Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/846 E. 2022/959 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/846
KARAR NO : 2022/959

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2021 (Dava) – 02/12/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/461 Esas – 2021/1087 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2021 tarihli 2021/461 Esas ve 2021/1087 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; S.G.K. İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nde 1068988.35 sicil sayılı dosyada işlem gören, … sokak, No:…/…, …/… muamele merkez adresi olan … Şirketinin , …nde Bornova … sicil sayıda tescilli limited şirket olduğunu ancak, sözü geçen şirket nezdinde 5510 sayılı Yasa’nın 4/ı-a kapsamında zorunlu sigortalı olan çalışan davacı …’ün istihdam sürelerine dair günlerin eksik gösterilmesi üzerine İzmir 14. İş Mahkemesi’nin 2020/60 esasına kayden … Şirketi aleyhine 5510 sayılı Yasa’nın 86.ncı maddesi gereğince hizmet süresinin tespiti amacı ile dava açıldığını, davalı işveren … Şti.’nin, fesih ve tasfiye edilmesi nedeniyle adı geçen münfesih şirketin ihyası için İzmir 14. İş Mahkemesi’nce dava açılmasının istenildiğini, sigortalı çalışmalarının bir bölümünün eylemli çalıştığı işveren …. Şti. yerine etkin olmayan gerçek dışı şirketler tarafından S.G.K.’na bildirilmesi sonucu kesilen yaşlılık aylığının tekrar bağlanması amacı ile İzmir 14. İş Mahkemesindeki davada taraf teşkili için adı geçen limited şirket hakkında bu ihya davası açılması yolunun İzmir 14. İş Mahkemesince gösterilmiş ise de yasal şekilde iflasına karar verilen şirketin tasfiyesi usulüne göre yapılmış olmakla, …nde Bornova … sicil sayıda kayıtlı iken tasfiye sonucu sicilden kaydı silinen … Şti. ünvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyası veya iflas idaresi memurlarından birinin davacının açmış olduğu davada şirketi kayyum olarak temsil etmesi yolunda karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının Müdürlüğün Merkez – 100533 sicil numarasında kayıtlı … AŞ.’nin ihyasını talep ettiğini, sicil kayıtlarının tetkikinde, şirketin 08/11/2001 tarihinde tescil edildiği en son tescil edilen genel kurulun 29/06/2006 tarihinde tescil edildiği, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığı, 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ gereği 28/03/2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğu, bu hususun 25/04/2013 tarih 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 04/09/2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, bu hususun 11/09/2013 tarih 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığının tespit edildiğini, TTK’nun geçici 7/15 fıkrası gereğince yasal süresi içerisinde açılmayan davanın süre yönünden reddinin gerektiğini, müdürlük tarafından gerçekleştirilen resen terkin işlemlerinin tebliğde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde uygulandığını, kayıt silme işleminin kanun hükmünün uygulanmasından ibaret olduğunu, müdürlüğün davada zorunlu yasal hasım olduğunu, müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğini belirtilerek, öncelikle yasal süresi içerisinde açılmayan davanın süre yönünden reddine, müdürlüğün davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olduğundan ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve … cevap dilekçelerinde özetle; görevi sona ermiş iflas idaresi üyelerine taraf sıfatının yöneltilemeyeceğini, iflas idaresi üyelerinin şirketi temsil görevinin bulunmadığını, davacı bakımından kesin hüküm mevcut olduğunu, iflas halinde kanun koyucunun iflas kararının ve iflasın kapatılmasının ilgililere ilanen tebliğini ön gördüğünü, İİK 166 da düzenleme bulan bu hüküm ile iflas kararının 3 gazetede ilan edileceğini, bir kısım kurum ve kuruluşmalara bildirileceğinin düzenlendiğini, iflasın kapatılmasının da aynı usulle ilan edileceği ve bildirileceğinin düzenlendiğini, bu hususun İİK’nun 254/3 ve 4. Fıkralarında ayrıca düzenlendiğini, İİK’nun 219. Maddesinde iflasın açılması ile birlikte tasfiye usulünün de ilan edileceği ve ilgililerin taleplerini iflas dairesine bildirmeleri gerekliliğinin düzenlendiğini, davacının ilanen tebliğ olunmuş iflasın açılması ve kapatılması kararları karşısında iflasın açılmasından itibaren gereken yollara başvurmayıp iflasın kapatılarak tüzel kişiliğin ticaret sicilinden silinmesinden sonra böyle bir ihya talebi yapmasının mümkün olmadığını, kararların davacı için kesin hüküm teşkil ettiğini, öte yandan ihya kararı verilmesi halinde … Şti’nin iflas haline geri mi dönüleceği yoksa iflastan ari bir şirket olarak mı faaliyetine devam edeceği hususunun da bu davada değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, iflas halinin devamına karar verilsin verilmesin, şirketin ticari faaliyeti olmasa dahi vergi mükellefiyeti tesis etmesini, boşta olsa beyanname vermesi ve peşin vergilerini de yatırması gerekeceğini, bunun için noter tasdikinin gerekeceğini, davacının asıl davasını takip için maddi gereksinime ihtiyaç duyacağını, davacının müflis şirket hakkındaki bunca iflas muamelesinden sonra bu davayı açmakla ihyaya karar verilmesi halinde şirketin ihya sonrası için asgari masraflarını da depo etmesi gerektiği belirtilerek, davanın husumet yönünden reddine, davanın esastan reddine, davanın kabulü halinde iflas haline geri dönülüp dönülmeyeceği hakkında da hüküm tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…Davanın KABULÜ ile, …’ nün Bornova-… sicil numarasında kayıtlı iken 01/12/2014 tarihinde iflasen terkin edilen Tasfiye Halinde … Şirketi ‘ nin İzmir 14. İş Mahkemesi’ nin 2020/160 E. sayılı dosyası ile sınırlı olmak kaydı ile İHYASINA, Tasfiye Memuru olarak … ‘ün atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, keyfiyetin ticaret sicile tescil ve ilanına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; görevi sona ermiş iflas idaresi üyelerine taraf sıfatı yöneltilemeyeceğini, bir ticaret şirketinin, ticaret sicilinden kaydı silinmekle tüzel kişiliğinin sona ereceğini, bu nedenle, ticaret sicilinden kaydı silinmiş bir şirketin ihyası davasının, hasım olarak …ne yöneltileceğini, davacının davayı bir dönem iflasına karar verilmiş ve sonrasında iflası kapatılmış olan bir şirketin o dönemdeki iflas idare memurlarına da yönelttiğini, ihyası istenen … Şti. hakkında İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/05/2010 tarih ve 2009/539 E. Sayılı dosyası ile iflas kararı verildiğini, iflas işlemlerinin İzmir İflas Müdürlüğü’nün 2010/17 İflas sayılı dosyasından, İcra Mahkemesi’nce görevlendirilmiş iflas idaresi üyeleri tarafından yürütülerek neticelendirildiğini ve iflasa karar veren İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/339 E.; 2014/303 K. Sayılı dosyasından bu defa iflasın kapatılmasına karar verildiğini, İ.İ.K.’nun 254. Maddesi uyarınca, Müflis bir şirket hakkında Ticaret Mahkemesi’nin “iflasın kapanmasına” karar vermesi ile artık iflas idaresi üyelerinin görevinin de sona ereceğini, İ.İ.K. 254/son ve devamı maddeleri uyarınca ise, iflasın kapanma kararından sonra (iflas idaresinin görevinin sona ermesinden sonra) iflasın kapanma kararının ilanı ve devamı işlemlerinin İflas Dairesince (İflas Müdürlüğü’nce) yerine getirildiğini, dolayısıyla davacının, tüzel kişiliği sona ermiş bir şirketin, görevi sona ermiş iflas idaresi üyelerine karşı husumet yöneltmesinin mümkün olmadığını, bu itirazlarını davaya cevap dilekçesinde belirtmiş olmasına rağmen aleyhinde hüküm tesis edildiğini, iflas idaresi üyelerinin şirketi temsil görevi olmadığını, müflis … Şti.’nin tüzel kişiliği devam ederken dahi iflas idaresi üyelerinin bu şirketi temsile yetkisi bulunmadığını, İcra ve İflas Kanunu’nun 226. maddesi uyarınca iflas idaresi üyeleri iflas masasının temsilcisi olduğunu ve yalnızca tasfiye ile ilgili işlemler yapma yetkisi olduğunu, yoksa şirketin temsilcisi olmadığını, iflas masasının bir şirketin tüzel kişiliğinden farklı bir hak süjesi olduğunu, dolayısıyla, eğer işbu dava ihyası istenen şirketin temsilcisine yöneltilecek ise, belirttikleri düzenlemeler bakımından iflas idaresinin bu konuda yine sıfatı bulunmadığını, herhangi bir talebi olmadığı halde iflas tasfiyesinde bulunduğu şirketin tasfiye memuru olarak atanmasının mümkün olmadığını, müflis şirket hakkında verilen iflas kararı üzerine yapılan 1. alacaklılar toplantısında “talep edip aday olması” üzerine İcra Mahkemesi tarafından iflas idaresi üyesi olarak seçildiğini ve şirketin tasfiyesini yürüttüğünü, müflis şirketin zaten borçlarını karşılayacak miktarda malı bulunmadığını, dikiş makinalarını satarak İflas İdaresi Üyeleri için belirlenen tarife uyarınca ücretlerini dahi alamadan ve hatta bazı masrafları da ceplerinden yapmak suretiyle tasfiyeyi kapattıklarını, yıllarca tasfiyesi ve kapatılması için uğraştığı şirketin bu kez ihyasında yer almasının zaten etik olarak mümkün olmadığını, bu nedenle herhangi bir talebi olmadığı halde tasfiye memuru olarak seçilmesi üzerine istifa beyanında bulunduğunu ancak bu talebi hakkında da bir işlem yapılmadığını, yapmış olduğu istifa bildiriminin de mahkemece kabul edilmemesi ve tasfiye memuru olarak görevlendirilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, tasfiye memurluğunun hem vakit alan hem mali hem de hukuki ve cezai yükümlülüğü olan bir iş olduğunu, şirket ihya edildiğinde mali yükümlülükleri de başlamakta, bir mali müşavir tarafından şirketin açılışı yapılmakta, her ay yine muhtasar ve damga vergileri ödenmekte ve şirket yeniden kapanana kadar bu işlemlerin her ay yapılması gerekmekte olduğunu, bu işler için bir mali müşavir görevlendirilip kendisine her ay ücret ödenmesi gerektiğini,bu ihya ve şirketin yeniden tasfiyesi için gereken masrafları kimin karşılayacağı hususunda verilen kararda bir açıklık bulunmadığını, tarafına üret verilmediğini, tasfiye memurluğu iflas idaresi üyeliğinden ayrı bir durum olup hayatında hiç tasfiye memurluğu yapmadığını, bu konuda hiçbir tecrübe ve bilgisi olmadığını, nasıl yapılacağını bile bilmediği bir iş için, hiçbir ücret ve masraf almadan, mali ve hukuki yükümlülüklerine de katlanarak bir görev ifa etmesinin beklendiğini, Mahkemenin bunların hiçbirini yapmayarak hiç bilmediği tasfiye memurluğu görevini kendisine verdiğini, masraflarına, mali, hukuki ve cezai yükümlüklerine katlanmasını istediğini, hiçbir şekilde talep etmediği bir işte, yalnızca 10 sene önce hiçbir ücret almadan iflas idaresi üyeliği yaptığı için şimdi masraflarına, hukuki ve cezai yükümlülüklerine katlanmak istemediğinden talebi olmaksızın tarafına yüklenen bu tasfiye memurluğu görevinden istifa ettiğini, tarafının tasfiye memuru olarak atanmasına yönelik kararın kaldırılmasına, istinaf masraflarının davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; iflas nedeniyle sicilden silinen dava dışı tasfiye halinde … Şirketinin TTK’nın 547. maddesi gereğince ihyası istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile şirketin ihyasına karar verilmiş olup, karara karşı iflas idaresi memuru olarak görev yapması nedeniyle tasfiye memuru olarak atanan davalı … tarafından istinaf başvurusu yapılmıştır,
Ticaret sicilinden kaydı silinen şirketlerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunan diğer kişi ve kuruluşların haklı sebeplere dayanarak sicilden silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11/02/2020 tarih, 2020/288 esas ve 2020/1181 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir.
TTK hükümleri uyarınca ortaklar kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Bu tip davalarda ticaret sicil memurluğu yasal hasım olup, aleyhine yargılama giderine hükmedilemez. Her halükarda TTK’nın 547/2. maddesine göre şirketin ihyasına karar verilirse ek tasfiye memuru atanır. Karar tescil ve ilan edilir. Şirket ihyası, hangi konuda talepte bulunulmuşsa o olayla sınırlı olmak üzere yapılır. Yapılacak işlem kalmadıktan sonra şirket tekrar terkin edilir. Bu nedenle infazda tereddüt oluşturmamak için hüküm fıkrasında hangi konuda ihya kararı verildiğinin açıkça belirtilmesi gerekir.
Dosyada mevcut … tarafından gönderilen sicil dosyasının suretinin incelenmesinde; Tasfiye Halinde … Şirketinin sicil kayıtlarının incelenmesinde, şirketin 01/12/2014 tarihinde iflasen terk olduğu belirlenmiştir.
İzmir 1. ATM nin 2009/539 Esas, 2010/241 Karar sayılı dosyasında davacının … Şirketi,davanın iflasın ertelenmesi davası olduğu, 21/05/2010 tarihinde davanın reddine, davacı İzmir Ticaret Sicil memurluğunun Bornova … sicil numarasında kayıtlı … Şti.’ nin iflasına, iflasın 21/05/2010 saat 12.05 itibarı ile açılmış sayılmasına karar verildiği, kararın 07/10/2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İzmir 1. ATM nin 2014/339 Esas, 2014/303 Karar sayılı dosyasında davacının İzmir İflas Müdürlüğü, davanın İflasın kapatılması davası olduğu, 11/09/2014 tarihinde davanın kabulü ile …nün … sicil numarasında kayıtlı Müflis … Şirketi hakkındaki iflasın İİK’nun 255. maddesi saklı kalmak kaydı İİK 254. maddesi uyarınca kapatılmasına karar verildiği, kararın 09/10/2014 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir 14. İş Mahkemesinin 2020/160 sayılı dosyasında davacının …, davalıların … Şirketi ve …, davanın Hizmet Tespiti davası olduğu, davanın 01/06/2020 tarihinde açıldığı, mahkemece davacı vekiline davalı şirketin iflasen terk edildiğinden bahisle ihya davası açmak üzere mahkemece davacıya tebligat yapıldığı, dosyanın halen derdest olduğu belirlenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; dava dışı Tasfiye Halinde … Şirketinin, … … sicil nosu ile tescilli iken, İzmir 1. ATM ‘nin 21/05/2010 tarih ve 2009/539 Esas 2010/241 Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği , iflasın İzmir 1. ATM’nin 12/09/2014 tarih ve 2014/339 Esas 2014/303 Karar sayılı ilamı ile kapatıldığı, ihyası istenen şirketin …ndeki kaydının iflas terk kaydıyla 01/12/2014 tarihinde sicilden terkin edildiği; davacı vekili, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının kesilmesi üzerine, davacının sözü konusu şirket nezdinde 5510 sayılı Yasa’nın 4/ı-a kapsamında zorunlu sigortalı olarak çalışan davacı …’ün fiilen çalıştığı süreler içerisinde bir kısım çalışma sürelerinin ihyası istenen şirket yerine sahte kodlu başka işyerlerinden … ‘ya bildirildiğini öğrendiğini belirterek, kesilen yaşlılık aylığının tekrar bağlanması amacı ile … Şirketinde çalıştığı halde adı geçen davalı işyeri tarafından başka işyerlerinde çalıştığı gösterilen çalışma sürelerinin tespit edilerek davalı işyerine aktarılmasını, ödenmesi durdurulan aylıklarının durduruldukları tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizleri ile birlikte istirdatı ile davacıya ödenmesi talebiyle İzmir 14. İş Mahkemesi’nin 2020/60 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemece davalı işveren … Şti.’nin, iflası sonucu tasfiye edilmesi nedeniyle ticaret sicili kaydından terkin edildiğinin anlaşılması üzerine, adı geçen şirketin ihyası için dava açılıp açılmadığı açılmış ise dosya bilgilerinin bildirilmesi hususunda İzmir 14. İş Mahkemesi’nce davacı adına tebligat yapıldığı; davada taraf teşkili için adı geçen limited şirketi hakkında görülmekte olan ihya davasının açılmış olduğu, davacı tarafça İzmir 14. İş Mahkemesinde açılan hizmet tespit davasının şirketin sicil kaydının 01/12/2014 tarihinde iflas terk nedeniyle silinmesinden sonra 01/06/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacının müflis şirket ile ilgili devam eden hizmet tespiti davası bulunması nedeniyle, davacının dava dışı şirketin ihyasını talep edebilmesi için haklı sebeplerinin mevcut olduğu ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu; davalı …’ün iflas idaresi memuru olduğu, şirketlerin tasfiyesinde tasfiye sürecinde tasfiye memurunun, şirketin iflası halinde ise şirketin tasfiye işlemlerinin iflas idaresi tarafından tarafından iflas idaresi memurlarınca yerine getirileceği; anılan şirketin iflasına karar verilmesi üzerine iflas yoluyla tasfiyesinin tamamlanarak ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmış; 6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında (2) fıkrasında, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirmesi halinde, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar vereceği ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettireceği düzenlemesini getirmiş, sicilden terkin edilen şirketin ihya edilmesine yönelik davalarda, husumetin ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilmesi gerektiğinden, somut olayda da dava dilekçesinde davalı olarak yasal hasım . ile iflas idaresi memurlarının gösterildiği, ihya davasının iflas idaresi memuru olan davalıya da yöneltmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, iflas idare memurlarının ek tasfiye işlemlerinin yürütülmesi bakımından tasfiye memurları gibi sorumlu oldukları, mahkemece ek tasfiye işlemlerinin yapılması amacıyla şirketin tasfiye sürecinde görev alan iflas idaresi memurlarından olan davalı …’ün ek tasfiye memuru olarak atadığı anlaşıldığından, davalı iflas idare memuru …’ün husumet itirazının reddi gerekmiştir.
İhyası talep edilen dava dışı … Şirketinin, … … sicil nosu ile tescilli iken, İzmir 1. ATM ‘nin 21/05/2010 tarih ve 2009/539 Esas 2010/241 Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği iflasın İzmir 1. ATM’nin 12/09/2014 tarih ve 2014/339 Esas 2014/303 Karar sayılı ilamı ile kapatıldığı, davacı tarafça İzmir 14. İş Mahkemesinde açılan hizmet tespit davasının şirketin sicil kaydının 01/12/2014 tarihinde iflas terk nedeniyle silinmesinden sonra 01/06/2020 tarihinde açıldığı dolayısıyla atanan tasfiye memurunun dava açılmasında bir kusuru bulunmayıp, ihya işlemlerini yerine getirmek üzere tasfiye memuru olarak atanan davalı iflas idare memuru …’ün ihya işlemleri nedeniyle harcayacağı emek ve mesai gözetildiğinde, lehine ücret takdir edilmesi gerektiği halde,
ücret takdir edilmemesi isabetsiz olmuş, davalının bu yöne ilişkin itirazının kabulü gerekmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/11/2017 tarihli ve 2017/4351 esas – 2017/6589 karar sayılı ilamı).
Mahkemece gerekçeli karar başlığında, davalının ünvanı ” … ” olmasına rağmen ” İzmir Ticaret Odası Başkanlığı ” şeklinde yazılması 6100 sayılı HMK’ nın 297/1-b maddesine aykırılık teşkil etmekte ise de; bu husus sonuca etkili olmadığından kaldırma nedeni yapılmamış ve eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı …’ün istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından Dairemizce davanın esası hakkında yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ün istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2021 tarihli 2021/461 Esas ve 2021/1087 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KABULÜNE; …’nün … sicil numarasında kayıtlı iken 01/12/2014 tarihinde iflasen terkin edilen Tasfiye Halinde … Şirketi’nin, İzmir 14. İş Mahkemesi’nin 2020/160 Esas sayılı dosyasında işlemlerin yürütülmesi ve infaz işlemleri ile sınırlı olmak üzere, TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi için ihyasına,
b-Tasfiye memuru olarak davalı … ‘ün atanmasına,
c-Ek tasfiye memurunun yapacağı işler ve masraflar nazara alınarak toplam 3.000,00 TL ücret takdirine, takdir edilen ücretin tasfiye memuru görevlendirilmeden evvel mahkeme veznesine gider avansı olarak davacı tarafından yatırılmasına, tasfiye işlemleri tamamlandığında ücretin ek tasfiye memuruna ödenmesine, ayrıca ek tasfiye işlemleri için gereken giderin davacı vekilince gider avansı olarak mahkeme veznesine yatırılmasına, tasfiye memuru ücreti ve gider avansının tasfiye sırasında şirket malvarlığından karşılanmasına ve davacıya ödenmesine,
ç-Keyfiyetin ticaret siciline tesciline ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına,
d-Peşin alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına ,
e-Davacı tarafça yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına
f-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine ,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı …’ ün sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/06/2022