Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1159 E. 2023/1066 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1159
KARAR NO : 2023/1066

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2021 (Dava) – 21/12/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/265 Esas – 2022/1031 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 21/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarihli 2021/265 Esas ve 2022/1031 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 3 ortaktan oluştuğunu, şirket hisse oranlarının dağılımında …’ün %34, …’nin %33, …’nin %33 hisse sahibi olduğunu, … dışındaki iki ortağın karı-koca olduğunu, şirkette imzaya yetkili kılındıklarını, …’ün, davacı şirketin kuruluşu olan 2010 yılından bu yana ortağı olduğunu, davacı şirket kurulurken … İli … İlçesi … köyüne bağlı … nolu parselini, 01.10.2011 tarihinde şirket adına tescil ettirdiğini, diğer her iki ortağın katılma payı (hisse) verip vermediğinin kendileri tarafından bilinmediğini, …’ün, kendisine ait olan arsayı şirkete vermesinden sonra şirket ortaklarının da talebi üzerine mevcut arsa üzerine büyükbaş hayvan çiftliğini kurduklarını, çiftlik içerisinde 84 adet küpeli, 20 adet küpesiz olmak üzere toplamda 104 adet büyükbaş hayvan olduğunun 27.09.2016 tarihinde … Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından tespit edildiğini, çiftliğin kurulum aşamasında devletin hibe programlarından yararlanmak suretiyle 235,000-TL alındığını, kalan kısmının … tarafından karşılanmak suretiyle kurulduğunu, davacı şirketin malvarlığının olmaması sebebiyle …’e ait gayrimenkullerin tamamına ipotek tesis etmek suretiyle bankalardan krediler çekildiğini, yani …’e ait arsa üzerine kurulan çiftliğin yine …’ün kendi taşınmazları üzerine ipotek tesis etmesiyle almış olduğu krediler sonrası çiftliğin aktif hale getirildiğini, mahkemece, banka şubesine yazılacak müzekkere sonucunda davacı şirketin kuruluşundan bu yana çok borçlandığının anlaşılacağını, genel toplamda 1.260.000-TL borçlandırıldığını, anaparaya işlenen faiz ve toplam meblağın kendileri tarafından bilinmediğini, şirkete ait hayvan çiftliğinin gelir ve giderlerine bakıldığında; yaklaşık 9 ay boyunca çiftliğin masraflarının tamamını …’ün karşıladığını, bu kapsamda işçilerin maaşının tamamını, hayvan yemlerini, veterinerlik hizmetlerinin bedelini, çiftlikte bulunan makine ve traktörlerin onarım bedellerini ve diğer giderlerin tamamını karşıladığını, diğer iki ortağın hiçbir gidere katılmadığının anlaşılacağını, şirket yetkilisi tarafından şirkete ait vergi borçlarının ödenmediğini, 02.09.2016 tarihli Kemalpaşa Vergi Dairesi kayıtlarına göre şirketin 18.817,70-TL borcu olduğunun tespit edildiğini, davalıların İzmir Kemalpaşa 3. Noterliğinin 11.12.2017 tarihli ve 11670 yevmiye nolu satış sözleşmesi ile hisse oranlarının tamamını …’e devrettiğini, ancak davalıların 25.04.2017 tarihinde çiftlikte bulunan 104 adet büyükbaş hayvanın tamamını, şirkete ait olan demirbaşlar ile birlikte (traktör vs) … plaka nolu araç ile … nolu işletmeye (… /Çanakkale) teslim ederek şirketi tamamen boşalttıklarının anlaşıldığını, tutulan tutanakların mahkeme dosyasına sunulacağını, hayvan satım bedellerinin de şirket hesabına yatırılmamış olduğunu, şirket hesap hareketlerinin istenilmesini talep ettiklerini, hibe programından yararlanıldığını, ancak davalıların 25.04.2017 tarihinde bütün hayvanları satmaları sonucunda; “Güneydoğu ve Doğu Anadolu Projesi Kapsamındaki İllerde Kurulacak Damızlık Sığır İşletmesi Yatırımlarının Desteklenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı”na göre hazırlanan taahhütnamenin 12. maddesi gereğince; ”Satın alınan makine ve damızlık hayvanları, işletmede bulunan hayvanları mücbir sebepler (rehberde yer alan) dışında 5 (beş) yıl süre ile elden çıkartmayacağımı ve işletmeyi 5 yıl süre ile tam kapasiteli olarak faal halde yürüteceğimi kabul ve taahhüt ederim.” şeklindeki taahhüdün ihlal edilmiş olduğunu, taahhüdün ihlal edilmesi sonucunda İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 235.400-TL’nin yasal faizi ile birlikte yani 500,000-TL olarak ödenmesi gerektiği yönündeki ödeme emrinin müvekkiline gönderildiğini, izah ettikleri nedenlerden ötürü davalılar hakkında dava açma zaruretinin hasıl olduğunu, ayrıca davalılar hakkında Şanlıurfa./…de güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunulacağını belirterek, davalılardan alacak olarak şimdilik 10,000-TL’nin (fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak) yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerine usulüne uygun tebligat yapılmadığından müvekkillerinin davadan haricen henüz haberdar olduklarını, öncelikle davacı yanın talep konusu alacak kalemlerinin ne olduğunun anlaşılamadığını, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin, müvekkillerinin hisselerini 11.12.2017 tarihli “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile …’e devri ile sona erdiğini, ilgili sözleşmede de hisselerin devrinin ve tarafların yükümlülüklerinin açıkça belirtildiğini, davacının hisse devir tarihinden çok uzun süre sonra ikame ettiği işbu davanın dayanağının ve talep konusu alacaklarının somut bir şekilde dava dilekçesinde belirtilmediğini, açıklattırılmasını talep ettiklerini, öte yandan ileri sürülen hususların hukuki dayanağı olmadığı gibi, iddia olunan alacakların zamanaşımına uğradığının da anlaşılmakta olduğunu, ortaklık ilişkisinin 11.12.2017 tarihli “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile sona erdiğini, artık resmi senedin aksini iddia eden davacının iddialarını aynı mahiyette resmi senetle ispatı gerektiğini, başkaca delille ispatına muvafakatlerinin bulunmadığını, … Şti’nin 08.04.2010 tarihinde kurulduğunu, …’un şirketin kuruluşundan itibaren imzaya yetkili ortak olduğunu, iddia edildiği şekilde her iki ortağın da imzaya yetkili olmadığını, … dışındaki ortaklar olan müvekkillerinin …’de ikamet ettiğini, kuruluş esnasında gerekli tüm masraf ve muhasebe ücretlerinde …’ün herhangi bir katkısının olmadığını, müvekkilleri … ve … tarafından karşılandığını, yine söz konusu tesis ile ilgili tüm projelerin müvekkilleri tarafından hazırlatılıp, tüm masrafların yapıldığını, kuruluşun akabinde öncelikle mülkiyeti davacıya ait taşınmazı şirket adına davacıdan tapuda resmi şekilde satın aldıklarını, bakımsız taşlı bir tarla halinde iken temizletilip gerekli düzenlemelerin yapıldığını, ifraz masraflarının müvekkilleri tarafından karşılandığını, …’ün herhangi bir katkısının olmadığını, toplamda 997.000,00-TL’ye mal olduğunu, bu kapsamda bedelin karşılanmasını teminen krediler çekildiğini, bankalardan … ve …’nin kefillikleri koşulu ile bu kredilerin alındığını ve ödemelerin şirket tarafından yapıldığını, bizzat şirket kayıtlarının incelenmesi ile de anlaşılacağı üzere kuruluş aşamasındaki masrafların tamamının … ve … tarafından yapıldığını, projelerin tamamlanması ve onaylanmasını müteakip bir kısım hibeden faydalanıldığını, hal böyle iken davacı yanın mahkemeyi yanıltmaya yönelik iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığını, şirketin faaliyetinin büyükbaş hayvan işletmesi olduğunu, …’ün …’de ikamet edip bizzat çiftliğin başında bulunduğunu, … şirket yetkilisi olmadığı halde, kendisine şirkete ait işlerin yürütülmesi hususunda Kemalpaşa 3. Noterliği’nin 15.03.2016 tarih ve 2055 yevmiye numaralı vekaletnamesinin dahi verildiğini, ancak daha sonra …’ün, söz konusu ortaklık ilişkisini yürütmek istemediğini bildirerek, müvekkilleri … ve …’ye hisselerini kendilerine satmalarını, aksi takdirde ortaklık ilişkisini yürütmeyeceğini bildirdiğini, ortaklık yetkisinin kasıtlı olarak kötüye kullanıldığını, öncelikle müvekkili ortakların çiftliğe giriş çıkışlarının engellendiğini, şirketin süt satışı konusunda anlaşmalı oldukları … firmasına süt satmak istemediğini, bu hususta ilgili firma tarafından tutanak tutulduğunu ve …’ün arbede çıkardığını, … tarafından Viranşehir Cumhuriyet Savcılığı’na bu konuda şikayette bulunulduğunu, … tarafından satılan sütlerin gelirlerinin hiçbir şekilde şirkete yansıtılmadığını, yine …’ün şirket adına kayıtlı küpeli hayvanları satmak üzere İlçe Tarım Müdürlüğü’ne müracaatı ile şirket yetkilisi …’un durumdan haberdar olduğunu ve …’ün satış işlemine engel olduğunu, müvekkili …’un şirket adına kayıtlı küpeli hayvanların küpe düşümü yapılmaksızın … tarafından kötüniyetli şekilde 3.kişilere satışının yapıldığının öğrenilmesi üzerine 23.09.2016 tarihli dilekçe ile Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’ne müracaat edilerek resmi bir sayım yapılması isteminde bulunulduğunu, yapılan sayımda 126 adet kulak küpeli hayvandan sadece 84 adedin çiftlikte bulunduğu, yine bir adet özel cins damızlık boğanın ise bulunmadığının tespit edildiğini, … hakkında iki kez Viranşehir Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunulduğunu, …’ün kira kontratının başından itibaren sözkonusu araziyi kendisinin ekip biçtiğini ve elde ettiği gelirlerin tamamını kendi adına kullandığını, şirkete hiçbir katkı sağlamadığını, … tarafından haksız ve dayanaksız şekilde İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1250 E. sayılı dosyası üzerinden ortaklıktan çıkma davasının ikame edildiğini, şirketi maddi zarar ve kar kaybına sokan … aleyhine de İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1518 E. sayılı dosyası üzerinden davanın ikame olunduğunu, bu davalar devam ederken tarafların biraraya gelerek 20.02.2016 tarihli “Sözleşme” başlıklı belgeyi, “hisse devir ve mutabakat anlaşması” isimli belgeyi birlikte tanzim ederek imza altına aldıklarını, hisse devri ile ilgili tüm borç ve alacaklar ile diğer tüm hususlarda anlaşma sağladıklarını, yetki devri sözleşmesi ile artık fiili anlamda çiftliğin tüm yönetim ve idaresinin …’e bırakıldığını, akabinde de Kemalpaşa 3.Noterliği’nin 11.12.2017 tarih ve 11670 yevmiye numaralı sözleşmesi ile resmi şekilde hisse payı devri sözleşmesinin gerçekleştirildiğini ve mevcut davalardan karşılıklı feragat edildiğini, iddia edildiği gibi şirketin müvekkilleri tarafından boşaltılması gibi bir durumun mevzu bahis dahi olmadığını, tacir sıfatına haiz … tarafından, müvekkillerinin 25.04.2017 tarihinde hayvanları ve demirbaşları başka bir işletmeye naklettikleri ve bu şekilde şirketin içini boşalttıkları iddia edildiği halde, aradan 6 ay gibi uzunca bir süre geçtikten sonra 11.12.2017 tarihinde devir sözleşmesini akdederek hisse devrine girişilmesinin düşündürücü olduğunu, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken …’ün gelinen süreçte hisse devrinden önce ayrıntılı şekilde değerlendirerek resmi olarak devir aldığını, 20.02.2016 tarihi itibariyle tüm yetkilerin dahi kendisine verildiği gerçeği karşısında, iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığının açık olduğunu, hal böyle iken müvekkillerinden herhangi bir alacağının bulunmasının da sözkonusu olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Davacı vekili tarafından açıklama dilekçesinde gabin iddiasında bulunulmuş ise de bu iddianın dava dilekçesinde dile getirilmemesi nedeni ile iddianın genişletilmesi kapsamında dinlenmesi mümkün bulunmadığı gibi, gabin iddiasının ancak dava dışı şirket ortağı … tarafından ileri sürülebilecek olup davacı şirketin ortaklar arasındaki hisse devir sözleşmesine ilişkin olarak gabin iddiasında bulunması mümkün bulunmadığından bu yöndeki iddianın uyuşmazlık konusu olarak kabul edilmediği, dava ve açıklama dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde; davanın, davalıların, hibe sözleşmesine aykırı davranarak çiftlik hayvanları ile demirbaşlarını bir başka işletmeye devrederek devir bedelini şirket hesabına aktarmadıkları, bu eylemleri ile hibe sözleşmesindeki taahhüdün yerine getirilmemesi nedeniyle vergi dairesi tarafından hibe bedeli ve faizlerinin davacı şirketten iadesinin talep edilmesi ile davacı şirket adına çekilen kredi borçlarının davalılar tarafından ödenmemesi nedeni ile davacı şirketin uğradığı zararların tazmini talepli TTK’nun 644(1)-a maddesinin yollaması ile TTK’nun 553. ve devamı maddelerinde düzenlenen şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemli dava olduğunun belirlendiği, şirket adına yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasının açılabilmesi için TTK’nun 621(1/g) maddesi uyarınca genel kurul kararı alınması zorunlu olup, bu nitelikteki kararın varlığının, özel dava şartı niteliğinde olduğu, davalı tarafça, davanın açılması ile birlikte kanunda aranan genel kurul kararı dosyaya ibraz edilmemişse de, HMK’nun 115(2)maddesi uyarınca bu konudaki dava şartı tamamlanabilir dava şartı olmakla, davacı tarafa ibrazı konusunda verilen süreye ve ara kararına uyularak davalılar hakkında dava açılması konusunda alınan 03/03/2021 tarihli genel kurul kararının dosyaya sunulduğu, dosyada toplanan tüm deliller ve Ticaret Sicil Kayıt örnekleri ile; …nün … siciline kayıtlı davacı şirketin, 17/05/2010 tarihinde İzmir Merkezde tescil edildiği, şirketin kuruluşu sırasındaki ortaklarının 67’şer payla davalı … ve dava dışı ortak …, 66 payla davalı … olduğu, şirket ana sözleşmesi ile ilk üç yıl için davalı ortak …’un şirketi münferiden temsile yetkili olarak atandığı, ardından 08/03/2013 tarihli kararla yeniden üç yıl için şirket müdürü seçilmesinden sonra 22/02/2016 tarihli genel kurul kararı ile aksi karar alınıncaya kadar münferiden yetkili şirket yetkilisi seçildiği, ortaklar arasında düzenlenen hisse devir sözleşmeleri ile davalıların, davacı şirketteki tüm paylarını 11/12/2017 tarihinde ortak …’e devrederek ayrıldıkları, 18/12/2017 tarihinde yayınlanan Ticaret Sicil Gazetesine göre 12/12/2017 tarihli genel kurul kararı ile şirketin tek ortaklı şirket haline gelip aksi karar alınıncaya kadar şirketi münferiden …’ün temsile yetkili olduğunun ilan edildiğinin görüldüğü, TTK’nun 644(1)-a maddesinde şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yönetici ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen 553.maddesinin limited şirketlere de uygulanacağı, TTK’nun 553(1)maddesinde; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yönetici ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ilan ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına verdikleri zarardan sorumlu oldukları, 560.maddede ise sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkının davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, ancak fiilin cezayı gerektirip TCK’ya göre daha uzun zamanaşımına tabi bulunması halinde ceza zamanaşımının uygulanacağının düzenlendiği, TTK’nun 553.maddesinde düzenlenen sorumluluk davasının; maddede belirtildiği üzere yalnız şirket kurucuları, yönetim kurulu üyeleri, yönetici ve tasfiye memurları hakkında açılabilir nitelikte dava olup, şirket ortağı olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan davalı …’nin şirket yetkilisi sıfatıyla hiç görev yapmadığı dikkate alındığında adı geçen davalı hakkında sorumluluk davasının açılmasının mümkün bulunmadığı ve pasif husumet yokluğu halinin bulunduğu, davalı … yönünden ise yöneticilik yaptığı dönemin, şirketin kuruluş tarihinden itibaren şirket müdürlüğünün sona erdiğine ilişkin alınan genel kurul karar tarihi olan 12/12/2017’ye kadar olması nedeniyle ancak bu dönem için aldığı kararlar ile yaptığı işlem ve eylemler yönünden sorumluluğunun söz konusu olacağı, 11/12/2017 tarihinde davalı … …’in tüm hisselerini devrederek ortaklığının sona ermesinden sonra 12/12/2017 tarihinde alınan genel kurul kararı ile şirket temsilciliğinin sona erdiği, dava dışı ortak …’ün tek ortak olup, bu tarihten itibaren şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, şirketin kurucu ortağı olan ve kuruluşla birlikte başlayan ortaklığı dava tarihi itibariyle devam eden …’ün hisse devrinden sonra şirketin tek ortağı ve 12/12/2017 tarihinden itibaren münferiden yetkilisi olup, şirketin defter ve kayıtlarını incelemeden davalı ortakların payını devraldığı veya şirketin devralınmasından hemen sonra şirketin mali durumunun geçmişte yapılan işlem ve alınan kararların bilançolarının ve diğer mali verilerin incelenmediğini kabul etmenin TTK’da tanımlanan basiretli tacir kavramına uymayacağı, bunun yanında dosyada toplanan tüm deliller, özellikle hayvan çiftliğinin dava dışı ortağın ikamet ettiği Viranşehir’de bulunup, taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, hisse devir sözleşmesinden önce şirket yetkilisi davalı …’nin dava dışı ortak … adına düzenlediği vekaletname ile cevap dilekçesine ekli sunulan altıncı sıradaki dava dışı ortak …’ün süt vermeyi reddettiğine süt alan şirketin personeli ile tartışma ve kavga sürecine girdiğine dair yazı birlikte değerlendirildiğinde; çiftliğin zilyetliğinin dava dışı ortakta olup, çiftliğe ait hayvan ve demirbaşların çiftlik dışına çıkarılmasından haberi olmaması mümkün bulunmadığı gibi, şirket adına çekilen kredilerin ödenmemesinden haberdar olmamasının mümkün bulunmaması karşısında, öğrenme tarihinin şirket hisselerini devir aldığı ve yönetici olarak atandığı tarihten sonraki bir tarih olmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davacının şirket olması yanında 11/12/2017 tarihinde yapılan hisse devirlerinden sonra tek ortaklı şirket olduğu ve tek ortağın şirketi münferiden yetkili olduğu birlikte değerlendirildiğinde; gerek davacı şirketin defter ve kayıtlarını bünyesinde barındırması, gerekse dava dışı ortak …’ün tek ortak ve yetkili olmasına bağlı olarak şirkete ait bütün defter ve kayıtları elinde bulundurması nedeniyle şirket yetkilisi olarak atandığı tarih olan 12/12/2017 tarihi itibariyle davaya konu şirket zararını sorumluyu öğrenebileceği ve öğrenmesi gerektiği, davalı tarafça yasal süre içinde cevap dilekçesi ile birlikte zaman aşımı definin dile getirilmiş olması nedeni ile dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiği, davalıların zarara yol açtığı iddia edilen eylemlerinin TCK’da tanımlanan suçlar kapsamında bulunmadığı gibi dava tarihinden önce ve sonrasında davalılar hakkında atılı eylemleri nedeni ile bir ceza soruşturması yapılmadığı dikkate alınarak her ne kadar davalı …’nin şirketin kuruluşundan hisselerini devrettiği tarihe kadar hiç şirket yöneticiliği yapmamış olmasına bağlı olarak davalı …’ye husumet yöneltilmesi mümkün bulunmasa da, husumet yokluğunun davanın esası ile ilgili olup HMK’nun 320(2) maddesinde dava şartları ve ilk itirazlardan sonra hak düşürücü süre ve zamanaşımı konusunda karar verilmesi gerektiğinin düzenlenmesi karşısında, davalı … yönünden de pasif husumet yokluğu nedeniyle değil, her iki davalı yönünden öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmekle; DAVANIN TTK 560.MADDESİ UYARINCA ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Davanın zamanaşımına uğramadığını, davalılar ile davacı arasındaki ortaklık ilişkisinin 11.12.2017 tarihinde sona erdiğini, davalıların İzmir Kemalpaşa 3. Noterliğinin 11.12.2017 tarihli satış sözleşmesi ile hisselerinin tamamını …’e devrettiğini, davacı olarak arabulucuya 03.03.2021 tarihinde başvurduklarını, 5 yıllık zamanaşımının henüz dolmadığını, her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, davalıların durumu sürüncemede bırakıp müvekkilini oyaladığını, davanın kabulünün gerektiğini, …’ün şirket kurulurken katılma payı olarak … İli … İlçesi … köyüne bağlı … nolu parselini verdiğini, ancak diğer her iki ortağın katılma payını (hisse) verip vermediğini bilmediklerini, büyükbaş hayvan çiftliği kurduklarını, çiftlik içerisinde 84 adet küpeli, 20 adet küpesiz olmak üzere toplamda 104 adet büyükbaş hayvan olduğunun 27.09.2016 tarihinde … Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından tespit edildiğini, çiftliğin, kurulum aşamasında devletin hibe programlarından yararlanmak suretiyle 235.000-TL alındığını, kalan kısmının … tarafından karşılanmak suretiyle kurulduğunu, davacı şirkete müzekkere yazılarak, çiftlik kurulumunda alınan hibeler ve kalan meblağın nasıl karşılandığına dair bilgi ve belgelerin mahkeme dosyasına istenilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin malvarlığının olmaması sebebiyle …’e ait gayrimenkullerin tamamına ipotek tesis etmek suretiyle bankalardan krediler çekildiğini, yani …’e ait arsa üzerine kurulan çiftliğin yine …’ün kendi taşınmazları üzerine ipotek tesis etmesiyle almış olduğu krediler sonrası çiftliğin aktif hale getirildiğini, şirkete ait olan çiftliğin tamamının …’ün malvarlığı ile oluşturulup kullanıldığını, banka şubesine yazılacak müzekkere sonucunda davacı şirketin kuruluşundan bu yana çok borçlandığının ve diğer ortağın taşınmazlarına ipotek tesis edildiğinin anlaşılacağını, bankalara ilişkin kredi belgelerini ve ipotek tesis edilen taşınmazlara ilişkin tapu senetlerinin istenilmesini talep ettiklerini, davacı şirket adına kredi çekildiğini, genel toplamda 1.260.000-TL borçlandırıldığını, belirtmiş oldukları kredi meblağlarının anapara olduğunu, anaparaya işlenen faiz ve toplam meblağın kendileri tarafından bilinmediğini, şirkete ait hayvan çiftliğinin gelir ve giderlerine bakıldığında; …’ün, yaklaşık 9 ay boyunca Şanlıurfa … ilçesinde bulunan 104 büyükbaş hayvan kapasiteli çiftliğin masraflarını kendisinin karşıladığını, çalışan işçilerin maaşının tamamını, hayvan yemlerini, veterinerlik hizmetlerini, çiftlikte bulunan makine ve traktörlerin onarım bedellerini ve diğer giderlerin tamamını kendisinin karşıladığını, zaten mahkemece araştırıldığında hayvan çiftliğinde sigortalı çalışan işçilerin olmadığının anlaşılacağını, …’ün yapmış olduğu masrafların tamamının dekontlarını daha önce şirket merkezine gönderdiğini, mahkemece çiftlik giderlerinin araştırılması durumunda diğer her iki ortağın hiçbir gidere katılmadığının anlaşılacağını, şirket yetkilisi tarafından şirkete ait vergi borçlarının ödenmediğini, 02.09.2016 tarihli Kemalpaşa Vergi Dairesi kayıtlarına göre şirketin 18.817,70-TL borcu olduğunun tespit edildiğini, şirket geliri olan sütün tamamının, doğrudan şirket hesabına aktarıldığını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının destekleme ödemelerinin doğrudan şirket hesabına aktarıldığını, şirketin hesap hareketlerinin istenilmesini talep ettiklerini, davalıların 25.04.2017 tarihinde çiftlikte bulunan 104 adet büyükbaş hayvanın tamamını, şirkete ait olan demirbaşlarla birlikte (traktör vs) … plakalı araç ile … nolu işletmeye (… …/Çanakkale) teslim edilmek üzere şirketi tamamen boşalttığını, hayvan satım bedellerinin şirket hesabına yatırılmadığını, davalıların 25.04.2017 tarihinde bütün hayvanları nakledip, sattıklarını, hibe taahhütnamesinin 12. maddesindeki; ‘Satın alınan makine ve damızlık hayvanları, işletmede bulunan hayvanları mücbir sebepler (rehberde yer alan) dışında 5 (beş) yıl süre ile elden çıkartmayacağımı ve işletmeyi 5 yıl süre ile tam kapasiteli olarak faal halde yürüteceğimi kabul ve taahhüt ederim.’ şeklindeki taahhüdün ihlal edildiğini, bu ihlal sonucunda da İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 235.400-TL’nin yasal faiziyle, yani 500,000-TL olarak ödenmesi gerektiği yönünde ödeme emrinin müvekkiline gönderildiğini, zira davalıların 11.12.2017 tarihli satış sözleşmesi ile hisselerinin tamamını …’e devrettiğini, ayrıca davalılar hakkında güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunulacağını…” beyanla mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, limited şirketin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımından dolayı reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı şirketin davalıların yanısıra davadışı ortak …’den oluşan 3 ortak ile kurulup hayvan çiftliği kurmak suretiyle süt üretimi faaliyetinde bulunduğu, şirket faaliyeti kapsamında şirket adına banka kredileri kullanıldığı, davadışı ortak …’ün taşınmazlarının ipotek verildiği ve diğer davalıların da bu sözleşmelerde müteselsil kefil olduğu, ilçe tarım müdürlüğü aracılığıyla hibe desteğinden yararlanılmış olduğu, ayrıca şirketin üç ortaklı yapısı sürecinde şirket yetkilisinin davalı … olduğunun görüldüğü, ancak bir süre sonra ortaklar arasında anlaşmazlıklar çıktığı ve önce aralarındaki 20.02.2016 tarihli adi yazılı sözleşme ile ardından ise 11.12.2017 tarihli noterden pay devri sözleşmesi ile ortaklık ilişkilerinin sonlandırılmış olduğu, davalıların davadışı ortağa paylarını devretmek suretiyle ortaklıktan çıktıkları anlaşılmaktadır.
Davacı şirket vekili dava dilekçesine ve talep açıklama beyanları içeriğine göre; davalıların şirket ortağı ve yöneticisi iken şirketi zarara uğrattıkları, bu kapsamda hibe destek taahhütnamesi uyarınca ilk 5 yıl hayvan satımı yasak olduğu halde hayvanları satmaları nedeniyle davadışı ortağın tek ortaklı limited şirket olarak ilçe tarım müdürlüğünden gelen ödeme emri ile karşı karşıya kaldığını, hayvan satım bedelinin de şirket hesabına geçirilmediğini, yine şirket vergi borçlarının ve şirket adına alınan banka kredilerinin de diğer davalılar tarafından ödenmemesi nedeniyle şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek, bu zararın şimdilik 10.000-TL’lik kısmını talep etmiş olup, talep içeriğine ve davacı konumunda limited şirket bulunmasına göre, mahkemenin kabulünün; eldeki davanın TTK 553.maddesi uyarınca şirket yöneticilerinin sorumluluğuna dair açılan bir dava olduğu yönünde olduğu, buna göre de şirketin (kuruluştan beri ortağı olan) yeni yetkilisinin 12.12.2017 tarihinde görev başına gelmesi karşısında en geç bu tarihte zarar ve sorumlusunun öğrenildiğinin kabulü ile TTK 560.maddedeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalılara dava dilekçesinin 28.06.2021’de tebliğ edildiği, ancak bu tebligatın usule uygun olmadığı, zira 2 haftalık cevap süresi olduğuna ve sonucuna dair bir şerh içermediği (HMK 122) görülmekle, davalılar vekilinin de tebligatın usule uygun olmayıp haricen öğrendiklerini beyan ederek cevaplarını sunarak zamanaşımı def’inde bulunduğu görülmekle, zamanaşımı def’inin süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi incelendiğinde, davacı konumunda şirket (tek ortağı … kalan) yer almakta ise de, ifadelerin içeriğinden yer yer davadışı ortak … ile davalılar arasında akdedilen “hisse devir sözleşmesi” ne yönelik beyanlarda bulunulduğu görülmektedir. Bu kişiler arasındaki adi yazılı sözleşme ve noterden pay devri sözleşmesine dair isnat edilen eylemlerin değerlendirilmesinde; davacı şirketin tek ortağı kalan …’ün, hisse devir sözleşmesi öncesinde basiretli tacir olarak şirketin güncel maddi durumunu, borç-alacak tutarlarını, kredi ödemelerini, malvarlığını yeterince incelemeden davalıların hisselerini devraldıktan sonra, banka kredi borçları ve ilçe tarım müdürlüğünden gelen borç yazıları üzerine bahse konu sözleşmeden dolayı zarara uğratıldığı iddiası ile zararın tazmini istemine ilişkin esasa dair istemlerin de kabulü mümkün görülmemiştir. Kaldı ki, dosya içerisinde mevcut noter pay devir sözleşmesinde tarafların hak ve yükümlülükleri çok açık bir şekilde belirtilmiş, buna göre davalıların hisselerini devralan davadışı şirket ortağının, banka kredi borçları ve tarım kredi kooperatifinden, tarım bakanlığından doğmuş/doğabilecek borçlar nedeniyle hisse devreden davalılardan bir talepte bulunamayacağının açıkça düzenlendiği görülmekte olup, sonuç olarak; mahkemece davanın şirket adına açılmış olmasına göre yapılan nitelendirmede ve davanın reddine yönelik verilen verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/265 Esas – 2022/1031 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/06/2023