Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1117 E. 2023/1014 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1117
KARAR NO : 2023/1014

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2022 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/187 D. İş Esas – 2022/187 D.İş Karar
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2022 ek karar tarihli 2022/187 D.İş Esas ve 2022/187 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; taraflar cari hesap yöntemi ile çalışmakta bu zamana kadar 565.000.000,00 TL’ lik bir işlem yaptıklarını, 2021 tarihinde karşılıklı olarak ticari faaliyetlerine son verdikleri son cari hesap dökümüne göre … .. Ltd. Şti.’ nin alacaklı konumunda olduğunu ve bu alacakların çoğunluğunun evrak iadesi olduğunu, karşı yanın ilgili ödeme ve iadeleri yapmadığını ve cevap vermediği gibi elinde bulunan ve iade etmesi gereken evraklar üzerinden ihtiyati haciz kararı aldırarak tüm banka hesapları bloke koydurduğu bütün araçlarına ve gayrimenkullerine ihtiyati haciz konulduğu 26.08.2022 yılında fiili haciz işlemi yapıldığı müvekkilin yeni bir satış yapması ticari faaliyetine devam etme imkanı kalmadığını, tüm bu işlemlerin toplamda aslında olmayan 3. 415.000 TL’ lik alacak için olduğunu, ihtiyati haciz işlemi yapılan malvarlıkları değeri ise yaklaşık olarak 100.000.000 civarında olduğunu, yapılan işlemler her şeyden önce İİK m.85/1 taşkın haciz hükmünde olduğunu, karşı tarafın … Firması müvekkilin kendilerine teminat ve emaneten bıraktığı çeklerin üzerine müvekkilinin haberi olmadan kaşelenip, imzalanıp müvekkil şirket tarafından cirolanmış izlenimi yaratarak işleme konulduğu kriminal imza incelemesi yapılması halinde imzaların müvekkilinin şirket eli ürünü olmadığının görüleceğini savunduğu ihtiyati hacze itiraz ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; “…İhtiyati hacze itiraz eden vekilinin itirazının reddine, ihtiyati haciz kararının aynen devamına….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati hacze itiraz eden … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 19.01.2021 tarihinde protokol imzalandığını ve bu protokole göre taraflar arası tüm cari hesaplar ortaya döküldüğünü, karşılıklı olarak yeniden borç ve alacakların revize edildiğini, işbu protokole göre müvekkil şirket, 2023 yılının 12. Ayına kadar her ay 1.300.000,00 TL, son ödeme olan 2023 aralık ödemesi ise 1.416.884,00 TL olmak üzere davalı tarafa çeklerin verildiğini, dava konusu çekin de bu çekler arasında olduğunu, söz konusu ödemeler karşılığında davalı taraf, müvekkil şirkete 2023 Aralık ayına kadar 26.640.000,00 TL karşılığı ürün vermeyi taahhüt ettiğini ve bu husus belirtilen protokolce karşılıklı olarak imza altına alındığını, haksız şekilde iadesi yapılmayan çeklerin iadeleri için Bornova 2.Noterliği 19.08.2022 tarihli 17770 yevmiye numaralı ihtarname davalı tarafa gönderildiğini, karşılığında herhangi bir iadenin gerçekleştirilmediğini, müvekkil şirket karşılıksız çek nedir bilmeyen, ödemeleri düzenli ve ülke ekonomisine katkısı ölçülemeyecek kadar büyük bir firma olduğunu, ekonomik anlamda yaşanılan şu zorlu dönemlerde dahi hiç durmaksızın ticari faliyetlerine devam eden istihdam ve üretimini azaltmadığı gibi arttıran, devletin en çok ihtiyaç duyduğu vergi ödemelerini aksatmadan yerine getiren bir şirket olduğunu, yıllardan beri süregelen ticari ilişkide de davalı şirket, müvekkil tarafından hiç bir zaman mağdur edilmediğini, karşılıksız çıkan veya sorun yaşanılan müşteri çekleri ve senetleri dahi müvekkil tarafından davalıya hemen ödendiğini, teminat niteliğinde ürün alımından önce verilen dava konusu çekin üzerine müvekkil tarafından imza atılmamış vaziyette olduğunu, fakat karşı taraf çekleri işleme koyabilmek adına üzerine sahte ciro ve imza atarak sanki müvekkil imzalamış gibi çekleri işleme koyduğunu, icra takibi yapmadan önce kötüniyetli ve haksız çıkar elde etme amaçlı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ihtiyati haciz talep ettiğini, mahkemenin itirazları reddettiğini, dava konusu çek teminat ve emaneten karşı tarafa bırakılmış fakat güveni kötüye kullanan karşı taraf, dava konusu çeke sahte imza atarak ciroladığını ve işleme koyduğunu, çekin kriminal imza incelemesi yapılması halinde imzaların müvekkilin şirket eli ürünü olmadığının görüleceğini, arz ve izah olunan nedenler ve resen gözetilecek sebeplerle, işbu istinaf dilekçelerinin kabulüne, yapılacak yargılama sonucu yerel mahkemenin kararının kaldırılması ve müvekkil şirket lehine dava konusu çek için ihtiyati haczin kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nın 265. maddesi gereğince ihtiyati hacze itiraz davasıdır.
Mahkemece; ihtiyati hacze yapılan itirazın reddine karar verilmiş olup, hüküm … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz isteyenin talebinin kambiyo senedine dayandığı, karşı taraf vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar yargılamayı gerektirir nitelikte olup, dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ayrıca, karşı taraf borçlunun ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin İİK.’nun 265-(1) maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında bulunmadığı, ancak açılacak bir menfi tespit davasında ileri sürülebileceği anlaşılmakla; ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, taşkın haciz iddialarının ihtiyati hacze itirazda incelenemeyecek olmasına ve İcra Mahkemesinin görevine girmesine, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, karşı taraf – borçlu … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2022 ek karar tarihli 2022/187 D.İş Esas ve 2022/187 D.İş Karar sayılı ek kararına karşı itiraz eden -karşı taraf … vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazine’ye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/06/2023