunmayan tedbir talebinin reddi gerekmekle; davacının davalı şirket yöneticilerinin yetkilerinin kısıtlanması ile yönetim ve denetim kayyımı atanmasına dair TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından, “….Davalı şirkete yönetim ve denetim kayyumu atanmasına dair tedbir taleplerinin reddine dair 20.10.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini, müvekkilinin hiç katılmadığı genel kurulda başkan olarak gösterilmesi ve yerine imza atılması suretiyle şirketlerin birleştirilmesine ve dolayısıyla müvekkilinin davalı şirketteki payının düşürülmesine sebep olunduğundan ve davalılar tarafından yine aynı şekilde sahte imza, belge ve işlemlerle müvekkilinin ve şirketin malvarlığında azalmaya, dolayısıyla da mahvına sebep olma ihtimalleri kuvvetli olduğundan, mevcut şirket yöneticileri yanında, yargılama sonuna kadar şirkete denetim ve yönetim kayyumu talep edildiğini, ancak mahkemece haksız ve mesnetsiz olarak bu taleplerinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddedildiğini, tedbir taleplerinin dava konusu hakkın korunmasına yönelik olup, yargılama sonunda hakkın ortadan kalkma tehlikesi olduğundan kabulü gerektiğini, ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için gerekli şartların ispatlandığını, haklılıklarının ‘yaklaşık ispat ölçüsü’ ile belirli olduğunu, dosyaya sunulan uzman raporu ile de davalıların müvekkili adına sahte imza ile genel kurul yaparak karar aldıklarının ortaya çıktığını, bu konuda davalılar hakkında İzmir Cumhuriyet Savcılığının 2022/94712 sayılı dosyası ile evrakta sahtecilik suçundan soruşturma başlatıldığını, bu sebeple yerel mahkemenin, davacı tarafça yaklaşık ispat kuralları gereği tedbir koşullarını ispatlayamadığından bahsetmesinin geçersiz ve hatalı olduğunu, müvekkili …’un aslında hiç katılmadığı genel kurul toplantısında başkan olarak gösterildiğini ve müvekkilinin sözde attığı imzalarla şirketler arası birleşmenin gerçekleştiğini, genel kurul bu denli usule ve yasaya aykırı düzenlenmişken ve yine aynı şekilde sahte belgeler ve imzalarla işlemler gerçekleştirilebilirken bunun sonucunda da müvekkilinin zarar görebileceğini, talep edilen ihtiyati tedbirin, yargılamanın sonucunda elde edilen menfaate yönelik olmayıp bizzat yargılamanın kendisiyle ilişkili olduğunu, müvekkili için telafisi imkansız zararların doğacağının açık olduğunu, davalı şirket yöneticilerinin yetkilerinin kısıtlanması ile şirket yönetim kurulu yanında şirkete yönetim ve denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, limited şirket genel kurul kararlarının iptali istemli davada yönetim ve denetim kayyımı atanmasına yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara karar verildiği, bu ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; ihtiyati tedbir talep edenin davalı şirket yönetiminin kısıtlanması ile yönetim ve denetim kayyımı atanmasını talep ettiği anlaşılmakta ise de, davalı şirketin yönetiminde bir boşluk bulunmadığı, davacının sahtecilik ve görevi kötüye kullanma iddiaları bakımından savcılık soruşturmasının devam etmekte olup dosya kapsamına göre henüz savcılık ve yerel mahkeme tarafından imza raporlarının alınmamış olduğu, davacının tanık listesi sunmuş olup, delillerin toplanmaya devam edildiği, tüm bunların yanısıra dosya içerisindeki ticaret sicil kayıtlarına göre davacının da davalı şirketteki diğer yöneticiler gibi müştereken şirketi temsile yetkili olduğu, bu kapsamda denetim hakkı da bulunduğu, şirketin organsız kalmadığı ve tüm dosya kapsamına göre bu aşamada ihtiyati tedbirin kabulü için gerekli yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/519 Esas sayılı dosyasından verilen 20/10/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL’nin ihtiyati tedbir talep eden/davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3- İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/02/2023