Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/8 E. 2022/2046 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/8
KARAR NO : 2022/2046

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018 (Dava) – 13/10/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/307 Esas – 2021/47 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 28/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 28/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2021 tarihli 2021/307 Esas ve 2021/47 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motorsiklet ile kavşak içinde iken, aracının sağ kısımları ile davadışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ön kısımlarının çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin şikayetçi olmaması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, ambulansın müvekkilini Manisa Devlet Hastanesi acil bölümüne götürdüğünü, müvekkilinin vücudunda kırıklar ve açık yaralar oluştuğunu, ameliyata alındığını, hareket kısıtlılığı yaşayacağı ve sürekli malul kalacağı bilgisine ulaşıldığını, tedavilerden sonra iyileşmesinin tam olarak mümkün olmaması nedeni ile Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Bilirkişilik Kuruluna başvurarak Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre hazırlanmış rapor aldığını, bu raporda %13 oranında malul kaldığını öğrendiğini, davalı sigorta şirketinin kusurlu olan … plakalı aracı sigorta altına alması nedeni ile sürekli ve geçici iş görmezlik tazminatından sorumlu olduğunu, müvekkilinin kaza sonrasında SGK’dan ücret alıp almadığını hatırlamadığını, geçici iş görmezlik ödeneği alınıp alınmadığı sorulduktan sonra kalan bedelin hesaplanarak müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda tazminat ödenmediğini, müvekkilinin sürekli iş görmezlik tazminatının hesaplanmasında maluliyet oranının gerekli olması nedeni ile tazminat miktarının şimdilik belirsiz olduğunu, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle uzunca bir süre çalışamadığını, ne kadar süre çalışamadığı hususunda da rapor alınması gerektiğini, sigorta şirketinin 19.02.2018 tarihli mail yazışmasında müvekkilinin maluliyetini %8 olarak kabul ettiklerini ve 15.000-TL ödemek istediklerini beyan ettiklerini, ancak müvekkilinin alınan raporunun %13 olması ve tazminat bedelinin daha yüksek olduğunu düşünmesi nedeni ile işbu davanın ikame edildiğini belirterek, belirsiz alacaklarına ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik 500,00-TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı ve 500,00 TL geçici iş gücü kaybı tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatı istemini 19.016,33-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 11/02/2016-11/02/2017 tarihleri arasında olmak üzere trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafın yapmış olduğu başvuru nedeniyle hasar dosyası açıldığını, gerçek zararın tespit edilebilmesi için heyet raporu, maaş bordrosu ve savcılık iddianamesinin gönderilmesi istenmiş ise de, eksiklikler tamamlanmadan işbu davanın açıldığını, bu nedenle müvekkili şirkete usule uygun yapılmış bir başvuru olmadığını, dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde sorumluluğu olacak olup, bunun da poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olabileceğini, öncelikle kusur tespiti yapılmasını talep ettiklerini, zira kaza tespit tutanağında aleyhlerine olan kusur oranlarını kabul etmediklerini, kaza ve malul kalma durumu arasındaki illiyet bağının ispat edilmesi gerektiğini, kalıcı ve geçici işgörmezlik tazminatı taleplerini kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, temerrüt tarihinden itibaren talep edilen yasal faizin de dayanağının olmadığını, davacının, ehliyetinin olup olmadığı, kaza anında kaskının bulunup bulunmadığı, ayrıca motorsiklet üzerinde iki çocuğu ile birlikte motorsiklet kullanarak yolculuk etmesinin kazanın oluşumuna etkisinin, sürücü olarak dengeyi kaybetme durumunun vs. hususların araştırılması gerektiğini, kaza nedeni ile sürekli malul kalma durumunu ve %13 malul kalma oranını kabul etmediklerini beyanla, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….ATK 3. İhtisas Dairesinden maluliyet raporu ve Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alındığı, kesif yapılarak kusur oranının tespit edildiği, davacıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri SGK’ dan sorulduktan sonra aktüerya bilirkişisinden tazminata ilişkin rapor alındığı, yapılan yargılamaya, tarafların iddialarına, hastane evraklarına, ATK raporlarına, sigorta poliçesine, hazırlık soruşturma dosyasına, bilirkişi kusur tespitine, SGK’nın verdiği cevaplara, aktüerya bilirkişisinin hesabına ve oluşan vicdani kanıya göre; olay tarihinde davacının motosikleti ile şehir içinde seyir halinde iken davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın çarpması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda davacının %80, sigortalı araç sürücünün ise %20 oranında kusurlu olduğu, maluliyet durumunun ATK 3. İhtisas Dairesince %11 olarak tespit edildiği, davacının SGK’ dan geçici iş göremezlik tazminatı aldığı, bu talep bakımından davasının reddedilmesinin gerektiği, zararının oluşmadığı, aktüerya bilirkişisinin sürekli iş göremezlik tazminatının hesabına ilişkin raporunun tarafların kusur durumuna, maluliyet oranına ve yerleşmiş uygulamaya uygun olduğu, davacının daimi iş göremezlik döneminden kaynaklanan zararının 19.016,33 TL olarak hesaplandığı, bu itibarla daimi iş göremezlik tazminatı bakımından davanın sübut bulduğu anlaşılmakla; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 19.016,33 TL sürekli iş göremezlik tazminatının poliçe limiti ile sınırı olmak üzere 500,00 TL’sinin dava, 18.516,33 TL’sinin değer arttırım tarihi olan 21/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hatalı ve afaki olduğunu, hatalı hesaplama yönteminin kullanıldığını, trafik kazasının 18/12/2016 tarihinde gerçekleştiğini, poliçe düzenlenme tarihinin 11/02/2016 olduğunu, dolayısıyla, poliçe düzenlenme tarihinin de kaza tarihinin de 01.06.2015 tarihli ZMM genel şart değişikliğinden sonra olduğunu, bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin açık şekilde mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkili şirketin progresif rant yöntemiyle sorumlu tutulmasının yasal ve haklı olmadığını, bu yöntemle yapılan hesaplamada müvekkili sigorta şirketi aleyhine yüksek oranda tazminat hesaplaması yapıldığını, hesap edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, hesaplamanın Yargıtay içtihatlarına da uygun olmadığını, Yargıtay 17.HD’nin 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı kararında TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verildiğini, bilirkişi raporunda, sadece afaki hesaplama yapılmakla yetinildiğini, yapılması gereken indirimlerin hiçbirinin yapılmadığını, raporun denetime elverişli ve Yargıtay içtihatlarına uygun olarak hazırlanmış raporlar olmadığını, meydana gelen kazada tarafların kusur oranlarının belirlenmesi açısından alınan raporun eksik ve hatalı olduğunu, davacı …’ın ehliyetinin olup olmadığı, kaza anında kaskının bulunup bulunmadığı, ayrıca motorsiklet üzerinde iki çocuğu ile birlikte motorsiklet kullanarak yolculuk etmesinin kaza oluşumuna etkisinin sürücü olarak dengeyi kaybetme durumunun v.s hususlarında araştırılması gerekli iken bu yöndeki itirazları nazara alınmadan rapor tanzim edildiğini, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini…..” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Dava tarihi olan 27.02.2018 itibariyle Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi henüz faaliyete geçmemiştir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin mülki sınırlarını kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredilmesi mümkün değildir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta, davaya bakacak olan mahkeme, Manisa Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olup, kararın öncelikle re’sen görev yönünden kaldırılması gerekmiştir.
2-Kabule göre yapılan değerlendirmede ise; müterafik kusur bakımından mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı verildiği anlaşılmıştır. Davacıya kavşakta geçiş önceliği vermemesi nedeniyle sürüş kusuru verilmiş olup, müterafik kusur ise bundan farklı olarak, zarar gören tarafın kendi eylemiyle zararın doğmasına ya da zararın artmasına neden olduğu hallerde indirim yapılmasını gerektirdiğinden, davacının yaralanması bakımından; motosiklette yolculuk edebilecek azami yolcu sayısına ve 11 ile 7 yaşındaki iki çocuğuyla birlikte motosiklet kullanmakta olduğuna göre, özellikle bu durumun davacının yaralanmasındaki “etkisinin” de araştırılarak, sonucuna göre müterafik kusur bakımından mahkemece re’sen bir karar verilmesi gerekmektedir.
3-Yine kabule göre de, tashih kararı ile hükmedilen harç miktarı arttırılmış olup, mahkemece bu şekilde karardan el çekildikten sonra taraf hak ve yükümlülüklerinin tavzih yoluyla arttırılması mümkün olmadığından bu ek karar da yerinde olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-3-6. maddeler uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, sair istinaf itirazlarının ise karar kaldırma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/307 Esas – 2021/47 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-3-6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının ŞİMDİLİK İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 324,75-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 28/12/2022