Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1052 E. 2023/938 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1052
KARAR NO : 2023/938

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2017 (Dava) – 15/01/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1325 Esas – 2019/29 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 07/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/01/2019 tarihli ve 2017/1325 Esas – 2019/29 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 16/04/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ile “… San. Ve Tic. Ltd. Şti.” olan ünvanı “… San. Ve Tic. Ltd. Şti” olarak değişmiş ve davacı, davalı şirket nezdinde bulunan hisseleri devretmiş ve tek ortaklı limited şirket haline gelmiş olduğunu, hisse devir öncesi davacının % 70 hissedar olduğu döneme ilişkin davalı şirkete ait mizan kayıtları incelendiğinde, muhtelif tarih ve miktarlarda davalı şirkete göndermiş olduğu avanslar nedeni ile ortaklar hesabında (331 hesap) ortaklığın son bulduğu tarih itibarı ile toplam 90.800,00 TL bakiye alacağı bulunduğunu, bu alacak ortaklığın son bulma döneminden itibaren davalıdan istenilmesine rağmen bugüne kadar ödemesi gerçekleşmediğini, yine şirket tüzel kişiliği tarafından ortaklığın son bulduğu dönem itirabiyle, davalı şirkete ait mizan kayıtları incelendiğinde toplam 167.257,01 TL dağıtılmamış kar payı buluduğunu, bu kar payından davacının hissesi oranına tekabül eden 117.080,00 TL’den ödenmesi gereken % 15 stopaj kesintisi de yapılmak suretiyle bakiye 99.518.00 TL’nin ödenmesi gerekmesine ve bu da yine davalı şirketten istenmesine rağmen, ısrarla ödenmediğini, davacı tarafından davalı şirkete gönderilen ihtarnamede, davaya esas olan 15/02/2017 tarihinde tebliğ olanarak davalı taraf bu tarihten itibaren temerrüde düştüğünü ileri sürerek, ortaklar cari hesap alacak için şimdilik 50,00 TL dağıtılmamış kar payı alacağı için şimdilik 50,00 TL ihtarnamedeki temerrüt olgusu gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan açıklama ve iddiaların hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafça 100,00 TL bedelin ne şekilde kısmi mi belirsiz alacak mı açıldığının anlaşılmaz olduğunu, dava öncesi zaten İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2017/33090 Esas sayılı dosyasında tamamen kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, hüküm ve geçerlilik ifade etmeyen sevk irsaliyesiz faturayı işleme koyma çabası ile davalıdan 190.318,00 TL asıl alacak, 11.743,66 TL ise işlemiş fazi olmak üzere 202.061,66 TL tutar istemiş olup, işbu haksız takibe itirazları üzerine itirazın iptali davası açılmaksızın iş bu 100,00 TL bedelli alacak davası açılarak, usul yönünden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak ise; Davacının 27/03/2015 tarihli … Protokol başlıklı sözleşme ile herhangi bir hak ve alacağı olmadan hissesini devrettiğini, ayrıca 23/11/2015 tarihli Ek Protokol ile de sabit olduğunu, Genel Kurul Kararı ve Pay Devir Sözleşmesinden de anlaşılacağını, buna ek olarak Protokol kapsamında davacının ödemesi gereken SGK yapılandırılması ve Vergi borcunun da devir alan davalıca ödendiğini, protokol gereği davacının iade etmesi gereken 240.000.00TL bedelli makineyi halen bünyesinde bulundurduğundan hisse bedeli olan 231.043,68TL’si malen ödenmiş olduğundan aslında davacının kendilerine borçlu olduğunu savunarak, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Dava konusu edilen alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik olarak iddia, savunma, dosyaya ibraz edilen tüm belgeler ile denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasındaki alacak borç ilişkisi oy birliği ile alınan Genel Kurul Kararı hisse devrinin bir protokole bağlandığı, bu protokol gereği taraflara hak ve sorumluluklar yüklendiği, davalı şirketin buna riayet ederek sorumluluklarını yerine getirdiği, 6183 s. Kanundaki Amme alacaklarının müteselsil sorumluluğu gereği karşı tarafın sorumluluğu olan birtakım ödemeleri de kendisinin yapmak zorunda kaldığı, davacının ise ortaklığını devirle sona erdirdiğinden artık ortaklık iddiasına dayalı olarak protokol dışına çıkarak davalı şirketten herhangi bir hak talep edemeyeceği, bu yöndeki iddialarını ispatlayamadığı, (HMK.222,TTK.64/1,2,3,4) usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve kayıtların davalı lehine delil teşkil edeceği…” gerekçesiyle davacının davasının REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılamada sadece davalı tarafın sunduğu belgeler üzerinden inceleme yapıldığını, delillerinin yeteri kadar incelenmediğini, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların irdelenmediğini, denetlemeye elverişli olmayan bir rapor ile karar verildiğini, protokolün 4.maddesine göre müvekkilinin sadece yapılandırılmış borçları üstlendiğini ( 205.249,99 TL), bunun dışındaki tüm borçların SGK ve vergi dahil … Ltd.Şti.’nin sorumluluğunda olduğunu, dolayısı ile bilirkişinin tespit ettiği vergi ve sgk borcunun hatalı olduğunu, muhtemelen cari vergi ve sgk borçlarını da eklediğini, ayrıca davalı taahhüt ettiği makinaları zamanında vermediği için davalının ödediği yapılandırılmış vergi ve sgk borçları taahhüt ettiği borçtan düşüldüğünü, bunun dışında davalının ödediği 17.257,60 TL tutarındaki KDV alacağına kaydedildiğini, protokolün 4.maddesinin açık olarak yapılandırıldığını, vergi ve sgk borçları dışındaki tüm borçları davalının üstlendiğini belirttiğini, devir tarihi itibariyle borçlarda 164.852 TL vergi ve 62.938 TL SGK olmak üzere 222.790 TL’den müvekkilinin %70 hissesi oranında 159.453 TL düştüğünü, bu durumun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, vergi ve fonlar kalemi 14.884 TL, SGK kesintisi 1.494 TL ve vadesi geçmiş/ertelenmiş borç olarak 216.516 TL olmak üzere toplamda 232.894 TL borç bulunduğunu, müvekkilinin alacaklar hanesinde, 148.275,13 TL, 37.231,92 TL (240.000 – 202.768,08 TL / protokolün 5.maddesi gereği mal karşılığı müvekkile karşı borçlanması var) 90.800 TL cari hesap alacağı (dava dilekçesindeki detay mizana göre) olmak üzere toplam 276.307,15 TL tutarında olduğunu, müvekkilinin, hissesine tekabül eden vergi borcu tutarı(159.453,11 TL) düşüldüğünde 116.854,04 TL alacaklı olmasına rağmen bu hususların tespit edilmediğini, protokolün 5.maddesinde müvekkilin 240.000 TL mal karşılığında yapılandırılan vergi ve sigorta borçlarının ödeneceğinin hüküm altına alındığını, kar payı talep edilebilmesi için bu yönde karar alınmasıınn zorunlu olmadığını, davalı firmanın kar payı dağıtımından kaynaklı stopajdan kaçınmak amacıyla kar payı dağıtımı yönünde karar almadığını, bu karar alınmasa dahi hisselerden kaynaklı müvekkilinin devir tarihi itibariyle bu durumdan menfaati bulunmadığını, yapılan protokollerde dağıtılmamış kar payı alacağından vazgeçildiğini gösteren herhangi bir hüküm olmadığını, bir kimse hakkından açıkça feragat etmediği sürece o hakkını talep edebilmesinde herhangi bir hukuki engel olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirkete gönderilen avansların iadesi ve dağıtılmamış kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı, davalı şirket nezdinde bulunan hisselerinin tamamının devrettiğini, hissedar olduğu dönemde davalı şirkete göndermiş olduğu avanslar nedeni ile ortaklar hesabında (331 hesap) ortaklığın son bulduğu tarih itibarı ile toplam 90.800,00 TL bakiye alacağı bulunduğunu, bu alacak ortaklığın son bulma döneminden itibaren davalıdan istenilmesine rağmen bugüne kadar ödemesi gerçekleşmediğini, yine şirket tüzel kişiliği tarafından ortaklığın son bulduğu dönem itirabiyle, davalı şirkete ait mizan kayıtları incelendiğinde toplam 167.257,01 TL dağıtılmamış kar payı buluduğunu, bu kar payından davacının hissesi oranına tekabül eden 117.080,00 TL’den ödenmesi gereken % 15 stopaj kesintisi de yapılmak suretiyle bakiye 99.518.00 TL’nin ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı ise, 27.03.2015 tarihinde davacı ile hisse devri yanında bir de protokol yapıldığını, süreç içerisinde değişen şartlar uyarınca 23.11.2015 tarihli bir ek protokol yapıldığını, buna göre davacı tarafından firmanın geçmiş döneme ait yapılandırılmış sgk ve vergi borçlarının ödenmesi karşılığından davacıya kdv hariç 240.000,00 TL bedelli bir kısım makinenin davalı yanca teslim edileceğinin kabul edildiğini, bugüne kadar 231.043,68 TL’nin malen ödendiğini, ancak protokol uyarınca davacının ödemesi gereken borçları ödememesi üzerine taraflarca mutabık kalınması üzerine davalı firmanın 17.122,00 TL vergi, 8.520,00 TL sgk borcu olmak üzere toplam 25.462,00 TL nakden ödediğini, asıl davalı firmanın davacından alacaklı olduğunu savunmuştur.
Dosyanın yapılan incelemesinde, davacı ve dava dışı …’nın davalı şirketin ortakları olduğu, %70 oranında hissedar davacının 27.03.2015 tarihinde şirketteki hisselerinin tümünü dava dışı …’ya devir ederek ortaklıktan tamamen ayrıldığı, hisse devir işleminin pay defterlerine işlendiği ve ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği, şirketin ayrıca 2012-2013 dönemine ait bilanço ve gelir tablolarının genel kurul kararıyla oy birliği ile kabul edildiği, kar dağıtımı konusunda herhangi bir karar alınmadığı, devre ilişkin olarak taraflar arasında devir tarihiyle aynı tarihli olacak şekilde protokol yapıldığı, protokolün 5. maddesine göre davacının şirkete ait yapılandırılmış geçmiş vergi ve sgk borçlarını ödemesi karşılığında dava dışı … tarafından kdv hariç 240.000 TL bedelinde 60 adet makinenin davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, değişen şartlar üzerine daha sonra taraflar arasında 23.11.2015 tarihli bir ek protokol düzenlendiği, buna göre firmanın 2016 yılına ait yapılandırılan 6 adet SGK taksidi toplam 17.045,88 TL’nin … tarafından ödenmesi karşılığında davacıya teslim edilmesi gereken makinelerden 4 adetinin teslim edilmeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Kar payı dağıtımına yönelik talep yönünden yapılan incelemede, davacının daha önce ortağı bulunduğu davalı şirketten kar payının tahsilini istediği, davacının dava tarihinden önce davalı şirketin ortağı olduğu, ancak 27.03.2015 pay devri sözleşmesi ile payını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte devrettiği sabittir. Davacının davalı şirketteki hak ve borçların kaynağı hisse payı olup payını devreden kimsenin şirkete karşı hak iddia etmesinin mümkün olmadığından dava tarihi itibariyle davalı şirkete ortak olmayan bir başka ifade ile pay sahipliği sıfatı bulunmayan davacının davalı şirketten kar payı talep hakkı olmadığının kabulü gerekir. Ayrıca pay devir sözleşmesinde devir tarihinden önceki hak ve yükümlülüklerin saklı tutulduğu yer almamaktadır (Yargıtay 11. HD’nin 22.06.2016 tarih ve 2016/142 E. – 2016/6921 K., 18.06.2014 tarih ve 2014/ 3519 E. – 2014/1745 K, 19/02/2018 tarih ve 2016/8018 E. – 2018/1205 K. Sayılı ilamı) Bu durumda mahkemece bu yöndeki ret kararı yerindedir.
Davalıya gönderilen avans bedelleri talebi yönünden ise; mahkemece yeminli mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış, bu rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de bilirkişi raporu eksik ve hatalıdır. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Pay devri sözleşmesinin incelemesinde davacının, payını devrederken paydaşlıktan ileri gelen hak ve yükümlülüklerini devrettiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının davalı şirkete gönderdiği avanslar paydaşlıktan ileri gelmediği için devire dahil olmayıp 90.800,00 TL.lik davacı alacağı varlığını korumaktadır. Davalı süresinde verdiği cevap dilekçesinde söz konusu iki protokolü sunmuş, protokoller gereğince davacının edimlerini yerine getirmediğini, aslında davalı şirketin davacıdan 61.965,46 TL alacaklı olduğunu savunmuştur. Bu durumda çözülmesi gereken uyuşmazlık, protokoller çerçevesinde tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri hususunun tespiti olmalıdır. Anılan protokoller çerçevesinde ve dosyadaki tüm bilgiler ışığında mahkemece yapılacak iş, bilirkişi raporu ekindeki mizan tablosunda belirtilen sgk ve vergi borç bedelleri ile raporda belirtilen bedellerin farklı olduğu da nazara alınarak protokoller uyarınca devir tarihi itibariyle şirkete ait yapılandırılmış geçmiş vergi ve sgk borçlarının ne kadar olduğunun Vergi Dairesi ve Sgk’dan sorularak tespiti ile bu bedellerin kim tarafından ne kadarının ödendiği, ek protokol uyarınca davalının 2016 yılına ait yapılandırılmış SGK primlerinin 6 taksidini ödeyip ödemediği, yine protokol uyarınca söz konusu makinelerin teslim ediminin yerine getirilip getirilmediği saptandıktan sonra davacının gönderdiği avans bedelleri de nazara alınarak tarafların birbirlerine karşı alacak-borç durumlarının tespitine yönelik işinde uzman başka bir bilirkişiden rapor aldıktan sonra yargılama sırasında tarafların bilirkişi raporlarına itirazlara göre kazanılmış hakları da gözetilerek sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen KABULÜNE; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1325 Esas – 2019/29 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/06/2023