Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1118 E. 2023/1274 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1118
KARAR NO : 2023/1274

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019 (Dava) – 24/12/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/264 Esas – 2021/1131 Karar

ASIL DAVADA;
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2019

BİRLEŞEN İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2019/265 ESAS SAYILI DAVASINDA;
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2019
KARAR TARİHİ : 24/12/2021
BAM KARAR TARİHİ : 13/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2021 tarih ve 2019/264 Esas – 2021/1131 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; gerek henüz takibe konulmamış toplam bedeli 442.223,53 TL olan 20 adet bononun gerekse İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/3541 sayılı takip dosyasında takibe konu edilen bonoların tamamının düzenleme nedeninin “nakit” olduğunu, senetler düzenlenmeden önce ve sonra davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, senetlerin bedelsiz olarak davalı tarafın elinde bulunduğunu, davalının senetleri iade etmediği gibi bir kısmını haksız ve kötü niyetli olarak takibe koyduğunu, arabulucuya başvurulduğunu ve uzlaşma sağlanamadığını, senetlerin tamamının düzenleme nedeninin nakit ve düzenleme tarihinin 23/08/2016 olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin takibe konulmamış toplam bedeli 442.223,53 TL olan 20 adet senet ve İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/3541 sayılı dosyasında takibe konu edilen toplam bedeli 245.000,00 TL olan (takip rakamı 285.105,68 TL) 16 adet senet nedeniyle davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/3541 sayılı takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere dava nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmin edilmesinin hüküm altına alınmasına, henüz takibe konmamış senetlerin takibe konması halinde takip rakamları üzerinden % 20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesi ile özetle; İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15597 sayılı dosyasında takibe konu edilen 23/08/2016 düzenleme, 21/11/2016 ödeme tarihli, 10.000,00 TL bedelli ve 23/08/2016 düzenleme, 21/09/2018 ödeme tarihli, 11.358,17 TL bedelli bonolar nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığı halde ve bazı sağlık problemleri yaşaması sebebiyle menfi tespit davası açamadığını ve icra tehdidi altında kalması nedeniyle de 12/02/2019 tarihinde 28.099,39 TL ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, müvekkilinin icra tehdidi altında 12/02/2019 tarihinde ödemek zorunda kalmış olduğu 28.099,39 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının nakden verdiği paralar karşılığı düzenlenen kambiyo senetlerine dayalı bir alacak olduğunu, böyle bir parayı almadığını iddia eden davacının iddiasını senetlere eş değer bir delil ile ispatlaması gerektiğini, davacı tarafça sunulan emsal kararların somut olaya uygun düşmediğini, senet metnini talil eden yani senet üzerinde yazılı kaydın aksini ileri süren kişinin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, senet bedellerinin nakden ödendiği hususunun senetlerle sabit olduğunu, bu konuda tanıkla ispatın mümkün olmadığını ve tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı tarafın senetlerdeki imzalarını inkar etmediğini, dosyaya herhangi bir delil de sunmadığını savunarak, davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… asıl davada ve birleşen davada davacı vekili “asıl davanın ve birleşen davanın konusu olan senetlerin nakden düzenlendiğini, karşı tarafın elinde olduğunu, senetlerin karşılığı ödeme yapılmadığını, senetlerin bedelsiz olduğunu” ileri sürmüş; asıl davada ve birleşen davada davalı vekili ise; “dava konusu senetlerin müvekkilinin karşı tarafa peyder pey verdiği borç paralar nedeniyle düzenlendiğini, bunların kredi kullanımında bankaya tahsil amacıyla verildiğini” savunmuştur. Senetlerin tamamının üzerinde “nakden” ibaresinin bulunması, bu hususun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmaması ve … A.Ş.’nin cevabi yazısı ekinde gönderilen belgeler de göz önüne alındığında “nakden” ibaresinin asıl davada ve birleşen davada davalı vekilinin savunması ile örtüşmesi karşısında ortada yazılı delil başlangıcının bulunmadığı, senetlerden dolayı borçlu olmadığını ispat yükünün asıl davada ve birleşen davada davacı tarafa ait olduğu kabul edilmiştir. Zira; davalı tarafça yapılan açıklamalar senedin ta’lili niteliğinde olmadığından ispat yükünün yer değiştirmesi de söz konusu değildir. Asıl davanın ve birleşen davanın, kambiyo senetlerine dayalı olması sebebiyle 6100 sayılı HMK’nın 200 ve 201. maddeleri gereğince yazılı delillerle ispatı gerektiğinden, davacı tarafın tanık dinletme isteği reddedilmiştir. Sunulan deliller senet gücünde yazılı deliller olmadığından ve asıl davada ve birleşen davada davacı vekili dilekçelerinde yemin deliline de dayanmış olduğundan mahkememizce yemin deliline başvurup başvurmayacakları hususu sorulmuş ancak verilen kesin süre içerisinde bu konuda herhangi bir beyanda bulunulmadığından, asıl davada ve birleşen davada davacı vekilinin yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilmiştir. Asıl davada ve birleşen davada davacı tarafça senetlerin teminat senedi olduğu, bedelsiz olduğu hususu ispat edilemediği…” gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen kararın eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini, usul ve yasaya aykırı olduğunu, 11/10/2021 tarihli ıslah dilekçesinin hiç dikkate alınmadığını, bu konuda gerekçede de olumlu ya da olumsuz bir hüküm tesis edilmediğini, 11/10/2021 tarihli ıslah dilekçesinin menfi tespit davasında dava tarihi itibari ile takibe konu yaptıkları senet sayısını 20 adetten 19 adete, toplam senet miktarını da 442.223,53 TL’den 430.865,36 TL’ye düşürdüklerini, ıslah ile talep arttırılabileceği gibi talebin daraltılmasının da mümkün olduğunu, davalı tarafça İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/3541 sayılı dosyasıyla takibe konulan 245.000,00 TL tutarındaki bonolar nedeniyle 285.105,68 TL’lik takip yapılmış ise de, menfi tespit davasından sonra takibe konu 40.000,00 TL’lik senetlerden bir tanesinin İzmir 7. İHM’nin 26.11.2019 tarih ve 2019/454 Esas sayılı kararıyla iptal edildiğini ve deracattan geçerek kesinleştiğini, bu hususun da dikkate alınmadığını, … adına 25/06/2019 tarihinde davalı … aleyhine İzmir 23. İcra Dairesinin 2019/3541 esas sayılı takip dosyası ile takibe konu edilen toplam 20 adet senetten dolayı 442.223,53 TL’lik menfi tespit davası açıldığını ve bu taleplerini 11/10/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 430.865,36 TL olarak daraltıldığını, müvekkili davacı … aleyhine İzmir 20. İcra Dairesi’nin 2018/15597 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve müvekkili tarafından borçlu olunmadığı halde icra tehdidi altında 28.099,39 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, ödenen bu bedele ilişkin menfi tespit ve istirdat talebi ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/265 esasında açtıkları bu dava dosyası ile birleştirildiğini ve yargılamanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/264 esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütüldüğünü, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/264 esas sayılı dosyasındaki menfi tespit talepli davanın ve gerekse bu dosya ile birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/265 esas sayılı dava dosyasındaki tespit ve istirdat talepli davanın taraflar arasındaki aynı hukuki ilişkiye dayanan davalar olduğunu, 2019/264 ve gerekse birleşen 2019/265 esas sayılı davalarda toplanacak deliller ile yapılacak hukuki değerlendirmenin aynı olduğunu, bu itibarla tüm delillerinin bütün hukuki ilişkinin varlığı ve sebeplerini ispatlamak amacıyla her iki dosyaya yönelik sunulduğunu, yargılama aşamasında özellikle davalı tarafça savunmalar sunulduktan sonra ispat külfetinin yer değiştirdiği hususu açık olmasına rağmen mahkemece bu hususa hiç değinilmeden ve yeterince irdeleme yapılmadan soyut beyan ve gerekçeler ile delillerinin toplanmadığını ve davaların ispatlanmadığı kanaati ile davanın reddine karar verildiğini, dava konusu hukuki işlemin müvekkilinin her iki dava dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarda ileri sürdüğü iddialar doğrultusunda gerçekleştiğine yönelik oldukça kuvvetli iz ve emareler bulunduğunu, somut olaya ilişkin tanık dinlenmesinin zaruri hale gelmişken ve müvekkil tarafından da iddialarını ispatlar tanık sunulmuş iken mahkemece bundan kaçınılması ve gerçeğe ulaşılmasından çekinilmesinin, usul hükümlerine aykırı olduğunu, dava ve birleşen davaya konu her senedin meblağı ve senet sayısı davalı …’nın …’tan çektiği kredi taksit sayısı ve tutarları ile bire bir hatta kuruşuna kadar uyuştuğunu, yerel mahkemece maddi gerçeklik, gün gibi ortada iken tüm dellerinin toplanıp, tanıkları dinlenmek suretiyle sonuca ulaşılması gerekirken tanık dinletme taleplerinin reddedilerek ve birde üstüne üstlük davalı …’nın isticvabına yönelik taleplerinin de kabul edilmeyerek mevcut kararın verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece tarafların yemin deliline başvurup başvurmayacakları hatırlatılmış ve bu yolla davanın reddedileceği yönündeki kanaatini ortaya konduğunu, davalı …’nın gerek açılan menfi tespit davasına ve gerekse işbu dava ile birleşen istirdat davasına verdiği cevap dilekçelerinde taraflar arasında bu senetler karşılığı senet tanzim tarihlerinde verilmiş herhangi bir paranın bulunmadığını açıkça kabul ettiğini, davalı …’nın borcun gerçekte senet miktarının üzerinde olduğu, senedin kaynağı olan paraların müvekkile önceden verildiği ve senetlerin ise sonradan düzenlendiği yönündeki savunması da aynı şekilde vasıflı inkar/ikrar niteliğinde olduğunu, kural olarak senet tanzim tarihlerinde paranın verildiğinin karine olarak kabul edildiğini, bunun aksini iddia eden kişi ispat yükümlülüğünü de üzerine almış olduğunu, alacak-borç ilişkisi doğurmayan, inançlı işlemden kaynaklı verilen senetlerden dolayı müvekkilden tahsilat yapmaya kalkışan davalı …’nın yemin teklifi üzerine yeminin hukuki ve cezai sorumluluklarını hiçe sayarak yemin edeceğine yönelik kuvvetli şüphelerinin bulunduğunu, müvekkili davacı …’in davalı … aleyhine açtığı yüksek miktarlı menfi tespit davası ve yine birleşen istirdat talepli davanın esastan reddine karar verildiğini, verilen karar niteliği itibari ile HMK 353. madde kapsamında değerlendirilecek kararlardan olmadığını, bu nedenle mevcut istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep ettiklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava; menfi tespit, birleşen dava ise; istirdat istemine ilişkindir
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu senetlerin, …’tan gelen senetlere ilişkin tevdi bordrosunun ve davalının savunması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, söz konusu senetlerin teminat olarak verildiğinin ispat edilemediği, davalının açıklamalarının senedin ta’lili niteliğinde olmadığı, dolayısıyla ispat yükünün yer değiştirmediği, tanık dinlenilmesinin de mümkün olmadığı, verilen kesin süre içerisinde davacının yemin teklifinde bulunmayarak yemin delilinden vazgeçtiği, davaya konu edilen İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/3541 esas nolu takip dosyasındaki 40.000,00 TL’lik senet yönünden takibin İzmir 7. İHM 2019/454 E.- 947 K. Sayılı ilamı ile iptal edilmiş olduğu anlaşılsa da, söz konusu senet yönünden takibin iptal edilmesinin aynı senet yönünden eldeki borçlu olunmadığına dair menfi tespit davası açılmasına engel olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/264 Esas – 2021/1131 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından peşin yatan 80,70 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 189,15 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/09/2023