Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1166 E. 2023/1073 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1166
KARAR NO : 2023/1073

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2021 (Dava) – 25/10/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/1004 Esas – 2022/948 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARARYAZIM TARİHİ : 21/06/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2022 tarih ve 2021/1004 Esas – 2022/948 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/06/2021 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … istikametinden … istikametine seyir halinde iken önünde seyreden …’un sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ile trafiği kontrol etmeden sola dönüş yapmak istemesi nedeniyle çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada yaya olan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, Tire Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, kazaya sebebiyet verenin … plakalı araç sürücüsü olduğunu, müvekkilinin ise meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, trafik kazasına ilişkin Tire Cumhuriyet Başsavcılığından soruşturma yürütüldüğünü, kazanın meydana geldiği aracı sigortalayan davalının, kaza tarihindeki poliçe üst limiti ile sınırlı olmak kaydı ile ve sigortalısının kusuru oranında müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, … plaka sayılı aracın davalı Sigorta Şirketi nezdinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi olduğunu, davalı Sigorta Şirketi’ne yazılı başvuruda bulunulduğunu, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı Sigorta Şirketi ile görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını ve anlaşma sağlanamadığını beyan ile, müvekkilinin ait tazminat miktarı açıkça belirlenebilir nitelikte olmadığından alacağın tespitinin bilirkişi incelemesi gerektirdiğinden uyuşmazlık konusu bütün alacak için zaman aşımını kesmek ve ileride tespit edilecek bütün alacağa temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini temin etmek amacıyla belirsiz alacak davası niteliğinde iş bu davayı açtıklarını, ileri sürerek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili için 100 TL geçici iş göremezlik ve 100 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden sigortalısının kusuru oranında tahsili ile müvekkilimize ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açılmış olduğundan zamanaşımı itirazları doğrultusunda işbu davanın reddi gerektiğini, sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğu olduğunu, haliye başvurunun tam yapılması gerektiğini, başvuran taraf, genel şartlarda belirtilen belgeler ile müvekkili şirkete resmi bir başvuru yapmadığını, eksik evrak ile başvuru yapıldığı için dava şartı yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarının, yargılama neticesinde müvekkili şirket aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin mümkün olmadığını, dosyada maluliyet oranının değerlendirilebilmesi için dosyanın ATK ‘ya gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem adli tıp trafik ihtisas dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, ayrıca müvekkilinin şirket poliçe kapsamında davacı tarafın tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş görmezliğe, bakıcı giderine ve rapor ücretine ilişkin tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, tedavi giderlerinin tüm sorumluluğunun SGK’da olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber, söz konusu davanın haklı olduğu varsayılsa bile, müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu savunarak, zamanaşımı def’i ve gerekçeli itirazları dikkate alınarak davanın dava şartı noksanlığı gerekçesiyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…6100 sy HMK’nun 307. maddesi uyarınca “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”6100 sy HMK’nun 309. maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.” 6100 sy HMK’nun310. maddesi uyarınca “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. ” 6100 sy HMK’nun311. maddesi uyarınca “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” düzenlemelerine göre, davacı taraf vekili, vekaletnamesinde mevcut olan davadan feragat özel yetkisine binaen işbu davadan feragat ettiğini mahkememize 02/09/2022 tarihli yazılı dilekçe sunarak bildirmiştir. Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davanın açılmasına müteakiben davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetkiye dayalı olarak davadan feragat ettiği, davadan feragat 6100 sayılı HMK.nın 307 ve mütekip maddeleri uyarınca karşı tarafın kabulüne bağlı olmadan davaya son veren kesin hüküm sonucu doğuran taraf işlemlerinden olup, davacı tarafın davasından feragat etmesi…” gerekçesiyle Davanın feragat nedeniyle REDDİNE karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece arabuluculuk ücretinin hatalı olarak taraflarına yüklendiğini, davadan feragatte hakkın özünden feragat edilmediğini, davacının alacağına yargılama aşamasında kavuştuğu için feragat ettiğini, esasen davanın konusuz kaldığını, davalı kendisine karşı dava açılmasına yine kendisinin sebebiyet verdiğini, bu nedenle feragat nedeniyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, arabuluculuk bürosu tarafından suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk tarife bedelinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesi gerekirken davacıdan tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak karşı araç zorunlu trafik sigortacısından geçici ve kalıcı işgöremezlik zararının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı, dava tarihinden sonra yargılama devam ederken anlaşma sebebiyle talebinden feragat etmiş, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiştir.
Davalı tarafça yargılama aşamasında davacının tazminat talebi karşılanmış olup, davalı ödenen miktar yönünden davacının davada haklılığını kabul etmiş sayılmalıdır. Esasen dava açıldıktan sonra davalı tarafça yapılan bu ödeme nedeniyle davacı tarafın feragat ettiği açık olup, bu durumda kabul edilen bu miktar yönünden davalı tarafın davada haksız olduğu ve dosya kapsamına göre davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği açıktır. Ancak davacı feragat dilekçesinde davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti olmadığını belirterek davasından feragat etmiştir. Bu durumda yargılama giderleri ve vekalet yönünden mahkemece verilen karar yerindedir.
6325 S. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 18. fıkrasındaki; “özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz” düzenlemesi uyarınca, somut uyuşmazlıkta dava öncesi başvuru şartının yerine getirilmiş olması karşısında ayrıca zorunlu arabuluculuğa başvurulması gerekmediği halde davacı tarafça arabuluculuğa başvurulmuş olmasından dolayı ortaya çıkan ücretin davalıya yüklenmesi de mümkün bulunmadığından (bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/23273 E.- 2022/901 K., 2021/8181 E. – 2022/1358 K), bu durumda davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1004 Esas – 2022/948 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/06/2023