Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1127 E. 2023/1065 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1127
KARAR NO : 2023/1065

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2015 (Dava) – 12/03/2020 (Karar)
NUMARASI : 2015/1337 Esas – 2020/219 Karar
DAVA : Maddi-Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 21/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2020 tarihli 2015/1337 Esas ve 2020/219 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 05/11/2014 günü akrabası olan … ile birlikte annesi adına olup kendisinin kullanımına tahsis edilen … plakalı motosikleti ile … Alışveriş Merkezinden çıkarak normal hızda seyir halindeyken kavşağa yaklaştığında davalı … idaresindeki … plakalı aracın hatalı bir şekilde aniden yolun soluna dönüş yapması sonucu kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, kazanın davalının kusurlu davranışları neticesinde meydana geldiğini, işbu kaza sebebiyle yaşamı alt üst alan müvekkilinin, tedavi süresince hem maddi hem manevi açıdan dayanılmaz acılara maruz kaldığını, uzun bir süre yatalak kaldığını, yürüyemediğini, halen yürürken zorlandığını ve bu yüzden kendi ihtiyaçlarını kendisinin gideremediğini, kazayla ilgili olarak İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/554 E. sayılı dosyası kapsamında kamu davası açıldığını, bu dosyaya sunulu kusur bilirkişi raporunda; sürücü …’ın asli derecede kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi açıdan zor günler geçirdiğini, zira kazanın olduğu tarihte daha 30 günlük evli olduğunu, günlerce yoğun bakımda kaldığını, yatalak halde eşinin bakımına muhtaç halde yaşadığını, müvekkilinin hem vücudundaki yaralanmalardan hem de bacağındaki kırıklardan dolayı çeşitli hastanelerde birçok kez tedavi gördüğünü, hastane masrafları, çalışamadığı süre zarfındaki kazanç kaybı, çalışma gücü azalmasından ve maluliyetinden doğan ve ileride doğacak kayıpları ile ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan kayıplarının karşılanması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107. maddesi uyarınca şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın ve 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.06.2014 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile maddi tazminat istemini 71.027-TL’ ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari bir işten kaynaklanmadığını, tarafların tacir olmadığını, görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, öte yandan davacının arkadan çarptığını ve bütün trafik kurallarına eksiksiz uyan müvekkilinin kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu, davacıya ve ailesine ihtiyaçlarının sorulduğunu, yani müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, kusurlu olmadığının da yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesiyle anlaşılacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ. vekilinin süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkiline trafik sigorta poliçesi ile 28.03.2014/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, öncelikle kusur durumun tespitinin gerektiğini, kişinin tüm tedavileri tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay boyunca stabil ve kalıcı olması gerektiğini, bu nedenle davacının kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca sağlık kurulu raporlarının da yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, kaza nedeniyle davacı tarafından yapılmış olan masraflardan (tedavi giderleri, geçici veya sürekli iş göremezlik sakatlık tazminatı) müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bunların sosyal güvenlik kurumunca karşılanacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte faiz başlangıcı olarak dava tarihinin esas alınması gerektiğini, ayrıca hükmedilecek faizin de yasal faiz olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili beyan dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 15.04.2014/2015 vadeli ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile müvekkili tarafından sigortalandığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olup davacı yanın zenginleşmesine sebep olacak nitelikte olduğunu, tüm delillerin kendilerine tebliğine, cevap verme ve karşı delil sunma haklarının saklı tutulmasına, ihbar olunan olarak davayı takip edeceklerinden dolayı da aleyhlerine hüküm kurulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Davalı …. tarafından makbuz ve ibranamenin dosyaya sunulduğu, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sanık … hakkında, katılan … …’nın hayati tehlike geçirecek ve kırık oluşacak şekilde yaralanmış olması nedeniyle 20/02/2017 tarihinde kesinleşen ilamın ve ceza dosyasında alınan kusur raporunun dosya içine alındığı, tanıkların dinlendiği, davacı vekilinin 18/06/2019 tarihli oturumda; sigorta şirketinin maddi tazminattaki sorumluluğunun tüm üst sınırını ve vekalet ücreti ve yargılama giderini ödediğini, sigorta şirketi yönünden açılan davadaki maddi tazminatın feragat nedeniyle reddine ve araç sürücüsü yönünden manevi tazminat talebi ile maddi tazminatın da sigorta şirketinin ödediği limitin üzerine çıkması halinde ödenmesini talep ettiklerine dair beyanda bulunulduğu, ATK’ dan maluliyete ilişkin rapor alındığı, tarafların sosyo-ekonomik araştırmalarının yapıldığı, İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporunda; davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki otomobille seyri sırasında, dönüş yapacağı yere gelmeden önce zamanında sol şeride geçerek ilerlemesi gerektiği halde bu hususa riayet etmediği ve son anda hatalı şekilde sağdan sola doğru yönelerek doğrultu değiştirme manevrası kural ihlali ile olaya sebebiyet vermesinden dolayı asli kusurlu olduğu, davacı …’nın ise sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında hızını mahal şartlarına göre ayarlaması gerektiği halde bahsedilen bu hususa riayet etmediğinden tali kusurlu bulunduğu, dolayısıyla, davalı sürücü …’ın %60 oranında, davacı …’nın ise %40 oranında kusurlu bulunduğunu, yine İstanbul ATK’ dan alınan maluliyet raporu ve aktüerya bilirkişiden alınan son ek rapor doğrultusunda; maddi tazminatın toplamda -fizik tedavi giderleri hesaplamaya dahil edilmeyerek- 339.027,02-TL olup, davalı … şirketi tarafından 21/02/2019 tarihinde ödenen 268.000,00-TL’ nin (yargılama esnasında yapılmış olması sebebiyle güncelleştirmeden mahsup edilerek) mahsubu ile kalan miktarın 71.027,02-TL olduğu anlaşılmakla, bu maddi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile alınıp davacıya verilmesine, tarafların sosyo-ekonomik yapıları, maluliyet raporu, dinlenen davacı tanıklarının anlatımları, tüm dosya içeriği ve olayda davalı sürücünün asli kusurlu olup %60 oranında kusurlu olması, davacının da %40 oranında kusurlu oluşu dikkate alınarak, davacının bu kaza nedeniyle çekmiş olduğu elem ve acısının bir nebze olsun giderilmesi amacıyla, zenginleşme aracı olarak da değerlendirilmeyerek hüküm tesis edilmekle, sonuç olarak; davacının davalı …’ ne açmış olduğu maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat nedeni ile davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, davacının 71.027,00-TL maddi tazminata yönelik davalı … … yönünden açmış olduğu davanın KABULÜ İLE, 71.027,00-TL MADDİ TAZMİNATIN kaza tarihi olan 26/06/2014′ den itibaren yasal faizi ile davalı … …’dan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 60.000,00-TL MANEVİ TAZMİNATIN kaza tarihi olan 26/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … …’dan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … vekili tarafından, “…Yerel mahkemenin davacının tazminat taleplerinin neredeyse tümünün kabulüne karar verdiğini, kararın hatalı olduğunu, mahkemenin yeterli araştırma yapmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verdiğini, öncelikle 08.08.2018 tarihli ilk Adli Tıp raporuna karşı itirazlarını mahkemeye sundukları halde mahkemenin bu konuda hiçbir karar vermediğini, ayrıca bilirkişi ek raporuna ilişkin itirazlarının da ATK raporuna itirazları ile bağlantılı olduğunu, uzman olmayan bilirkişi tarafından verilen rapora itirazları değerlendirilmeden, yeni bir rapor alınmadan hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira bilirkişinin raporunda, ATK’nın meslekte kazanma gücü oranı ile bağlı olduğunu (davalının itirazı bulunduğu halde diyerek) belirttiğini, kısaca bilirkişinin de ek raporunda bildirdiği gibi ATK raporuna ilişkin itirazlarını mahkeme kalemi zamanında UYAP’a almadığı için olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmadığını, belirlenen orana bağlı olarak da -sadece bacağı yaralı olup ölümcül olmayan bir yara nedeniyle- vücudunun yarısının çalışmadığının (meslekte kazanma gücünün yarısını kaybettiğinin) iddia edilmesinin mümkün görünmediğini, sunmuş oldukları delillerin ve dinletmiş oldukları tanıkların tamamının kendi iddialarını ispat ettiğini, kararın deliller ile çeliştiğini, sundukları emsal bir davada ölüm olayı gerçekleştiği ve ölen çocuk 15 yaşında olduğu halde, ölenin yakınlarına, işbu davadan çok düşük bir tazminat hesabı çıkartıldığını (250.000-TL tazminat), işbu mahkemedeki derdest davada ise sadece bacağının biri 6 ayda iyileşecek bir yaralı olduğunu, ayrıca davanın kimi celselerine yürüyerek geldiğini ve davaları takip ettiğini, tek ayağı 6 ayda iyileşecek birine bu şekilde 500.000-TL tazminat takdirinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca yerel mahkemenin tüm bu tazminatlara, müvekkilinin kusur oranının neredeyse davalı ile yarı yarıya olmasına rağmen hükmettiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiş, davalı …’ın istinaf aşamasında vefat ettiği, ancak mirasçılarının vekaletname sunarak davayı takip ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı …’ın yargılamadan sonra dosya istinaf aşamasında iken vefat ettiği, Dairemiz geri çevirme kararı sonucunda eşi ve kızının vekaletname sundukları ve taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiil; 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 ila 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 05.11.2014 olup, buna göre uygulanması gereken yönetmelik “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” olduğu halde, mahkemece hükme esas alınan raporun “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ne göre düzenlendiği, davalı … vekilinin anılan rapora gerekçeli olarak itiraz ettiği halde, bu itirazlar giderilmeksizin hüküm tesis edildiği anlaşılmış olup, mahkemece, yukarıda bahsedilen doğru yönetmelik hükümlerine göre, davalı taraf itirazlarını da karşılar şekilde ve davacının “çiftçilik” şeklindeki meslek grubu da gözetilerek yeniden maluliyet raporu alınıp (davalı tarafın usuli müktesep haklarına da riayet edilerek) sonucuna göre düzenlenecek aktüer raporuna göre hüküm tesis edilmesi gerektiğinden kararın kaldırılması gerekmiştir. Ayrıca, dosya kapsamına göre mahkemece re’sen gözetilmesi gereken “müterafik kusur” durumuna ilişkin hiçbir değerlendirme bulunmadığı da anlaşılmakla; alınacak bu maluliyet raporunda, zarar görenin zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım eden eylemleri (müterafik kusur) bulunup bulunmadığına dair değerlendirme yapılabilmesine esas olmak üzere, davacının yaralanmasının niteliği ve maluliyetine esas olan yaralanma yerlerine göre motosiklete binerken koruyucu ekipman (dizlik vs.) kullanmamasının sonuca etkisi olup olmadığının da değerlendirilmesinin istenmesi, sonucuna göre davacının müterafik kusur durumun mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden, bu husus da re’sen kaldırma nedeni olarak görülmüştür.
Yine, davalı … şirketi bakımından ödeme/ibraname belgeleri uyarınca poliçe teminat limitlerinin karşılandığı gerekçesiyle, davadaki tüm maddi tazminat talepleri bakımından sigorta şirketinin ibra edildiği davacı tarafça açıkça beyan olunmuş olup, davacının taleplerine ve aktüer tarafından yapılan hesaplamaya göre, poliçede maluliyet durumu için 268.000-TL ve sağlık giderleri bakımından ayrıca 268.000-TL limit belirlenmiş olmasına, davacı tarafın ibranamede davalı … şirketini tüm maddi zararları yönünden (poliçeye konu tüm alacakları denilerek) ibra edip, sigorta şirketinin hiçbir sorumluluğunun kalmadığını belirtmiş olmasına göre, sağlık giderlerine dahil kalemler yönünden de poliçe limiti olan 268.000-TL’ye kadar davalı … bakımından ibranamenin sonuç doğuracağı gözetilmeksizin hesaplanan bakıcı ve tedavi giderlerine hükmedilmesi de doğru görülmemiş, davalı tarafın tazminat tutarının fazla hesaplandığına dair itirazı bu bakımdan da yerinde görülmüştür.
Kabule göre de, somut uyuşmazlıkta kaza tarihinin 05.11.2014 olduğu dosyada mevcut tüm evraklardan açıkça anlaşılmakta olduğu halde, mahkeme kararının gerekçe kısmında 26.06.2017 tarihi olarak kabul edilip, buna göre faiz başlatılacağı belirtildikten sonra, hüküm kısmında ise bu hatalı tarih ile de çelişki oluşturacak şekilde ve yine hatalı bir tarih olan 26.06.2014 (bu tarih kazadan da önceki bir tarih olup istinafa gelen davalı aleyhine olduğu da görülmekle) tarihi maddi ve manevi tazminat faiz başlangıcı olarak belirlenerek kararda çelişki oluşturulması da doğru görülmemiştir.
Yine kabule göre de, sigorta şirketi için verilen hükümde “feragat nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair hüküm tesisi de, feragat durumunda davanın reddine dair hüküm kurulacak olup, somut uyuşmazlıkta ise ödeme nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmesi gerektiğinden, verilen bu hüküm de hüküm kurma usullerine uygun görülmemiştir.
Aktüer raporunda PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesap yapılmış olup, daha kısa yaşam süreleri belirleyen bir tablo olması nedeniyle davacı aleyhine olmuş ise de, davacı tarafın istinafa gelmemiş olması nedeniyle bu husus davalı taraf aleyhine karar kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Davalı tarafın istinafında; “tazminat taleplerinin neredeyse tümünün kabulüne karar verildiği ve bunun hatalı olduğu” na dair istinaf itirazı kapsamında manevi tazminat tutarına yönelik olarak; bu husus maluliyet durumu netleşince değerlendirilebilecek olduğundan karar kaldırma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … (mirasçıları) vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … (mirasçıları) vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1337 Esas – 2020/219 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı … (mirasçıları) vekilinin sair istinaf itirazlarının ŞİMDİLİK İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı … tarafından yatırılan 2.237,61-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı … (mirasçılarına) iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı … (mirasçıları) tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 21/06/2023