Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/928 E. 2022/884 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/928
KARAR NO : 2022/884

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2022 (Dava) – 23/02/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/376 Esas – 2022/288 Karar
DAVA : Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 01/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarihli 2022/376 Esas ve 2022/288 Karar sayılı dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 13/06/2013 tarihinde davalı şirketin % 49′ luk hissesini bütün hak ve borçları öz babası olan …’dan devir aldığını, davalı şirketin kendi arsası üzerinde benzin istasyonu işleten, aynı zamanda arsası üzerindeki dükkanlardan kira geliri elde eden bir limited şirket olduğunu, önceleri … benzin istasyon bayisi olarak çalıştırıldığını, 2-3 yıldır … markası ile hizmet verdiğini, iki Ortaklı bir limited şirket olduğunu, müvekkilinin dışında şirket müdürü ve %51 hisseli … olduğunu, müvekkilinin bu zamana kadar şirkete karşı olan bütün borçlarını ifa etmesine rağmen şirketten herhangi bir şekilde kar payı almadığını, davalı şirket müdürü ve %51 hisseli ortağı olan …, müvekkiline her yıl sözlü olarak şirkettin kar etmediğini ve kar dağıtımı yapamayacağını beyan ettiğini, bir Limited şirketin yegane amacının ticari faaliyet sonucu gelir elde etmek ve ortaklarına elde edilen gelirden kar payı dağıtmak olduğunu, ancak ne müvekkiline ne de devreden hissedar …’a bu güne kadar herhangi bir şekilde kar payı dağıtılmadığını, davalı şirket müdürü tarafından şirket defterlerinin müvekkiline gösterilmediğini şirketin mali durumu hakkında müvekkilinin bilgi sahibi olamadığını, bu sebeple, şirketin 2013 yılından bu yana kar edip etmediğinin, her yıl açısından ayrı ayrı olmak üzere tespit edilmesinin gerektiğini, yine bir limited şirkettin uzun süre kar payı dagıtılmaması şirketin haklı nedenle feshi için bir haklı nedeni olduğunu ve TTK uyarınca feshin son çare olması ilkesi uyarınca, şirketin feshine dair açılacak davada, mahkeme tarafından ayrılma akçesinin ortağa ödenerek şirketten çıkmasına karar verilebileceğinden müvekkilinin hissesine isabet eden ayrılma akçesinin tespitinin gerektiğini, müvekkilinin yıllardır gelir elde etmediği davalı şirketteki hisselerini ve diğer ortak olan …’ya veya şirket dışında üçüncü bir kişiye dava dışında devretme ihtimalinin bulunduğundan müvekkilinin şirketin hisselerinin piyasadaki gerçek değerinin karar tarihine en yakın tarihli olarak tespit edilmesi gerektiğini, emsal yargı kararları uyarınca, bir şirketin uzun süre kar payı dağıtmaması, şirketin haklı nedenle feshi sebebi oluşturacağından, şirket kurulduğundan bu yana, şirketin kar payı dağıtıp dağıtmadığının da ayrıca tespiti gerektiğini, tüm bu sebeplerle, tüm tespit taleplerinin kabulüne karar verilmesini, ayrıca işbu dava, eda davası öncesi açılmış bir tespit davası olduğunu, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılması yahut şirketin feshini istemesi söz konusu olabileceğini, bu durumda müvekkilinin haklarının korunması ve alacaklarının semeresiz kalmaması için davalı şirketin tüm taşınır ve taşınmazlarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, şirketin her türlü borçlandırıcı tasarrufi işlemin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesine, tespit taleplerinin kabulü ile, davalı şirketin 2013-2021 yılları arasındaki ve bu yıllar dahil olmak üzere net karının tespit edilmesini, tespit edilen net kardan ne kadarının kar payı olarak dağıtılabileceğinin tespit edilmesini, müvekkilin %49 hissesinin piyasadaki gerçek değerinin tespit edilmesini, davalı şirketin, kurulduğundan bu yana, kar payı dağıtıp dağıtmadığının tespit edilmesini, davalı şirketin dava tarihi itibariyle, tüm hak ve borçları ile mevcut malvarlığının tespit edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “..Şirketin feshine dair açılacak olan davaya dayanak olması için iş bu tespitin talep edildiği belirtildiğinden, eda davasında istenilebilecek bir hususun tespit davasıyla talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 13.06.2013 tarihinde, davalı şirketin % 49’luk hissesini bütün hak ve borçları öz babası olan …’dan devraldığını, davalı şirketin, kendi arsası üzerinde benzin istasyonu işleten, aynı zamanda arsası üzerindeki dükkanlardan kira geliri elde eden bir limited şirket olduğunu, önceleri … benzin istasyon bayisi olarak çalıştırılmakta iken, 2-3 yıldır … markası ile hizmet verdiğini, iki ortaklı bir limited şirket olup, müvekkili dışında şirket müdürü ve %51 hisseli … adında bir ortağa sahip olduğunu, müvekkilinin, bu zamana kadar şirkete karşı olan bütün borçlarını ifa etmesine rağmen, şirketten herhangi bir şekilde kar payı alamadığını, davalı şirket müdürü ve %51 hisseli ortağı olan …’nun, müvekkiline her yıl sözlü olarak şirket kar etmediğinden kar dağıtımı yapamayacaklarını beyan ettiğini, bir limited şirketin yegane amacının, ticari faaliyet sonucu gelir elde etmek ve ortaklarına elde edilen gelirden kar payı dağıtmak olduğunu, ancak ne müvekkiline ne de devreden hissedar …’a bu güne kadar herhangi bir şekilde kar payı dağıtılmadığını, yine müvekkiline diğer ortak tarafından da şirket hakkında bilgi verilmediğini, müvekkili şirketin işleyişinde pasif hale getirildiğini, yıllarca sadece ortak olarak şirkette yer aldığını, üzerine düşen borçları yerine getirdiğini ancak şirketten hiçbir şekilde fayda sağlayamadığını, davanın her ne kadar tespit davası olsa da, müvekkilinin haklarının korunması ve alacaklarının semeresiz kalmaması için davalı şirketin tüm taşınır ve taşınmazlarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini; ayrıca şirketin her türlü borçlandırıcı tasarrufi işlemin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini yerel mahkemeden talep ettiklerini, ancak yerel mahkemece bu talepleri hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, bu sebeple tedbir taleplerinin de kabul edilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının ortağı olduğu davalı şirketin kar payına ve mal varlığına yönelik bir takım tespitlerin yapılmasına dair iş bu tespit davası açılmıştır.
Mahkemece; davanın hukuki yarar (dava şartı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı ileride açacağı eda davasına esas olmak üzere; davalı şirketin 2013-2021 yılları arasındaki ve bu yıllar dahil olmak üzere net karının tespit edilmesini, tespit edilen net kardan ne kadarının kar payı olarak dağıtılabileceğinin tespit edilmesini, müvekkilin %49 hissesinin piyasadaki gerçek değerinin tespit edilmesini, davalı şirketin, kurulduğundan bu yana, kar payı dağıtıp dağıtmadığının tespit edilmesini, davalı şirketin dava tarihi itibariyle, tüm hak ve borçları ile mevcut malvarlığının tespit edilmesini talep etmiştir.
Açılacak bir tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 22.05.2013 gün ve 2013/22-561 E., 2013/733 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.). Yapılan açıklamalar ışığında mahkemece, davacının kâr payı alacağının tahsili için eda davası açma olanağı varken, tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından kar payının tespitine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre, davacı tarafın dava dilekçesinde, şirketin feshine dair açılacak olan davaya dayanak olması için iş bu tespitin talep edildiği belirtildiğinden, eda davasında istenilebilecek bir hususun tespit davasıyla talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığından iş bu davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarihli 2022/376 Esas ve 2022/288 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/06/2022