Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1339 E. 2023/1178 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1339
KARAR NO : 2023/1178

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2023
NUMARASI : 2022/427 Esas – 2023/392 Karar
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/05/2022
BAM KARAR TARİHİ : 13/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2023 tarihli 2022/427 Esas ve 2023/392 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından 10.07.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile davalı … A.Ş’ ne kredi kullandırıldığını, aynı tarihli müteselsil kefalet sözleşmesi ile diğer iki davalının bu krediye müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, davalıların kredi borcunu ödememesi nedeniyle Karşıyaka 5. Noterliği’nin 04.12.2019 tarih ve 39848 yevmiye nolu hesap kat ihtarı ile hesaplarının kat edildiğini, davalılar tarafından tahsilinde risklerine mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya teslim edilen 10.05.2017 keşide, 09.12.2019 ödeme tarihli 6.000.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin kredi alacaklarının tahsilini teminen İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2019/15737 Esas sayılı dosyası ile işleme konduğunu, davalı-borçluların ödeme emrinin ve takibin iptalini talep ettiklerini, İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1039 Esas ve 2020/647 Sayılı ilamı ile davanın reddine karar verdiğini, davalıların kararı İstinaf etmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/536 E ve 2021/2591 K sayılı ilamı ile İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı icra takibinin davacı borçlular yönünden durdurulmasına karar verdiğini, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2021/12305 Esas ve 2022/4543 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini ve takibin durdurulduğunu, bu karar üzerine durmuş olan İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takip işlemlerine devam edebilmek için işbu davanın açılması gerektiğini bildirerek mahkeme kararı ile durdurulmuş olan İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı dosyasına konu takibin işbu icra dosyası üzerinden devam etmesini teminen davalı-borçlulardan olan alacaklarının tespiti ile durdurma kararının kaldırılmasına, alacaklarının faiz ve sair ferileri ile tahsiline ve işlemlerinin İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, müvekkili bankanın alacağı için icra dosyasından konmuş olan hacizlerin düşmemesine ve haciz sıralarının değişmemesi için hacizlerin düşmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine, davalı – borçluların alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2019/15737 E sayılı dosyası ile teminat senedini kambiyo senediymiş gibi takibe koyarak icra takibine giriştiğini, oysa teminat senetlerinde bonoda olduğu gibi mücerretlik ilkesinin söz konusu olmadığını, teminat senedinin bir kambiyo senedi olmadığından teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulamayacağını, bunun yerine genel haciz yoluyla yasal takip yapılabileceğini, davacının takip dosyasının ise kambiyo senetlerine mahsus takip olduğunu, dosyadaki takip yolunun hukuka aykırı olduğunu, davacının normal alacak davası açması ve alacaklı çıkarsa ilam takibi yapması gerektiğini, davacının tespit davası değil eda davası açması gerektiğini, müvekkillerinin davacı bankaya böyle bir borçlarının olmadığını, bu hususta çekilen ihtarnamelere taraflarınca itiraz edildiğini, bankanın alacak iddiası ve alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını, talep edilen alacağın olması gerekenden fazla olduğunu, davacının faiz talep ettiğini ancak talep ettiği faiz oranını belirtmediğini, dava eda davası olmadığından faiz talebinin gerçeklere ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın teminat senediyle kambiyo senedine mahsus icra takibi yaptığını, taraflarınca haklı olarak açılan dava neticesinde senedin teminat senedi olmadığının ortaya çıktığını ve davalarının kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin dava açıp haklı çıktığını, alacak-borç ilişkisinin yargılamayı gerektirdiğini bildirerek davanın ihtiyati tedbir talebinin, inkar tazminatı talebinin reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, alınması gerekli 179,90 TL harcın peşin alınan 34.762,83 TL harçtan mahsubu ile bakiye 34.582,93 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 Maddesi gereği belirlenen 4.600 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiliyle davalı tarafa verilmesine, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil banka tarafından 1.sıradaki davalı … A.Ş.’ye kredi kullandırılmış, diğer iki davalının da bu krediye müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, davalıların kredi borcunu ödememesi nedeniyle 10.05.2017 keşide, 09.12.2019 ödeme tarih ve 6.000.000,00.-TL bedelli kambiyo senedi kredi alacaklarının tahsilini teminen İzmir 4.İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 E. Sayılı dosyası ile işleme konulduğunu, davalı- borçlular ödeme emrinin ve takibin iptalini talep ettiklerini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2021/536 E. ve 2021/2591 K. Sayılı ilamı ile İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı icra takibinin davacı borçlular yönünden durdurulmasına karar verildiğini ve takibinin durdurulduğunu, bu karar üzerine durmuş olan İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takip işlemlerine devam edebilmek için istinafa konu işbu davanın açıldığını ve takibin durdurulmuş olması nedeniyle bu takip nedeniyle konmuş olan hacizlerin düşmemesini teminen yerel mahkemeden tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini, yerel mahkemece taleplerinin reddedilmiş olup, mahkemenin bu kararının kaldırılması için iş bu istinafın yapıldığını, durdurulmuş olan İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı dosyasından konmuş olan hacizlerin düşmemesi ve hak kaybı olmamasını teminen yerel mahkemenin red kararının kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafça davalılar aleyhine açılan iş bu davada dava dilekçesinde mahkeme kararı ile durdurulmuş olan İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15737 Esas sayılı dosyasına konu takibin iş bu icra dosyası üzerinde devamına teminen davalılardan olan alacaklarının tespiti ile durdurma kararının kaldırılmasına, alacaklarının faiz ve sair ferileri ile tahsiline ve işlemlerinin İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2019/15737 Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talebiyle açıldığı, davanın İİK 169/a-5 maddesi kapsamında açılmış alacak davası olduğu anlaşılmaktadır.
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen TTK.’nun 5/A maddesinde;
“(1) Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesinde;
“(1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2)Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükümleri düzenlenmiştir.
TTK.’nun 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Anılan hüküm uyarınca davanın alacak davası niteliğinde olduğu anlaşıldığından mahkemece dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2023 tarihli 2022/427 Esas ve 2023/392 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davacıdan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 89,95-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)İstinaf kanun yolu başvuru harcı olarak davacıdan alınan 492,00 TL harcın hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.