Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/845 E. 2022/1008 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/845
KARAR NO : 2022/1008

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2021 (Dava) – 10/02/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/744 Esas-2022/102 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2022 tarihli 2021/744 Esas ve 2022/102 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir İli … İlçesi … Mah. …. mevkii … parsel sayılı bahçeli kerpiç ev niteliğindeki taşınmazın …. Şti. adına kayıtlı olduğunu, kendilerinin şirketin son temsile yetkili ortakları olduğunu, 2004 yılında yapılan yasal düzenleme ile şirketin faaliyetini sürdürebilmesi için ana sermayesinin yükseltilmesi, aksi halde ticaret sicilinden terkin edileceğinin kendilerine bildirildiğini, ekonomik durumları elvermediği için sermaye artırımı yapmadıklarını, bu nedenle şirketin 23.06.2014 tarihinde ticaret sicilden resen terkin edildiğini ancak terkin işlemleri sırasında şirket adına kayıtlı taşınmaz bulunduğunun göz ardı edildiğini, şirket adına kayıtlı taşınmaz ile ilgili hiçbir tasarruf işlemi yapılamadığından şirketin ihyası için dava açma gereği doğduğunu, TTK hükümlerine göre mal varlığı olan bir ticaret şirketinin aktif ve pasifleri tasfiye edilmeden ticaret sicilinden terkin edilmesinin mümkün olmadığını, 6102 sayılı TTK nun 547/2 maddesinin ” Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir ” hükmüne haiz olduğunu, bu nedenle şirketin ihya edilerek kendilerinin tasfiye memuru olarak atanmalarını ve bu kararın tescil ve ilanını talep ettiklerini belirtmişler , öncelikle şirketin ek tasfiyesinin sağlanması bakımından tasfiye haline dönüşmesi için ihya edilerek yeniden ticaret siciline tesciline, şirketin TTK 547 vd hükümleri gereğince ek tasfiyesini sağlamak ve şirketi tasfiye halinde temsil etmek üzere kendilerinin ya da mahkemece uygun görülecek bir kimsenin tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça ihyası talep edilen “ … Şti ” nin 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’ un 20. Maddesi uyarınca sermayesini 14.02.2014 tarihine kadar, kanunda öngörülen tutarlara çıkartmadığını , 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca, “17.03.2014 tarihinde yapılan ihtara” ve 20.03.2014 tarihli 8532 sayılı Türkiye Sicil Gazetesinde yayınlanan “ilana” rağmen süresi içerisinde bildirimde de bulunmayan şirketin, 27.06.2014 tarihinde Ticaret Sicilinden resen silindiğini , bu nedenlerle, öncelikle açılan davanın hak düşürücü süre , zaman aşımı ve esas değerlendirmeleri yapılarak reddinin, mahkemece davanın kabulü ile söz konusu şirketin ihyasına kararı verilmesi halinde ise, davalı … Müdürlüğünün yasal hasım olduğu hususu da göz önüne alınarak aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesini talep etme zorunluluğu doğduğunu belirtmiş , davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise yasal hasım olan davalı … Müdürlüğü aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacı tarafça … Şirketi ‘nin ihyası talebi yönünden açılan davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şirketin son temsile yetkili ortağı olduklarını, 2004 yılında yapılan yasal düzenleme ile şirketlerinin faaliyetini sürdürebilmesi için ana sermayesinin yükseltilmesi, aksi halde ticaret sicilinden terkin edileceğinin taraflarına bildirilmiş ise de alınan bu kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, ekonomik durumları elvermediği için sermaye artırımı yapamadıklarını, bu nedenle şirketlerinin 23.06.2014 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, ancak bu terkin işlemleri sırasında şirketleri adına kayıtlı taşınmaz bulunduğunun göz ardı edilmiş olup, şirket üzerine kayıtlı taşınmazları ile ilgili hiçbir tasarruf işlemi yapamadıklarından ilgili şirketin ihya edilmesi için işbu davayı açtıklarını, 6102 sayılı TTK’nın 547/2.maddesinin “mahkeme istemin yerinde olduğuna kanâat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” hükmüne haiz olduğunu, bu nedenle şirketin ihya edilmesini, son yetkilisi ve tasfiye memuru olarak kendilerinin tasfiye memuru olarak atanmalarına ve bu kararın tescil ve ilanını talep etmişse de yerel mahkemece bu taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak hak düşürücü sürenin geçmesi nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddedildiğini, şirketin terkin tarihi olan 23/06/2014 tarihinden itibaren şirketin ihyasının talep edilmesi için 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığını, kaldı ki; adına kayıtlı bir taşınmazı olan şirketin tasfiye işleminin yapılabilmesi için ihya dışında bir hukuki yol bulunmadığından, geçici maddenin anayasaya ve AİHS mülkiyet hakkı hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, bu hususta zamanaşımı olamayacağını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin adına kayıtlı taşınmaz malvarlığının tasfiyesinin sağlanması amacıyla ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; dava konusu … Şti.’ nin … Müdürlüğü’ nün …. ticaret sicil numarasında kayıtlı bulunduğu, şirketin şirketin 6102 sayılı TTK’ nın geçici 7. Maddesi uyarınca 27/06/2014 tarihinde resen sicilden terkin edildiği, davacıların şirket adına kayıtlı olduğu belirtilen İzmir İli … İlçesi … Mah. … mevkii … parsel sayılı taşınmazın tasfiyesinin sağlanması amacıyla ihyasını talep ettikleri anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Somut uyuşmazlıkta sicil kaydı silinen şirket ortakları tarafından, şirkete ait taşınmazın tasfiyesi talep edildiğine ve şirketin terkininden itibaren 10 yıllık süre dolmadığına göre, yasal sürede dava açmış olan davacının şirket malvarlığının tasfiyesi amacıyla sınırlı olarak ihya istemekte hukuki yararının bulunduğu gözetilmeksizin yazılı gerekçeyle davanın reddi yerinde görülmediğinden kararın davacılar yararına kaldırılması gerekmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarihli 2021/2387 esas – 2021/6034 karar sayılı ilamı).
Bu durumda; mahkemece dava konusu ihya nedeni olarak bildirilen taşınmazın tapu kaydı getirtilerek, taşınmazın ihyası istenilen şirket adına kayıtlı olması halinde hak düşürücü sürenin 10 yıl olduğu ve davanın süresinde açıldığı nazara alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacıların istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2022 tarihli 2021/744 Esas ve 2022/102 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülüp istinaf denetimine uygun bir yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek üzere Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacılar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacılardan başlangıçta alınan 80,70-TL istinaf maktu karar harcının davacılara İADESİNE,
6-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16/06/2022