Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/969 E. 2022/1028 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/969
KARAR NO : 2022/1028

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/515 Esas (Derdest)
DAVA : Limited Şirkete Özel Denetçi Atanması
TALEP : Şirkete Geçici Kayyım Atanması
BAM KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 ara karar tarihli ve 2022/515 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İhtiyati tedbir talep eden (davacılar) vekili talep dilekçesinde özetle; … Şti. davalılar ile dava dışı … tarafından kurulduğunu, ortak …’ın sahip olduğu hisseyi ikiye bölerek %17’sini …’e %17’sini ayrıldığı eşi … (…)’a devrettiğini, 09.01.2012 tarihinde ortak …’in %17 oranındaki 17.000,00-TL değerindeki payını müvekkili …’e devrettiğini, müvekkillerinin bu suretle şirketin ortağı olduklarını, 16.01.2012 tarihli 265 sy. TSG ilanı ile müvekkili … ile diğer ortak …’in münferit imza ile şirketi temsil ilzama yetkili hale geldiklerini, şirket ana sözleşmesinde şirketin işleri ve muamelelerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür marifeti ile gerçekleşeceği bildirildiğini, ancak şirketin olağan ve sıradan işlemleri haricinde müvekkilinin diğer ortaklar olan davalılarca engellendiğini, ortaklardan … ve …’in, şirketin işleyiş ve kararlarını cebren tekeline aldıklarını bildirerek, davalı şirkete tedbiren geçici olarak kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Aleyhine İhtiyati Tedbir İstenilen (davalı) vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin işlerini yürüten, emek veren kişilerin müvekkil şirket ortaklarından … ile … olduğunu, davacılar şirketin işlerini engellemek, zorlaştırmak amacıyla sürekli dava açtıklarını bildirerek, talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR :
Mahkemece;”… davalı şirkette organ boşluğu söz konusu olmadığı, halihazırda yönetimde bulunan davalı şirket müdürler kurulunun azlini gerektiren yaklaşık ispat koşullarının mevcut olmadığı ve şirketin temsile yetkili müdürler kurulu azledilmeden şirkete, davalı şirket müdürler kurulunun şirket adına gerçekleştireceği tüm iş ve işlemlerin esas dava açılıp sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulması mümkün değildir. Zira, her ne kadar TTK’nın 630/2. ve 3. Maddelerinde şirket müdürünün yetkisinin sınırlanabileceği belirtilmiş ise de, maddedeki sınırlamanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nın 629/1. Maddesinin atfıyla limited şirketlerde de uygulanması mümkün olan TTK’nın 371/3. Maddesi gereği, ancak temsil yetkisinin merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırmalar için geçerli olup, TTK’nın 630/2. ve 3. Fıkralarında belirtilen sınırlandırma da ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin yapılabilir. Bu durumda, TTK’nın 630/2. Ve 3. Fıkralarına dayalı olarak müdürler azledilmeden 4721 Sayılı TMK’nın 426/1-3. Maddesinde belirtilen “3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.”, yasal koşulunun oluşmaması nedeniyle kayyım tayini ve müdürün yetkilerinin de kayyım tabi tutulması ve bu suretle sınırlandırıldığının kabul edilmesi doğru değildir. (Yargıtay 11. HD’nin 24/09/2019 tarih ve 2018/4319 Esas, 2019/5759 Karar) “gerekçesiyle “6100 sayılı HMK’nın 389/1 ve 390/3 maddesi gereğince davacı vekilinin “…”ne kayyım atanmasına ilişkin talebinin reddine,….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir talep eden (davacılar) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden (davacılar) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, bu doğrultuda, şirkete özel denetçi atanması talebine konu yargılamada yargılama süresince şirketin ve müvekkillerin zarar görmeye devam etmesinin önüne geçilmesinin zaruri olduğunu, tedbiren kayyum atanması gerektiğini bildirerek, ihtiyati tedbir isteklerinin ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, 6102 sayılı TTK’nin 439. maddesine dayanan özel denetçi tayini istemi ile açılan dava da limited şirkete tedbiren geçici kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ihtiyati tedbirin reddine karar verilmiş olup; karar ihtiyati tedbir talep edenler (davacılar) vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Özel denetçi tayini istemine ilişkin olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(HMK)’nun 440/1. maddesi, Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra kararını verir, şeklindedir. Maddenin 2. fıkrası ise, Mahkemenin istemi yerinde görürse, istem çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzmanı görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir, şeklinde düzenlenmiştir. Anılan madde bütün olarak değerlendirildiğinde davanın özel denetçi tayini istemine ilişkin olduğu, esas dava hakkında mahkemenin vereceği karar kesin olduğundan (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/9407 Esas, 2016/2607 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.) ilk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin verilen kararın da kesin olacağı anlaşıldığından, karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü, 6102 Sayılı TTK’nın 440. maddesine göre kesin olan karara ilişkin ihtiyati tedbir istemi konusunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, ihtiyati tedbir talep edenler(davacılar) vekilinin, istinaf dilekçesinin kesinlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyenler(davacılar) vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 tarihli ve 2022/515 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’ nın 346/1 ve 6102 sayılı TTK’ nın 440/2 maddeleri uyarınca kesinlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf yoluna başvuru sırasında alınan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemi halinde ihtiyati tedbir talep edenlere (davacılara ) iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran ihtiyati tedbir talep edenler(davacılar ) tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından artan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.