Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1153 E. 2023/978 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1153
KARAR NO : 2023/978

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2022 (Talep)- 05/04/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/214 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Hukuki Ehliyet Yokluğu, Bedelsizlik,Sahtelik ve Tahrifat İddiasından Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/03/2023 ara karar tarihli, 2022/214 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekili talep dilekçesinde özetle; daha önce 14/03/2022 tarihli kararla verilen ihtiyati tedbirin İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/358 esas sayılı dosyasında 11/06/2021 tarihli karar ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş olması nedeniyle uygulanması yoluna gidilmediğini, ancak İzmir 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/358 esas sayılı dosyasına son olarak gönderilen hatalı ve eksik düzenlenmiş 19/01/2023 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporu’nda dava konusu senet üzerindeki imzaların her nasılsa murise ait olduğu yönünde kanaat bildirildiğini, bu rapora kendilerince itiraz edilmiş ise de mahkemenin talebi uygun görmeyerek Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda takibin durdurulmasına dair tedbir kararını kaldırarak takibin devamı yönünde karar vermesinin mümkün olduğunu, bu durumun müvekkillerini zor durumda bırakacağını, imzaların murise ait olmadığı konusunda rapor tanzim edildiğini, dosyada toplanan deliller ile dava konusu senedin davalıya verilmediğinin anlaşılmış durumda olduğunu, davalı tarafın senedin teminat senedi olarak alındığını ileri sürdüğünü, bu yöndeki iddiasını değiştiren davalı tarafın muvafakatlarının bulunmaması nedeniyle bir başka dava açarak murise teslim ettiğini iddia ettiği altın ve dövizlerin neler olduğunu ve gerçekten böyle bir teslimin yapılıp yapılmadığını ispat etmeden başlatmış olduğu icra takibinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu bildirmiş, davaya konu icra takibinin dava sonuna kadar acilen tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı/karşı taraf vekili tedbir kararına itiraz dilekçesinde özetle; uyuşmazlığa konu senet hakkında Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 19.01.2023 tarihli raporda senetteki keşideci imzalarının …’ın eli ürünü olduğunun bildirildiğini, iki ayrı bilirkişi raporunun yeterli görülmeyerek davacı tarafça talep edilen ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, icra hukuk mahkemesinin verdiği tedbir kararının kaldırılmadığını, bu nedenle tedbir kararının kaldırılmaması nedeniyle HMK’nun 389. maddesi gereği “gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı”ndan söz edilemeyeceğini, HMK’nun 390/2 maddesi hükmü uyarınca icra hukuk mahkemesince verilen tedbir kararının devam etmesi nedeniyle kendilerinin yokluğunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, takibin durmuş olması nedeniyle davacı açısında korunması gereken hukuki bir menfaatin de bulunmadığını, HMK’nun 392.maddesi uyarınca teminat gösterilmesinin zorunlu olup dosyanın geldiği aşama itibarıyla ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, hem yerel bilirkişi hem de Adli Tıp Kurumunca verilen raporlarla senetteki imzanın müteveffaya ait olduğunun ortaya çıktığını, davacıların tahrifat iddiası varsa da dosyanın bu konuda incelemeye gittiğini, bedelsizlik ve ehliyetsizlik yönünden somut bir delil sunulmadığını, teminat gösterilmeksizin takibin durdurulmasının hakkaniyetsiz olduğunu bildirmiş, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, kaldırılmadığı takdirde davacılardan teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece 01/03/2023 tarihli ara karar ile, ”…Davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin KABULÜ ile; isteme ve davaya konu İzmir 19.İcra Müdürlüğü’nün 2021/925 esas sayılı dosyasında yapılan icra takibinin dava sonuna kadar tedbiren ve teminatsız olarak durdurulmasına…” karar verilmiştir.
Mahkemece verilen tedbir kararına karşı davalı/karşı taraf vekilinin 09/03/2023 tarihli dilekçe ile itirazı üzerine;
Mahkemece 05/04/2023 tarihli ara kararı ile, “… İtirazın REDDİ ile davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması ile kaldırılmasına karar verilmemesi halinde teminat alınmasına ilişkin istemlerinin reddine,…” şeklinde itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece kurulan ara karara karşı karşı taraflarınca itiraz edildiğini, itirazlarının değerlendirilmesi sonunda Mahkemenin 05.04.2023 tarihli ara kararı ile itirazlarının reddine karar verildiğini, itirazlarının reddine ilişkin verilen Yerel Mahkeme kararının usule ,hukuka ve hakkaniyete aykırı olup kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, davaya konu senet altındaki imzanın mütevveffaya ait olduğu bağlantılı dosya ile alınan bilirkişi raporları ile sübuta ermiş olup ihtiyati tedbir kararı için aranan yaklaşık ispat şartının mevcut dosya için yerine getirilemediğini, Yerel Mahkeme dosyası ile aynı uyuşmazlığı konu alan İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/358 E. Sayılı dosyasına, imza incelemesi için başvurulan Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nden gelen ve 18 farklı resmi belgedeki imza örneklerinin incelendiği 19.01.2023 tarihli 40968900-101.02-2023/1159 sayılı nihai bilirkişi raporu ile …’a ait 18 farklı resmi belgede bulunan ıslak imzaları inceleyerek kurul halinde söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğu”na kanaat getirdiğini, ne var ki davacı yanca işbu istikrarlı iki ayrı bilirkişi raporu yeterli görülmeyerek müvekkilinin hakkını almasını geciktirmek maksatlı ve Mahkemeyi de yanıltıcı nitelikte talepte bulunularak tekrardan ihtiyati tedbir talep edildiğini ve Mahkemece yokluklarında incelenerek talebin kabulüne karar verildiğini, her ne kadar davacı yanca imza incelemelerine ilişkin rapor hakkında “her nasılsa imzaların murise ait olduğuna kanaat getirilmiş”, “dar yetkili icra hakimliği itirazlarımızı rapora itirazlarımızı yerinde görmemiştir.” şeklinde Mahkemeye yakınılmışsa da bilirkişi raporları bilimsel şekilde açık ve net olarak ihtisas kurulundan detaylı bir inceleme neticesinde alınmış olup bilimsel bir gerçeğe ilişkin itirazın yerinde görülmemesinin gayet tabii olduğunu, bu hususta davacı yanın müvekkilinin aksine inancının yargılamaya bir etkisi de bulunmadığını, keza imza incelemesinde imzaların görünüş olarak birebir aynı olması değil, teknik açıdan aynı kişinin eli ürünü olup olmadığınuın incelendiğini, oysa davacının itirazının bu yönteme ilişkin olup yersiz olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu 390. maddesinin 3. Fıkrası gereği yaklaşık ispatın yerine getirilmesi zorunlu olup yukarıda mevcut dosya ile ,yukarıda yer verdikleri gerekçe temelinde bu şartın yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğini, yaklaşık ispat şartının dahi yerine getirilmediği işbu dosyada ,icra hukuktaki tedbir kararının kaldırılması ihtimaline binayeyen varsayımsal bir iddia temelinde tedbir kararı verilmiş olması kanunun emredici ilkesine aykırı olup yalnızca bu yönü ile dahi kararın bozularak ortadan kaldırıllması gerektiğini, icra hukuk mahkemesince verilen tedbir kararı haen devam etmekte olup istinafa konu ara karar ile de yokluklarında tedbir kararı verilmiş olması yönü ile de hukuki yarar bulunmadığını, işbu talep esnasında zaten icra hukuk’daki tedbir kararı devam etmekte olduğundan davacı yanın derhal gecikmeksizin korunması gereken bir hakkından söz edilemeyeceği için yokluklarında karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, teminatsız olarak tedbir kararı verilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, uyuşmazlığın başlangıcından itibaren deliller lehlerine gelişme göstermiş olduğundan aksine iddiasını ispat külfetinde olan davacının HMK madde 392’deki gibi bir resmi belge veya başkaca bir kesin delil şu ana kadar sunamamış olması sebebiyle verilen ihtiyati tedbir kararının her halükarda hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinden sonra açılan, menfi tespiti istemine ilişkindir.
İstem; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, teminatsız ya da teminat karşılığı icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, 01/03/2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermiş, davalı/karşı taraf vekilinin 09/03/2023 tarihli itiraz dilekçesi ile tedbir kararına itirazı üzerine, mahkemece 05/04/2023 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar vermiş, davalı/karşı taraf vekili tarafından ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
2004 sayılı İİK’nın, ” Menfi tesbit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında;
“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir, …” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, her ne kadar davacılar vekili tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulması talep edilmiş ise de; eldeki davanın icra takibinden sonra açılmış olduğu, İİK 72/2 maddesi uyarınca ancak icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında talep üzerine koşulları mevcut ise alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına karar verilebileceği; anılan maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, icra takibine başlandıktan sonra açılan menfi tespit davalarında ise tedbiren takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Bu durumda; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ise de; somut olayda mahkemece İİK’nın m.72/3 hükmü gözetilerek tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalara göre; ilk derece mahkemesince, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası nedeniyle talep edilecek tedbir kararına ilişkin İİK’nın 72 maddesindeki özel düzenlemeye göre talebin değerlendirilmesi gerektiği halde, dava konusu uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan genel nitelikteki HMK’nın 389. maddesi hükmüne göre değerlendirme yapmak sureti ile, takibin durdurulması yönünde tedbir karar verilmesi isabetli olmamakla birlikte; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince davacının talebinin İİK’ nın 72/3 maddesi uyarınca değerlendirilmesi neticesinde ihtiyati tedbir şartları oluştuğundan, davacılar vekilinin yaklaşık ispat şartını sağladığı anlaşılmakla, belirtilen yasal düzenleme ve dosya kapsamına göre takdir edilecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı vermek gerekirken, mahkemece talebe ilişkin yanılgılı değerlendirme ile HMK’nın 389. maddesi kapsamında icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı vermiş olması hatalı olmuştur.
Bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararının davalı/karşı taraf lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce ihtiyati tedbir talebi hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair verilen karara karşı davalı/karşı taraf vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2023 tarihli ve 2022/214 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, HMK’ nın 353. maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının KISMEN KABULÜNE; davacılar vekilinin takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, ancak davacının İİKnun 72-(3) maddesine dayalı İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ İLE; takip konusu alacağın (1.264.719,90-TL) %15 ‘i olan 189.707,99-TL nakit ya da kesin ve süresiz teminat mektubu davacı/talep edenler tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde; İzmir 19.İcra Müdürlüğü’nün 2021/925 Esas sayılı takip dosyasında İİKnun 72-(3) maddesi gereğince icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin dava sonuna kadar TEDBİREN DURDURULMASINA,
b-Takdir edilen teminat tutarı yatırıldığında mahkemesince tedbir kararının infazı için ilgili İcra Müdürlüğüne yazı yazılmasına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına;
4-İstinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine ve ihtiyati tedbire ilişkin işlemlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023