Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1074 E. 2023/1063 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1074
KARAR NO : 2023/1063

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2022 (Dava) – 05/12/2022 (Asıl Karar) 05/05/2023 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/528 Esas – 2022/1149 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 21/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/528 Esas ve 2022/1149 Karar sayılı dosyasından verilen 05/05/2023 tarihli ek kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/02/2022 tarihinde davadışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halindeyken motosiklette arka koltukta oturan müvekkili …’nin ayağının arka tekere sıkışması sonucunda tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, yolcu konumundaki müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davanın safahatında rapor alındığında maluliyet oranının açığa kavuşacağını, kaza ile ilgili olarak Torbalı CBS tarafından 2022/3374 soruşturma sayısı ile soruşturmanın yürütüldüğünü, … plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi olduğunu ve davalının kaza tarihindeki poliçe üst limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve sigortalısının kusuru oranında müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davalı sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulduğunu, 15 günlük yasal süre içerisinde verilen cevapta birtakım eksik evrak bildiriminde bulunulduğunu ve bu evrakların içerisinde sağlık kurulu raporuna da yer verildiğini, ancak kaza tarihi dikkate alındığında kesin ve tam rapor alınabilmesinin, tedavi sürecinin bitmesi ve en azından kaza tarihi üzerinden 1 yıl geçmesi ile mümkün olduğunu, müvekkilinin herhangi bir sağlık kuruluşundan ivedi şekilde alacağı raporun hak kaybına uğramasına sebep olacağını, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, olumsuz sonuçlandığını ve anlaşmanın sağlanamadığını, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili için 100-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi olduğunu, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında ve ancak teminat limitleriyle sorumlu olduğunu, davacının başvuru şartlarını eksiksiz ve zamanında yerine getirdiğini ispatlaması gerektiğini, davanın zamanaşımı sebebiyle reddini talep ettiklerini, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından tespit edilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespiti için de dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine sevki gerektiğini, geçici iş göremezliğin teminat dışında olduğunu, gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, hatır taşıması ve müterafik kusurun tenzilinin gerektiğini beyanla, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN ASIL VE EK KARARI:
Mahkemece verilen asıl kararda, “…..Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, her ne kadar 15/02/2022 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bedensel zarara uğradığı iddiası ile kalıcı iş göremezlik zararının tazmini istemi ile yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosikletin ZMS Sigortacısı davalı şirket aleyhine işbu dava açılmış ise de, davacı vekili tarafından 14/11/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat beyanında bulunulduğu, dosya içindeki vekaletnamenin incelemesinde davacı vekilinin davadan feragat yetkisinin olduğu, feragat dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edildiği, ancak herhangi bir beyanda bulunmadıkları, bu hali ile DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE…” şeklinde karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine verilen 05.05.2023 tarihli ek kararda da; “…05/12/2022 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine yönelik KESİN OLMAK ÜZERE KARAR VERİLDİĞİ ve verilen karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, 6100 Sayılı HMK’un 346/1. maddesindeki; ‘İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir’ hükmü uyarınca davacı vekili Av. …’in İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE…..” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Mahkemenin arabuluculuk ücretini hatalı olarak kendilerine yüklediğini, bu davalardan feragatte hakkın özünden feragat olmadığını, davacı alacağına yargılama safhasında kavuştuğu için feragat ettiğini, esasen davanın konusuz kaldığını, davalının kendisine karşı dava açılmasına yine kendisinin sebebiyet verdiğini, bu nedenle, feragat sebebiyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, arabuluculuk bürosu tarafından suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk tarife bedelinin de davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydedilmesi gerekirken davacı müvekkilinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davadan feragat hallerinde yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle kalıcı işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafında istinaf kanun yoluna başvurulduğu, mahkemenin 05.05.2023 tarihli ek kararı ile istinaf başvurusunun kararın “kesin” olduğu gerekçesiyle reddedildiği ve davacı vekili tarafından bu ek karara yönelik olarak da istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davanın fazlaya dair haklar saklı tutularak şimdilik kaydıyla 100-TL üzerinden açılmış olmasına göre, esastan istinaf incelemesi yapılmak üzere mahkeme ek kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının yalnızca arabuluculuk ücreti, vekalet ücreti ve yargılama masraflarına ilişkin olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin 14.11.2022 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini, davalıdan hiçbir masraf, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediğini açıkça beyan etmiş olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde bu konuda yetkisinin olduğu görülmüştür. Davacı vekilinin bu açık beyanı sonrasında mahkemece arabuluculuk ücretinin de dahil olduğu yargılama giderlerinin (6325 S.Yasa 18/A.13-son cümle) davacıya yüklenmiş olmasında ve davalı tarafça vekalet ücreti istenmediğine dair açık bir beyan ve feragatin ödeme nedeniyle olduğuna dair bir belge, sulh anlaşması da sunulmamasına göre 100-TL’lik vekalet ücretinin davacıya yüklenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, kaldı ki, 6325 S. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 18. fıkrasındaki; “özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz” düzenlemesi uyarınca, somut uyuşmazlıkta dava öncesi başvuru şartının yerine getirilmiş olması karşısında ayrıca zorunlu arabuluculuğa başvurulması gerekmediği halde davacı tarafça arabuluculuğa başvurulmuş olmasından dolayı ortaya çıkan ücretin davalıya yüklenmesi de mümkün bulunmadığından (bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/23273 E.- 2022/901 K., 2021/8181 E. – 2022/1358 K), davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/528 Esas- 2022/1149 Karar sayılı dosyasından verilen 05/05/2023 tarihli ek kararına yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile ek kararın kaldırılmasına,
2-Davacı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/528 Esas – 2022/1149 Karar sayılı dosyasından verilen kararın esasına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/06/2023