Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/809 E. 2022/833 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/809
KARAR NO : 2022/833

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2022 (Dava) – 04/02/2022 (Ara karar)
NUMARASI : 2022/78 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 25/05/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2022 ara karar tarihli ve 2022/78 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
Davacılar vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı … A.Ş’nin ortağı olduğunu, müvekkili …’in %21,96 ve diğer müvekkili …’ın ise %20,34 pay sahibi olduğunu, şirketin 17.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararıyla yönetim kurulunun azledildiğini, yeni yönetim kurulu seçildiğini, 30.06.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yönetim kurulunun davalılar …, … ve … olarak seçildiğini, davalıların kötü niyetli şekilde müvekkillerinden bilgi alma ve inceleme hakkını sınırlandıklarını, bu konuda gönderilen ihtarnameye rağmen şirket merkezinde sadece bazı belgelerin incelemeye sunulduğunu, şirket yöneticilerinin TTK m. 369′ a göre hesap verme borcu altında olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin TTK m. 573 hükmüne göre davalıların şirkete verdikleri zarardan dolayı şahsen sorumlu olacaklarını, yönetim kurulu üyelerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı davranışlarının sorumluluk doğurduğunu, şirket ve yönetim kurulu üyeleri arasında vekalet ilişkisi yürüdüğünü, davalı şirket yöneticilerinin kötü niyetli eylemleri ile şirketi zarara soktuklarını, bu kapsamda SGK tarafından şirket aleyhine para cezası kesildiğini, bu ceza miktarı için açılan davanın usule uygun takip edilmediğini, SGK’ nın 4.356.007,20 TL tutarındaki idari para cezasına itiraz edildiğini, itirazın reddi ile para cezasına karşı tahkime başvurulması gerekirken başvurulmadığını, bu şekilde zararı arttırdıklarını, idare mahkemesinde açılan yürütmeyi durdurma talepli davada talebin reddedildiğini ve bu karara karşı itiraz edilmediğini, yine yöneticilerin bu idari para cezasının yapılandırılması için 7236 sayılı kanuna göre başvuru yapması gerekirken bunu yapmadıklarını, şirketin vadesi gelmiş borçlarının ödenmemesi nedeniyle icra takibi ve haciz tehdidi altında kaldığını, 118 adet icra takibi bulunduğunu, bu takiplerin davalıların yersiz masraflarından kaynaklandığını, şirket hisselerinin cebri icra yoluyla satışının gündeme geldiğini, bunların müvekkillerinin verdiği şahsi teminatlarla durdurulduğunu, leasingin ödenmemesi nedeniyle …Bank’ ın müvekkillerinin de kefil olduğu genel kredi sözleşmesine istinaden alacağın tahsili yoluna gittiğini, müvekkillerinden …’ ın ve …’ in ayrı ayrı taşınmazları üzerine ipotek konulduğunu, finansal leasing taksitlerinin ödenmemesi üzerine şirketin paylarının tehlikeye girdiğini, davalıların görevli doktor ve diğer personelin ücretlerini de ödemediğini, ücretlerini alamayan çalışanların eylem yaptıklarını, davadışı şirketin finansal yapısının işletilemez hale geldiğini, bu nedenle şirkete kayyım atanması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediklerini, HMK madde 107 vd. gereğince açılan işbu belirsiz alacak davası kapsamında fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı tutularak, dava dışı … A.Ş.’nin davalı yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini ifa ederken ilgili yasal düzenlemeler uyarınca, dava dilekçesinde izah edilen ve ayrıca uzman bilirkişi heyeti marifeti ile inceleme yapılarak özen ve sadakat yükümlülüğüne, kanuna ve esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına aykırı zararlandırıcı eylemler neticesinde sözkonusu şirketin ve pay sahiplerinin uğradıkları zararın tespit edilmesine, şimdilik 50.000-TL doğrudan zarar olarak tespit edilecek kısım yönünden bu şekilde belirlenecek zarar bedelinin müvekkiline, dolaylı zarar olarak tespit edilebilecek kısmı yönünden ise davalılardan müteselsilen her bir zararın işlendiği tarihten itibaren avans faizi ile alınarak dava dışı … AŞ’ ye ödenmesine, davalıların özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle HMK m. 389 ve devamına göre tedbiren yetkilerinin kısıtlanmasına, geçici olarak yönetim ve denetim kayyımı atanmasına, davalıların şirket hisseleri, menkul, gayri menkul malları ve alacakları üzerine 3. kişiye devretmelerinin engellenmesi için teminatsız ve süresiz olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Davanın, şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davası olduğu, tarafların delillerinin, şirkete ait sicil kayıtları, defter ve kayıtlar ile toplantı tutanaklarının incelendiği, davacıların tedbir ve şirkete kayyım atanması talebi değerlendirildiğinde; davalıların mevcut delil durumuna ve yaklaşık ispat kurallarına göre şirketi haksız eylemleri ile zarara soktuklarına ilişkin yeterli delil bulunmadığı, iddiaların delil olmadığı, iddiaları ispatlayacak dilekçeye ekli başka delil de bulunmadığı, iddiaların yargılamayı gerektiği belirlenmiş olduğundan şirkete kayyım atanması talebinin yaklaşık ispat kurallarına göre ispatlanamadığından REDDİNE, yine davalıların mal, alacak ve hakları üzerine tedbir konulması talebinin de alacağın para alacağı olması nedeniyle ihtiyati tedbire konu olamayacağı tespit edildiğinden bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin de REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “….Denetim kayyumu atanması ve davalıların mal varlıklarına tedbir konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin, aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi iken şirketin 17.06.2021 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 2021/1 sayılı genel kurul kararı ile yönetim kurulunun azledildiğini, yeni bir yönetim kurulu seçildiğini, anılan yönetim kurulunun seçilmesi sonrasında yönetim kurulu üyelerinin açıkça hukuka aykırı davranışları ve şirketi zararlandırıcı eylemleri neticesinde hem şirket hem de doğrudan müvekkili pay sahiplerinin detayları dava dilekçesinde yer aldığı üzere zarara uğradığını, dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete ‘denetim kayyumu atanmasına’ karar verilmesini talep ettiklerini, SGK tarafından tesis edilen idari para cezasının iptali hususunda hukuki sürecin gereği gibi takip edilmediğini ve özen yükümlülüğünün ihlâl edildiğini, süresi içerisinde borcun yapılandırılması başvurusunda bulunulmayarak şirketi zarara uğrattıklarını, şirketin imkânı olduğu halde vadesi gelmiş borçlarını ödememek suretiyle şirketin icra takibi ve haciz tehdidi altında kalmasına yol açtıklarını, şirketi zarara uğratıp acz içinde gösterdiklerini, leasing yoluyla alınan makine ve teçhizatların taksit ödemelerinin bilinçli olarak yapılmadığını, doktor ve diğer personelin ücretlerinin de ödenmediğini, davalıların fuzuli harcamalar yapma gayreti içerisine düştüklerini, açıkça şirketi zararlandırdıklarını ve zararlandırmaya da devam etmekte olduklarını, ağır kusurları bulunduğunu, dayanak delillerin bir kısmının dava dilekçesi ekinde mahkemeye ibraz edildiğini, bir kısmının ise ilgili kurumlardan açıklayıcı bir biçimde celbinin talep edildiğini, mahkeme tarafından delilleri toplanmadan taleplerinin reddine karar verilmiş olması nedeniyle her ne kadar şu aşamada resmiyette salahiyetli ve görev süresi devam eden bir yönetim kurulu varmış gibi gözükse de şirket yönetim kurulunun toplanamadığını, görevlerini layıkıyla yerine getiremediğini, şirket için gayret gösterilmediğinin açık olduğunu, şirkete geçici olarak yönetim ve denetim kayyımı atanması gerektiğini, müvekkillerinin ‘bilgi alma hakkı’ nın da engellendiği dikkate alınarak, kayyım tayin edilmesine dair taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, şirketin ve müvekkillerinin zarara uğradığının yaklaşık ispat seviyesinin çok ötesinde ispat edildiğinin sabit olduğunu, davalılar birçok zararlandırıcı işlem gerçekleştirmiş olduklarından, dava konusu şirket yönetimi ile ilgili tedbir taleplerinin hukuka son derece uygun olduğunu, şirketin yanı sıra müvekkillerinin doğrudan zararlandırıldığı da dikkate alınarak; davalıların öncelikle adlarına kayıtlı tüm şirket hisseleri ile ayrıca menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının, mal kaçırma amacıyla 3. kişiler üzerine devrettikleri malvarlıklarının üzerinde teminatsız ve süresiz olarak tedbir uygulanmasına karar verilmesi yönünde de taleplerinin olduğunu, ‘yaklaşık ispat’ koşulunun yerine getirildiğinin ve yaklaşık ispat koşulundan çok öte maddi veriler ile ispatlanmış olduğunun ortada olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, anonim ortaklığın kötü yönetildiği iddiasına dayalı olarak açılan sorumluluk davasında şirkete kayyım atanması ve davalıların malvarlığı üzerinde ihtiyati tedbir konulması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçelerle her iki talebin reddine karar verildiği, karara karşı davacılar/ihtiyati tedbir talep edenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; hakkında tedbir istenen şirkette organ boşluğu bulunmadığı, şirketin davalılarca zarara uğratıldığına dair yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada yerine getirilmediği anlaşılmakla, yerel mahkemece bu talebin reddinde açıklanan nedenlerle bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalıların taşınır-taşınmaz malvarlığı ve 3.kişilerdeki alacak hakları üzerinde ihtiyati tedbir konulması talebi bakımından ise, yaklaşık ispat koşulunun sağlanamaması gerekçesinin burada da geçerli olmasının yanısıra, ihtiyati tedbirin ancak uyuşmazlığın konusu hakkında verilebilecek olmasına göre, yerel mahkeme kararı ve gerekçesinde hukuka aykırı bir yön görülmediğinden bu talebe ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/78 Esas sayılı dosyasından verilen 04/02/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022