Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1206 E. 2023/1076 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1206
KARAR NO : 2023/1076

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2023
NUMARASI : 2023/22 D.İş Esas – 2023/22 D.İş Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ : 29/01/2023
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2023 ek karar tarihli ve 2023/22 D.İş Esas – 2023/22 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili talep dilekçesi ile özetle; … Bank ile … A.Ş arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, karşı taraf(borçlu) …’nin ise işbu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle Bornova 1. Noterliği’nin 25.06.1999 tarih ve 27725 yevmiye no’su ile hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, hesap kat ihtarnamesinin borçlu …’ye tebliğine rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle … na devir edilen banka tarafından İzmir 12.İcra Müdürlüğü’nün 2001/18015 E sayılı dosyası ile bu dosyanın kayıp olması ve ihya edilecek evraklarının bulunamaması nedeniyle müvekkili tarafından temlik alındıktan sonra İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2022/13170 (2013/7575 Eski numarası) Esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, bu süreçte alacaklı banka … BANK … na devir edildiğini, akabinde sözkonusu alacak … tarafından müvekkil … A.Ş’ne(temlik alan … A.Ş ile … A.Ş birleşmiştir) temlik edildiğini, müvekkili şirket … A.Ş ile … A.Ş., 04.04.2017 tarihinde … A.Ş. adı altında birleştiğini, … A.Ş.’nin %100’ü … nu’na ait olduğunu, borçlunun 51.758.641,20TL borcunu karşılayacak miktarda menkul ve gayrimenkul mallarıyla, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine, ihtiyati haciz konulmasına ,alacaklının … %100 hissedarı olduğu olduğu göz önüne alınarak ihtiyati haczin teminatsız verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece 10/02/2023 tarihli karar ile, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile borçlunun 51.758.641,20 TL alacağı karşılar nitelikte haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının kanun dahilinde İ.İ.K.nun 257/1. maddesi uyarınca ihtiyati haczine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu itiraz dilekçesinde özetle; müvekkilinin e-devlet sistemi üzerinden 21/02/2023 tarihinde hakkındaki ihtiyati haciz kararından haberdar olduğunu, ihtiyati hacze konu alacağın 1994 yılına ait genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, bu kredi sözleşmesine konu alacağın …’ye devredildiğini, devir tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, bu alacağa istinaden 2001 yılında İzmir 16 İcra Müdürlüğünün 2001/14333 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, bu takipte Türk Lirası olarak kendisinden 2.341.000,000 TL talep edildiğini, 2005 yılında Türk Lirasından 6 sıfır atıldığı, buna göre borcun 2.341,00 TL olduğunu, ancak ihtiyati haciz istemine konu karar ve takiple kendisinden 51.758.641,20 TL istenildiğini, borç miktarının 22.000 kat arttığını, asil ve kefil olarak döviz cinsinden borcunun bulunmadığını, sadece TL cinsinden borçlandığını, kendisine herhangi bir tebligat yapılmadığını, Türkiye de sabit ikametgahının bulunmadığını, yurt dışında yaşadığı ve adresinin yurt dışında olduğunu, ihtiyati hacze konu alacağın mükerrer şekilde takibe konu edildiğini ve fahiş olduğunu, ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN EK KARAR:
Mahkemece; borçlu tarafından ileri sürülen itirazların takip hukuku ya da genel hükümlere göre açılacak dava kapsamında incelenebileceği, bu aşamada ileri sürülen itirazların yargılamayı gerektirdiği ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmediği gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden karşı taraf(borçlu) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati hacze itiraz eden karşı taraf(borçlu) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; alacaklı yanın, müvekkil aleyhine icra takibi başlatırken dayandığı alacak, müvekkilin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu 1994 yılına ait genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, aradan 30 yılın geçtiğini, sözleşme imzalandığı tarihte alacaklı banka … olduğunu, 2001 yılında alacak …’ye devredildiğini, …’nin alacaklarının tabi olduğu zamanaşımı süresi 10 yıl’a tabi iken, 4389 Sayılı Bankalar Kanunu’na 2003 yılında eklenen bir madde ile bu süre 20 yıla çıkarıldığını, ancak karşı taraf işbu alacak için 21. İcra Müdürlüğünde 2022 yılında icra takibi başlatmış olsa da müvekkile herhangi bir tebligat yapılmadığından zaman aşımının hala kesilmediğini, bu nedenle öncelikle zaman aşımı süresi 20 yıl olsa dahi süre 2021 yılında dolmuş olacağından her halükarda zaman aşımına uğramış bir alacak için ihtiyati haciz kararının verildiğini, davacı yan takip talebine mesnet kredi sözleşmesini icra dosyasına da sunmadığını, alacaklı taraf ise Asliye Ticaret Mahkemesine müracaatında müvekkile tebligat yapamadığını belirterek ihtiyati haciz kararı talep ettiğini, ancak dosyada tebligat bulunduğunu icra dosyasına yapılan itiraz ile öğrenildiğini, müvekkili aleyhine önce 2001 yılında icra takibi yapan alacaklının mükerrer olarak 2013 yılında ve 2022 yılında da icra takipleri yaptığını işbu ihtiyati haciz kararı ile muttali olunmuş icra dairesine itiraz edildiğini ve aynı zamanda icra dosyasında yer alan usulsüz tebligatın da iptalini teminen icra hukuk mahkemesi nezdinde şikayet yoluna müracaat edildiğini ve usulsüz tebligatın iptali ile itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, alacaklı taraf borcun doğumu üzerinden yıllar geçtikten ve zaman aşımı süresi dolduktan çok sonra 2013 yılındaki takibi yenilediğinden bahisle ilgili ihtiyati haciz kararına konu icra takibinin başlatıldığını, ve 1994 yılında doğmuş bir borç için 2022 yılında açılan icra takibine dayanarak mahkemeden alınan ihtiyati haciz kararı ile ilgili icra dosyasında müvekkilin tüm mal varlığına haciz konulmasının talep edildiğini, yapılan icra takibinin mükerrer olduğunu, bu alacak için 2001 yılında İzmir 16.İcra Müdürlüğünün 2001/14333.E sayılı dosyası ile takibin yapıldığını, dosyanın 2002 yılında hesabının 2.341.000.000.TL olduğunu, borçlanma türk lirası olup dolar olmadığını, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren, 1 milyon Türk Lirası1 Yeni Türk Lirasına eşit olduğunu, bu durumda dosyaya konu icra takibinde belirtilen 51.758.641,20.TL borç gerçeğini yansıtmadığını, karşı taraf söz konusu icra takibini açarken hem Türk Lirası olan borcu dolara çevrilmiş hem de sıfırları atmadan takibe koyduğunu, bu nedenle yerel mahkemece usulsüzlükleri içeren icra takibi için müvekkili hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ek karar verilmiş; karar ihtiyati hacze itiraz eden karşı taraf vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Bilindiği üzere ihtiyati haciz, İİK’nın 257. vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, bir para alacağının zamanında ödenmesini temin etmek içi, mahkeme kararı ile borçlunun mal varlığına geçici olarak el konulması halidir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, talepte bulunanın alacaklı olması, bu alacağın muaccel bulunması ve rehinle temin edilmemiş olması gerekir. İİK’nın 258/1. maddesinde ise; ihtiyati haciz isteyenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispat kuralına göre ispat edebilmiş olması düzenlenmiştir. O halde İİK’nın 258/1. maddesinde getirilen yaklaşık ispat ölçütüne göre ihtiyati haciz istemine konu alacağın varlığının ispatında Mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması yeterli görülmüştür. İhtiyati hacze itiraz koşullarının düzenlendiği aynı Kanun’un 265. maddesindeki hükme göre; kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararına karşı borçlu, ihtiyati haciz kararının dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebilir. Bu itiraz sebepleri sınırlı ve şekli niteliktedir. Borçlu, alacağın esasına ilişkin bir itirazda bulunamaz.
Somut olayda, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlunun ileri sürdükleri itiraz sebeplerinin, İİK’nın 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve özellikle ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin İİK’nın 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmamasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcı, başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, istinaf başvuru harcı olarak alınan 492,00 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK nın 359/4.maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.