Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/764 E. 2022/840 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/764
KARAR NO : 2022/840

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2021 (Dava) – 30/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/689 Esas – 2021/1063 Karar
TALEP : Zayi Belgesi Verilmesi
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 25/05/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2021 tarihli 2021/689 Esas ve 2021/1063 Karar sayılı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; %50 hissedarı olduğu … Şti’nin muhasebe işlemleri ile ilgilenen mali müşavirde bulunmakta olan şirketin karar defterinin kayıp olduğunun kendisine 23 Eylül 2021 tarihinde bildirildiğini belirterek, yasal süresi içerisinde açtığı işbu davada Türk Ticaret Kanunu 82. maddesi gereğince zayi olan şirket karar defterinin tespiti ve zayi belgesinin verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamından; davacının TTK’nın 82. maddesi gereğince ticari defter ve belgelerin zayi olduğu gerekçesi ile zayi belgesi verilmesini talep ettiği, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içerisinde ziyaa uğrarsa, tacirin ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği, madde içeriğinden de anlaşıldığı üzere zayi belgesi isteyebilmek için ticari detfer ve belgelerin bir afet neticesinde ziyaa uğraması veya hırsızlıkla zayi olması gerektiği, yine ziyaa uğradığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde talebin mahkemeye ulaştırılması gerektiği, somut olayda davacı tarafından zayi talep edilen karar defterinin muhasebecisinin elindeyken kaybolduğu iddia edilmiş olup, tacir kişinin ticari defter ve kayıtların saklanması için azami dikkat ve özeni göstermesi gerektiği, tacir kişinin kendisinin veya defteri iradi olarak teslim etmiş olduğu kişinin ihmal veya hatası sonucu kaybedilen ticari defter hakkında zayi belgesi talep etmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki yasal düzenlemede yalnızca doğal afetlerin tadadi olarak sayıldığı, hırsızlık nedeninin tahdidi olarak düzenlendiği, kıyas yoluyla bunun genişletilemeyeceğinin değerlendirildiği, açıklanan nedenlerle, zayi olduğu iddia edilen karar defterinin kaybolmasına neden olduğu iddia edilen olayın kanunda sayılan doğal afetler veya hırsızlık kapsamında kalmadığının anlaşıldığı, ayrıca davacı tarafça yargılama sırasında şirketin kapatılması için karar defteri ibrazının istenildiği, bu nedenle defter olmaksızın veya zayi belgesi düzenlenmeksizin şirketin kapatılamadığı belirtilmiş ise de kaybedilen defter hakkında zayi belgesi verilmemesinin ilgili defterin yeniden tutulmasına bir engel teşkil etmediği, davacı tarafça açılış onayları yaptırılarak yeni bir defter edinilebileceği, bu suretle işlemlerin tamamlanabileceği değerlendirilmekle, DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili, “….Müvekkilinin, … Şti’nin yetkilisi olduğu, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin diğer defterleriyle birlikte karar defterinin de muhasebe işlemlerinin yürütülmesi için mali müşavir … isimli kişiye teslim edilmiş olduğu, müvekkili tarafından şirketin karar defterinin mali müşavirden geri istendiği, ancak 23.09.2021 tarihinde mali müşavir tarafından defterin kayıp olduğunun müvekkiline bildirildiği, bunun üzerine müvekkili tarafından yasal süresi içerisinde şirket karar defterinin zayi olduğunun tespiti ve zayi belgesi verilmesi için mahkemeye başvurulduğu, müvekkilinin bir tacirin alması gereken tüm tedbirleri almış olduğu, gerekli dikkat ve özeni göstermek suretiyle ticari defter ve belgelerini sakladığı, buna rağmen muhasebe işlemleri için mali müşavire vermiş olduğu karar defterinin mali müşavirin dikkatsizliği sebebiyle kaybolduğu, bu durumda bir tacir olarak müvekkilinin herhangi bir kusuru veya ihmali bulunmadığı gibi müvekkilinin tacirlere yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamasının da söz konusu olmadığı, yerel mahkemece zayi belgesi verilmesi yönündeki talebin reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/15281E.-2017/813K. sayılı kararında da işbu dosyayla benzer bir olayın ele alınmış olduğu ve kararda TTK 82/7. madde metninde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan ‘gibi’ sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği, zıya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmemesi karşısında defterlerin mali müşavire rıza ile verildiği, bu nedenle hırsızlık sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı ve bozmayı gerektirdiğinin belirtilmiş olduğu….” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, kayıp şirket karar defteri hakkında zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesinde bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğraması halinde, tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; mahkeme gerekçesindeki zayi belgesi verilmesi sebeplerinin sınırlayıcı olduğu ve davacının dayandığı sebebin bu kapsamda olmadığı yönündeki kabul yerinde olmamıştır. Zira, 6102 sayılı TTK 82/7. maddesinde zayi sebepleri tahdidi olarak sayılmamıştır. Diğer bir deyişle; maddede geçen “yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi” denilmek suretiyle bu gibi olayların benzerlerinin de bu kapsama girebileceği anlatılmaktadır. Bu meyanda, “tacirin elinde olmayan benzer olaylar” da maddenin kapsamı içindedir. Ancak, hangi olaya dayandırılırsa dayandırılsın zayi iddiasının samimi ve inandırıcı olması, hayatın mutad cereyanına açıkca aykırı düşmemesi gerekir. Somut olayda davacının zayi belgesi verilmesini talep ettiği defterin muhasebecide iken kaybolduğunun iddia edilmesine göre, gereken dikkat ve ihtimamı göstermediği söylenemez. Mahkemece, esasa dair hiçbir araştırma yapılmadan, şirket ticaret sicil kayıtları dahi getirtilmeden, zayi iddiasının samimiliği ve hayatın mutad cereyanına açıkça aykırı olup olmadığı hususları incelenmeden hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması eksik inceleme niteliğinde olup, HMK 353/1-a-6.madde uyarınca kararın kaldırılması gerekmiştir (Bu yönde bknz.Yargıtay 11. HD 2015/15281 E.- 2017/813 K., 2016/6084 E.- 2018/155 K…).
Yine, mahkemece ticaret sicil kayıtları dosyaya getirtilmediğinden ayrıntılı değerlendirme yapılamamakla birlikte, davacı şirket yetkilisi olduğunu beyan eden davacı tarafından davanın bizzat açılmış olduğu, istinaf aşamasında davacının yetkili şahıs olarak kendi adına vekile vekaletname verip, kendi adına istinafa geldiği, istinaf dilekçesi sunan vekilin şirket yetkilisi tarafından düzenlenmiş şirketi temsilen bir vekaletname sunmamış olduğu anlaşılmakta olup, yerel mahkemece taraf teşkiline dair bu konudaki eksikliklerin de tamamlatılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/689 Esas – 2021/1063 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf aşamasında istinaf eden tarafça yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022