Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/128 E. 2023/222 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/128
KARAR NO : 2023/222

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2021 (Dava) – 23/02/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/403 Esas – 2022/166 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarih ve 2021/403 Esas – 2022/166 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; olay tarihinde davalının ZMMS yapmış olduğu …’ın maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davacıya ait, … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalı şirketin … plakalı aracın ZMMS tanzim etmesi nedeniyle dava konusu araçta meydana gelen hasardan police limiti ile sorumlu olduğunu, zararın tazmini için KTK 97. md gereğince davalıya başvurulmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, yerleşik Yargıtay uygulamalarında da kabul edildiği üzere sigorta şirketinin kaza nedeniyle meydana gelen gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davanın görevli ve yetkili mahkemede açıldığını ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 50,00 TL maddi hasar bedeli ve 50,00 TL değer kaybı tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu 30.04.2019 tarihli trafik kazası nedeni ile müvekkil şirket hakkında açılan iş bu dava da, davacı tarafın araç için onarım bedelinin ve değer kaybının tazmini talebinde bulunulduğunu, tazminat taleplerinde zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu yani kaza tarihinden itibaren 2 yıl olup, bu talep hakkı 30.04.2021 tarihinden sonra biteceğini, tazminatın doğumuna sebep olan trafik kazasının 30.04.2019 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 29.06.2021 tarihinde açılmış olduğu hususu dikkate alındığında, talep edilen alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu, davacı tarafa ait araçta hasar iddia edilen şekilde meydana gelmeyeceği tespit edildiğinden taleplerinin reddedildiğini, kaza-hasar uyumunun araştırılması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında olduğundan kusur tespiti yapılmadan hüküm kurulamayacağını, müvekkili şirketin sorumluluğunun, kaza tarihini itibari ile benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki parça bedelleri ile sınırlı olduğunu, yerleşik Yargıtay kararları gereği onarımı yapılan araçlar için fatura kesilmesi zorunlu kabul edildiğinden, davacı tarafından da aracın onarımı yapıldığından eğer KDV ödenmiş ise faturaların dosyasına sunulması gerektiğini, faturaların dosyasına sunulmadan onarım bedelinin KDV’sinden müvekkili şirketin sorumlu olmayacağını, değer kaybı hesaplamalarının, trafik sigortası genel şartları ekinde yer alan kriterlere göre hesaplama yapılması gerektiğini ve değer kaybı talepleri maddi teminat limitlerinin en fazla %15’ine kadar olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davaya dayanak teşkil eden maddi hasarlı trafik kazasının 30/04/2019 tarihinde olduğu, davacının işbu davayı 29/06/2021 tarihinde açtığı, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin dava açılmasından evvel taraflarca zorunlu arabuluculuk yoluna gidildiği, bu bağlamda arabuluculuğa başvuru tarihinin 09/04/2021 tarihi olup, taraflarca anlaşma sağlanamadığından arabuluculuk görüşmesinin 21/04/2021 tarihinde sonlandırıldığı, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16/2 maddesinde “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
” hükmüne nazaran işbu sürenin ilavesiyle dahi davacı yanca dava açıldığı 29/06/2021 tarihinde yasa koyucu tarafından belirlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra işbu davanın açıldığı sonuç ve kanaatine varılarak…” gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava öncesi, aracın çekildiği oto servis kanalıyla davalıya başvuru yapıldığını ve karşı yan nezdinde hasar dosyası açıldığını, bu hasar dosyası kapsamında davacının gerçek zararları karşılanmadığından bu dava açıldığını, davaya ilişkin talepler için, dava öncesinde karşı yana başvuru yapıldığı yani KTK madde 97 de düzenlenen dava şartının yerine getirildiğini, dava konusu kazanın 30.04.2019 tarihinde gerçekleştiğini, KTK m.97 kapsamında yapılan başvuru ile zaman aşımının duracağını, zaman aşımının işlemeyeceği sürenin hasar dosyasının sonuçlandırılması yani davalının temerrüte düştüğünün kabul edildiği tarih olduğunu, bu sürecin ardından ise yine 2 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde 09.04.2021 tarihinde dava şartı ara buluculuk sürecine başvurulduğunu, yine bu başvuru ile de zaman aşımının duracağını, ara buluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığından bu davanın açıldığını, ayrıca pandemi döneminde uzaktan ara buluculuk süreci işletildiğinden tutanak imzalarının e-imza ile atıldığını ya da kargo süreçleri sonucunda tamamlandığını, bu nedenle bu süreçler sonrasında imzalama nedeniyle son tutanağın taraflarına geç ulaşmasının davacı mağduriyetine yol açtığını, bu durumun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/403 Esas – 2022/166 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı araç ZMM sigortacısından hasar bedeli ve değer kaybı tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, konuya ilişkin yasal mevzuata bakıldığında; 2918 S. KTK’nın zamanaşımını düzenleyen 109.maddesine göre, “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır…..”. Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 155. maddesinde ise; “Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur.” kuralını içermektedir. Bu düzenlemelere göre, müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keser.
6098 Sayılı TBK’nın 154. maddesinde ise (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca, dava açılması veya icra takibi yapılması zamanaşımını kesen nedenlerdendir. Kanunun 156. maddesinde ise, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; kaza tarihinin 30/04/2019 tarihi olduğu, davanın 29/06/2021 tarihinde belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davalının 2 haftalık cevap süresi içerisinde zamanaşımı defisini ileri sürdüğü, bu haliyle davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmış bulunduğu, sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasının da TBK’ nın 154. maddesi uyarınca zamanaşımını kesen bir neden olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/403 Esas – 2022/166 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/02/2023