Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/767 E. 2022/934 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/767
KARAR NO : 2022/934

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2021 (Dava) – 25/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/92 Esas – 2021/1048 (Karar)
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarihli 2021/92 Esas ve 2021/1048 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari defter ve belgelerinin serbest muhasebeci mali müşavir … tarafından tutulmakta olduğunu, müvekkiline ait 01.01.2015 ve 30.10.2020 dönemine ilişkin tüm defter ve evrakların bazı yasal işlemlerin yerine getirilmesi amacıyla adı geçen mali müşavire tevdi edilmiş olduğunu, mali müşavir …’un “… Mah. … Sok, No:… … Blok Kat … D:… …/İZMİR” adresinde bulunan muhasebe bürosunun 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen 6.6 şiddetindeki İzmir depreminde ağır hasar aldığını, sonraki dönemlerde yıkım ekipleri tarafından binadan herhangi bir eşya alınmasına izin verilmeksizin binanın yıkımının gerçekleştirildiğini belirterek, müvekkiline ait 2015-2016-2017-2018-2019-2020 yılları için tutulan yevmiye defteri, defter-i kebir, envanter defteri, yönetim kurulu karar defteri, genel kurul karar ve müzakere defteri, SGK dosyaları (bildirimler, bordrolar dahil), alış-satış belgeleri (faturalar, irsaliyeli faturalar, gider pusulası, müstahsil makbuzu, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi), tahsilat ve tediye belgeleri, resmi kurumlardan gelen yazılar ve bunlara ilişkin müvekkili şirketin cevabi yazılarının zayi olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Dava dilekçesi ekinde davacının muhasebeciliğini … adlı serbest muhasebeci mali müşavirin yürüttüğüne dair kayıt örneğinin sunulduğu, yapılan araştırma sonucu dosyaya giren Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 26.03.2021 tarihli cevabi yazı ekinde yer alan bilgilerden anılan SMMM …’a ait işyerinin bulunduğu binanın deprem sonrasında kontrollü olarak yıkıldığının tespit edildiği, davacı hakkında yürütülen bir vergi incelemesi olmadığının anlaşıldığı, davacıya ait 2015 yılına ait ticari defterlerin İzmir 11.Noterliği’nce, 2016-2020 yılları aralığında kullanılan ticari defterlerin İzmir 9.Noterliği’nde açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı, seri ve sıra noları gösterilen fatura ve sevk irsaliyelerinin basım bilgilerinin Kemeraltı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 15.09.2021 tarihli cevabi yazısı ekinde gösterildiğinin görüldüğü, 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesinde, her tacirin ticari defterleri tutmakla yükümlü olduğu, 82/1 maddesinde de, ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini, alınan ticari mektupları, gönderilen ticari mektupların suretlerini, 64. maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlü olduğunun düzenlendiği, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yapılmasına dair kayıtların getirtildiği, yine fatura ve sevk irsaliyelerinin basımına ilişkin kayıtların da getirtildiği, davacı tarafça niteliği, seri-sıra noları somutlaştırılan faturalar yönünden zayi belgesi verilebileceği, zayi belgesinin ancak kanunen tutulması zorunlu defter ve belgeler hakkında verilebilmekte olduğu, davacı vekili tarafından ticari defter ve kayıtların yanında sair belgeler hakkında zayi belgesi verilmesi talep edilmiş ise de bunların nitelikleri itibariyle belirlenebilir olmadıkları, zayi belgesi verilecek belgenin seri ve sıra no gibi hususlarının ayırt edici olarak belirli olması gerektiği, reddine karar verilen belgeler yönünden belgelerin yeterince somutlaştırılamadığı, Ba-Bs formlarında yalnızca faturanın tarafı ve miktarının belirli olduğu, talep konusu faturaların zayi belgesi verilecek ölçüde somutlaştırılamadığı anlaşıldığından kabul dışında kalan sair belgeler yönünden davanın kısmen reddine karar verildiği (benzer yönde içtihat için bkz: Yargıtay 11.HD. 2011/8653 Esas 2012/8520 Karar sayılı ilamı), davacı vekilince SGK’ya verilen dönemlik bordro ve formlar hakkında da zayi belgesi verilmesi talep edilmiş ise de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre resmi kayıtlara giren belgelerin ilgili kurumdan her zaman istenebileceği gözetilerek bu kısım yönünden de davanın reddine karar verilmekle, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, davacı şirkete ait, 2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait yevmiye defteri, defter-i kebir, envanter defterlerinin ve yönetim kurulu karar defterlerinin, 2015 yılı genel kurul toplantı ve müzakere defterinin, davacının seri ve sıra noları A-10501-11000, A-39401-39650, A-157501-157750 başlangıç ve bitiş noları dahil bu aralıkta yer alan tüm faturalarının 30/10/2020 tarihinde İzmir ilinde meydana gelen deprem dolayısıyla ağır hasar gören binanın kontrollü olarak yıkılması sırasında enkaz altında kalarak ZAYİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE, diğer belgeler yönünden taleplerin REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Aynı mali müşavirin (…) mükellefi olan birçok kişi veya şirket hakkında, bütün talep konuları yönünden zayi belgesi verilirken müvekkili yönünden talebin kısmen reddedilmesinin eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu, 2015-2020 dönemi alış faturaları ile SGK dosyalarının, tahsilat ve tediye belgeleri ile diğer belgeler yönünden taleplerinin reddine karar verildiğini, karara göre, alış faturaları ve diğer belgeler somutlaştırılamadığından zayi talepleri reddedilmiş olsa da verilen kararın hukuka ve somut bir gerçeklik olan deprem nedeniyle zayi olgusuna aykırı olduğunu, öneminden ötürü alış faturaları-belgeleri ile diğer belgeler açısından farklı başlıklar altında istinaf gerekçelerinin iletildiğini, alış belgelerinin zayi olduğunun tespitine karar verilmemesinin, müvekkilinin indirim konusu yapmış olduğu KDV’ler yönünden korumasız bıraktığını, mahkemenin zayi belgesi vermediği alınan ve kullanılan faturaların, müvekkili tarafından düzenlenen faturalar ile birlikte muhasebeleştirildiğini, alış faturalarının belgeleri olmadan muhasebe işlemlerinin yapılmasının, beyanname verilmesinin mümkün olmadığını, alış faturalarının basım bilgilerinin müvekkili tarafından bilinmesinin ve ispatının da mümkün olmadığını, tek ispat edici belgenin, vergi dairesi kayıtları olduğunu ve mahkemeye sunulduğunu, mali müşavir …’un tanık olarak dinlenmesi taleplerinin kabul edilmediğini, vergi mevzuatı uygulamasında, mali müşavirlerin her ay verecekleri katma değer vergisi beyannamesini veya diğer vergilere ilişkin beyannamelerini oluştururken satış ve alış belgelerini birlikte sisteme işlediklerini, gelir ve gider hesaplarının bu şekilde ortaya çıktığını, sonrasında ise hesaplanan ve ödenecek vergilerin tespit edildiğini, alış faturaları-belgeleri olmadan beyanname düzenlenmesinin hukuken mümkün olmadığını, alış yani diğer bir ifadeyle gider belgelerinin, mal veya hizmet alınan müşterilerden geldiğini, bu nedenle gelen fatura aslının, mali müşavire teslim edildiğini, alış veya gider belgelerinin seri veya sıra numaralarının ise kaydının tutulmadığını, alış-gider belgelerinin farklı mükelleflere ait çeşitli numaralardan oluştuğunu, bu belgelerin seri numaralarının ancak belgeyi düzenleyen karşı mükelleflerde bulunabildiğini, mali müşavir tarafından işlenen faturaların ise Ba formları ile ay sonunda vergi dairesine iletildiğini, talep konusu dönemlere ilişkin vergi dairesinden alınan formlar ve belgeler (Ba), 23.11.2021 tarihli dilekçemiz ekinde mahkemeye sunulduğunu, müvekkilinin hangi mükelleften hangi tarihte ve hangi tutarda mal ve hizmet aldığının yazdığını, müvekkilinin bağlı bulunduğu Kemeraltı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen yazıda, müvekkili hakkında herhangi bir vergi incelemesi veya soruşturması olmadığını, dolayısıyla alış faturalarının herhangi bir tenkide konu olmadığının tespit edildiğini, mahkemenin hangi somutlaştırmadan söz ettiğini anlamanın güç olduğunu, doğal afet nedeniyle yıkılan binadan hiçbir evrak alınamadığını, tahsilat ve tediye belgelerinin, müvekkilinin yapmış veya almış olduğu ödemeleri ve teslimleri gösterdiğini, bu belgelerin de banka kayıtları ile birlikte defterlere işlendiğini, sonrasında ise önemli bir delil olarak saklandığını, bu belgelerin zayi olduğunun da açık olmasına rağmen hakkında zayi belgesi verilmemesinin, müvekkilini ilerde açılması muhtemel alacak davalarında veya kamu incelemelerinde zor duruma düşüreceğini, SGK dosyaları ile kamu kurum veya kuruluşlarından gelen diğer belgelerin ve müvekkilinin verdiği cevapların ise yine mevzuat gereğince saklanması zorunlu olan belgelerden olduğunu, müvekkilinin vergi veya SGK mevzuatı açısından yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin her zaman sorgulanabildiğini, bu nedenle elinde zayi belgesi bulunmayan mükellefin, ilgili kurumun insafına kalmış olduğunu, bu hususun hukuken kabul edilmesinin mümkün olmadığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, deprem nedeniyle ticari defter ve belgeler hakkında zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacıya, muhasebecisinin deprem nedeniyle binasının yıkım kararı uyarınca yıkıldığını ve ticari belgelerini alamadığını mail yoluyla bildirmiş olup bu mail tarihinin 29.01.2021 olduğu, dava tarihinin 08.02.2021 olup dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre yasal hak düşürücü süre içinde davanın açılmış olduğu görülmüştür.
Bilindiği üzere, 6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenleme yapılmakla, tacirlere ticari defter ve kayıtlarını saklama ve ibraz hususunda zorunluluk getirilmiştir. TTK 82/1.maddeye göre de; her tacir; ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini, alınan ticari mektupları, gönderilen ticari mektupların suretlerini, 64. maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri, sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
TTK’nın 82. maddesinde neler için zayi belgesi verilmesi istenebileceği tahdidi olarak gösterilmemiş, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerden söz edilmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2014/12543 E.-2014/19170 K). Bununla birlikte, talebe konu belgelerin somutlaştırılması gerekmekte olup, genel kapsamlı bir zayi kararı verilmesi ise mümkün değildir.
Davacı tarafça zayi belgesi verilmesini istediği belge türlerinin açıklandığı, ancak ayrıntılarıyla bildirilmediği, bu kapsamda hangi tür SGK kayıtlarının istendiğinin belirtilmediği, tahsilat-tediye belgelerinin belirleyici olarak bilgilerinin belirtilmediği, yine alış faturalarının da bir beyan dilekçesi altında netleştirilmek suretiyle mahkemeye bildirilmediği, bu şekilde geniş bir kapsam altında talepte bulunulmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak TTK’da belirtilen belgelerin sınırlayıcı sayımla belirlenmediği de dikkate alınarak, mahkemece davacıya talebini somutlaştırması, hangi yasal sorumlulukları nedeniyle hangi belgeler için zayi belgesi verilmesi istediğine dair tek tek açıklayıcı beyanının alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmiş olması doğru olmamış, HMK 353/1-a-6.madde uyarınca mahkeme kararının kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/92 Esas – 2021/1048 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 08/06/2022